| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .11.2018 |
SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyor, görüşülmekte olan Tarım ve Orman Bakanlığı bütçesinin ülkemize ve insanlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
Değerli konuklar, tarımın içinde bulunduğu durum hemen hemen hepimizin malumudur. Yeryüzünde tarımsal üretimin ilk kez yapıldığı bereketli topraklar üzerinde kurulu ülkemizde ne yazık ki tarım can çekişmektedir. Oysa tarım ülkemiz açısından hayati derecede öneme sahip bir alandır. Bu nedenle, 1920'li yıllarda, cumhuriyetin kurulmasından sonra ilk çıkarılan kanunlar öncelikle tarımla ilgilidir. Daha sonraki yıllarda da bu doğrultuda çıkarılan kanunlar ve izlenilen politikalarla Türkiye, tarımsal anlamda kendi kendine yeten 7 ülkeden 1'i durumuna gelmiştir. Ne zamana kadar? 1980'li yıllara kadar. Bu tarihten sonra, neoliberal politikalarla piyasanın yıkıcı gücüne teslim edilen, üretim kapasitesi kırılan, üreticisi ve çiftçisi zayıflatılan tarım, ülkeyi besleme özelliğini çoktan yitirmiştir.
Son on beş, on altı yılda ise izlenilen politikalarla tarım can çekişir hâle gelmiştir. Bu dönemde çok sık politika değişikliğine gidilmiş, bakan değiştikçe tarım politikası da değişmiş ve sürdürülebilir bir politika izlenmediği için üretim ekonomisinden tüketim ekonomisine geçilmiştir. Sonuçta, yüksek girdi fiyatları, istikrarsızlık ve dışa bağımlılık yapısal bir sorun hâline dönüşmüştür.
Ürettiği para etmeyen, gübre, mazot, elektrik, su zamlarına yetişemeyen çiftçi iflas etmekte, tarımdan kopmaktadır. Bu nedenle, son on beş yılda, Türkiye'nin işlenen alan büyüklüğü 27 milyon dönüm azalmıştır. Başka bir deyişle, çiftçi, ektikçe zarar ettiği için, 2 Trakya bölgesi büyüklüğündeki alanı işlemekten vazgeçmiş ve terk etmiştir.
Yine bu dönemde, tarımsal desteklemeye ayrılan payın 5 katından fazlası ithalata harcanmıştır. Ağustos ayında yayımlanan geçici dış ticaret verileri de tarımda ithalatçı bir ülke hâline geldiğimizi bir kez daha gözler önüne sermektedir.
Bu verilere göre, ülkemiz, pamuk, pamuk ipliği ve pamuklu mensucat ürünlerinde 2018'in Ocak ile Temmuz ayları arasında 1 milyar 754 bin 511 dolarlık ithalat yapmıştır. Aynı dönemde, yağlı tohum ve meyveler, muhtelif tane, tohum ve meyveler, sanayide ve tıpta kullanılan bitkiler, saman ve kaba yem ithali için de 1 milyar 421 milyon 666 bin dolarlık ithalat yapılmıştır. Bu rakamlar resmî rakamlardır ve tarımda ithalatçı bir ülke olduğumuzun da en açık itirafıdır.
Sayın Bakan, ben KİT Komisyonu üyesi olduğum için tarımda uygulanan yanlış politikalara çarpıcı bir örnek olacağı inancıyla, zamanı da doğru kullanmak adına sadece bir kurumla ilgili konuşacağım.
Toprak Mahsulleri Ofisiyle ilgili bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum: Toprak Mahsulleri Ofisi mısır, buğday, arpa, yulaf, çavdar fiyatlarının regüle edilmesinde 1938'den bu yana hizmet vermektedir. Zaman içinde uzman olmayan yönetimlerle etkinliği düşürülmüş, dış ticaret rantının devşirildiği bir kurum hâline dönüştürülmüştür. Tarımsal üretimi ve üreticiyi desteklemek amacıyla alımlar yapan Toprak Mahsulleri Ofisi elindeki ürünü hemen nakite çeviremediği ve hazineden alacağı payı zamanında tahsil edemediği için kredi kullanmak zorunda kalmıştır. Bu durum açıklanan Sayıştay raporlarında da görülmektedir.
Sayıştay raporlarında bilançolara göre, Toprak Mahsulleri Ofisi kâr etmesine rağmen, ettiği dönem kârının neredeyse iki katı kadar parayı faiz olarak ödemektedir. 2006-2016 yılları arası bilanço verilerini topluca değerlendirdiğimizde, Toprak Mahsulleri Ofisi bu on bir yılda ortalama dolar kuru üzerinden dönem kârı 629 milyon dolar iken bu dönemde aldığı kredilere karşı ödediği faiz 1 milyar 330 milyon dolara ulaşmıştır. Oysa Toprak Mahsulleri Ofisi bu parayı zamanında alsaydı böyle bir kredi borçlanmasını ve böyle bir faizi ödemek durumunda kalmayacaktı. Yani özetle Türk tarımı hem üretici ve çiftçisiyle hem tarımı desteklemeye yönelik kurum ve kuruluşlarıyla kredi ve faiz sarmalına düşmüştür. Bunun sebebi ise uygulanan yanlış politikalardır. Umarım bu gerçekler ışığında gereken tedbirler alınır, sürdürülebilir politikalarla Türk tarımı yeniden kendi ülkesini besleyecek düzeye çıkarılır.
Bu düşüncelerle bütçenin tekrar hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.