| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi ç)Anayasa Mahkemesi d)Yargıtay e)Danıştay f)Hakimler ve Savcılar Kurulu g)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ)Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 20 .11.2018 |
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, değerli bürokratlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz Adalet Bakanlığı bütçesinin ülkemize ve insanlarımıza hayırlı olmasını ve iyilikler getirmesini diliyorum.
Sayın Bakanım, sonda söyleyeceğimi başta söyleyerek sözlerime başlamak istiyorum. Ne yazık ki hukuka ve adalete güvenin en az seviyelerde olduğu bir dönemdeyiz. Bütün arkadaşlarımın dile getirdiği bu tespite inanırsınız ya da inanmazsınız, takdir tabii ki sizin fakat maalesef gerçek bu. Bunun için şöyle bir sokağa çıkmak, insanların yüzündeki tedirginliğe bakmak, iki kelime konuşmak yeterli. Bu topraklarda insanlarımızın barış içinde, huzur içinde, devletine güvenerek, hukuka güvenerek kardeşçe yaşama hakkının yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladığına hep beraber tanık oluyoruz. Herkes geleceğinden endişeli, yarını göremiyor. Hükûmet de göremiyor, onun için de bol bol cezaevi yapıyor. 2018 yılında açılan cezaevi sayısı 17. Cezaevi yatırımı, katma değerli üretime, istihdama ve fabrikaya yapılan yatırımları geçmiş durumda, yenileri de görüyoruz ki yolda. Demek ki planlama, suç ve suçlunun azalmasına değil, daha çok insanın cezaevine atılmasına yönelik.
Yanlış anlamayın, tabii ki bunun faturasını tek başınıza size ya da Bakanlığınıza çıkarmıyorum çünkü bu fatura yalnızca bir kişiye, bir kuruma veya bir bakanlığa çıkartılamayacak kadar ağır. On altı yılın tahribatı bu. Evet, görünürde demokrasiyle yönetiliyoruz; yasama, yürütme, yargı, basın, hepsi mevcut ancak bu on altı yıllık uygulamalar sonucu bugün ne yasamanın gücünden ne yargının tarafsızlığından ne de özgür basından söz etmek mümkün değil. Bu güven kaybı tabii ki AKP hükûmetleri döneminde oldu. Oysa on altı yıl boyunca sürekli yargı reformları yapıldı, bu reformlar yapılırken kim kimi aldattı, kimler kimleri kandırdı biz bunlardan geçtik ama bütün bunlardan ders çıkartıldı mı? İşte bu soru işareti karşımızda duruyor ve aynayı çevirip kendimize yüzleşmemiz gerektiğini söylüyor. Sayın Bakanım, Bakanlık kendisiyle yüzleşti mi? Örneğin FETÖ terör örgütüne teslim edilen yargının tekrar bir başka yapının esiri olmaması için gerekli önlemleri aldınız mı? Bu bağlamda sormak istiyorum: Mesela Menzil tarikatıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Sayın Bakan, otoriter yönetimlerin temel özelliği çıkartılan yasaların, düzenlemelerin ve uygulamaların kendi ideolojik tercihlerine göre anayasal sisteme uygulanmasıdır. Bu yönetimlerde yasanın adaleti değil şekli önemlidir. Bugün bizdeki durum da aynen bu durumda. Yasaların geçerliliği ve yararı siyasal gücün isteklerini ne kadar karşıladığıyla ölçülmekte. Artık siyasal güç suçu ve yaptırımı belirleyen bir güç. Deniz Yücel ve Rahip Brunson davaları da bu tespitin en somut örneği. Bıraktık bütün bunları Anayasa Mahkemesinin dahi kararının tanınmadığı bir dönemden geçiyoruz, Enis Berberoğlu kararı ortada. Bu durumda insanlar adalete, hukuka, Meclise, basına ve Adalet Bakanlığına nasıl güvenebilirler?
Sayın Bakan, değerli üyeler; bireyler olarak hepimiz toplumsal yaşamın birer parçasıyız. Bireyin kendini huzurlu ve güvenli hissetmesi, o topluma karşı olan aidiyetini de güçlendirir. Onun için yaşamın getirdiği maddi ve fiziki eşitsizliklerin yanına bir de adaletsizliği eklerseniz toplumsal birlik ve beraberliğe en büyük darbeyi vurmuş olursunuz. Bu nedenle, insanı insan yapan vicdan ve adalet terazisinin ideolojik prangalara tutsak edilmemesi gerekir. İçinde bulunduğumuz bu süreçte hukuki güvensizlikler maalesef toplumsal bir sorun hâline gelmiştir. Bu bağlamda size ve Bakanlığınıza düşen en önemli görev bence hukuka ve adalete güvenin tam anlamıyla egemen kılınmasıdır.
Bu düşüncelerle bütçenizin hukukun üstünlüğü ve adaletin güvenilirliği adına ülkemize tekrar hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.