Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2341) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 14 .05.2018 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ediyorum.
Bugün çiftçiler Günü olduğu için, bir de tütün meselesi konu olduğu için bir Bitlis Milletvekili olarak kendimi konuşmak mecburiyetinde hissettim çünkü bizim Bitlis'te tek sanayimiz bir tütün fabrikamız vardır, onun haricinde hiçbir sanayimiz olmadı ve onda karteller sayesinde buna kapattırdık.
Şimdi, emperyalizmle mücadele kalkıp "Ey Amerika! Ey Fransa!" demekle olmuyor. Kendi ülkenin çıkarını emperyalistlere karşı koruyabiliyorsan budur mücadele. Tabii suçlamayı direkt olarak AKP'ye yüklemek de doğru olmaz çünkü Turgut Özal zamanında kartellere peşkeş çekildi, sigara ve tütün piyasası tamamen yabancıların eline bırakıldı. Tabii, bu olaylar içinde bir de özelleştirme furyası dönüyordu, aynı dönemlerde Bitlis'te özel sigara fabrikası da kurulmuştu tamamen yerli sermayeyle, Bitlislilerin ortaya koyduğu sermayeyle. Yalnız gene British Tobacco parmağını işin içine sokup bir sürü film çevirdikten sonra bu fabrikanın da kapanmasını sağladı. "Nasıl oldu?" derseniz, kuruluşunda "Siz hâlâ eski metotlarla mıbu tütünü kurutuyorsunuz?" Gayet doğaldı, doğal bir tütün, Virginia tipi bir tütün üretiliyordu Bitlis'te -hâlâ da üretiliyor ama tabii, cüzi miktarda- ve bu, doğal şartlarda hevenklerde altı ayda kurutuluyordu. İngilizlerin uyutması bu oldu. "Ya, altı ayda da tütün mü kururmuş? Biz bunu yirmi dört saatte yapıyoruz, kurutma fırınlarımız var, o fırınlarda yirmi dört saatte..." Tabii bizim Bitlisli yönetim kurulumuzun, uyanık hemşehrilerim "Ya, tamam, kurutma fabrikasını buraya kuralım." dediklerinde İngilizler buna taban dirediler. "Ya, bir kurutma fabrikası için burada yatırım yapmaya değmez. Biz tütünü alalım, İngiltere'de kurutalım, size geri göndeririz." Tabii, giden tütün ayrı, emin olun, dönen tütün -artık saman mı kattılar ne kattılarsa- karmakarışık bir tütünle geri geldi. Enteresan tarafı, Bitlis'teki fabrikanın müdürü de bir İngiliz'di. Bütün çalışanları yerli ama müdürü İngiliz. Bu sistemle tabii, batırırsınız ve batırdılar. Bitti, sona geldi.
Yılan hikâyesine dönmüş tütün meselesini evirip çevirip "2019'a atalım da şunu yapalım, bunu yapalım."dan gelin, vazgeçin. Bugün tütün üretimi yapılıyor, hangi metotlarla yapıyorlarsa yapıyorlar, hangi makinaları kullanıyorlarsa kullanılıyor vatandaş. Bunun piyasada bir alıcısı var mı, yok mu? Varsa niye ha bire çomak sokup duruyoruz da bunların işini engellemeye çalışıyoruz? O topraklarda, zaten toprağımız kısıtlı. Küçük evleklerde büyük emek harcanarak bir tütün üretimi yapılıyor. Gelin, vazgeçin bu gene yutturmaca şeylerinden. Sadece "seçim kıyağı" diye "Aman, size 2019'a kadar gene göz yumuyoruz." Ne olacak? Bu neye benziyor, biliyor musunuz? Aynen, horoza sormuşlar: "Yumurta mı tavuktan çıkar, tavuk mu yumurtadan?" Horoz: "Ben işime bakarım." demiş. Hükûmet de "Ben işime bakarım, vergimi sadece toplarım." diyorsa doğru ama ekonomiye büyük kayıplar getiriyor. İşsizlik büyük oranlarda olacak. Tütün üretiminden başka bir üretim yapmasını bilmeyen çiftçiye, zamanında, Turgut Özal zamanında da ANAP döneminde de bunlar yapıldı "Alternatif üretim yaptıracağız." Haram olsun! Öneri bile yapılmadı, alternatif bir ürün üretilme teklifi bile yapılmadı.
Gelin, gene ben size şunu söyleyeyim: Bu tütüne fazla karışmayın ama tabii, ağababaları diretiyorsa bunu, "İlla olacak." diye bir yerlerden talimat varsa bilemiyorum.