Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2312) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 23 .04.2018 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli Komisyon üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Doğrusu bugün önemli bir gün iki yönüyle; hem Meclisin ilk açıldığı gün 23 Nisan 1920 ve aynı zamanda bugün Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin uyum yasasını görüşüyoruz. Evet yani doksan sekiz yıl önce mutlak bir iktidarın ya da en iyimser hâliyle meşruti olan bir iktidarın yani Osmanlı Sultanlığının Birinci Dünya Savaşı sonucunda yıkılmayla yüz yüze kaldığı, Osmanlı coğrafyasının işgale uğradığı, Osmanlı idaresindeki pek çok halkların Osmanlı'dan koptuğu ve ülkenin çok zor süreç yaşadığı, bir işgal süreci, bir taraftan Çarlık Rusya'sı, diğer taraftan Batının emperyalist güçleri... Tam da bu süreçte başta Türk ve Kürt halkı olmak üzere Anadolu'nun tüm halkları kendi özgürlüklerini, kendi egemenliklerini emperyalist güçlerin sömürge anlayışından kurtarmak adına elbirliği ve güç birliği yaptılar ve işte döksen sekiz yıl önce bugün bütün bu halklarımız bir arada ortak bir kurtuluş savaşı etrafında bütünleştiler ama kendi kimlikleriyle, kendi aidiyetleriyle ortak bir vatan duygusuyla ve geleceklerini ortak kurgulama esası üzerinde bir aradaydılar. Doksan sekiz yıl önce bugün bu Mecliste parlamenterler vardı ama bugünkü gibi milletvekillikleri düşürülmüyordu, zindanlara da tıktırılmıyorlardı ve kendi kimlikleriyle varlardı -mesela, işte, Kürdistan milletvekili gibi, Lazistan milletvekili gibi- ve Anadolu'nun tüm halkları bu ortak amaç etrafında birleşmişlerdi. Ama ne oldu? Geçen süre içerisinde, özellikle 1924 Anayasası'yla birlikte yavaş yavaş Kurtuluş Savaşı'nı yürüten ve yeni cumhuriyeti, devleti kuracak halkların iradesi tekleştirildi ve kurulan ülke tek unsur, tek mezhep üzerinden günümüze kadar geldi. Ne yazık ki bütün bu doksan sekiz yıl boyunca da ülkede sürekli Kürt sorunu bir çözüme kavuşturulamadığı için bu doksan sekiz yıl boyunca sürekli kanayan bir yara olarak devam etti ve bugün de devam ediyor. Doksan sekiz yılın sonunda bugün geldiğimiz noktada da özellikle 16 Nisan 2017 referandumundan sonra ne yazık ki ülke yeniden tek adam rejimine, deyim yerindeyse, Osmanlının yıkıldığı 1918, 1919 ya da 1920'li yıllardaki o mutlak iktidara, meşruti iktidara tekrar bir dönüş sürecini yaşıyoruz. Önümüze gelen bu uyum yasası da esas itibarıyla yeniden tek adam rejimini kurumsallaştırmaya yönelik tamamlayıcı nitelikte bir yasadır. Olağanüstü hâl şartlarının devam ettiği bu koşullarda ülkenin şartları ve konjonktürü itibarıyla bir seçime gidilemeyecek şartlarda bir baskın seçimle ya da panik seçimle de yüz yüze bırakıldık. Dolayısıyla, bugün tartışacağımız, konuşacağımız, büyük ihtimalle iktidar çoğunluğunun oyuyla da geçecek olan bu yasayla aslında dediğim gibi, ülkenin demokrasisini, ülkenin temel sorunlarını çözmeye yönelik bir girişim değil, olsa olsa iktidardaki siyasi partinin çıkarları saikiyle ve ittifakın çıkarları saikiyle ama aynı zamanda, tek adam rejiminin de bu ülkede kurumlaşması ve ülkenin yeniden totaliter bir sisteme evrilmesinin bir parçası olan bir düzenleme.
Arkadaşlar da dile getirdi, belki en önemli sıkıntılardan birisi bu yüz bin imza meselesi, onu da yeri geldikçe madde üzerinde görüşlerimizi belirteceğiz. Özellikle, yurttaşın imzayla aday gösterme noktasında ikametgâh şartının getirilmesi hem siyasi anlamda hem hukuksal anlamda ciddi bir sıkıntı çünkü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının hepsinin birer kimlik numarası vardır, Türkiye'nin neresinde olursa olsunlar bulundukları il ya da ilçede bulunan seçim kuruluna gidip T.C. kimlik numaralarıyla istedikleri şahsı aday gösterme imkânları mevcuttur. Ama bunu ısrarla, götürüp ikametgâh şartına bağlamak esas itibarıyla şeklen bir özgürlük gibi görünen bu hakkın tamamen kısıtlanması, yok edilmesidir.
Yine önemli bir husus da bu maddede, bu sürecin nasıl takip edileceği. Yani bir kişi...
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - İkamet şartı nerede var?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Var efendim yasada.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Kayıtlı olduğu yer...
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Aynı şey Sayın Bakan; ikametgâh ile kayıtlı olduğu yer.
İkinci önemli sıkıntı da takip süreci. Yani hakikaten bir kişi aday oluyor, bir kişi, Türkiye'nin her tarafında kendi lehine imza veren ne kadar yurttaş olduğunu nasıl takip edebilecek? Ayrıca, bunu takip etme imkânları olacak mı? Bu aleni mi olacak? Yani herhangi bir vatandaş ya da siyasi partiler ya da şahıslar tarafından takip edilebilme imkânı var mıdır? Bu konularda ciddi sıkıntılar vardır. Madde üzerinden bu görüşlerimizi tekrar dile getiririz.
Teşekkür ediyorum.