KOMİSYON KONUŞMASI

BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Tabii, konu bir başka taraflara doğru gitti ama KİT Komisyonunun birinci görevi de mevcut kurumları yaptığı işlemler açısından denetlemek olduğu gibi, aynı şekilde bundan sonraki projeksiyonlarıyla ilgili de yol göstermek yoksa gelip oturan arkadaşların tümüne işte al buna yazılı cevap veriyorum, yaparız ederiz, göndeririz şeklinde bizim bir talebimiz yok. Tam tersine, bu kurumlar bizim kurumlarımız, daha iyi ne yapabiliriz, bundan sonraki projelerinde nasıl yardımcı olabiliriz, şu ana kadar yaptığı işlemlerde de bir eksiklik gediklik varsa bunu ortaya yere koyup bundan sonra bunların tekrar yapılmamasına yönelik ifadelerdir. Dolayısıyla bu tür görüşmelerde sürenin çok fazla bir önemi yok, önemli olan işlemlerin bitmesidir.

Bundan hareketle, tabii, şu ana kadar uyum içerisinde götürdük, bundan dolayı da teşekkür ediyorum, fazla da bir sınırlamamız olmadı ama karşılıklı soru-cevap açısından da Yavuzyılmaz'a da burada katılıyorum, bazen cevap verirken anında müdahale etmek de gerekiyor çünkü aldığı cevap onu tatmin etmiyor, sorduğu yerden almayı beklediği cevaplar da oluşmamış oluyor. Dolayısıyla bunu karşılıklı konuşmaktan ziyade konuya açıklık getirmek olarak değerlendirebiliriz.

Ben şimdi konuya dönerek... Özellikle bu mânia meselesinden, oradaki yapılan binalar yani bu uçuş alanındaki kanunsuz, yetkisiz binalardan bahsediyoruz. Burada temelde bir şey var. Şimdi, uzun yıllardır bir parti iktidarda ve üç aşağı beş yukarı bu havaalanının yapıldığı bölgedeki yerel yöneticiler de bildiğim kadarıyla bu partiye mensup. Parti olmasa bile diyelim ki devletin bu kurumları... Yani bunu biz daha önce Atatürk Orman Çiftliği'nde de gördük. Atatürk Orman Çiftliği'nde arazi büyükşehir belediyesine tahsis edildi belli bir bedel karşılığı ama o günden bugüne bir lira bile kira ödemedi. Şimdi, bunlar yapılırken de bunlara kim izin verdi? Aman bunları sıkı takip edelim. Yani biz devletiz. Atatürk Orman Çiftliği'nde devlet devleti haczetmişti. Burada da devletin devlete gücü yetmiyormuş gibi bir mantık çıkıyor. Yani burada işte 20 metre, 30 metre yüksekliğinde bina yapmayacaksınız yani kurallar var, kurallar manzumesi var. Yani devlet bu konuda aciz mi, yaptırım gücü mü yok? Ben bunu merak ediyorum. Aman bunu sıkı sıkı izleyelim, böyle şeyler olmasın gibi meselelere de çok fazla katılmıyorum. Çünkü bugün -konuyla alakası yok ama- imar barışından 8 milyonun üzerinde insan istifade etmeye çalışıyor yani bu Türkiye'de özellikle inşaat sektöründe kanunsuzluğun boyutlarını göstermesi açısından bu rakam önemlidir. Dolayısıyla bununla ilgili konularda net, kesin kararlar vermemiz lazım, kesinlikle uygulamamamız lazım, hiç müsamaha göstermeden buna uymayan ne varsa bunu devletin yıkıp geçmesi lazım. Bunun tartışılmasının bile ben devletin acziyeti olarak algılıyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.