KOMİSYON KONUŞMASI

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu, abonelikte merkezî takip bence faydalı görünen bir sistem ama sadece abone ilişkisi olan şirketlerle ilgili düşünülmesi bence hakkaniyete uygun değil, herkes için bu kullanılır hâle gelmesi lazım, bunun bu şekilde düşünülmesi lazım. Fakat, en çabuk örgütlenecek olan zaten bu büyük firmalardır, onlar bunu çok rahatlıkla kullanacaklardır ama diğer bunu kullanmak isteyen firmalara "Siz bunda yoksunuz." demek hem doğru değildir, hem eşitlik ilkesine uymaz hem hakkaniyet ölçüsüne sığmaz. Bunun topluca düşünülmesi ve herkese açık bir sistem hâline getirilmesi lazım. Belki biraz daha zaman kaybı olabilir ama mutlaka bunun bu şekilde düşünülmesi gerekir. Bu haktan bütün alacaklılar yararlanabilmeli diye düşünürüm.

İkincisi: Avukatı zorlamak yani büyük firmalara bir de avukatı zorluyor görüntüsü de çok hakkaniyete uygun değil. Zaten büyük firmaların avukatla mı, avukatsız mı takip edeceğine dair onların bir sistemi gelişecektir ama borçluyu düşündüğümüz zaman, doğal gazını, elektriğini ödeyemeyen dar gelirliyi, doğrusu bir de ona kanunen yüklenilmiş bir avukatlık masrafını hakkaniyete uygun bulmam. Bunun takdirini alacaklı düşünmesi gerekirken "Devletin bunu zorladı." gibi bir mazerete, alacaklının "Bunu devlet mecbur tutuyor." gibi bir şeyi, kolaylaştırıcı etkinin olmasını da hukuka uygun bulmam.

Arabuluculuk konusuna gelince, iş hukukunda gerçekten faydalı yönleri olmuştur ama ticari konularda, ticari davalarda ihtiyatlı olunması gerekir diye düşünürüm. Çünkü milyonlara varan bir konuda yabancıların da alacaklı, borçlu ilişkileri olduğunu düşünürsek hem lisan bilen hem çok donanımlı, milyonları bu şeklide karara bağlayabilecek arabulucuların çok iyi yetişmiş olması lazım. Bugünkü sistemde bu yeterlilikte arabulucu yetiştirmek, kısa zamanda, hem mümkün olmayacaktır hem de milyonluk olaylarda böyle bir sisteme zorlamak çok çeşitli arızalar da yaratabilir. Bunda dikkatli olmak gerekir veya daha önce de konuşan hatiplerin de belirttiği gibi, bu sistemde bir tavan getirmek uygun olabilir. Yani asıl iş yükünü sağlayan o belli limitteki bir miktarı tavan yaratarak arabuluculuk sisteminde daha rahat bir hareket imkânı olur diye düşünürüm, bu mahzur giderilebilir. Ben bu iki konu üzerinde takıldım, bunlar nasıl yapılabilir? Zaman içinde maddelere geçildiğinde de bunlar konuşulur, geliştirilir diye düşünüyorum.

Fakat Turan Bey'in belirttiği bir konu doğrusu benim de içimi acıttı ve bana da bir konu getirmiş oldu. "Adalete erişim ve paraya erişim." derken çok haklı buldum kendisini. Geçen gün geçirdiğimiz yasada binlerce sağlık çalışanını ve hekimi mağdur ettik. Hakkınızda Millî Güvenlik soruşturması var diye büyük mağduriyetler yarattık. FETÖ'yle iltisakı, irtibatı, o maruf kelimelerden dolayı sakıncalı kişi ilan ettik, hemen ardın da dedik ki parayla erişim, sizin 75 bin, sizin 125 bin vermeniz hâlinde sizin terörle bağlantınızı biz görmezden gelelim. Böyle bir anlayış, böyle bir hukuksuzluk...

BAŞKAN - Böyle bir şey yok, ben bilemiyorum.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Evet, öyle bir kanun geçti.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Genel Kurulda, geçiyor.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Geçiyor.

Bu ayıp, hukuksuzluğun yanına çok ciddi bir ayıp ilave etmek demektir. Bana göre bu, aşiret devletlerinde bile, aşiret hukukunda bile olmaması gereken bir husustur.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Hasan Bey, konuşuldu da öyle bir şey geçmedi.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Kanundan çıktı.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Keşke tamamen kaldırılsa ama...

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Yok zaten.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Böyle bir şey son derece sakıncalı olur.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Hasan Bey, bir dakika ama. Konuşuldu, müzakere edildi, yok şu anda, kanunda öyle bir şey yok.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Bu, konuşulduğuna göre, müzakere edildiğine göre bu iltisaktan kimsenin emin olmadığının da bir delili.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Konuşulmuş olması suç değil ki ama. Konuşabiliriz.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Keşke tümüyle geri çekilebilse ama dediğim gibi bu bir aşiret düzeninin hukuku olur.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ama Hasan Bey, yok öyle bir şey ama.

HASAN SUBAŞI (Antalya) - Kanun çıkarılırken torba kanunlar bir kargaşa nizamını da getirmiştir. Bakın, her şey konuşuluyor, her şey tartışılıyor "Bu olabilir mi?" diye düşünülmesi bile yanlıştır. Ama şunu da söyleyeyim: Buna razı olan hekimler de vardır, "Keşke böyle bir şey gelse de kredi alsam, hayatımı yeniden tanzim edeyim." diyenler de olabilir ama bu torba yasaların bir kargaşa hukuk yarattığını da ben de söylemek durumundayım, bunun altını çiziyorum.

Bu, iyi incelendiği zaman faydalı sonuçlar doğurabilecek bir yasa olabilir, işin teknik şeylerine girildiği zaman. Bana göre iyi düzenlenerek bir kolaylık sağlayacaktır ama kriz dediğimizde belki, bir gerginlik sebebi olmasın, ekonomik sıkıntı ve geçim sıkıntısının olduğu böyle bir dönemde biz yumuşatalım. İcra iflas dairelerinde konkordatoların, iflasların ve bu yükün ve yoğunluğun çok olacağını ve çok sıkıntı vereceğini de belirtmek gerekir. Bu şekilde çözülebilir mi bilmiyorum ama birtakım merkezden yönetim sistemini geliştirmek, teknolojiyi bu işin içine sokmayı yararlı görürüm. Ama şu şirketlerde bu olsun -çünkü onların belli ki aceleleri de var, çok ciddi paraların tahsilatında zorluklar yaşıyorlar bu geçim sıkıntısı içinde yaşayacakları da zaten kesin- öyle olunca onlara birtakım avantajlar sağlanacaksa bunun da yine temelde herkese avantaj hâline getirilmesi lazım. Avukatlık konusunda da devletin "Avukat tut." demesinin yanlış olduğunun altını çizmek istiyorum. Bunun takdirini onların yapması gerekir. Menfaatlerini çok iyi bilen kurumlardır bunlar. Devletin ona akıl vermesi, bir kanuni düzenlemeyle "Şunu da unutma." demesi bence doğru değildir diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.