Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
Konu | : | Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman'ın, Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu'nun (2/2312) esas numaralı Kanun Teklifi'nin tümü üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 23 .04.2018 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aslında, söz almayacaktım ama Sayın Akbaşoğlu bizim partimizin ismini zikretti.
Şimdi, tabii, şöyle bir durumla aslında biz de karşı karşıyayız. Biz muhalefet partileri... Zaten ismi üzerinde, muhalefet partileriyiz, bizim elbette iktidarın önerge ve kanun tekliflerine katılacağımız hükümleri olabileceği gibi en sert şekilde eleştireceklerimiz de olacaktır. Aynı şekilde, referandumla birlikte Türkiye'de değişen sistemi biz sizlerin algısı üzerinden veya sizin siyasi saikleriniz üzerinden değerlendirmeyiz. Kişiden ayrık olarak belli bir alınganlığınız var, onu gözlemliyoruz. Biz "tek adam rejimi" dediğimizde siz hemen Sayın Cumhurbaşkanını algılıyorsunuz ve refleksi bu şekilde gösteriyorsunuz; mesele şahıs değil, mesele bir sistem.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Gerçek olmadığı için bunu beyan ediyorlar.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Hayır.
Bakın, gerçektir, size çok kısaca söyleyeyim: Şu anda gündemimizde olan seçim dahi Parlamentonun iradesiyle alınmış bir karar değil, şeklen Parlamentonun iradesi. Bakın, sadece bunu örnek vereyim: Şeklen Parlamentonun iradesi, işte, oylandı, 24 Haziranda seçim yapılacak ama siz de, ben de, bütün kurul üyeleri arkadaşlarımız hukukçu, tümü hukukçu; hepimiz biliyoruz ki bu bir gerçek, bizim irademiz değil. Önce Sayın Bahçeli ile Sayın Cumhurbaşkanı görüştüler, karar aldılar, bize şeklen "El kaldır, el indir." düşüyor.
Onun daha ötesinde şu: Bakın, sistemi biz tartışıyoruz, kişiyi değil. Yarın Sayın Erdoğan olmaz, başka birisi olur ama Cumhurbaşkanı aynı zamanda yasamada yani Mecliste çoğunluğu elde edecektir. Daha sonraki, yirmi yıl sonraki seçimlerde aynı zamanda Mecliste çoğunluğu elde edecek partinin genel başkanıdır ve aynı zamanda, Cumhurbaşkanı, yargının üst kademesinin atamasını kendisi yapıyor. Örneğin, HSK'nin geri kalan kısmını yine Meclis -Sayın Adalet Bakanımız burada- seçiyor yani Mecliste kendi grubunun seçtiği üyelerle, kendisinin atadığı üyelerle birlikte HSK tamamen Cumhurbaşkanının kontrolünde; yürütme zaten kendisinde. O zaman biz şöyle diyelim, alınganlık göstermeyin: "Yasama, yürütme ve yargının tek elde birleştiği kuvvetler birliği hükûmeti" diyelim ya da "kuvvetler birliği sistemi, rejimi" diyelim. Bakın, bizim burada sarf ettiğimiz "tek adam rejimi" veya "Totaliter rejime gidiyoruz."dan dolayı, iktidar partisinden iki arkadaşımız sadece bu sözümüzden dolayı cevap hakkı kullandılar. Biz kullanacağız, biz hakikaten buna inanıyoruz; bunun kişiyle, iktidarla, mevcut şeyle alakası yok. Ben bir hukukçu olarak gerçekten samimiyetle inanıyorum, bu sistem totaliter bir rejime götürüyor diyorum. Yargı, yürütme ve yasama tek elde birleşiyor. Bugün Sayın Erdoğan, yarın başka birisi Cumhurbaşkanı olur. Mesela, 24 Haziranda başka birisi seçilecektir, bu sistemde yetkiler onda birleşiyor, mesele bu. Bu da demokrasiyle uzlaşan bir sistem değildir diyoruz ve bunu elbette hem burada hem Genel Kurulda bizden sonra seçilecek vekiller de hep dile getirecek ve bu, Türkiye'de hep tartışma konusu olarak devam edecektir. Uygulamalarını tartışmıyoruz -arkadaşlar dile getirdi- yani bugün valilerin konumu nedir, siyasi partiler olarak bizler ne yapabiliyoruz, görüştüğümüz, gerek Komisyonda gerek Meclisten geçen yasalar nasıl bir süreci izliyor; bunların detaylarına girmeyelim diyoruz.
Teşekkür ediyorum.