KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Çok uzadı Başkanım, ben kısa keseyim isterseniz yani çok böyle o kadar çok uzadı ki.

Şimdi, tabii, Atatürk'ün bir çiftlik kurması ve buradan yola çıkarak Türkiye'deki tarım alanında çağdaş bir yapıya ulaşılması için çabaları sadece bu alanla sınırlı değil çünkü Atatürk çağdaş uygarlık seviyelerini hedeflemiş bir dünya lideri ve bunun için de her alanda çaba harcamış, onun için de ona yönelik tarım alanında da böyle bir girişimde bulunmuş. Dikkat edersek, çağdaşlarının çoğu unutuldu Atatürk'ün, hem beyinlerde hem gözlerde kayboldu ama bugün hâlen biz burada Atatürk'ün kurduğu bir kurumu tartışıyoruz, "Bunu nasıl geliştirebiliriz, nasıl daha iyi hâle getirebiliriz?" diye konuşuyoruz. Bu da bize şunu gösteriyor ki hâlâ bize yol göstericiliği devam ediyor. Dolayısıyla, bu tür olayları tartışırken daha çok ideolojik bakmak yerine "Biz buradan neler çıkarabiliriz, daha sonra neleri hayata geçirebiliriz?" diye yaklaşmamız gerekir diye düşünüyorum ben.

Arazileri şu almış, bu almış, falan filan. Bu ülkede çok darbeler geçti. Dolayısıyla, o devirlerde genel olarak siyasetin hâkim olmadığı, demokrasinin olmadığı zaman dilimlerinde bu tür işler çok kolay olur ama demokrasinin gerçek anlamda ilerlediği toplumlarda bu tür işler zor olur. Nasıl bugün işte tartışma var, yerleşke tartışması var, saray tartışması var, bu, darbe dönemlerinde tartışılamaz dahi, konuşulamaz dahi, konuşulmamış nitekim. Yani araziler gitmiş, hiç konuşulmamış, tartışılmamış dahi. Şimdi, biz bunu tartışıyoruz, tartışmalıyız da daha iyisini yapmak için, daha efektif olabilmek için tartışmalıyız diye düşünüyorum. Devam edelim.

Şimdi, bakın, ben çok gidiyorum Atatürk Orman Çiftliğine, çoğu zaman da denetimine gidiyorum, çoğu zaman da gidiyorum. Mesela bir tane Merkez Restoranı vardı biliyorsunuz Atatürk Orman Çiftliğinin, şu anda o Merkez Restoran yok. Orada, Atatürk, rahmetli İnönü bunlar otururlardı, işte açık havada yemek yerlerdi hep birlikte. Biz de giderdik, o güzelim yerde yemek yerdik ama şimdi yok, şimdi orası kapandı, şimdi işletilmiyor, işletilemiyor hatta, işletilmesi için sanıyorum çabalar var ama bu çabalarımızı hep birlikte geliştirelim mesela. Mesela bunu hayata geçirmek için çaba harcayalım.

Şimdi, bakın, 25-30 bin nüfuslu Ankara'dan 5 milyon nüfuslu Ankara'ya varmışız. Ankara 5 milyon nüfusa varınca çok farklı pozisyona geçmiş. Bu farklı pozisyonlardan bir tanesi, artık Ankara'nın içerisinde başlangıçta düşündüğümüz çiftlik gibi çiftliğin olmamasıdır, olamayacağıdır ama bunun yeni bir şekle dönüşmeyeceğini söyleyemeyiz. Mesela bu yeni bir şekle çevrilebilir, dönüşebilir. Mesela, bu üretim yapıyor ya, çok da güzel ürünleri var ama bu efektif değil, bu gelir sağlamıyor, sağladığı gelirler de yeterli değil ama bu üretimin daha üst tekniklerle nasıl yapılabileceği, çok fazla verimin alınacağı bir merkez şekline yani bir AR-GE, bir araştırma, bir geliştirme merkezi şekline çevrilebilir buralar. Tohum ıslahları, ırk ıslahları yani amaç tarıma hizmet değil mi? Bu alana doğru yönlendirebiliriz, bu alana doğru yönlenebilir. Böyle bakarsak dünyada mesela bu işte gelişmiş gıdalar var, probiyotikler var mesela. Bu tür ürünlerin üretim teknolojilerini, üretim SOP'lerini ortaya çıkarabiliriz. Yani böyle biraz bakmalıyız diye düşünüyorum. Artık nasıl tarım yapamıyorsak, arpa, buğday ekip oradan bir şey almıyorsak, alamıyorsak ki onun bir etkinliği yoksa bunu başka bir alana doğru yönlendirmeliyiz diye düşünüyorum.

Şimdi, bakın, burada arkadaşlarımız uğraşıyorlar, diyorlar ki: "Alman Elçiliği vardı orada." Zaten, üç tane, dört tane tarihî bina var yani daha başka yok orada yani tarihî anlamda üç, dört tane bina var. Alman Elçiliğini daha yeni ihaleye çıkıp yeni bir şekle sokabiliyorlar. Ben isterdim ki mesela, Bakanım zamanında buna bir el atsın, nedir ki oradaki bir hamam, nedir ki orada bir...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakan...

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Hayır, bu Bakanım değil, başkası da olabilir.

ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) -El attık.

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Tamam yani el atmış olabilirsiniz.

ERTUĞRUL GÜNAY (İzmir) - Benden sonrakiler de niye bu kadar beklemiş, ben hayret ediyorum.

MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Hayır, ben şöyle bakıyorum, şimdi bir hamam var orada, galeri olacak. Evet, bunlar olmak üzere, olacak. Bunlar önemli şeyler. Orada tarihi yaşatacak olan şeyler bunlar. Burada bir yanlış algılama var. Özelleştirmeyle oradaki işte arsalar, şunlar bunlar, hayır, öyle bir şey yok burada. Burada, Özelleştirme İdaresine geçen yerler de yine kamu kurumlarına verilmiş, kamu kurumları da işte, biliyorsunuz, askerlere verilmiş, çoğu Atatürk'ün silah arkadaşı. Hele bir tanesi, Gazi Üniversitesi almış ya, kendi ismi olan üniversite yer alıyor, o rant peşine düşüyor. Ya, hani demişler ki: "Hırsızın hiç mi günahı yok ya?" Hiç mi günahı yok başkasının? Geliyoruz hep biz kendimizde bulmaya çalışıyoruz siyasetçiler olarak hatayı. Hayır, bizim dışımızda gelen etkiler var. Bunu burası engelledi yani o şeylere... Hepimiz biliyoruz, burada biz birlikte çalıştık. Orada parayı müteahhitler vermişler, Gazi Üniversitesine müteahhitler niye para verdi? "Siz bu işi yapamazsınız." diye Gazi Üniversitesinin müteahhitlerden kurtulmasını burası sağladı. Yani daha önce böyle bir şey yoktu, gitmişti yani. Şimdi, böyle baktığımızda hepimiz kendi açımızdan olumlu yaklaşımlar sunmaya çalışıyoruz ama bu olumlu yaklaşımlar yeterince yerine varıyor mu? Varmayabiliyor, evet varmayabiliyor zaman zaman.

Şimdi, dünyadaki büyük park örnekleri verildi, katılıyorum. Mesela, Kanada'da Stanley Park -tavsiye ederim giderseniz- bu tür bir şey de yapılabilir burada ama az önce söylediğimiz, AR-GE'ye yönelik bir merkez, büyük bir merkez oluşturulabilir. Ben bakıyorum arkadaşlara, iyi niyetle çalışıyorlar, çabaları var, uğraşıyorlar, onlar da birtakım etkinliklerle ortaya çıkmak isterler, en azından onore olmak isterler yaptıklarıyla, sürekli eleştiri altında kalmaktan yaptıklarıyla onore olmaktan geri kalıyorlar. Evet, peynirleri güzel, sütleri güzel, yoğurtları güzel ama bunu yeterince pazarlayamıyorsanız, yeterince üretemiyorsanız yine eleştiri alıyorsunuz. Onun için, Atatürk Orman Çiftliğini yeniden gözden geçirip bugünkü koşullara, bugünkü çağdaş koşullara göre yeniden dizayn etmeliyiz ve bunu da KİT yapısı içerisinde yapabilmemiz kolay kolay olanaklı gözükmüyor, başka bir yapıya çevrilmesi lazım.

Bakın, arkadaşımızın biri dedi ki: "Paranızı niye burada harcamıyorsunuz?" Harcayamaz ki, gelir hazineye gider. Yatırım ihtiyacınız olursa hazineye başvurursunuz, hazineden parayı alırsınız, KİT çalışması böyle, KİT'in kendisi böyle yani. Dolayısıyla, bunu genelden bakarak bir şekle getirmemiz lazım. Evet, şimdiye kadar yapılan yanlışlıklar var, doğru işler var ama biz bundan sonra doğru olması gayreti için yükseltmeliyiz diyorum.

Teşekkür ediyorum.