KOMİSYON KONUŞMASI

SEVDA ERDAN KILIÇ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Öncelikle, hoş geldiniz Sayın Genel Müdürüm.

Geçen yılın görüşmelerine baktığımda şöyle bir ifadeyle karşılaştım: "Türkiye'nin teknolojik bağımsızlığını yaratması ve sürdürebilmesi için var olan nitelikli insan gücü ve altyapısını bilimsel ve teknolojik çözümler üretmeye yönlendirmesi ve katma değeri yüksek ürün ve hizmet üretmesi şarttır." Tabii bu tespite biz de sonuna kadar katılıyoruz. Hepimizin amacı ve dileği de, temennisi de bu. Çünkü biliyoruz ki artık ülkeler sadece silahlarıyla değil aslında ekonomileriyle ve teknolojileriyle ayakta kalıyor. Bu noktada, 1999'da kurulmuş olan Teknokentin bugün itibarıyla geldiği noktada yukarıda belirtilen hedefler hangi aşamadadır? Teknokentin faaliyet gösterdiği 1999 yılından bugüne bu merkezde ülkemize mal olan bir dünya markası yaratılmış mıdır? Örneğin, yazılım konusunda hangi aşamadayız? Bilimsel ve teknolojik çözümler ile katma değeri yüksek ürün ve hizmet üretiminde hangi noktadayız? Dünyadaki benzer teknokentler arasında ürün ve teknoloji anlamında Marmara Teknokentin yeri neresidir?

Ayrıca, Atila Bey biraz değindi ama TÜBİTAK Marmara Teknokent AŞ'nin 2016 yılına ait hesap işlemleriyle ilgili raporlara ve Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının tespitlerine baktığımızda, genel olarak hem mevzuat açısından hem yetki ve işleyiş açısından hem de proje açısından her aşamada soru işaretleri barındıran bir işle karşı karşıyayız. Kamu Mali Kontrol ve İhale Kanunu kapsamı dışında tutulan bu projede ihale komisyonundan zarf açma işlemine 26.081 metreküplük kazı işinin projeye dâhil edilmemesinden kaynaklanan 245 bin TL'lik fazlalık, projenin bütünsellik dışında değerlendirilmesi, değişiklerin onaylatılmadan işe başlanması, yüklenici tarafından ödenmesi gereken yapı denetim hizmetinin şirket tarafından üstlenilmesi, inşaat alanına tesviyesine dair mükerrer ödeme yapılması, sözleşmeye aykırı avans uygulaması, ödeme belgelerine fatura eklenmemesi, ihale kapsamında olup yapılmayan imalatlarla ilgili satın alma usul ve esaslarının uygulanmaması, işin zamanında bitirilememesi nedeniyle uğranılan kayıplar, sözleşme eki olan yapım işleri genel şartnamesinin ilgili hükümlerine aykırı olarak işe devam ettirilmesi gibi birçok konuda sorunlar yaşanıyor. Şimdi bunu biz değil Sayıştay söylüyor, raporlarda görüyoruz bunu. Buna karşı, şirket kendince yapılan işlerin ve uygulamaların koşullarına bağlı olarak doğruluğuna dair de biraz görüş belirtiyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Teftiş Başkanlığı da Sayıştay tarafından yapılan itirazlar sonucunda sadece 13 ve 19 numaralı bulguların izlenmesi kararı alınmış, sözleşmeye aykırı hareket edilmesinin sadece taraflar arasında uyuşmazlık konusunun olabileceği yönünde görüş bildirmiştir. Yani anladığım kadarıyla burada kuluçka binasıyla ilgili ciddi, inanılmaz bir sorun var ortada. Tabii bu sorun sözleşmeden mi kaynaklanıyor, taraflardan mı ya da uygulamadan mı bu kısmıyla biz çok ilgilenmiyoruz ama bizim ilgilendiğimiz kısım şu: Kamunun ne kadar zarara uğratıldığı, bu durumdan dolayı kurum ve kamu ne kadar kayba uğradığı. Çünkü Sayıştay ısrarla iddia ediyor. Yaşandıysa bu kayıp ne kadar? Ve bu kamu zararıyla ilgili bugüne kadar hangi işlemler yapılmıştır? Bunların aydınlığa kavuşması gerektiğini düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.