| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Kalkınma Bankası Anonim Şirketi Hakkında Kanun Teklifi (2/773) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 03 .10.2018 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Ben de yeni yasama yılının ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Benden önce konuşan Sayın Kuşoğlu ve Sayın Paylan'ın görüşlerine ve sordukları sorulara aynen katılıyorum fakat bir şeyi belirtmek istiyorum: Yaptıkları konuşmalarda ortaya koydukları gerçekler bir sonuçtur, bizim burada sebebi tartışmamız gerekiyor. Evet, enflasyon bugün açıklandı, TÜFE enflasyonun nereye geldiği, ÜFE'nin nereye geldiği ve bunun sonuçlarının ne olacağı ve onun dışında bu bankanın yeniden yapılandırılması esnasında ortaya çıkacak sermaye ihtiyacı, bu sermayenin nereden sağlanacağı, içerisinde çalışan personelin nereye nasıl yerleştirileceği, haklarının nasıl korunacağı falan... Benim burada üzerinde durmak istediğim şey şu: Bütün bunların hepsi bir sonuç. Burada ortaya çıkan şey şu ki: Bugün 2002 yılında, önceki dönemde yapılan birtakım hatalardan dolayı ortaya çıkan makroekonomik dengesizliklerin sonucunda iktidara gelen bir siyasi heyetin ülkeyi bugün devraldığı noktaya getirmiş olmasıdır. O dönemdeki makro verileri hepsini teker teker ortaya koyun, alt alta yazın, bugünkülerle karşılaştırın, üç beş tane makro büyüklük hariç diğerlerinde tamamen aynı noktaya gelmiş durumdayız ve dolayısıyla biz yeniden bir dengelenme sürecinin içerisindeyiz. Hükûmet her ne kadar bunu inkar etse de bunun farkına vardı ve dolayısıyla bir orta vadeli programla ortaya çıktı ve orta vadeli programın yürütülmesiyle ilgili olarak da birtakım teşebbüslerle, kuruluşlarla temas hâline geçti. Bu aslında IMF'nin önüne gelmiş olmanın verdiği bir sıkıntıdır ve "Buradan nasıl oraya gitmeden çıkabilirim?" yolları aranmaya çalışılıyor.
Şu anda bu önümüze getirilen kanun teklifi de bu açıdan değerlendirilmeli ve bu açıdan bakılmalı. Kanun şunu söylüyor: Ekonomide bir sıkıntı var, bu sıkıntıyı aşabilmek için -şirketler kesiminde problem var- bu şirketlerin kurtarılması lazım, bunun için kaynak yok, dolayısıyla "Bankayı öyle bir yapılandırayım ki yabancılar kuracağım fonlar aracılığıyla Türkiye'ye gelsinler, o fonlar aracılığıyla ortaklık tesis edelim ve böylece de karşı karşıya olduğumuz sorunları çözelim." var. Yani bu kanunun özü, esası Kalkınma Bankası bir çekirdek, kampanya hâline geliyor, şirket hâline geliyor, bunun içi kurulacak o fonla ve onun alt fonlarıyla dolduruluyor hâle geliyor. Ne olacak? Bu fonlara para getirecek olanlar da Türkiye'de şu anda ucuzlamış olan şirketleri alacaklar, onları kurtaracaklar. Peki, bunun için ne lazım? Bir teşvik lazım. Bunun için de teşvik nereden gelecek? Çeşitli kanunlarda istisnalar var, vergi muafiyetleri var, Harçlar Kanunu var, şunlar var, bunlar var, vesaire. Dolayısıyla Bülent Bey'in söylediği "Yani bu kanun işte niye böyle düzensiz, özensiz yazılmış." falan gibi sözler söyledi, ben bu kanunun düzensiz, özensiz yazıldığını düşünmüyorum, gayet akıllıca, hince yazılmış bir kanun açığını söylemek gerekirse.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bizde hinlik olmaz, mertlik olur.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Var efendim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kim yazdı efendim, siz mi yazdınız?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Var, var.
Şimdi, dosdoğru asfalt yol bırakıldı, onun için zaten ülke bu noktaya geldi.
SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) - Açık yazdılarsa hinlik yok demek ki.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Hayır hayır, öyle değil, kesinlikle öyle değil ve dolayısıyla bu noktaya geldik.
Şimdi, buradan hareketle şu anda yaptığımız iş bence hiç katma değeri olan bir şey değil. Şu mikrofonda harcadığımız elektrik, içtiğim su ve buradaki 80 kişinin bu iş için ayırdığı zaman için harcayacağı, bunlar millî gelire maliyet olarak yazılmalı ve millî gelirden de düşülmeli bu. Dolayısıyla bunun bir ekonomik sonucu yok, ekonomik bir katma değeri yok.
BAŞKAN - Son kısmı kaçırdım. Millî gelirden nasıl düşüyoruz?
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Maliyet olarak. Katma değer değil, maliyettir, millî gelirden düşülmeli diye düşünüyorum. Çünkü hiçbir anlamı yok bu kanunun burada. Bir fon kuruluyor, fona yabancının geleceği ve dolayısıyla onun gelebilmesinde birtakım teşvikler veriliyor, bir sürü kanundan istisna sağlanıyor ve böylece de Türkiye'ye sermaye akımı sağlanacak, bu sağlanan sermaye akımında şu anda içinde bulunduğumuz sıkıntıdan kurtulup...
BAŞKAN - Sanki bu fon sermaye enjekte edecek gibi anladık biz, yanlış mı anladık onu? Bu fonun üzerinden sermaye enjekte edilecek gibi anladık biz, yanlış anladık o zaman.
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Hayır, şu anda kanunun 2'nci maddesine baktığımızda anonim şirketin merkezinin nerede olacağı, amacının ne olacağı, kaynaklarının ne olacağı vesaire Cumhurbaşkanına bırakılıyor yani biz neyi tartıştığımızı... Ama altında bir fon kuruluyor, o fondan beklenen de şu: "Yabancı buradaki teşvikleri görecek, elinde parası olan gelecek, bu fona ortak olacak, yatırımcı olacak, onun üzerindeki Türkiye'de de sorunlu şirketler kurtarılacak, satın alınacak ve dolayısıyla da şu anda içinde bulunduğumuz sıkıntıdan kurtulacağız." Benim bu kanundan çıkardığım sonuç, anladığım budur. Dolayısıyla bunun daha fazla ilerisini tartışmanın hiçbir şeye faydası olacağını düşünmüyorum.
Teşekkür ediyorum.