KOMİSYON KONUŞMASI

RUHİ ERSOY (Osmaniye) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, değerli hazırun; Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonları içerisinde bizim Komisyonumuzun -diğer komisyonlarda da muhtemelen böyle uygulamalar vardır ama- en anlamlı taraflarından birisine tanık olduğumuzu düşünüyorum. Bunu Ombudsmanlık Kurumuyla da yapıyoruz, devlet ile vatandaşın arasında ombudsmanlık yapanların ne kadar verimli işler yapıp yapmadıklarını, kamu bürokrasisinin muhatapları ile ombudsmanların uzmanlarını karşı karşıya bu masa etrafında bir araya getirip Komisyon üyesi olarak o müzakereleri takip edip millet adına olması gerekenlerin ne olduğunu denetliyoruz. Milletin sözcülüğü Genel Kuruldaki hitabet konuşmaları değil, komisyon çalışmalarında millet adına, devlet ile millet arasındaki münasebeti daha sağlıklı ortaya koymak, milletin devletini ortaya koymak ve bir medeniyet nişanesi olarak yeniden var olabilme mücadelesinin bir parçası olarak görüyorum. Şu anki sahneyi de bunun bir yansıması olarak düşünüyorum ve âdeta doktora tez izleme komitesi karşısında tezini savunan -akademik çevrede bunu iyi anlayacaklardır akademik arkadaşlarım- heyecanını duyan arkadaşlar gibi muhatapların tezlerini savunması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü İnsan Hakları Kurumu başta olmak üzere bizim yapmış olduğumuz şu anki komisyon görevlerinin bir misyon görevi olduğunu düşünüyorum. Mevzuatları yerine getiren, mevzuatları tamamlamak üzere gelinen bürokratik atamalar ve bürokratik görevler değillerdir. İnanıyorum ki Değerli Başkan ve heyeti de bu kapsamda, böyle oldukları için o göreve atanmışlardır.

Yanılıyor muyum Sayın Başkanım? Bir misyonunuzun olduğunu düşündüğüm için o göreve atandığınız kanaatindeyim. Bu kanaatin mevzuatlarla ilgili bürokratik oligarşinin muhafazakâr varyantı olarak temsilinden ibaret olduğunu düşündüğünüzü düşünmek istemiyorum. Misyon görevi olarak orada oturduğunuz kanaatindeyim ve bazı görevler misyon görevleridir.

Bu açıklamadan sonra ifade etme ve cevap arama peşinde olduğum konular, bizim temel problemlerimizden bir tanesi, insan hakları gibi, hak ve hürriyetler gibi, temel özgürlükler gibi pozitif değer setleri arkasına saklanarak bu memlekette ciddi terörist faaliyetler yapılabiliyor veyahut da yapılan güvenlikle, insanın sahiden can güvenliğiyle ilgili, insan öldürmekle ilgili, terörist faaliyetlerle ilgili faaliyetlerin parçası olanların daha sonra pozitif değer setlerini kullanarak, üzerlerine örtü örterek uluslararası çevrelerde farkındalık oluşturan çalışmalar yaptıkları kanaatindeyim. Bu kapsamda Kurumunuzun insan hakları ihlalinin temelinde can güvenliğinin varlığı ve can güvenliğini tehdit eden ve ortadan kaldıran, daha sonra da bunu değişik söylemlerle, insan hakları gibi kavramlarla savunmaya kalkanlarla ilgili özel bir bölüm açması gerektiğini düşünüyorum. Yani bir telefon direğine gerilerek şehit edilen bir korucunun öyküsünü ya da terörist faaliyetlerin bu memlekette yaptığı işleri veyahut da FETÖ gibi ihanet örgütünün bombalarıyla memleketi ne hâle getirdiğini, bir adım sonra mankurtlaştırdığı aktörlerin kimler olduğunu yerinde tespit ederek insan hakları kavramlarının arkasına bunların sığınamayacağına dair uluslararası çevrelerde önemli misyonlar üstlenmesi gereken bir kurum olduğunuzu düşünüyorum. Bu konuyla ilgili sadece ulusal bazdaki insan hakları ihlalinin yerinde tespiti değil, uluslararası vizyonda üniversitelerle yaptığınız akademik, Oxford gezilerinin dışında bu konuyu yerinde ifade eden bilgi ve belgeleriyle beraber o kurumlara farkındalık oluşturabilecek çalışmalar yapmanız gerektiğini düşünüyorum.

Bunun ötesinde ikinci görüşüm ve merak ettiğim konu raporunuzda geçen, evrensel değer ve birikimlerin yanı sıra kadim medeniyetimizin kattığı değerlerin ortaya çıkartılması ifadesinin altını çizdim. Buradaki kastınızın ne olduğunu daha görünür hâle getirmeniz ve bununla ilgili de farkındalık çalışmalarını hem ulusal hem de uluslararası anlamda ifade eden bazı çalışmaların içerisinde olmanız gerektiğini düşünüyorum. Diyeceksiniz ki "Memleketin her meselesini biz mi çözeceğiz?" Evet, "Ben bir devim, yükü ağırdır devin." diye başlayan şiirlerle büyümüşseniz ve bir geleneğin mensubu olarak o görevdeyseniz bütün bunların hepsini düşünmek durumundasınız.

Ben de hazıruna ve Sayın Başkana teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.