| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2019 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi (1/276) ile 2017 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/275) ve Sayıştay tezkereleri a)Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı b)Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı c)Karayolları Genel Müdürlüğü ç)Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu d)Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 05 .11.2018 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Bakanım, şimdi, 2003 yılı bütçesini AK PARTİ iktidarı yaptı, bu sene 2019 bütçesini de AK PARTİ iktidarı yapıyor. 2017 bütçesinin sonuçları ortaya çıktı, bunun kesin hesabı ortaya çıktı. Dolayısıyla, 2003'ten 2017 dâhil bütçenin toplam TL ödeneklerini o yılın ortalama kuruna bölüp topladığınızda aşağı yukarı 2,1 trilyon dolarlık bir harcama ortaya çıkıyor dolar bazında. Bunun üzerine 60 milyar doların üzerindeki bir özelleştirme gelirini de koysak ve artı şu anda Türkiye'nin 467 milyar dolar dış borcu var, bunu 130 milyar dolara devraldınız, onu düştüğünüzde geriye 330 milyar dolar gibi bir brüt borç çıkıyor. Bütün bunları üst üste koyduğumuzda yaptığınız, sunduğunuz hizmetleri bize burada bir icraatın içinden programıyla gösterdiniz. Şimdi biz bilinçli bir yurttaş olarak sizin bu yaptıklarınıza teşekkür etmeli miyiz? Biz bunun hakkımız olduğuna, sizlerin bize bizim paramızla hizmet vermek üzere seçildiğinize ve dolayısıyla bu hizmetleri vermek zorunda olduğunuza inanıyoruz, bu kesin ama burada benim öğrenmek istediğim veyahut da sormak istediğim husus şu: Acaba bu kadar harcamayla, bu kadar kaynakla yapılabilecek hizmet bu kadar mıydı? Benim hatırladığım kadarıyla 2015 yılında sorulan bir soru önergesine verilen bir cevapta 1 kilometrelik bölünmüş yolun 700 bin dolar olduğu, 1 kilometrelik hızlı tren yolunun 4,5 milyon dolar olduğu söyleniyor. Bizim muhalefet olarak öğrenmek istediğimiz şey, az girdiden acaba çok daha fazla bir çıktı sağlanabilir miydi? Yani 700 bin dolara 1 kilometre değil de 1,5 kilometre yapılabilir miydi? Efendim, 4,5 milyon dolara 1 kilometre hızlı tren yolu değil de 2 kilometre, 1,5 kilometre yapılabilir miydi?
Peki, biz bunu nereden öğreneceğiz, nasıl bileceğiz? Bizim adımıza, Meclis adına denetimi yapan Sayıştay raporlarından bileceğiz fakat şu andaki gelen Sayıştay raporundan anlıyoruz ki birtakım usulsüzlükler var. Efendim, harcama yapılan, ödeneği verilmemiş harcamalar vesaireler veyahut da ödeneği verilmiş harcamaların başka yerlere harcamaları var fakat buradan hareketle bir maliyet fayda analizi ortaya çıkmıyor. Sizin üzerinizde milletin emaneti var. Bu emaneti kılı kırk yararcasına kullansanız, 3 kuruşa yapılacak işi 2,5 kuruşa yapsanız ve bunun sonucunda da daha fazla girdi çıksa bizim size teşekkür borcumuz kesinlikle var ve bunun için de teşekkür ederiz ama siz bu kaynakları alıyorsunuz, bizim paramızla hizmet ediyorsunuz ve öyle bir kültür ortaya çıkıyor ki bir minnettarlık kültürü gibi bir şey var. Biz, kendi paramızla bize hizmet etmek için seçilen bir heyete teşekkür etmek zorundayız gibi bir şey var. Taşrada görüyoruz. 1,5-2 milyon dolarlık gölet yatırımı yapılıyor, bu 1,5-2 milyon dolarlık göletin topluma tanıtılması için şehrin "billboard"ları doluyor, 100 bin TL'lik masraf yapılıyor, israf yapılıyor. Bunlar doğru şeyler değil. Bunlar gerçekten haram işler ama maalesef bunlar yapılıyor. Dolayısıyla, ben...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Reklam yapmayan var mı?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, kendi paranızla yapın. Milletin parasıyla millete reklam yapmayın. Biz hizmet istiyoruz, verdiğimiz, ödediğimiz verginin karşılığını almak istiyoruz. Bu iş bu kadar basit.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Doğru söylüyor.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - Cebinizden yapmıyorsunuz, halkın parasıyla yapıyorsunuz. Tasarrufa gidiyordunuz. Hani tasarruf?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Dolayısıyla yani öyle bir hava veriliyor ki sanki bu toplanan vergilerle siz bize hizmet yapmayacaksınız, hizmet sunmayacaksınız gibi, alıp bu paraları da Seyşel Adalarına tatile mi gideceksiniz?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen Atatürk büstünü cebinden mi yaptın?
CAVİT ARI (Antalya) - Rahatsız mı oldun Atatürk'ün büstünden?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, bir dakika... Lütfen... Lütfen...
CAVİT ARI (Antalya) - Geri al sözünü. Atatürk büstünden rahatsız olamazsın.
BAŞKAN - Öyle bir şey söylemedi zaten, öyle bir şey yok.
CAVİT ARI (Antalya) - Öyle dedi.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl anladın rahatsız olduğunu ya? Kendini çok zorluyorsun.
CAVİT ARI (Antalya) - Evet, Atatürk büstünden rahatsız olmuş beyefendi. (Gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O cümleyi söylemek için kendini çok zorluyorsun.
CAVİT ARI (Antalya) - Yok ya?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Gerçekten bak ya!
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir dakika... Sayın Yılmaz konuşuyor.
CAVİT ARI (Antalya) - "Cebinden mi yaptın?" diyor. Rahatsız mı oldun da?
EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yanlış örnek oldu.
CAVİT ARI (Antalya) - Başka bir şey söyle, Atatürk büstünü karıştıramazsın.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Arkadaşlar, arkadaşlar, Atatürk'ü, camiyi siyasetten çıkarın.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Kardeşim, beni dinler misin?
CAVİT ARI (Antalya) - Dinlemiyorum!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Dinlemiyorsan çık dışarı!
CAVİT ARI (Antalya) - Sen çık dışarıya!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen çık dışarı!
CAVİT ARI (Antalya) - Kimsin sen! Sen çıkartamazsın. Kim oluyorsun da bana "Çık dışarı!" diyorsun? Haddini bil!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Oturmuşsun, name yapıyorsun. Bu bir hizmettir be!
CAVİT ARI (Antalya) - Konuşma fazla!
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sen konuşma. Konuşmak istiyorsan gel dışarı!
CAVİT ARI (Antalya) - Çık, gel! (Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, kimse dışarı çıkmaz, siz rahat olun.
Sayın Yılmaz, siz devam edin.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bu arkadaşı bir götürün, bir Largactil vurdurun.
BAŞKAN - Arkadaşlar, bu da bir hayat tecrübesi.
Siz devam edin Sayın Yılmaz, buyurun.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sizi buraya davet ediyoruz Sayın Bekaroğlu, Ekrem Bey'in yanına davet ediyoruz.
BAŞKAN - Yahu, Sayın Aydemir, bir müsaade edin ya!
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ne yapıyorsunuz siz ya? Kabadayılık mı, milletvekilliği mi? Bu nasıl bir üsluptur?
İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan, esas provokatör bu, ben söyleyeyim, değerli kardeşim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - 5 kuruşluk işi 3 kuruşa...
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - "Dışarı çık." diye bir milletvekilini nasıl çağırıyorsunuz ya?
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sustuk, sustuk ama Sayın Yılmaz acayip bir gazla geliyor.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Gazla gelmiyorum. Bu, hayatın realitesi. (Gürültüler)
BAŞKAN - Arkadaşlar, bir rahat olun ya.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bizim vergilerimizle, bize...
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Teknik bilgiler veriyor.
BAŞKAN - Ya, Sayın Yalım, bir sen eksiktin, hoş geldin!
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Hoş bulduk.
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, buyurun.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, tekrar ediyorum: Gadre uğramak vesaire yok, bizim vergilerimizle bize hizmet etmek üzere seçilmiş bir heyetin yapacağı şey, sessiz sedasız bu hizmeti yapmak ve bizim de bunu vicdanımızda kabul etmekten müteşekkil. Ama siz bunu bizim paramızla yapıyorsunuz, bir de ayrıca üstüne reklam yapıyorsunuz; bu, yanlış diyorum; bu, gerçekten yanlış. Bunu biz yaparsak siz de bizi eleştirin, doğru değil bu. Dediğim gibi, bir minnettarlık bizim kültürümüzde var, güzel işlere minnettarlık duymak iyi bir şey ama öyle bir noktaya geliyor ki sanki toplanan bu vergilerle siz bize hizmet etmeyecekmiş de Şeyşel Adalarına tatile gidecekmiş ama gitmemişsiniz de bize bu hizmetleri vermişsiniz gibi bir hava var. Bunlar yanlış, lütfen bundan vazgeçin.
İkinci bir husus Sayın Bakanım: Şimdi, "Türkiye ekonomisi dünya sıralamasında 10'uncu sıraya gelecek." diyorsunuz. Bu, hatırladığım kadarıyla sunumunuzun iki yerinde geçti. Lütfen bizim aklımızla fikrimizle alay etmeyin. Türkiye 10'uncu sıraya nasıl gelecek? Şu anda dünya sıralamasında 10'uncu sırada Rusya var. Bir kere "10'uncu sıraya gelecek." diyorsunuz, üç yılda mı gelecek, beş yılda mı gelecek, on yılda mı gelecek; zaman vermiyorsunuz.
ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI MEHMET CAHİT TURHAN - 2023.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Eğer 2023'ü kastediyorsanız beş yıl var, beş yılda Türkiye bugünden itibaren ortalama yüzde 12,5 büyüse bu 1,5 trilyon dolar ekonomiye denk geliyor. Şu anda Rusya 10'uncu sırada, 11'inci sırada Kanada var; biz yüzde 12,5 büyürken bu ülkeler yan gelip yatacaklar mı? Dolayısıyla bu hesabı nasıl yaptığınızı lütfen bize bir söyleyin, nasıl 10'uncu sıraya geleceğiz? Dolayısıyla bizim aklımızla alay etmeyin ve dolayısıyla da toplumu da motive... Elbette Türkiye'nin 10'uncu sıraya gelmesi iyi bir şey, toplumu motive etmek istiyorsanız bunun nasıl olacağını da üç aşağı beş yukarı rasyonel bir şekilde topluma gösterin. Yani bu, içi boş, altı boş slogandan başka hiçbir şey değil, kusura bakmayın.
Bir başka husus...
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - O, size göre Başkanım.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Şeker kardeşim, o zaman buyur sen söyle bana nasıl geleceksin?
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, soruları o cevaplamıyor, Sayın Bakan cevaplayacak.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Şu anda 750 milyar dolar ekonomimiz var, önümüzde beş yıl var, beş yılda hangi büyüme oranıyla, hangi girdiyle bu çıktıyı sağlayacaksın? Söyle de özür dileyim senden, haydi söyle.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Başkanım, bakın, siz Merkez Bankası Başkanlığı yaptınız...
BAŞKAN - Sayın Çelebi...
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, Başkanlık yaptım, işte onun için bunu söylüyorum, bu otoriteyle konuşuyorum.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Biz iktidara gelmeden önce millî gelirin bu dolarlara, gayrisafi millî hasılaların...
BAŞKAN - Sayın Çelebi...
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bakın, lütfen, boş laf bunlar. Bakın, hâlâ aklımızla alay ediyorsunuz, boş laf bu. "Siz söyleyin, ben sizden özür dileyeyim." diyorum. Göster şunun şeyini bir.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Ben şöyle bir örnek vereyim, takdirini size bırakayım: Sizin olduğunuz dönemde...
BAŞKAN - Neyin örneğini veriyorsunuz ya?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Söz verin konuşsun ya, söz istesin konuşsun ya!
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Kardeşim, bak, bizim olduğumuz o dönemde siz "hukuk" dediniz, "adalet" dediniz, Türkiye'ye sermaye girişi oldu, kur hızla değerlendi ve biz inanmadığımız sistemin sahiplerinin servetini 3'e katladık, tamam mı?
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Takdir sizin.
BAŞKAN - Arkadaşlar...
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Takdir edilecek hiçbir husus yok ortalıkta, kusura bakmayın.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Nasıl yok ya?
BAŞKAN - Sayın Çelebi...
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Ortalıkta takdir edilecek hiçbir husus yok, eğer itirazınız varsa hesabı bana gösterin, ben sizden özür dileyeyim.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Sayın Yılmaz...
BAŞKAN - Sayın Çelebi, bir müsaade edin ya! Sayın Çelebi, söz talebiniz var ve söz talebinizi karşılamayacağım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Söyleyecek bir şeyi yok zaten.
BAŞKAN - Konuşacağınızı konuştunuz çünkü.
Sayın Yılmaz, lütfen devam edin.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Bir başka husus şu Sayın Bakanım: Yollarımız var fakat yollarımızın üzerinde yürüyen arabalarımız yok. Önce yol yaptık, arkasından otomobil sanayisi kurmaya çalıştık ve şu anda geldiğimiz nokta da belli.
İkinci bir husus: Şu anda demir yolları yapıyoruz, kara yolu yapımında yaptığımız yanlışları inşallah hızlı trende de yapmayız. Dolayısıyla burada hızlı trenlerin hayata geçirilebilmesi için efendim, Almanya'nın Siemensinden sinyalizasyon, Boschundan şunu, Kanada'nın Bombardierinden şunu, Fransa'nın bilmem nesinden bunu alıp hızlı tren yapmak bizi büyütmüyor; hızlı trene sahip oluyoruz ama ekonomimize kattığı katma değer son derece düşük. Dolayısıyla benim sizden istirhamım, bizim bu paralarımızla bu yolları yapmadan önce rayları yapın, o fabrikaları kurun, o sinyalizasyonları vesaireleri gerçekleştirin ve ondan sonra bu işe girin; o zaman uzun vadede biz büyük ekonomi oluruz. Bu tür, başkasının ürettiği teknolojiyi borç alarak Türkiye'ye getirip hızlı tren yapmak, dağları delmek bizi büyük ekonomi yapmıyor ama ben Ankara'dan Uşak'a dört saatte gitmek yerine herhâlde iki saatte gideceğim; bu, bir faydadır ama ekonomiyi büyük yapmayacak. Onun için, aynen kara yollarımızı yapıp üzerinde arabamız olmadığı gibi tren yollarını yapıp üzerinde trenimiz olmayan bir ekonomi istemiyoruz. Bunu bu şekilde düşünün diyorum.
Onun dışında...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Manyak ya!
BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu, söylediğiniz "manyak"tı, şuydu buydu gibi laflar, siz kendi kendinize söyleseniz de duyuluyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Dışarıya gel."e bir şey dedim mi?
BAŞKAN - Duyuluyor yani, duyuluyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Duyulsun. "Dışarıya gel." ne demek ya!
BAŞKAN - Duyulduğunu söylüyorum yani duyulmadığını zannetmeyin, duyuluyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - "Dışarıya gel." Lafa bak!
BAŞKAN - Sizi çağırmadı ya, siz rahat olun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kimi çağırırsa çağırsın ya, Komisyonda hiç böyle bir şey olur mu ya?
CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, siz benim Başkanım değil misiniz?
BAŞKAN - Ya "Sizi çağırmadı." diyorum yani bırakın... Zaten Sayın Arı kendisini ifade edebiliyor, söyleyeceğini de söyledi.
Sayın Yılmaz, buyurun.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Sayın Bakanım, benden önceki konuşmacı arkadaşlarım da söyledi, daha önce başka bakanlıkların bütçesi görüşülürken de gündeme getirildi; sizden açık ve net olarak şunu istiyorum: 2019 yılı bütçesinde kamu-özel iş birliğiyle ilgili olarak yaptığınız altyapı yatırımlarıyla ilgili olarak gelen bütçenin yükü nedir? Bunun miktarını bize söyleyin ve bunu bütçenin hangi kalemine yazdığınızı da söyleyin lütfen. Biz şu anda bunu takip edemiyoruz, bütçenin neresinde? Bütçede bir kalem vardı "satın alınan hizmetler ve üçüncü kişilere yapılan ödemeler" diye. Dedik ki: Bunun içerisinde ne hizmet alınıyor acaba? Bunun ilgili olarak "Örneğin şu anda 4,5 milyon kredi kartı borçlusu var, toplumun en düşük gelir seviyesinde olan vatandaşlarımızı bu yüklerinden, 20 küsur milyon dolarlık icra dosyasından kurtarabilir miyiz?" diye söyledim, zamanın Maliye Bakanı bana dedi ki: "Merkez Bankası Başkanı olmak her şeyi bilmeyi gerektirmez, bu kalemin içerisinde öyle senin dediğin gibi hizmet, tasarruf ödeyeceği kişiler yok." dedi. "Peki ne var?" Dedi ki: "Bunun içinde Sağlık Bakanlığıyla ilgili olarak aile hekimlerine yapılan ödemeler var, bunun içerisinde NATO'yla ilgili ödemeler var, bunun içerisinde Millî Eğitim Bakanlığının sınav giderleriyle ilgili ödemeler var." Bakan bunu söyledi. Eğer bunlar böyleyse niye gidip ilgili fasıla yazılmıyor da ekonomik olarak sınıflandırmalar, fonksiyonel olarak bütçe sınıflandırmaları niye böyle çarpıtılıyor? Dolayısıyla ben sizden açık ve net olarak şunu istiyorum: 2019 yılı bütçesine kamu-özel iş birliğiyle yapılan yol, köprü, tünel vesaireyle ilgili olarak ne kadar ödenek ayırdınız ve bütçenin neresine yazdınız? Bunu bize söylemenizi bekliyorum.
Son olarak iki şeye daha değinip konuşmamı bitireceğim. Bunlardan bir tanesi şu: Efendim, ben Ankara Milletvekiliyim ama ilim Uşak'ta bir güney çevre yolu yapıldı, 2015 yılı seçimlerinin hemen öncesinde yapıldı; hazine arazilerinin geçtiği yerlerdeki yollar greyderle, dozerle açıldı, bir yol silüeti ortaya çıktı, ana yolun üzerine üst geçit yapıldı fakat onun ilerisindeki özel mülkiyete uğrayan yerlerde istimlak yapılamadığı için üç buçuk yıldır tek bir çivi çakılmadı. Acaba bununla ilgili olarak yapabileceğiniz bir şey var mı? Gerçi bu sene ekonomik sıkıntıdan dolayı yatırım harcamaları kısılıyor ama bence bunun felsefesi de yanlış. Neyse, bir parantez açarak söyleyeyim: Ekonominin daraldığı bir yerde yatırım harcamalarının kısılmasından ziyade cari harcamaların kısılıp ekonominin daralmasının önlenmesi gerekir. Dolayısıyla hızlı trenden veyahut da diğer işlerden yaptığınız kesintiler bence işin mantığına ters ama seçime gidiyoruz, dolayısıyla orada cari giderler artacağı için oradan kesinti yapamıyorsunuz, bunu da biliyorum ve anlayışla karşılarım.
Yine istimlakle ilgili olarak ikinci bir şey şu: Alaşehir-Gördes yolunun Salihli-Demirci yoluyla kesiştiği yerde bir vatandaşımızın üzüm bağı var. Bu üzüm bağının Demirci'ye giden yol üzerinde 742 metrekaresine el atılmış, iki yıldır üzerinden yol geçiyor fakat herhangi bir ödeme yok. Onun dışında, aynı parselin bir başka köşesinden yine aynı yol için şu anda mahkeme kararıyla istimlak kararı çıkmış ve mahkeme kararıyla değer tespiti için bir heyet kurulmuş, heyetin aynı yer için tespit ettiği değer ile şu anda istimlaksız olarak el atılan yere İzmir Karayolları Bölge Müdürlüğünün biçtiği değer aşağı yukarı üçte 1 oranında. Yani vatandaş hakkını nerede, nasıl arayacak? Bunu da bilgilerinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.