| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 6771 Sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanunu Tasarısı (1/949) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .05.2018 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, kamu kurum ve kuruluşların değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Komisyon Başkanımız söyledi, dedi ki: "Bu bizim meselemiz değil, Meclis Başkanlığının meselesi, Meclis Başkanı buraya sevk etti, biz de görüşüyoruz." Biraz önce de 34'üncü maddeyi okudu.
BAŞKAN - Ve gerekli görmediğimi söyledim.
MUSA ÇAM (İzmir) - Evet, Sayın Komisyon Başkanımız da bir başka komisyona havale edilmesini gerekli görmedi.
Yani, Sayın Başkan, hayretler içerisindeyim, gerçekten hayretler içerisindeyim.
BAŞKAN - Ağabey, sen sekiz yıldır hayretler içerisindesin.
MUSA ÇAM (İzmir) - Yani inanamıyorum, inanamıyorum. Anayasa Komisyonunu direkt ilgilendiren bir teklif ve Meclis Başkanı da çok deneyimli bir hukukçu, yılların hukukçusu; bir evrakın nereye ve nasıl, hangi şekilde sevk edileceğini, oraya nasıl gönderileceğini hemen hemen hepimizden çok iyi bilen birisi.
16 Nisan referandumuna giderken teklif edilen bu 18 maddelik kanun Anayasa Komisyonunda görüşüldü ve daha sonra da referanduma gidildi. Peki, o niye Anayasa Komisyonuna gitti de Plan ve Bütçe Komisyonuna gelmedi? Mademki bunu buraya gönderiyorsunuz, o zaman onlar da buraya gelmiş olsaydı, 18 maddelik Anayasa değişikliği buraya gelseydi, biz burada görüşürdük o zaman Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak, bundan da keyif alırdık. Burada bir keyfîlik olduğu muhakkak, Anayasa Komisyonunda görüşülmesi gerekirken Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk edilmesi özel olarak tercih edilmiş. Biz Sayın Komisyon Başkanımızdan gerçekten bunu beklerdik. Mutlaka Sayın Meclis Başkanıyla bir diplomasi telefonu yapmışlardır, "Bunu size sevk ediyorum." demişlerdir. Sayın Başkandan biz şunu beklerdik ve isterdik... Derdik ki: "Ya Sayın Başkan çok teşekkür ediyoruz."
BAŞKAN - Ağabey vallahi seni çok seviyorum, Musa Ağabey ya.
MUSA ÇAM (İzmir) - Çok teşekkür ederiz, sağ olun, sağ olun, sağ olun. Ben sevimli biriyim.
BAŞKAN - Bu Platonizm evet yani.
MUSA ÇAM (İzmir) - Şu yedi yıldır Mecliste kimseyi incittiğimiz, kırdığımız söylenemez yani.
BAŞKAN - Kesinlikle.
MUSA ÇAM (İzmir) - Dolayısıyla Komisyon Başkanımızın "Ya, bu Anayasa Komisyonu üyelerine karşı da bir haksızlık olur. Bunu siz Anayasa Komisyonuna gönderin." demesi gerekirdi. Dedi mi demedi mi onu bilmiyoruz, o birazdan zaten duramaz, cevap verir.
BAŞKAN - "Demedim." dedim zaten.
MUSA ÇAM (İzmir) - Demediniz, demediniz, evet anlaşıldı.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) - İçinden demiştir.
MUSA ÇAM (İzmir) - İçinden demiştir.
BAŞKAN - Komisyon gündemine hâkimdir.
MUSA ÇAM (İzmir) - Tamam, peki.
Sonuç itibarıyla, arkadaşlar, 12/12/2016 tarihinde Anayasa Komisyonuna Anayasa değişikliğiyle ilgili teklif gitti, orada müzakere edildi ve 15/1/2017 tarihinde Anayasa Komisyonunda görüşüldü ve daha sonra da Türkiye Büyük Millet Meclisine geldi, Türkiye Büyük Millet Meclisinde müzakere edildi, 21/1/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde 18 madde kabul edilerek Cumhurbaşkanlığına 2/2/2017 tarihinde gitti ve 10/2/2017 tarihinde de Cumhurbaşkanı tarafından imzalandı, 11 Şubat 2017 tarihinde de Resmî Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girdi ve 16 Nisan referandumuna gidildi. Aradan yaklaşık olarak bir buçuk yıl geçti. Benden önceki konuşmacılar da söyledi. Bunun 17'nci maddesinin (b) fıkrasında "En geç altı ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi bu kanunda yapılan değişikliğin gerektirdiği Meclis İçtüzüğü değişikliğiyle ilgili diğer kanuni düzenlemeleri yapar." denilmektedir. Yaklaşık olarak bunun üzerinden bir buçuk yıl geçti. Bir buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen, gerek Genel Kurulda KHK'lerle ilgili görüşmeler yapılırken gerekse de Anayasa Komisyonunda bulunan arkadaşlarımız bununla ilgili düzenlemelerin bir an önce yapılarak Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesiyle ilgili çeşitli uyarılar yapmış olmasına rağmen, aradan bir buçuk yıl geçmesine rağmen bu getirilmedi arkadaşlar.
Geçtiğimiz günlerde uyum yasaları Anayasa Komisyonuna geldi ve Anayasa Komisyonunda kabul edildi. Mademki Anayasa Komisyonuna bu uyum yasaları getirildi, bu uyum yasalarıyla birlikte bu da oraya getirilebilirdi ve bununla ilgili, bu KHK'lerle ilgili bütün düzenlemeler Anayasa Komisyonuna getirilip orada bunlar yapılabilirdi, yapılmadı ve şimdi Plan ve Bütçe Komisyonunda. Burada iyi bir niyet görmüyoruz, doğru bir tutum ve davranış olarak da görmüyoruz. Konu son derece teknik ve hukuki bir konu. Ülkemizin geleceğini ilgilendiren bir konu. Bu konuyla ilgili Anayasa'mızın 91'inci maddesi kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermeyi düzenliyor. Yetki kanunu, kararnamenin amacını, kapsamını ilkelerini, kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılmayacağını da açıkça gösteriyor.
Anayasa Mahkemesinin 1990 yılında oluşturduğu içtihat Türkiye Büyük Millet Meclisinin Bakanlar Kurulana KHK çıkarma yetkisi verebilmesini ivedilik, zorunluluk ve önemlilik olmak üzere üç adet ek şartı bulunmasına da özellikle dikkat çekmiş. Aynı şekilde, bu konuda yetkiyi aşmayacağınızla ilgili siciliniz bugüne kadar uyguladığınız uygulamalardan da açık ve net gösteriyor. En son olarak kar lastiği gibi düzenlemeleri de kanun hükmünde kararnamelere sıkıştırdığınız da açık ve net bir şekilde. Dolayısıyla burada iyi bir niyet görmediğimizi açıkça söylemek gerekiyor.
Şimdi, biz bu kanunun Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia etsek seçime aşağı yukarı şurada kırk beş gün kaldı arkadaşlar. Anayasa Mahkemesine gitsek seçimden önce bir karar vermesi mümkün gözükmüyor bu koşullar altında. 2011'de yetki kanununu Anayasa Mahkemesine götürmüştük yine bu şekilde. Anayasa Mahkemesi kararı seçimlerden tam dört ay sonra verdi arkadaşlar. O günleri hatırlayacak olursak 27 Ekim 2011 tarihinde Anayasa Mahkemesinde görüşmelere 14 üye katılıyor, bu 14 üyeden 7 üye kanunun iptali, 7 üye de iptal isteminin reddi yönünde oy kullanıyor. O dönemin Başkanı Haşim Kılıç'ın oyuyla iptal istemi reddediliyor arkadaşlar. Karşı oy yazan yüksek mahkeme üyeleri özellikle şu iki noktaya dikkat çekmişler: "Bakanlar Kuruluna teşkilat ve personel konusunda sınırsız düzenleme yetkisi verilmektedir bununla. İkincisi, kamu hizmetlerine girme hakkının bu hizmete girenlerin görevde kalma hakkının güvencesi olduğuna yetki kanunuyla görevden alınma ve emekliye sevk edilme mümkün hâle getirilmektedir." diye özel olarak muhalefet şerhi yazılmış arkadaşlar ve bunun da altını çizmişlerdir ve dikkat çekmişlerdir.
Şimdi, bu düzenlemeyle siz AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sınırsız bir yetki veriyorsunuz arkadaşlar. Bu kim olursa olsun, orada Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olsa da, MHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olsa da, HDP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı olsa da, hangi partinin genel başkanı olursa olsun bir siyasi partinin genel başkanına bu kadar sınırsız yetki veriyorsunuz, bu yetkinin doğru olmadığını düşünüyoruz.
BAŞKAN - Bu yetki kanununda mı yapıyoruz bunu?
MUSA ÇAM (İzmir) - Bir tek kişinin bu kadar yetkiyi suistimal edeceğini düşünüyoruz. Özellikle seçimlere kırk beş gün kala bu yetkinin doğru, adil, hakkaniyetle kullanılmayacağından ciddi şekilde endişelerimiz ve kaygılarımız vardır. Bu nedenle buna karşı olduğumuzu söylemek isterim.
Teşekkür ederim.