KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, buradaki bulunan herkesi saygıyla selamlıyorum.

Evet, iki kere vedalaştık, ayrılamadık, herhâlde birbirimizi çok seviyoruz. Sayın Başkan bizleri çok seviyor ki tekrar toplantıya çağırdı yeni bir torbayla.

BAŞKAN - Dün gece telefonda da söyledim, evet.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet.

Sayın Bakanım Zekeriya Temizel "Ya, acelesi ne, nedeni ne arkadaşlar?" diye sordu, bir ses gelmedi Başkandan da, Hükûmet tarafından da. Aslında genel gerekçede açıklamış tasarıyı veren arkadaşlarımız, ilk cümleyi herkes okusun lütfen, diyor ki: "24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçim sürecinde geniş toplum kesimlerini yakından ilgilendiren maddeler var." Yani arkadaşlar bilmiyorum Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kanun teklifinin genel gerekçesinin açılış cümlesine "Seçime gidiyoruz, işte oylarımız yüzde 45-44-43'te kaldı, bunu 50'ye çıkaramıyoruz, ne yapacağız, vatandaşlara vaatlerde bulunacağız." diye yazılmış mıdır? Gerçekten hayretler içerisindeyim Sayın Bakanım. Yani kabul edilemez bir şey. Gerçi, Hükûmet olarak vermediniz diye gözüküyor, imzayı atanlara söyleyeyim: Süreyya Sadi Bilgiç imzayı atmış.

BAŞKAN - Nereye?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Üst kapak metnine Sayın Başkan.

BAŞKAN - Onu atacağım tabii, ben teklif sahibi değilim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eyvallah ama atarken inceleme yükümlülüğünüz var. Diğer imzacılar: Meclis Başkan Vekilimiz Ahmet Aydın ve Mustafa Elitaş.

Arkadaşlar, gerçekten, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde herhâlde "Seçime gidiyoruz, vatandaş bize oy vermiyor, vatandaş bize kızgın, ne yapacağız? Onları iyi hissettirecek aflar yapmak zorundayız." diye gerekçe başlatan ilk kanun teklifidir diye düşünüyorum ve AKP Hükûmetine herhâlde bu panik içinde böyle bir final yakışırdı. Bir panik seçime gidiyoruz, panik içinde panik torbalar yapıyoruz ve bu panik torbalarda çok önemli maddeler görüşüyoruz. İmar affı gibi milyonlarca vatandaşımızı ilgilendiren maddeler, dört yılda 5'inci kez çıkarttığımız vergi afları, varlık barışları görüşüyoruz ama bütün bunlar, arkadaşlar, bakın, belki kısmi bir rahatlama yaratabilir diye düşünebiliriz. Emeklilere biner lira vermek, çiftçinin borçlarını ertelemek, çeşitli aflarda bulunmak, her kesime belirli vaatlerde bulunmak kısmi bir rahatlama yaratabilir diye düşünebiliriz ama yalnızca emekliye verdiğimiz bin lira arkadaşlar, bakın, bin lira şu on beş günde gitti zaten. Yani yıllık biliyorsunuz yüzde 6,1 oranda zamma tekabül eder bu ve o yüzde 6-7 zaten gitti. Yani devalüasyonla gitti, enflasyonla gitti zaten o biner lira arkadaşlar. Çünkü bu tip karşılıksız vaatler, panik adımlar insanlarımızı daha da korkutuyor. Yani ne oluyor? Acaba geleceğimizde bir sıkıntı mı var? Piyasaları korkutuyor, Türkiye'ye yatırım yapanları korkutuyor, yatırımcıları korkutuyor. Bu da hani vatandaşa kaşıkla verdiğimiz üç kuruşu kepçeyle geri almamıza sebebiyet veriyor arkadaşlar. O yüzden bence Hükûmet bu tip adımlardan vazgeçip -tabii, vatandaşı rahatlatmamız lazım, bu ayrı, vatandaş sıkıntıda ama- panik durumundan vazgeçip herkese normal bir durumda olduğumuzu göstermesi lazım. Ama olağanüstü şartlarda seçime gidiyoruz, olağanüstü davranan bir Hükûmet var,. panikle davranan bir Hükûmet var, kaşıkla insanlarımıza bir şeyler vermeye çalışıyor ama panik durumuyla kepçeyle geri alıyor arkadaşlar. Şu anda emekli maaşları 300 dolara düştü 400 dolardan, asgari ücret 300 dolara düştü 400 dolardan, hepimiz fakirleşiyoruz, hep beraber fakirleşiyoruz. Yani nominal olarak siz belli zamlar verebilirsiniz, iyileştirmeler yapabilirsiniz ama bunlar vatandaşta rahatlamaya yol açmaz. Önemli olan güven veren bir Hükûmetin olması, güven veren bir yönetimin, Meclisin, hukukun, yargının, medyanın olmasıdır bir ülkede, kurumların işlemesidir. Bunu gören yatırımcılar, vatandaşımız zaten bu tip böyle panik adımlara ihtiyaç duymaz, işlerini güçlerini yaparlar, vergilerini öderler, borçlarını öderler ama güven olmadığı zaman isterseniz siz borçları silin, yine piyasalar düzelmez, güven düzelmez arkadaşlar.

Ben bu açıdan, Sayın Başkan siz dinlemediniz gerçi ama...

BAŞKAN - Dinledim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dinlediniz mi?

BAŞKAN - Her şeyi dinledim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Peki.

O zaman, bu panik adımlarla değil, gerçekten, böyle yalapşap yasalarla değil gerçek anlamda bir yasama faaliyeti yapmayı öneriyorum. Bu anlamda, bunu sakince tartışalım diyorum ve bu tip görüşmeleri yapmayın diye öneriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Çok az madde var, bir iki madde var gerçekten vatandaşa dokunan, geri kalan hiçbiri acil değil ve bunun da karşılığını Maliye Bakanımız burada... Hani, her zaman söylerdi muhalefete bir şey vadettiği zaman "Kaynağı nerede, kaynağı nerede?" diye. Şimdi kaynağı olmadan vaatlerde bulunuyor, bu da karşıt olarak kaşıkla verip kepçeyle almaya yol açıyor. Sayın Maliye Bakanı açıklasın bir iki madde vatandaşa dokunan, gerçekten ihtiyaç olan, geri kalanını seçimden sonra Hükûmet kimse gelip burada görüşsün.