KOMİSYON KONUŞMASI

MEVLÜT KARAKAYA (Adana) - Sayın Başkan, Komisyonun çok saygıdeğer üyeleri, Sayın Bakan, kamu kurum ve kuruluşlarımızın çok değerli temsilcileri, sivil toplum örgütlerimizin çok değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabii, bugün Plan ve Bütçe Komisyonunda şu an görüşülmekte olan tasarı gerçekten toplumun önemli bir kesimini ilgilendiren ve toplumsal bir beklenti hâline gelmiş bir çalışmayı, bir düzenlemeyi ihtiva ediyor. Bu anlamda, tabii ki içeriği itibarıyla değerlendirmelerimizi yeri geldikçe maddeler üzerinde yapacağız, daha iyi, daha etkili, daha adil hâle nasıl getirilebilir, o konularla ilgili önerilerimiz, tekliflerimiz olacak ama genel itibarıyla bakıldığında bu bir toplumsal beklenti hâline gelmişti, toplumsal bir sorun hâline gelmişti.

Sayın Çevre Bakanımız sunum yaparken 1960'lı ve 1970'li yıllardaki kırsaldan, köyden kente kontrolsüz göçlerin neden olduğu gecekondu sorunuyla birlikte başlayan ve devamında ortaya çıkan ve ciddi sorunlara da neden olan imar ve bu yönde olan diğer sorunlardan bahsetti. Evet, bu doğru. Bugün de hâlâ bunların neden olduğu ciddi sorunlarımız da var. Kırsalda kimse kalmadı, köy yaşamında kimse kalmadı. Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha 1970'li yıllarda "köykentler" dediğimizde aslında bunları kastediyorduk. Biz, o kontrolsüz yapılanmanın ya da kontrolsüz göçün sorunlarını bugün ağır bir bedelle ödedik, ödemeye de devam ediyoruz. Sadece ekonomik anlamda görünen, ölçülebilen maliyetleri değil ölçemediğimiz, arka planda, işin birçok boyutuyla, ekonomik, sosyal, sağlık boyutuyla ciddi bedelleri, külfetleri olmaya devam etti.

Ben, bu vesileyle, konuyu da dağıtmamak adına hemen özet bir şey söylemek istiyorum. Kırsal kalkınma, kırsalla ilgili, özellikle tarımla ilgili tedbirlerin de bütüncül bir yaklaşım içerisinde alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin geçmişte söylediği o tarım kentler, diğer taraftan bakıyorsunuz, Adalet ve Kalkınma Partisinin kırsal cazibe merkezleri olarak tanımladığı, tarif ettiği, Cumhuriyet Halk Partisinin köykentler olarak tanımladığı, tarif ettiği bu uygulamalar, aslında -aklın yolu bir- milletin aklı olarak karşımızda. Bundan sonraki çalışmalarda mutlaka işin bu yönünün, tarımla bağlantılı, kırsalla bağlantılı olarak da önleme çalışmaları anlamında dikkate alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum.

Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, tabii, aslında bizim en önemli sorunlarımızın başında bizim kodlarımız ağırlıklı olarak telafi etmeye yönelik olarak kodlanmış herhâlde, önleme konusunda bizim sistemimiz maalesef bir üretim yapmıyor, biz sorunları önlemek yerine, sorunları önlemeye odaklanma yerine sorunlar ortaya çıksın, telafisini yapalım yaklaşımıyla gidiyoruz hep yani Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilen düzenlemelerin önemli bir kısmında da bunu görmek mümkün. Bunu defaten söyledi, söylemeye devam edeceğiz. Yani bu konularda bunlar sorunların giderilmesi, telafi edilmesine yönelik çalışmalar ama önlemeye yönelik değil ama şunu da unutmamamız gerekir ki: Her zaman telafi maliyetleri önleme maliyetlerinden çok daha fazladır.

Değeli Başkanım, tabii, yapısal sorunlardan hep bahsediyoruz ama kaçmaktan da maalesef kovalamaya hiç fırsatımız olmuyor yani hep sorunların telafisi üzerinden gitmeye çalışıyoruz. Ciddi yapısal sorunlarımız var yani bu memlekette üretimin ciddi sorunları var. Yapı şu: Üretene ucuz tüketene pahalı; buna tarımdan bakın, diğer çıktılardan, diğer üretim alanlarından bakın, böyledir. Diğer alanlar da öyle, emek de öyledir. Çalışana ucuz ama çalıştırana pahalı bir yapı ve sistem.

Tabii ikinci önemli bir düzenleme alanı kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasıyla alakalı. Özellikle düzenlemede tahsilatı hızlandırmaya yönelik bazı tedbirler var, bu da bir beklentiydi. Toplumsal bir sorun, toplumsal bir beklenti. Biraz önce değerli hatiplerin de ifade ettiği gibi, sürekli olarak bu sorunlarla karşılaşıyoruz, sık sık karşılaşıyoruz. Bu da aslında yapısal bir düzenlemenin zorunlu ve gerekli olduğunun en önemli işaretlerinden birisi.

Bu konularla ilgili yine maddelerde uyarılarımızı, önerilerimizi yapmaya çalışacağız ama hemen gördüğüm, hem imarla ilgili hem de kamu alacaklarının yapılandırılması konusuyla ilgili iki şeyi de dile getirmek istiyorum.

İmarla ilgili kısımda, 16'ncı maddede eşit hissedarların bulunduğu itilaflarla ilgili yeni sorun alanları ortaya çıkabilir Sayın Bakanım. O maddeye geldiğinde daha detaylı olarak o konuyla ilgili ne demek istediğimizi anlatmaya çalışacağız ama eşit hissedarlı bir yapıda yüzde 50 ya da yarısının muvafakatinin aranıyor olması sorunun devamı, hatta artarak devamı anlamına gelir. Yarısı bir konuda muvafakat gösterip cins ve tür değişikliği, kat mülkiyeti tesisi konusunda karar aldırabilir, o karardan sonra öbür yarı da kalkıp aynı şeyi farklı bir hâle belki götürebilir diye bir endişemiz var.

6736 ve 7020 sayılı Kanunlar kapsamında yapılan o vergi borçlarına ilişkin yapılandırmalara yönelik yine tahsilatı hızlandırma aracı olabilecek bir yapı getiriliyor. Sayın Bakan da sunumunda bundan bahsetti. Ödenmemiş olan borçların erken ödenmesi hâlinde orada bir cazibe maddesi ya da durumu söz konusu. Ama şöyle bir durum da var: Geçmişte yapılandırma yapılmış fakat herhangi bir sebepten dolayı bu yapılandırma hakkını kaybetmiş olanlar için bir düzenleme var mı, doğrusu ben onu göremedim ya da fark edemedim. Yani bir şekilde yapılandırma bozulmuş ise... Yani bunlarla ilgili, madem bir düzenleme yapılıyor, bu konuda da az sayı yok, ciddi talepler var.

Ben, bu vesileyle, düzenlemenin hakikaten amaçlarına uygun bir şekilde, toplumun bütününü kapsayacak ve genel olarak da ekonomiye çok fazla yük olmayacak bir biçimde, önemli toplumsal sorunların çözümüne vesile olması dileğiyle tekrar teşekkür ediyorum.

Saygılarımı sunuyorum.