KOMİSYON KONUŞMASI

ERKAN HABERAL (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, size de başarılar diliyorum.

Sayın Bakanım, sabahtan beri büyük bir dikkatle bütün arkadaşları ve sizi dinledim. Ben de farklı konulara biraz değinmek istiyorum. Önümüzdeki günlerde Meclise gelecek olan bir hayvanları koruma yasası var. AK PARTİ ve Milliyetçi Hareket Partisi ve diğer partilerin de desteğiyle komisyonda görüşülecek. Beraber çalıştığımız arkadaşlara söz verdim, HAYTAP sivil toplum kuruluşundan olan arkadaşlara. Önce bir ondan bahsedeyim biraz.

Hayvanlara yapılan işkence, tecavüz ve benzeri cürümlerin Kabahatler Kanunu kapsamından çıkıp Ceza Kanunu kapsamına girmesi sevindirici bir gelişme. Burada bakanlığınızı ilgilendiren en önemli noktalardan biri, bu ceza kapsamına belediyelerin ve kamu görevlilerinin de girip girmeyeceği.

Şahıslar tek bir hayvanı öldürüp hapis cezası alırken belediye görevlilerinin toplu hâlde gerçekleştirdiği katliamlar sonucu ceza almaması düşünülemez. Üstelik bu cürümler kamu görevlileri tarafından işlendiğinde verilecek cezalar misliyle artırılmalıdır.

Sokak hayvanı popülasyonunu kontrol altına almakta en etkili ve vicdani yöntem kısırlaştırmadır. 5199 sayılı Kanun, çıkarıldığı dönemde içeriğindeki 6'ncı madde itibarıyla bir devrim niteliğindedir fakat kanunla kısırlaştırma konusunda görevlendirilen belediyeler bu görevlerini yerine getirmediğinde maalesef bir yaptırımla karşılaşmamaktadır. Bunun sonucunda, kısırlaşma yapmayan belediyeler gizlice, kendi sınırları içindeki hayvanları bir başka belediyenin sınırları içine ya da şehir dışında kırsallara bırakmaktadır. Bugün barınaklara gittiğinizde görürsünüz bu tür yüzlerce, binlerce hayvan vardır. Dolayısıyla, hâl böyleyken görevlerini yerine getirmeyen belediyelere yaptırım uygulayan maddelerin kanuna eklenmesi zaruri bir ihtiyaçtır.

5199 sayılı Kanun'daki bir diğer sıkıntı "Tehlikeli ırk" olarak tanımlanan köpek ırklarıdır. 24'üncü Dönemde bu Kanun Çevre Komisyonunda görüşülmüş, konunun uzmanları dinlendikten sonra bütün partiler bu konuda mutabakata varmıştır; tehlikeli köpek ırkı yoktur, sahibinin tehlikeli hâle getirdiği bazı köpekler vardır.

Pitbullar, çene yapıları güçlü hayvanlar olduğu için köpek dövüştürüp kumar oynatan kişiler tarafından bilhassa seçilip saldırgan olarak yetiştirilmektedir. Bu yüzden birçok ısırma vakasıyla karşılaşıyoruz. Bu tür durumların önüne geçmek için, çene yapısı güçlü köpeklere ağızlıklı dolaştırma zorunluluğu getirilmeli, verecekleri zararlardan ötürü sahiplerine hapis cezasına kadar varan çok ağır cezalar getirilmelidir ki bizim verdiğimiz yasa teklifinde de aynen bu getirilmekte. Bebekli ailelerle birlikte yaşayan son derece sevecen ve sakin pitbulların varlığını da göz ardı etmemeliyiz. Dolayısıyla, yasadan "Tehlikeli ırk" kavramı çıkarılmalıdır.

Yine, sokak hayvanı nüfusunu kontrol etmek için alınması gereken bir diğer önlem, "petshop"larda hayvan satışının kesinlikle yasaklanmasıdır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta, bu yasağın internetten katalog üzerinden satışa çevrilmemesidir. Toplum, barınaklardan ve sokaklardan hayvan sahiplenmeye teşvik edilmelidir. Mümkünse, on yıl boyunca evcil hayvan ithalatının yasaklanması ki "Süs hayvanları" diye tabir edilenleri diyorum, o da ayrı bir parantez içindedir ve bu sorunun çözümünde kilit bir rol oynayacaktır.

BAŞKAN - Sayın Haberal, bir saniye lütfen...

Değerli arkadaşlar, salonda bir uğultu var. Lütfen sessiz olalım, hatibi dinleyelim.

Buyurun.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Zira bir yandan belediyeler kısırlaştırma için müthiş bir enerji sarf ederken, bir yandan yurt dışından sürekli hayvan ithal edilmesi veya kaçakçılık yoluyla hayvanların gelmesi rasyonel bir tutum değildir, sorunun çözümünü zorlaştırmaktadır.

Sokak hayvanları dışında kanayan bir diğer yaramız da yunus parkları ve özellikle hayvan sirkleridir. Bu hayvanlar açlıkla ve dayakla terbiye edilerek tamamen doğasına aykırı şaklabanlıklar yapmaya zorlanmakta ve bir müddet sonra da stresten yaşamlarını yitirmektedir. Yeni sirk ve yunus park açılmasına bundan sonra kesinlikle izin verilmemesi gerekmektedir.

Sayın Bakanım, bu konuyla ilgili yasa teklifimizi Milliyetçi Hareket Partisinden yaklaşık 26 milletvekilinin imzasıyla Komisyona sunduk, size de bir ön bilgi niteliğinde bunu verdim; ilgilerinizi bekliyoruz.

Efendim, sözümün başında söyledim, ben biraz farklı konulara değinmek istiyorum. Arkadaşlarıma baktım sormadılar Sayın Bakanım, son dönemde okullarda ve özellikle askerî kışlalardaki zehirlenmelerle ilgili ne tür önlemler aldık? Bu konuda bir denetim zafiyeti mi vardır ya da bu firmalar artık işin kolayına kaçıp tarihi geçmiş ürünleri mi askerî kışlalarda, okullarda bizim askerlerimize, çocuklarımıza yedirmektedir, vermektedir?

Konuşmanızda dikkat ettim, "Ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa'da dördüncü sıradan birinci sıraya yükselerek Avrupa'nın en büyük tarım ülkesi konumuna gelmiştir." dediniz. Bu birincilik neye göre hesaplandı efendim, ben bunu algılayamadım. Bu birinciliği biz neye göre; ürün satışı...

TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Hasıla açısından birinciyiz.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Hasıla, rakam bakımından mı, üretimin artışı açısından mı, kilo bazından mı?

TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Hasıla açısından.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Rakam artışı açısından birincideyiz.

TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Hayır, hayır; hasıla açısından birinciyiz.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Avrupa'da...

TARIM VE ORMAN BAKANI BEKİR PAKDEMİRLİ - Evet.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Peki, efendim.

Hayvancılıktaki desteklemelerle ilgili bize şikâyetler gelmekte. Bu desteklemelerin zamanında ödenmediğinden dolayı vatandaşta şikâyet vardır ama siz konuşmanızda bunların ödendiğini söylediniz. Herhâlde aksaklık biraz da bu dönem bu ekonomik krizden kaynaklanıyor olabilir.

Özellikle altını çizerek söylemek istediğim bir şey var Sayın Bakanım. Yurt dışından ithal et getirerek vatandaşa ucuz et getirme projesi ne kadar daha devam edecek, sürekli devam edecek mi? Daha spesifik veya daha radikal bir karar alınacak mı bu konuda? Bir de yıllar önce alınan bir karar vardı, Yerli Irk Yetiştirme Projesi; bu ne durumda, bitti mi, devam ediyor mu?

Gerçi arkadaşlarım bahsetti Sayın Bakanım ama değinmeden geçemeyeceğim çünkü hep "2002, 2002, 2002" dediniz; 2002'de Tarım Bakanlığı Milliyetçi Hareket Partisindeydi, o yüzden cevap vermek zorundayım. Kıyaslamaları yaparken 2002-2017 arasını alıyorsunuz; 2002'de 3 milyar 752 milyondan 2017'de 17 milyar Türk lirasına çıktığını söylediniz ama aradaki tarımsal ithalat oranlarını 2002 ile 2017 arasında kıyaslamadınız. Gerçi Sayın Sarıbal sözünde belirtti, 1 TL ihracata 1 TL ithalat varken, 1 TL'ye şu anda 6, yani altıda 1 oranında ithalatın fazla olduğu da bir gerçek. Bunu da özellikle hatırlatmak istedim Sayın Bakanım, 2002 bizim için önemli çünkü Milliyetçi Hareket Partisinin o dönem en başarılı olduğu bakanlıklardan bir tanesiydi Tarım Bakanlığı. Dahası efendim, bu fiyat açıklamalarındaki bölgesel farklılıklar...

Başkanım, söz vereceksiniz değil mi; süreyi uzatacaksınız? Daha var yani... Ona göre toparlayacağım; bir on dakika daha yeter bana.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - On dakikayı on beş dakika verin!

BAŞKAN - Şöyle: Sayın Haberal Sayın Ersoy'un yerine konuşuyor; on dakika onun için konuşuyor.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Beş dakika da kendi söz sürem var.

BAŞKAN - Sayın Haberal, toparlayın lütfen.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

AYHAN BARUT (Adana) - Biz de üç kişinin yerine konuşacağız, otuz dakika!

BAŞKAN - Buyurun.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Bakanım, bu özellikle belli ürünlerin fiyat alımlarında tarihsel farklılıklar, bölgesel farklılıklar biraz yanlış oluyor. Nasıl yanlış oluyor? Bir tarafta erkenden açıklanan bir fiyat bir başka bölge için dezavantajlı duruma gelebiliyor; bunu da bölgesel olarak açıklamanın daha uygun olacağı kanaatindeyim.

Bir de özellikle, Ankara Milletvekili olduğum için Ankara bazında söyleyeceğim. Efendim, Ankara, gelişmiş bölge, işte en iyisi, ikinci sırada geliyor millî gelir oranına baktığınız zaman ama Şereflikoçhisar'ın köylüsü ile Bala'nın köylüsü ile Beypazarı'nın köylüsü ile Cihanbeyli'nin köylüsü arasında fark ne ya da Çankırı'nın köylüsü arasında ki fark ne, Kulu'nun köylüsü arasındaki fark ne? İki köyün arasında 10 metre; bir köyden bir köye geçiyorsunuz bütün teşvikler, vesaire hepsi değişiyor. Bence bunda Ankara köylüleri çok fazla mağdur olmakta.

Bir de Sayın Bakanım, bende bir merak hasıl oldu; gerçi siz sözünüzde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Haberal, toparlayın lütfen.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Toparlayacağım efendim, hepsini toparlayacağım.

Sayın Bakanım, siz sözünüzde belirttiniz mi bilemedim ama AK PARTİ Hükûmetinin seçim beyannamesinde vardı, seçim bildirgesinde ve "Uluslararası seviyede referans olacak ilk laboratuvar, ulusal gıda referanslı laboratuvar tarafımızdan kuruldu." diye Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları da vardı. Bu laboratuvarda neler yapıldı? Çok merak ettim, sonucu nedir? Göremedim, çok hızlı da geçmiş olabilirim, ondan dolayı sorma gereği hissettim Sayın Bakanım.

Bir de arkadaşlar TİGEM'den bahsetti. TİGEM ile Sudan Hükûmeti ile ortak, beraber kurulan şirket aracılığıyla 780 bin hektar tarım arazisini Türk girişimcilerin yatırımına açacaktık. Bu yatırıma açıldı mı; açıldıysa ülkemize ne tür bir katma değer sağladı, şu andaki durum ne?

Bir de tabii, TİGEM demişken özel sektöre verilen bu TİGEM arazileri ve çiftliklerde üretim arttı mı, verim artışı oldu mu? Bize faydası ne oldu? Hâlen bu tesislerin özel sektöre verilmiş olmasını doğru mu buluyoruz, destekliyor muyuz?

Bir de Sayın Bakanım, bu GDO'lu ürünlerden kaynaklanacak risklerin önlenmesi için kontrollü denetim yapılacağı yine

AK PARTİ'nin seçim beyannamesinde var. Bu konuda ne yapıldı efendim, bunu çok merak ettim, özellikle bu Cargill ve mısır şurubu hakkındaki düşünceleriniz nedir? Arkadaşlarımız da hiç değinmedi bu konuya.

Bir de memleketim olması sebebiyle altını çizmek isterim: Çayda organik üretime geçiş ve alınan sonuçlar takdire şayan. Fakat yaklaşık yüzde 20'ye tekabül eden...

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Çayda organik üretim falan yok.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Gayet var.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nerede organik üretim, nerede var?

ERKAN HABERAL (Ankara) - Bir dakika da Mehmet Bey'den alacağım efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Önce ertelediler, sonra iptal ettiler.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Sayın Hocam, insicamımı bozdun.

Sayın Bakanım, yüzde 20'ye tekabül eden kaçak çay girişi var bu ülkeye, bunun için ne yapmayı düşünüyorsunuz, Bakanlık olarak nasıl bir önlem almayı düşünüyorsunuz, bunu merak ediyorum efendim.

Bir de, tabii, beş altı ay çalışıp 7 bin iş gününü doldurmaları çok zor olan mevsimlik çay işçileri var, bunlar için ne yapacağız? Bu da ciddi bir problem.

Bir de, Sayın AK PARTİ milletvekilimiz de bahsetti, siz de konuşmanızda bahsettiniz, bal üretimindeki artışın doğruluğuna diyecek bir sözüm yok, arttı ama benim bu piyasada satılanların her birinin bal olduğundan ciddi şüphem var. Sadece bal için de değil, bir bakıyorsunuz, duvarlarda, billboardlarda çok uygun fiyatlara süt ürünleri ve et ürünleri. Ama kaba bir maliyet hesabıyla bile baktığınızda, bunların üretilmesinin, o fiyatlara satın alınmasının, satılmasının mümkün olmadığını görüyoruz. Bu konuda Bakanlığımız ne yapıyor, ne yapmayı düşünüyor efendim, bunu da sormak istiyorum.

Bir de Orman Bakanlığında dikkatimi çeken bir şey oldu. Özellikle altını çizmem lazım. Yapmamışlardır demiyorum, dikmemişlerdir demiyorum ama bir yanlışlık var, rakamsal bir yanlışlık var Sayın Bakan. "On beş yılda yaklaşık 5 milyar hektar alanda 4 milyar adetten fazla ağaç diktik." diyor. Bir metre arayla mı ağaç dikiliyor? Bize öğretilen, en kısa ara 5 metre arayla ağaç dikilmesiydi. Hesap yapıyorum: 5 milyarsa 4 milyar yanlış, 4 miyarsa 5 milyar yanlış. Burada bir yanlışlık var efendim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bak, bu doğru.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Bir de bu "yaban hayat" dediniz, bu yaban hayatın altını çizeceğim, özellikle değineceğim.

Alabalık bırakılan derelerden bahsettiniz.

Bitiriyorum, son.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Beş dakika daha ver, güzel konuşuyor. (CHP sıralarından gülüşmeler)

ERKAN HABERAL (Ankara) - Efendim, son sözlerim Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Son sözleriniz Sayın Haberal.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Son... Teşekkür ediyorum.

Alabalık bırakılan derelerden bahsettiniz efendim. Takdire şayan, çok güzel ama gittiniz, Sayın Cumhurbaşkanına alabalık bıraktırdılar Ayder deresinde. Ayder'de yaklaşık 7 bin yatak var. Ayder'de bütün o 7 bin yatağın, tesislerin kanalizasyonu o dereye akıyor. Kanalizasyonların aktığı dereye alabalık bıraksak ne olur, bırakmasak ne olur? Fırtına deresinde... Çamlıhemşin'in kanalizasyonu yok ki Sayın Bakan, arıtması yok ki. Arıtması olmayan yere gittik, alabalık bıraktık, ondan sonra da "Alabalık bıraktık." diye gurur duyuyoruz.

Çok teşekkür ediyorum sabırla beni dinlediğiniz için. Teşekkür ederim efendim. Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. Sağ olun.