İSMET UÇMA (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben de çok teşekkür ediyorum.

Çalışma takvim periyodumuz çok kısa gözüküyor. Evet, bunu şunun için söylüyorum: Şimdi, bizim Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızda, üniversitelerimizde, kadına dair kurum ve kuruluşlarımızda, STK'larımızda bu konuyla ilgili hem alan araştırmaları var hem yığınlarca yapılmış tez var ve üstelik de paneller var, uluslararası toplantılar var, dolayısıyla, bütün bunlardan yararlanmak mümkün. Bir alt komisyon bunları bir hızlıca tararsa -ki zaten dokümanları da arkadaşlar bize getireceklerdir, vereceklerdir- bununla zaman kaybetmek yerine sorunun arka planına inip bizim mevcut durumların dışında daha özel, özgün ve filozofisi olan toplumsal bu sorunları çözmeye yönelik neler yapıp katabileceğimizi konuşmamızın ve o konuda çalışma yapmamızın daha yararlı olacağını düşünüyorum.

Örneğin, ilk insan yeryüzüne aile olarak gönderilmiştir. Şiddetlerin önlenmesi -şiddet çok çeşitli çünkü- bakımından aile kurumunu güçlendirme, destekleme ve daha ileriye taşıma konusunda neler yapılabileceğinin öncelikli olarak gündeme alınmasını teklif ediyorum.

İkinci planda da, yani, aile kurumunun yanında, bu temelde toplumsal gelişmişlikle doğru orantılı bir şey. Yani, 15 milyonluk şehirlerimizde yaşayanların aşağı yukarı yüzde 70-80'i hâlâ o eski alışkanlıklarıyla geliyorlar. Ne kalıp yargılarda sıkıştırılmış fanatik anlayışlarla ve ne de lakaydi liberal anlayışlarla toplumsal bir sorun ve yara olan bu hususu ve buna mümasil konuları çözme imkânımız yoktur diye düşünüyorum. O hâlde, biz de zaten toplumu hayata dair bütün alanlarda geliştirdikçe, eğitim seviyesini yükselttikçe, ekonomik düzeylerini yükselttikçe bu süreçlerin de azalacağını, düşeceğini düşünüyorum. Çünkü ben araştırmaların bir kısmına baktım Başkanım, uluslararası mukayeselerden bizde il il yapılan mukayeselere kadar, çok yeni çalışmalar bunlar. Dolayısıyla, bunlar varken yeniden bir dinleme konusuna ya da yeni raporlara zaman ayırmanın bu süreç bakımından çok elverişli olmayacağını düşünüyorum ama illa bir isim de vermek gerekiyorsa ben Profesör Doktor Hüseyin Hatemi'nin dinlenmesi gerektiğini öneriyorum. Böyle yüzlerce insan olur ama bunların zaten panellerde falan konuşmaları, bu konuya bakış açıları da ortadadır.

Eğer biz toplumu geliştirebilirsek -ki bizim yapmaya çalıştığımız da bu- ve aileyi güçlü hâle getirebilirsek öyle zannediyorum bu sorunun çözümüne büyük katkı vermiş oluruz. Ama iki hususun altını çiziyorum: Bu ne lakaydi liberal, aydınlanmacı bir anlayışla çözülebilir ne de kalıp yargılarda sıkıştırılmış fanatik anlayışlarla çözülebilir. Bir üçüncü göze, bir üçüncü yola, bir üçüncü anlayışa hep birlikte katkı vermeyi diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.