KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Güvenlik güçlerimiz terörle mücadelesini sürdürüyor. Öncelikle her türlü terörü de lanetliyorum. Bu konuda bugüne kadar iktidara her desteği verdik, vermeye devam ediyoruz. Ancak terörle mücadelede yapılan açıklamalar ile ortaya çıkan sonuçlar sorunun varlığının sürdüğünü de gösteriyor. Genelkurmay Başkanlığının hemen her gün açıklanan "Terörist etkisiz hâle getirildi." açıklamaları, hava harekâtları, "Sınır ötesine teröristler çıkarıldı." ifadelerine rağmen AKP döneminde en çok şehit verilen yıllardan biri de 2018 yılı oldu. En çok şehit 2016 yılında 723 askerimiz, polisimiz, güvenlik korucumuzun şehit olmasıydı. 2017 yılında 274 şehit, bu yıl ise ilk on ayda 197 şehidimiz var. Bizim askerimizin birinin daha şehit olmasına içimiz razı olamaz. "Terör bitti." diye yalnız basın ve TV'lerde şehit haberlerinin sınırlanmasıyla terör bitmiyor. Terörle mücadelede yapılan her açıklamanın da önemi var. Teknolojinin ve tüm olanakların en üst düzeyde sağlandığı bir süreçte hâlen de sorunun varlığının, konunun tüm boyutlarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuşularak çözüm aranmasını kapsayacak biçimde değerlendirilmesinin gerektiğini düşünüyorum. Bu vesileyle şehitlerimize bir kez daha rahmet diliyorum.

Sayın Bakan, Genelkurmay Başkanlığı yaptınız, Millî Savunma Bakanısınız. Jandarmada 2 askerimizin donarak şehit olmasını nasıl yorumluyorsunuz? Teknolojinin gelişmişliğinin yanında 2 askerin birden şehit olmaları kabul edilebilir mi? Bu süre içinde 2 asker için hava koşulları gibi bir tanımlamayla konunun açıklanması yeterli mi?

Değerli gazeteci Saygı Öztürk yazısında "Operasyon bölgelerine olanaklar ölçüsünde mutlaka askerî doktor da gönderilirdi. 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra askerî hastaneleri kapatan AKP Hükûmeti böylece operasyonlarda görev alacak doktor da bırakmadı. Doktor bırakmadıkları için operasyonlarda artık askerî doktor da olmuyor. Askerî eğitimi olmayan doktor da gönderilmiyor. Jandarmanın kış koşullarına göre teçhizatları vardı, bunda bir sorun yok. Üstelik 12 jandarmanın olduğu timde sadece 2 kişi donuyor. Bunlardan birisi getirildiğinde şehit olmamıştı. Gece 00.40'a kadar süren çabaya rağmen o askerimiz kurtarılmadı. Aynı timde bulunan 10 askerde ise bir sorun yoktu. Ani hava değişikliğine dayanamayan askerler de oluyor. Son yıllarda profesyonel asker alımında sorunlar olduğu, sağlık koşullarında eski titizliğin gösterilmediği de biliniyor." diyerek aslında önemli bir detay veriyor. Bu konudaki değerlendirmenizi de açıkçası merak ediyorum.

Bu arada, Sayın Bakan askerî birliklerdeki gıda zehirlenmeleri de dikkat çekici. Biraz evvelki sunumunuzda marka ürünlerin alındığını ifade ettiniz. Gaziantep'te, Denizli'de, Antalya'da, Manisa gibi illerde askerlerin gıda zehirlenmeleri kamuoyuna yansıdı. Birliklerin gıda konusunda denetim ile ürün aldığı ve bu bağlamda düzenli denetimler yapıldığı bilinirdi. Örneğin Et ve Süt Kurumundan alınan etler de dâhil, denetimler sonucu Sayıştay raporlarının da yansıttığı biçimde laboratuvarlarda analizlere uygun bulunmayan etler iade edilirdi. Nasıl oluyor ki bu kadar denetimin olduğu yerde, üstelik marka ürünler alındığı hâlde askerlerde zehirlenme meydana geliyor? Bu konuda bir zaaf mı var? Alımlarda bir sorun mu yaşanıyor? Bunların da değerlendirilmeye muhtaç olduğunu düşünüyorum.

Bakan Işık'a sormuştum bedelli askerlik ve askerî hizmet süresinin kısıtlanıp kısıtlanmayacağını. Geçen yıl verdiği yanıtta dedi ki: Bedelli askerlikle ilgili de bir çalışma yok, kısıtlamaya yönelik bir çalışma da yok. Bir yıl içinde bedelli çıktı. Askerliğin daha kısaltılması yönünde bir çalışma düşünülüyor mu? Bunda da sizin görüşlerinizi öğrenmek isterim.

Ayrıca Kamu Denetçiliği Kurumuna Millî Savunma Bakanlığında fazla çalışma karşılığında ücret ödenmesi ya da izin verilmesi yönünde yapılan başvurular... Aldığı tavsiye kararına uymayarak daha fazla çalışma ve izin hakkı verilmediği yönünde de bir belgesi var. Bu konuda kamu denetçiliğinin sizlere tavsiyesi neden değerlendirilmiyor? Sayıştay raporlarında taşınmazların fiilî envanterlerinin çıkarılmamış olması ve muhasebe kayıtlarının gerçeği yansıtmaması, bilançoda yer alan maddi duran varlıklar hesabında taşınmaz mallar yönünden doğru ve güvenilir veri içermediği ifadeleri de dikkatimi çekti. Bunun yanında Millî Savunma Bakanlığının lojmanları bizim Niğde'nin Bor ilçesinde de yıkıldı. Bunların yapılışından belli bir süre sonra yıkılacak kadar sorunlu olması acaba bu yapıldığı dönemle ilgili bir soruşturmayı gerektirmiyor mu?

50 milyon 649 bin 739 metrekarelik bölümü mayından temizlemişsiniz. Bu alanlar ne için kullanılıyor? İlk başta anlatılırken tarıma açılacaktı, tarım alanı oldu mu buralar? Bunun yanında, Makina-Kimyayla ilgili sizin anlatımınızla benim KİT Komisyonunda bulunduğum süre içindeki anlatım örtüşmüyor. KİT'te gerekli AR-GE çalışmaları için kaynak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Gürer.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bir dakika...

BAŞKAN - Buyurun.

ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Son cümlem... Makina-Kimyayla ilgili verilerin de iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum çünkü Makina-Kimya hurda ticaretinin dışında geçmiş işlevinde değil. Ama yanınızda oturan Sayın Bakan Yardımcımız Alpaslan Kavaklıoğlu Niğde Milletvekilimizdi. Şimdi Millî Savunma Bakanlığında görev yaptığı için hem başarı diliyorum hem de onun bizim bölgemize askerî birlik gelmesi yönünde bir sözü vardı. Keza Bor Askerî Fabrikasının da geliştirilmesi yönünde sözü vardı. Bu vesileyle bunların geliştirilmesi veya askerî birliğin bölgeye gelmesi konusunu da bir kez daha anımsatmak istiyorum.

Teşekkür ederim.