| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Genel Müdürlüğünün (TRT) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 07 .11.2018 |
BEDRİ YAŞAR (Samsun) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayenizde ilk defa da TRT mikrofonuyla tanışmış olduk. TRT ne hikmetse bize çok da fazla sıcak bakmıyor.
Şimdi, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu devlet adına radyo ve televizyonu yayını gerçekleştirmek amacıyla 1 Mayıs 1964'te özel yasayla özerk tüzel bir kişiliğe sahip olarak kuruldu. Anayasa'nın 130'uncu maddesinin 1993'te değiştirilmesiyle özel radyo ve televizyon yayınları serbest bırakılırken TRT'nin özerkliği yeniden tesis edildi. TRT bugün özerkliği ve tarafsızlığı Anayasa'da hükme bağlanan radyo ve televizyon ile tüm medya araçlarının yayın yapan kamu hizmeti yayıncısı olarak hizmet vermektedir. Yani TRT kamu yayıncılığı yapan anayasal bir kuruluştur.
Gelir kaynağının büyük kısmı elektrik üretiminden alınan pay, cep telefonlarına kadar konan bandrol ücretlerinden oluşmaktadır. Bu gelir kaynakları da yüce Meclis kaynaklarıyla TRT kamu yayımcılığı yapsın diye verilmiştir. Kamu kuruluşu olduğu için de yüce heyetinizin denetimi altındadır. Bu denetim çerçevesinde biz neden TRT'nin imzaladığı sözleşmeleri göremiyoruz, ben bunu hâlâ anlayabilmiş değilim. Neticede burada seçilen arkadaşlarımızın tamamı Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında kamu adına görev yapan arkadaşlar. Yani burası bir şirket değil, orası da bir şirket ama kamunun sahip olduğu bir şirket. Eğer bununla ilgili bir kısıtlama varsa, kanunla bunu düzeltmek de mümkünse, Sayın Başkanım, bu konuyla ilgili derhâl bir düzenlemenin yapılmasını... Yani devletin kozmik odalarına bile girildiği bir dönemde biz TRT'nin şirketlerle yapmış olduğu anlaşmaları ve bağlantıları göremiyorsak burada bir eksiklik var demektir, biz de görevimizi tam yapmıyoruz demektir. Yoksa burada detayını bilmediğimiz konuda oturup ahkâm kesmenin de çok fazla bir faydası yok.
Buna paralel olarak yine aynı şekilde, TRT'de -bildiğiniz gibi- bizim partimizle ilgili bir bilgiyi de sizinle paylaşmak istiyorum. İYİ PARTİ, bizim bir logomuz var. İşte İYİ PARTİ'nin özel işareti belli, gök mavi renk üzerinde güneş sembolü ama TRT'nin, Türkçeyi en iyi konuşan, en iyi düzenleyen bir kurum olmasına rağmen böyle bir hata yapmış olmasını ben doğrusu algılayamıyorum. Yani buradan size de göstereyim: "Cumhuriyet Halk Partisi ve İP'nin adayı" Yani İP diye bir parti mi var Sayın Genel Müdürüm? Yani bizim tüzüğümüzde diyor ki: İYİ PARTİ'nin kısa adı İYİ PARTİ'dir. Yani siz AKP derken AK mı diyorsunuz veya CHP derken CH mi diyorsunuz? Dolayısıyla partinin logosu belli. Yani Türkçenin en iyi kullanılması lazım gelen bir kurumun böyle bir hata yapmış olmasını ben yadırgıyorum. Ümit ediyorum, bundan sonraki yayınlarında buna dikkat ederler.
Aynı şekilde, yayınlarla ilgili söylemek istiyorum. 17 Nisan ile 6 Mayıs tarihleri arasını kapsayan bir çalışmaya göre İYİ PARTİ dokuz dakika otuz saniye, Cumhuriyet Halk Partisi üç saat dört dakika yirmi sekiz saniye, AK PARTİ'yle ilgili yayınlar otuz altı saat, MHP'ye bir saat kırk dakika 2 saniye zaman ayrıldı. Yani hiç olmazsa bu partiye oy veren 4 milyon 500 bin vatandaşımız var. Eğer belli bir oranla gidiyorsanız, kullanılan oy sayısı 45 milyonsa, hiç olmazsa ayrılan zaman dilimlerinin yüzde 10'u da yani Parlamentoda alınan oyların nasıl bu salonda bir dağılım varsa, bunu da partiler arasında yayın yaparken... Siz kamu adına yayın yapıyorsunuz, oy verenlerin tamamı da bu ülkenin vatandaşları, onların da partileriyle ilgili her türlü bilgiye sahip olma hak ve hukukları var. Bu zaman dilimine bundan sonra uyulacağını düşünüyorum, düşünmek istiyorum.
Aynı şekilde, 7 bin civarında çalışan var rakamları da çok fazla bilmemekle beraber. Şimdi, bu kadar kalifiye elamanın olduğu bir yerde, bu kadar kalifiye personelin olduğu bir yerde maalesef yatırımların yani sizin yaptığınız yatırımların yaklaşık yüzde 76,3'ü kurum dışı kuruluşlardan alınan hizmetlerle yapılan programlar. Ne hikmetse bugün iktidar partisinin böyle hizmet alma konusunda bir alışkanlığı var. İşte -ne bileyim- getirin, Cumhurbaşkanının çeşitli kurumlarını McKinsey'e denetletelim, yok yüzde 76'sını hizmetlerin dışarıdan alalım... Hâlbuki burası bir okul, buranın yetişmiş personeli de var, yeterli istihdamı da var. O zaman niye bu programları kendimiz yapmıyoruz? Bunu zaten Sayıştay da öneriyor. Bundan sonra da yapmayı düşünüyor musunuz?
Yine, ha bire yeniden yapılanma. Yani Türkiye'de bu yeniden yapılanma bir şey hâline geldi, hangi bakan değişse yeniden yapılanıyoruz. Ya, on altı yıldır siz ne yapıyorsunuz hakikaten? Millî Eğitim Bakanı geliyor yeni bir program açıklıyor, Ekonomi Bakanı geliyor yeni bir program açıklıyor. Peki, devlette süreklilik esas değil mi? Bu on altı yıllık zaman dilimi içerisinde bu programlar zincirin halkası gibi birbirinin arkasına gitmiyor mu? Bir gelen öncekini kötülüyor. "Biz yeni bir şey icat ediyoruz." diyorsunuz. Yani bu iş döndü yazboz tahtasına. Aynı şekilde TRT de... Hani bazen "kurumsallaşma" deyince insan böyle sinirleniyor, ben de böyle "yeniden yapılanma" dediğiniz zaman inanın... Yani olacak iş değil. Bu yapılanırken binanın temeline taşı koyduğunuz zaman bina bittikten sonra dönüp "Ben yeniden yapılanıyorum." derken binanın temel taşlarıyla mı uğraşıyorsunuz?
Şimdi, bu kadrolarla ilgili... Hocam hukukçu, hani milliyetçi kadroların tasfiyesiyle ilgili, özellikle son dönemde yapılan işlerle ilgili biraz bir şeyler söyledi ama hani ne etliye dokunalım ne sütlüye. Hocam, biz mühendislerde de iki kere iki, dört ediyor. İnanın, şu an tasfiye etmeye çalıştığınız kadrolar vatanını, milletini seven, bu işe gönül vermiş, kurumun ta başından beri olan, birikimi, deneyimi olan arkadaşlar. Bunlar kolay bulunulmuyor yani bu ülkede yetişmiş eleman bulmak çok zor. Yani, hep beyin göçünden bahsediyorsunuz, artık bunlar da bizim yetiştirdiğimiz kurum ve kuruluşlar, arkadaşlarımız, bunlara da sahip çıkılmasını arzu ediyoruz.
Devamında benim de soracağım birkaç soru var. Ama bunun yanı sıra, bu arada özellikle araçlarla ilgili -Sayın Berat Albayrak'ın da söylediği gibi- kamu kurum ve kuruluşlarındaki araç sayılarını azaltalım diye böyle bir genelge var ama bize de gelen bir duyum var. İşte böyle fotoğraflar var, diyorlar ki: "TRT 200 tane araç satın aldı." İşte araç parkındaki resimleri de bize gösteriyorlar. Ha, bu doğru mudur değil midir, bunu ben öğrenmek istiyorum. Yani TRT hakikaten 200 tane araç satın aldı mı? Bu hazırlanan kararnameye göre siz bunların biraz dışında değil misiniz diye düşünüyorum.
Tabii, bir sürü söz alan arkadaşımız var, onların da fazla sabırlarını zorlamadan ben biraz da yazılı olarak sormak istiyorum. Yazılı ve sözlü de cevap verebilirsiniz.
Kurumda şu anda 657'ye tabi kaç personel çalışıyor? Son çıkardığınız teşvik kapsamında kaç personel emekli oldu? Emekli olan bu personele yüzde 50 ve yüzde 30 teşvikler dâhil kaç lira emekli ikramiyesi ödendi? Emekli olan personelin kaçı yayın personelidir? Kurumda kaç taşeron şirket üzerinden kaç personel çalıştırılıyor? Özel kurum sözleşmesiyle kaç personel çalıştırılıyor? Program üzerinden ne kadar personel çalıştırılıyor? Anadolu Ajansıyla yapılan hizmet sözleşmesine ayda ne kadar para ödeniyor? TRT anayasal bir kurumdur ve kâr amacı gütmemektedir, kısacası ticari bir kuruluş değildir, gelir kaynakları kamuyla belirlenmiştir. Bu sebeple sorularımız ticari sır kapsamında da değildir. Anadolu Ajansıyla yapılan bu hizmet sözleşmesine tabi kurumda kaç personel çalıştırılıyor? Anadolu Ajansıyla yapılan hizmet sözleşmesi kapsamında kurumda çalıştırılan personele aylık ne kadar ücret ödeniyor? Kurum çalışanları arasında 17 bin ile 25 bin lira arasında değişen ücretler ödendiği söyleniyor, bu doğru mudur? Sizden önceki genel müdürlerimiz döneminde TRT'ye başka kurum ve kuruluşlardan kaç personel nakil geçişi yapılmıştır? Bunların kaçının yayın tecrübesi vardır? TRT'de bugüne kadar Fetullahçı terör örgütüne bağlantılı kaç personel görevden uzaklaştırıldı? Uzaklaştırılan personelin kuruma giriş yılları nelerdir?
Yine bu kapsamda, olağanüstü hâlin son kararnamesi olan 9 Temmuz 2018 tarihli 703 no.lu Kanun Hükmünde Kararname'yle "Kurumda ihtiyaç fazlası personel Devlet Personel Başkanlığına gönderilir." hükmüyle yetki aldınız. Ben şimdi şunu anlamıyorum: Niye burayı bu kadar elemanlarla doldurduk, niye bu elemanları merkeze gönderiyoruz? Yani TRT'de hepimiz de biliyoruz ki maaşlar belli oranlarda yüksek, buraya... Bakın, TRT'ye ayrılan bütçenin tamamı fakir fukaranın, yetimin, öksüzün ödediği paralar. Bunu da aynı hassasiyetle harcamanız gerekirken burayı ihtiyaç fazlası elemanlarla doldurmanın, inanın, bu tarafta hesabını verseniz bile öbür tarafta hesabını veremeyeceğinizi şimdiden sizlere tekrar hatırlatıyorum. Devlet Personel Başkanlığına göndereceğiniz ihtiyaç fazlası personel 657'ye tabi personel arasından seçilecektir. İhtiyaç fazlası personeli belirlemede kriterleriniz ve önceliğiniz nelerdir? Kurumda ihtiyaç fazlası personel varsa taşeron şirketler üzerinden özel sözleşmeyle programlar ve Anadolu Ajansıyla yapılan hizmet sözleşmesi üzerinden neden eleman çalıştırıyorsunuz? Kurumda ihtiyaç fazlası eleman var ise bu kadar personeli neden kuruma aldınız ve hâlen de almaya devam ediyorsunuz? Kurumda ihtiyaç fazlası eleman var ise bu fazla personeli kuruma alan sizler değil misiniz? Taşeron şirketler üzerinden özel sözleşmeyle programlar ve Anadolu Ajansıyla yapılan hizmet sözleşmesi üzerinden çalıştırılan personeli ve diğer kurumlardan naklen gelen ve yayıncılıkla ilgisi olmayan personeli işten çıkarmak ve Devlet Personel Başkanlığına göndermek var iken neden TRT'nin hafızası olan devlet geleneğine, terbiyesine, yetişmiş tecrübeli alanlarda uzmanlaşmış personelin tasfiyesini tercih ediyorsunuz?
Yine ben şunu da merak ediyorum: 15 Temmuz darbe girişiminde o stüdyoya çıkan hanımefendi o paçavrayı okurken hiç rahatsız olmadınız mı? Bunu engellemenin hiçbir yolu yok muydu?
İkincisi: TRT World -hep övgüyle bahsediyoruz, Hocam da bir miktar değindi- o gün erkenden kapandı, ertesi gün saat altıda açıldı. Yani inanın, yılda bir sefer işe yarayacaktı, işte bizim dünyaya açılan penceremizdi, bu darbeyi en iyi ayrıntılarıyla anlatacaktı ama o gün yani ne derler, harman zamanı lazım olan... Hani Demirel'in de bir sözü var, aş taşarken kepçeye paha biçilmez misali. Yani o gün bizim TRT World'e inanın, çok ihtiyacımız vardı, en azından bu saçma sapan darbe girişimini dünyaya anlatmamızda bize büyük bir katkı sağlayacaktı. Tabii, hep beraber bu darbe girişimine karşı olduk, bazı arkadaşlarımız sadece bir genel başkandan bahsettiler. O gün, aynı darbe saatlerinde, bir saatte uğraşmasına rağmen Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener televizyon programına bağlanamamasına rağmen ilerleyen saatlerde bağlandı ve darbeyi bütün yönleriyle, her şeyiyle lanetlediğini... Zaten hepimiz lanetliyoruz, bunu Parlamentoda da lanetliyoruz, iki sefer de "Gelin şu FETÖ'nün siyasi ayağını araştıralım." diye önerge verdik, Parlamentoya getirdik, gündeme getirdik ama ne hikmetse, bunun işte TRT'de 300 küsur tane, bilmem nerede bilmem kaç tane, her yerde ayakları var ama bunun bir türlü bir siyasi ayağı yok. İnşallah, tez zamanda bu vesileyle... Bundan sonra da yine bu tür araştırma önergelerini vermeye devam edeceğiz, inşallah günün birinde bununla ilgili de somut sonuçlara ulaşırız diyorum.
Ama bunun yanı sıra da TRT'yi... İnanın, TRT Türkü ve TRT Nağme benim arabamda kayıtlı, sürekli dinliyorum, ondan dolayı da tebrik ediyorum, kültür yayınlarınızdan dolayı. Bize geleneklerimizin anlatılması açısından böyle gönül huzuru içerisinde izlediğimiz kanallar. Bu vesileyle de teşekkürü bir borç biliyorum. Ama Hanımefendi'nin, Esin Hanım'ın önerisine de aynen katılıyorum, bu tür programlar aynı zamanda işte Haçlı zihniyetinin anlatılmasından tutun da kültür emperyalizminin her türlüsünün uygulandığı alanlardır. Bu konu bazen gözden kaçsa bile, küçük ayrıntı olsa bile inanın, bunlar önemli, bunlara dikkat edilmesi de bizim en büyük arzumuz ve dileğimiz. Ümit ederiz ki bundan sonraki yayınlarınızda her türlü siyasi partiye Parlamentoda temsil edildiği oranda siz de programlarınızda yer ayırırsınız, herkes de bizim, Türkiye'nin meseleleri konusunda, ne düşündüğümüz konusunda fikir ve düşünce sahibi olur.
Aynı zamanda da sizin, TRT'nin her türlü şekilde desteklenmesini, bütçesinin gerektiğinde artırılması da dâhil ama efektif kullanılmak şartıyla, böyle elemanları doldur, boşalt, yenilenme gibi şeklinde değil de bu asıl amacına yönelik her türlü faaliyetini desteklediğimizi beyan ediyorum, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.