| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünün (DHMİ) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 12 .12.2018 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Özellikle bu yap-işlet-devret projelerinde her türlü işlemler bitirildikten sonra ihaleye çıkılması konusunda zorluklarımız mı var? Zaman zaman bunları yaşıyoruz. İşte "Orman Bakanlığından müsaade alınamadı." gibi veya farklı faktör ve sebeplerden dolayı yatırımlar gecikiyor. Hiç olmazsa bundan sonra yapılan yatırımlarda, bu işlemler tamamen bittikten sonra bu yatırımın yapılmasının daha doğru olacağına inanıyoruz. Bu manada, geciken başka yatırımlarımız var mı?
İkincisi: Özellikle Atatürk Havalimanı'nın sözleşmesinin bitmesine daha iki yıl gibi süre var. Bununla ilgili... Yani bu iki yıl daha sonra devreye alınsaydı... Gelen talebi mi kaldırmıyor ki sürenin dolmasına iki yıl daha olmasına rağmen, biz bu zorunlu ödemeleri yaparak İstanbul Havaalanı'nı trafiğe açtık; ikincisi bu.
Üçüncüsü "Devletin bir garantisi yok." dediniz ama devletin verdiği -yolcu başına- yolcu sayısı her zaman bir garantidir, netice itibarıyla bu ülkenin şartnamelerine yazdığı söz bu ülkenin sözüdür. Siz her ne kadar "Hazinenin garantisi yok." deseniz bile bugün sadece sizin yap-işlet-projeleriniz değil, enerji projeleri de dâhil devletin garanti verdiği özel sektörün borcu bu ülkenin de borcudur, geçmişte bunun örnekleri yaşanmıştır, herhangi bir olumsuzluk durumunda devlet kendi itibarı açısından bu borçları ödemek zorunda kalmıştır. Ümit ederiz ki böyle bir şeyle muhatap olmayalım; yoksa "Bu devletin borcu değildir, garanti vermiyoruz." sözüne katılmıyorum.
"Yatırım maliyetleri bizi hiç ilgilendirmiyor." dediniz, ben buna da katılmıyorum. Netice itibarıyla, bu yatırımı her kim yaparsa yapsın devletin bu işle ilgili bir maliyet analizinin olması lazım. Biz işe şöyle bakarız: Burada bir maliyet var. İstanbul Havaalanı'nı eğer devlet yapmış olsaydı x liraya yapardı. Ben, bu x liralık maliyeti, diyelim 10 milyar dolara bunu mal edecekti ama "Ben bunun on beş yıl, yirmi yıl işletmesini verdiğim zaman elde ettiği gelirlere bakarım, sonucuna bakarım, ben yapmam, bunu özel sektör yapar." gibi en azından mukayese etmek için bile elimizde bir yatırım maliyetinin olmasında fayda var; yoksa bunu neye göre analiz edeceksiniz? İşte, elinizde böyle bir şablon olmadığını ifade ettiğinize göre Zafer Havaalanı'nında yolcu sayısı sadece yüzde 5 oranında gerçekleşmiş, yüzde 95'ini devlet cebinden ödüyor. İşte, bunlar bunun için var yani siz bu analizlerinizi daha önceden yapmış olsaydınız, bu kadar yanılmış olma şansınız olamazdı yani ben bunu anlayabilmiş değilim. Yani gerçekleşme oranları yüzde 5, yüzde 95'ini biz cebimizden ödüyoruz. Bunun anlaşılabilir bir tarafı yok. Bu manada "yap-işlet" adı altında verdiğimiz projelerden kaç tanesini yolcu sayısı açısından baktığımız zaman gerçekleşmiyor yani 10 tane, 15 tane verdik ama bunun 8-10 tanesinde bizim verdiğimiz hedefler açısından bu rakamlar gerçekleşiyor mu gerçekleşmiyor mu, bunları bildirirseniz memnun olurum.
Bir de genelde bu yap-işlet-devretlere baktığımız zaman, belli firma grupları arasında kümelendiğini görüyoruz yani enerji konusunda da aynı firmalar var, havaalanında aynı firmalar var, köprülerde aynı firmalar var, yollarda hep aynı firmalar var; bunların sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor. Ben de Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle, o hep ifade eder ya Birleşmiş Milletlerde "Dünya 5'ten büyük." diye yani bu kadar ülke var ama 5 tane ülkenin herhangi bir tanesinin olumsuz görüşü neticeyi değiştiriyor. Ben de diyorum: Sayın Cumhurbaşkanımız, bu firmalara baktığımız zaman 10-12 tane, Türkiye özel sektörü açısından da baktığınız zaman inşaat sektöründe dünyada ilk 50 içinde bile firmalarımız var, ilk 100 içinde firmalarımız var, çok ciddi birikimi ve deneyimi olan firmalarımız var, bu sayı da "10-12" derseniz, ben de "Türkiye 10-12'ten daha büyük." diyorum. Dolayısıyla, ne kadar çok firmaya bu alanlar açılırsa rekabet olur, rekabetin de bu ülkede yaşayan insanlar faydasını görür yani aynı firmalar etrafında -havaalanlarında da- bunu görünce hatırlatma gereği duydum. Diyorum ki: Türkiye en azından bu 10 tane firmadan daha büyük.
Bir başka konu: Farklı firmalara farklı yıl garantileri var, işte kiminde on yıl, kiminde on beş yıl veya daha kısa süre; bunu verirken bile yine bir maliyet analizine ihtiyacımız var diye düşünüyorum. Bunu neye göre veriyorsunuz? Yani elinizde bir kriter olmalı, beş yıl veriyorum, on yıl veriyorum, on beş yıl veriyorum gibi bunu verirken elinizde bir kriter olmalı. Bu kriterler nelerdir, bununla ilgili yazılı cevap verebilirsiniz.
Bir başka konu: Bir mukayese yaptığınız zaman yani yatırım maliyeti ile yolcu arasında nasıl bir ilişki var? Diyelim ki İstanbul Atatürk Havaalanı'nda toplam -size yatırım maliyeti yok ama- diyelim ki bu yatırımcı firmaların oluşturduğu bir yatırım maliyeti var, onu da herhâlde siz biliyorsunuzdur. Hatta bununla ilgili de bilgi verirseniz seviniriz yani yap-işlet-devret yöntemiyle ihale ettiğiniz alanların firmalar nezdinde oluşturduğu yatırım maliyetleri nedir, bunları bildirirseniz memnun olurum. Devamında, bu yatırım maliyeti ile yolcu sayısı arasında nasıl bir ilişki var? Yani birim maliyeti ne kadar? İstanbul'da ne kadar? Zafer Havaalanı'nda ne kadar? Ankara'da ne kadar? O açıdan bir değerlendirme yapabilir misiniz.
Bir başka konu: Tabii, bunların bir işletim süreleri var, işletim süreleri dolduğu andan itibaren de bunun da bir ekonomik ömrü var yani diyelim pistlerin bir ekonomik ömrü var, işletmenin bir ekonomik ömrü var, bu ömürleri konusunda bize bir fikir verir misiniz yani nedir bunun ekonomik ömrü? Biz yirmi yılda işletmeyi veriyoruz, on yılda bir işletmeyi veriyoruz ama bu işletmeleri devralırken bir o kadar daha yatırım yapıyorsak bana bunun çok da fazla bir anlamı yok gibi geliyor ama bu herhâlde böyle değildir. Yani bir ekonomik ömrü var mı? Bununla ilgili bize bir bilgi verebilirmisiniz? Özellikle de işletme sürelerinin sonuna doğru firmalar yatırım yapmaktan imtina ediyor "Nasıl olsa ben bunu iki yıl sonra, üç yıl sonra devredeceğim." diyor. Bu, yapacakları yatırımlarla ilgili işletme süresi boyunca belli taahhütleri var mı? Bu taahhütleri biz takip edebiliyor muyuz?
Bunun dışında, doğrudan satın almalarla ilgili Sayıştay üyelerinin de eleştirdiği bir konu var. İşte, mümkün olduğunca proforma faturalar üzerinden ortalamayla aldığınız tekliflerle sıkıntılar olabileceğini söylüyorlar. Bu manada, doğrudan satın almayla ilgili yaptığınız ihalelerin dökümünü istiyorum. Özellikle alan firmaların da -belli bir kümeleşme var mı, bunu görmek açısından- dökümünü istiyorum.
Tabii, 1'inci öneri üzerinde de konuşurken şunu ifade ettim: Biz, kesinlikle bu havaalanlarının özelleştirilmesine karşı değiliz. Bugün, dünyanın her yerinde özel sektör marifetiyle bu işletmeler yapılıyor. Belki stratejik olan yerlerde devlet bu yatırımı yapıyor olabilir ama Çin'deki bir havaalanının daha yüksek kapasiteli olmasına rağmen, maliyetinin İstanbul Havaalanı'ndan daha düşük olduğuna dair duyumlar alıyoruz; derdimiz, birim maliyeti açısından ülkenin en iyi şartlarda bu tesislere sahip olması, bunun dışında başka bir derdimiz yok.
Bu sorularımıza cevap yazarsanız memnun olurum.
Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.