KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Başkanım.

Öncelikle hoş geldiniz.

Halk Bankasıyla ilgili, 2015 ve 2016 yılı raporlarına baktığımızda neredeyse bütün sayfaların rakamlara boğulduğunu ve Sayıştay denetçilerinin tavsiye ve önerilerinin ise yapılan iş ve işlemlerle dağıtılan kredilerden çok bankanın personel, izin, riskli kredilerin tabana yayılması, araçlar gibi konularda olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede, bankanın bankacılıkla ilgili bütün bu iş ve işlemlerinin Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulu ve Sayıştay tarafından titizlikle incelendiğine ve denetlendiğine inanarak banka üzerinde oluşan -aslında arkadaşlarımız da değindi ama- bu imajla ilgili konuşmak istiyorum ben de.

Halk Bankası Genel Müdürümüzün de değindiği gibi, esnaf ve sanatkârlar ile küçük ve orta ölçekli işletmeleri desteklemek amacıyla 1933 yılında Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde çıkarılan kanunla kurulmuş ve 1938 yılında da faaliyet göstermeye başlamış çok önemli bir bankamızdır. Ancak son dönemde kullandırdığı krediler, 17-25 Aralık süreci, İran'a ambargo, Reza Zarrab'la olan bağlantılar hakkındaki iddialar, Rahip Brunson davasıyla ilgili pazarlık iddiaları ve hâlen tutuklu olan Hakan Atilla davası gibi iş ve işlemlerden dolayı halkın bankası olmaktan daha çok iktidarın faaliyetlerini yürüten bir banka durumuna düşürülmüştür maalesef. Bu nedenle Halk Bankası, ne yazık ki bankacılık faaliyetlerinden çok kamuoyunda ve dış politikadaki tartışmaların da bir parçası hâline gelerek daha güvenilmez bir kurum olarak algılanmaktadır. Bankayla ilgili çıkan "Ceza alacak mı, almayacak mı?" "Kapatılacak mı, kapatılmayacak mı?" gibi tartışmalar bir yana 1 eylülde yaşanan döviz kuru üzerindeki manipülasyon da bankaya yönelik güven konusunda ciddi bir erozyon oluşturmuştur. Bu gerçekler ışığında bankanın tekrar saygın ve güvenilir bir yapıya dönüştürülmesinin bütün iş ve işlemlerinden daha önce geldiğini düşünüyorum ben. Bunu sağlamanın da yolu kesinlikle şeffaflıktan geçiyor ve bir an önce bu güvenin sağlanmasını benim de bir Halk Bankası müşterisi olarak öncelikle temennim bu. Şeffaflığın ilk ayağının ise, 31/12/2016 tarihi itibarıyla haklarında kanuni takip işlemi yapılan 3 milyon Türk lirası ve üzeri 252 adet firmaya kullandırılan ve 2 milyar 750 milyon TL'ye ulaşan kredilerin kimlere, nasıl verildiği, bu kredilerle ilgili siyasi yönlendirmeler olup olmadığının kamuoyuna açıklanmasından geçtiğine inanıyorum.

Bu bağlamda, Genel Müdürümüzün sunuşunda da vardı, 2018'in ikinci çeyreği üzerinde haklarında kanuni takip işlemi yapılan 3 milyon TL ve üzeri firma sayısının kaç olduğunu ve 2016 yıl sonu itibarıyla 2 milyar 750 milyon TL olan miktarın bugün ne kadar olduğunu da sormak istiyorum.

2018'in ikinci çeyreği itibarıyla takipte olan kredilerin toplam ticari krediler içindeki oranı ne kadardır? Bu krediler hangi dönemde kullandırılmıştır? Kaç yıldır takiptedirler? Takipte olan krediler bankanın yıllık kârı ve sermayesi açısından nasıl bir risk oluşturmaktadırlar? Takipte olan ve tahsil edilemeyen kredilerle ilgili banka yönetiminin ve çalışanların ihmal ve kusuru var mıdır? Eğer varsa bunlar hakkında yasal bir işlem yapılmış mıdır?

Diğer bir konu daha var, bu da gündemde uzun bir süre kaldı; bu da ATV/Sabah gazetesi için kullandırılan 375 milyon dolarlık kredi. Biliyorsunuz, bu kredi verildiği tarihte de ülkemizin gündeminden uzunca bir süre düşmedi çünkü bu kredi ticari bir krediden öte sonuçları itibarıyla bugünlerin şekillenmesine de etki eden para-ticaret-siyaset ilişkisinin de en somut örneği oldu ve o gün kredi kullandırılan şirketin yani ismini açıkça söylemek gerekirse Çalık Holdingin yöneticisi bugün de Bakanımız. Bu doğrultuda, Çalık Holdinge kullandırılan kredinin geri ödemeleri ne durumdadır? Taksitlerde bir aksama var mıdır? Kredi taksitlerinin ödenmesi amacıyla yeniden 200 milyon dolarlık bir kredi kullandırılmış mıdır? Bunları da Komisyonla paylaşırsanız çok memnun oluruz.

Değerli arkadaşlar, diğer bir konu var, o da kredi derecelendirme kuruluşlarının haziran, temmuz, ağustos gibi birbiri ardına yaptığı risk uyarısı açıklamaları. Bu kuruluşlar yaptıkları açıklamalarda Türk lirasının değer kaybetmesi, yüksek faiz oranları ve yavaşlayan ekonomik büyümenin bankaların varlık kalitesi, performansı, fonlama ve likiditesi için ciddi riskler oluştuğunu ifade ediyorlar. Yapılan bu değerlendirmeler doğrultusunda Halk Bankası açısından da bu risk mevcut mudur ve bu, nasıl bir tehdide yol açar sizin bankanızda?

Öte yandan, raporlara da baktık, 2015 yılı denetim raporuna baktığımızda, 104'üncü sayfada 2015 yıl sonu itibarıyla bakiye arz eden kredi kartlarından kaynaklı risklerin 2 milyar 210 milyon 716 bin TL olarak sunulduğu görülmektedir fakat 2016 yılı denetim raporunun 107'nci sayfasında 2015 yılı itibarıyla bakiye arz eden kredi kartlarından kaynaklı riskler 2 milyar 289 milyon TL olarak sunulmuştur, arada 79 milyon TL'lik bir fark vardır; bu fark nereden kaynaklanmaktadır? Bu rakamlardan hangisi doğrudur?

Ayrıca, yine 2015 yılı denetim raporunun 104'üncü sayfasında "2014 yılı itibarıyla 243 milyon TL olan ikinci grup yakın izlemedeki krediler 2015 yılı yıl sonu itibarıyla 251 milyon TL'ye çıkmış, 31/05/2016 tarihi itibarıyla da bu miktar 420 milyon TL olarak gerçekleşmiştir." ifadesi vardır. Fakat 2016 yılı raporuna baktığımızda, ocak ve mayıs ayları arasında 170 milyon TL gibi anormal bir fark vardır; acaba yazımda mı bir yanlış vardır, yazımda yanlış yoksa da bu fark neden kaynaklanmaktadır?

Bunlara açıklık getirilmesini istiyorum.

Ben de bugüne kadarki emekleriniz için ve bilgilendirmeniz için de çok teşekkür ediyorum.

Teşekkür ederim Başkanım.