| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün (TİGEM) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 25 .10.2018 |
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, bir tespiti yaparak başlamak gerekiyor. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Et ve Süt Kurumu gibi kuruluşlar ne yazık ki Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde özelleştirilme mantığıyla ele alındığı için bu kuruluşların başlangıçtaki varlıklarına göre kurumsal olarak gelişmeleri sağlanmadı. Her bakan değiştiğinde uygulanan yanlış tarım politikalarıyla içinden çıkılmaz hâle gelen sorunlar karşısında bazı kuruluşların yeniden kamuya dönüşü sağlandı. Bunlardan biri de Et ve Süt Kurumu, özelleştirme kapsamından çıkarıldı. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün kuruluş amacı tohum, fidan, hayvan ırklarının geliştirilmesi üzerine ülkede çok ciddi ihtiyaç olan bir yapılanmaydı. Ne var ki süreç içinde Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü kendisinin asli işlevinin dışına çıkarılarak elinde verimli, kullanılabilir arazileri, çiftlikleri kiraya verildi. On dokuz çiftlik ne yazık ki kiralandı. Şu anda kendi elinde işe yaramayanlar kaldı. İşe yaramayanlardan da istenen verim, kalite ne yazık ki sağlanamadı. O anlamda Türkiye'de tarımın ve hayvancılığın gelişmesindeki ana model olma özelliği elinden kaydı, gitti. Ama sonra Sudan olayı ortaya çıkınca Sudan'da tarım yapmak üzere TİGEM'den yararlanma yoluna gidildi. Tarım arazisi olarak -yanlış hatırlamıyorsam- 13 bin hektar araziyi TİGEM alırken 600 bin hektara yakın da özel sektör orada arazi alıyor. Şimdi oranın çiftçisi destekleniyor, oranın işçisi destekleniyor, oradan domatesle hıyar yetişecek çünkü soru önergemize verilen yanıt o, onu da Türkiye'deki halkımız tüketecek. Oysa Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü geliştirilseydi, tohumculukta, fidanda, hayvancılıkta ileri noktaya taşınsaydı Kars'ta yetişen bizim buğdayımızın tohumu Amerika'ya götürülüp ıslah edilip sonra tekrar bize "Amerikan tohumu" diye satılmazdı. Anlayış ve düşünce değişmedikten sonra Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün bugün burada iyi niyetle konuşulan işlevleri yerine getirmesi mümkün değil. Önce siyasi iktidarın bu konudaki yaklaşım ve düşüncesinin değişmesi gerekiyor. O da Türkiye'de yerli ve millî kavramından yola çıkarak konuşmak yerine, yerli ve millî olanın Türkiye'de desteklenmesi gerekiyor; yerli ırkın geliştirilmesi, yerli tohumun geliştirilmesi. Niye biz İsrail'den gelecek domatesin tohumuna, hıyarına ya da başka ülkelerden gelecek hayvana muhtaç olalım? Bugün Türkiye ette, samanda, fasulyede, nohutta, buğdayda, karpuzda aklınıza gelen her üründe dışa bağımlıysa, bugün TİGEM gibi işletmelere gereken desteği vermediğiniz için bağımlıyız. Keza Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yetişmiş kadrolarının olmayışı, var olanların hizmetlerine teşekkür ederiz, ama oraya veteriner, ziraat mühendisi ve benzeri alanlarda daha çok kadro verilmemesi, her köyde bir ziraat mühendisinin ya da veterinerin bulunmaması Türk tarımının, hayvancılığının neredeyse bitiş noktasını getirdi. Bu bağlamda bu yıl buzağı yılı ilan edildi. Bugüne kadar Sayıştay raporlarında sıkça yer alır. Buzağı ölümlerinde TİGEM bazı işletmelerinde yüzde 13'leri buluyordu. Acaba bu yıl bu buzağı ölümleriyle ilgili yapılan çalışmalarda TİGEM'in durumu ne, açıkçası bunu da merak ediyorum.
Keza Sudan'daki yatırıma harcanacak kaynaklar kendi işletmelerinde değerlendirilse TİGEM'in bu anlamda Türkiye'de verimliliği ve kalite olarak da üst düzeyde üretim sağlama olanaklarının artacağını düşünüyorum. Bazen gidiyorum, o çiftliklere bakıyorum, yanlarından geçiyorum içim üzülüyor. Çünkü o tarım işletmeleri bir zaman modeldi, gezmeye gidilirdi, örnek alınırdı, çiftçi için rol modeldi şimdi bakımsız. Örneğin Aksaray'a gittim geçenlerde KOÇAŞ'ın yanında geçiyorum, ağaçların arası otlar büyümüş, o eski yer yok. Ama semboldü, oralar örnek alınırdı, çiftçi model örnek alırdı. Ne yazık ki şimdi kimi örnek alıyor biliyor musunuz? İtalyanlar bizim oraya elma bahçesi yaptılar Niğde'ye, herkesin onların nasıl elma yetiştirdiğinin merakı içinde. Bunları çiftçimize öğretecek, besicimizin hayvanda verimliliğini ve ırktaki gelişmesini sağlayacak TİGEM gibi kuruluşlardı. Bu anlamda kimi zaman doğru işler yapılıyor ama nedense bir el geliyor, o el o doğru işleri engelliyor. Bu vesileyle bu süreçte Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün, Et ve Süt Kurumunun mutlaka işlevine yeniden dönmesi ve döndürülmesi gerektiğini düşünüyorum. Et ve Süt Kurumu bence artık bir ithalat bürosuna döndü. Onun bütçesinde de herhâlde arkadaşlarım söyleyecektir. Ama Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün verimde, kalitede, hayvancılık ırkının geliştirilmesindeki konumunun ve işlevinin desteklenmeden olması mümkün değil. Biz buraya daha önce KİT Komisyonunda da bürokratlarımızı çağırıyoruz, düşüncelerimizi söylüyoruz, kimi zaman onlar da onları eleştirdiğimizi algılıyorlar. Esas olan şu: Zihniyet olarak bu değerlerin varlığı, gelişmesi, istenenin sağlayacak desteğin verilmesi yapılıyor mu yapılmıyor mu? Bunun da sorgulanması gerektiğini düşünüyorum.
Ceylanpınar'la ilgili sayın vekilim az önce söyledi, o konuyu da biz geçmişte çok konuştuk. Oradaki yerleşik düzen o hâle gelmiş ki orada yaptığın yatırımda su borusunu gidip onu bile tahrip ediyorlar, onu önleyemez hâldeyiz. O anlamda bazı olaylara siyasi bakıldığı sürece de onların çözümü de çok zor, biraz evvel onun için söyledim. Bu anlamda Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün her alanda gelişmesi gerekiyor. Bakınız ayçiçeği tohumuyla ilgili yapılan çalışmalar 2016'dan sonra durmuş. Şimdi biz nereden çerezlik çekirdek alıyoruz? Çin'den. Çin'den 2 liradan gelen çerezlik çekirdeği Türkiye'de 4 liradan, 5 liradan aşağı üretemiyoruz. Demek ki burada bir sorun var. Tohumda, gübrede, üretimde sıkıntıları aşmanın tek yolu bu tür kuruluşları geliştirmektir diyorum.
Başarılar diliyorum. Teşekkür ediyorum.