Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
Konu | : | Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/935) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 16 .04.2018 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum öncelikle.
Şimdi, aslında, yine sadece ceza sistemiyle, cezalandırmayla bazı sorunların çözüleceği anlayışıyla maalesef karşı karşıyayız. Belki diyorsunuz ki "Hayır, sadece bu değil, yani biz sadece cezayla bunun olmayacağını biliyoruz." Ama o zaman, sadece cezayla bunun olmayacağını biliyorduysanız, keşke önce sadece cezayla başlamasaydınız. Önce, mesela, bu ülkede, hani geçen gün sunduğumuz, çocuk hakları bakanlığı kanun teklifi gibi bir kanun teklifini aslında sizler sunmuş olsaydınız. Keşke çocukların birer birey olduğunu kabul etseydiniz. Çocukların kendilerini ifade edebileceklerini bir şekilde içimize hep beraber sindirebilseydik, onların hep korunmak, kollanmak ya da işte ayar verilmek için sanki var olan birileri değil; hakikaten, kendi hakları olan bireyler olduğunu daha fazla kabul edebilseydik ve keşke onları güçlendirmek için, faili cezalandırmaktan önce, çocukları güçlendirmek için daha sağlam politikalar yürütebilseydik, şimdi işin temeli bence bu. Yani Avrupa'ya da gidiyoruz ya da işte hepimiz sözleşmelere imza atıyoruz, Lanzarote Sözleşmesi'ne, İstanbul Sözleşmesi'ne imzalar atıyoruz ve bu sözleşmelerin gereklerini yerine getirmemiz gerekiyor. Neden bu ülkede hakikaten bir "çocuk hakları bakanlığı" yok? Yani çocukların, üstelik öyle bir bakanlıkta sorunlarının başlı başına tespit edilmesi bir kenara, diğer bakanlıkların bunu bir talimat olarak alması lazım. Yani Çevre Bakanlığının olsun, işte parkların düzenlenmesine ilişkin olabilir; Eğitim Bakanlığının olsun, eğitimde ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına ilişkin olabilir; Adalet Bakanlığının olsun, çocuklar ister fail ister mağdur olsun, çocuk olduğunu ve nasıl onların korunması gerektiğine ilişkin olsun, bu bakanlık aslında var olsa, sistematik olarak gerçekten bütün alanlarda çocukların sorunlarını daha fazla tespit edebilecektir ve gündeme getirebilecektir.
Şimdi, bu yasaya baktığımız zaman, evet, ben cezadan başka bir şey görmüyorum ve "Bu, popülizmdir." diyorum ben. Yani çok açık söylemek gerekirse, kamuoyunu bastırmak için, kamuoyunun tepkisini örtmek için yasa yapılmaz. Gerçekten çocuğu önlemek için yasa yapıyorsak, o zaman dediğim gibi, öncelikle çocuğu güçlendirecek ya da önleyici, koruyucu tedbirlerin alınması lazım. Şimdi, idare hukuku gereği idarenin önleme yükümlülüğü vardır. Şurada belediyenin bir çukuru varsa, oraya bir vatandaş, bir çocuk ya da büyük düşerse, tıpkı Yoğurtçu Parkı'nda Şule İdil Dere'nin öldürülmesi gibi, işte bir hafriyat kamyonuyla, idare bundan sorumludur çünkü önlemediği için sorumludur. Bir çocuk istismara uğrarsa idare sorumludur, önlemediği için sorumludur. Lütfen artık şu lafı da hiç etmeyelim, hiç birimiz etmeyelim: "Şimdi arttı." "Hayır artmadı." "Daha önce daha çoktu, şimdi daha az." Ya da "Daha önce daha azdı, şimdi daha çok." Ne fark eder? Gerçekten ne fark eder? Yani bu, çözüme bir katkı mı sağlayacak? Siz "Şimdi daha azaldı, aslında daha çok değildi." dediğinizde. Hayır, böyle bir şey yok, belki görünürlüğü arttı, kamuoyu tepkisi arttı. Gerçekten kamuoyu çok daha duyarlı bu konularda, işte zaten o yüzden bu kanun teklifi önümüze geliyor. Ama işte, dediğim gibi, kamuoyunu bastırmak için kanun teklifi olmaz. Mesela, cinsel istismar bir şiddet türüdür, cinsel istismar bir hastalık değildir, suçtur. O yüzden, kimyasal kastrasyonla kişinin onayı olmaksızın bunu yapmak başarılı bir çözüm getirmez. Biz Türk Ceza Kanunu'nun cinsel suçlar bölümüne, 2005 yılında, sadece bir organ vasıtasıyla değil, aynı zamanda cisim ve başka vasıtalarla da cinsel saldırının gerçekleşebileceğini koymak için çok mücadele ettik. O zaman başka şeyler için de mücadele ettik. Şimdi, siz kastrasyon yaptığınızda, kimyasal kastrasyon, onun zihnini mi engelleyeceksiniz? Organını... Testosteronunu belki düşüreceksiniz ama onu şiddet olarak bir aletle, bir sopayla, bir copla uygulamasını nasıl engelleyeceksiniz. Bunların hepsi popülist şeyler yani. O yüzden, aslında, çocuğun bir düğmeyle ulaşabileceği şekilde bir şeyin olması lazım, mekanizmaların olması lazım. Her an onun kendi dilinden anlayan, kendini ifade edebileceği şekilde, ulaşabileceği insanların olması lazım, uzmanların yetiştirilmiş olması lazım.
Müebbet ceza veriyorsunuz. Şimdi, bir insan, "Ha, şimdi benim cezam on sekiz yıldı, ben cinsel saldırı suçunda bulunabilirim, şimdi kırk yıla çıkmış, bulunmayayım." demez. Ya, siz de biliyorsunuz, siz de hukukçusunuz. Yani ben de otuz yıldan fazla hukukla uğraştım. Yani hiçbir ceza sistemi -bu şekilde bir ceza sistemi- suçu önlemeyecektir. Ne kadar fazla ceza getirirseniz getirin, idam getirin, bir şey fark etmeyecek. Üstelik gerçekten bu tür hâller, mesela cezaların artırılması, özellikle kadın örgütlerinin de söylediği birçok durumda idam cezası niteliği taşıyor ve koğuş ve sokak linçlerini besliyor. Bu da ülkede bir başka şiddet kültürünü besliyor. Biz şey mi istiyoruz? Bunu yapan, cinsel saldırıyı yapan insana tecavüz etsinler ve...
Ya, Allah aşkına, böyle bir şey, gerçekten... Ya, o zaman böyle bir tartışma yapmayalım. Ben şuradan "Keşke yapsaydılar." sözünü duyacaksam yazıktır yani, hakikaten vardığımız noktaya yazıktır demek istiyorum.
Neyse, hiçbir ıslah edici niteliği olmadığı gibi saldırganlığı da kışkırtır. Bakın, şuna yol açabilir: Mesela, tecavüz edip suç delilini ortadan kaldırma amaçlı cinayetleri teşvik eder bu aynı zamanda. Yani belki daha öncesinde sadece tecavüzle kalacakken bu sefer öldürmeye gidebilir bu kadar ağır cezalar ve suç delilini ortadan kaldırmaya gidebilir ya da başta aile içi istismar vakaları olmak üzere birçok durumda -mağdur ve yakınlarını- suçu ihbar yerine alternatif çözüm arayışlarına gider. Nedir o alternatif çözüm arayışları? Mesela intihar ettirmek gibi, kendisini öldürtmek gibi.
Yani şimdi bu nedenle ceza uygulamaları gerçekten aslında hiçbir şey için çözüm değil. Ben şeye girmiyorum, yani arzu ederseniz çarşamba günü bir basın toplantısı yapacağım çocuk hakları bakanlığıyla ilgili, neler yapılması gerektiğini, çok arzu ederim, burada gerçekten samimi olan, vakti olan, dinlemek isteyen herkesin gelip de onu dinlemesini, asıl çözümler oradadır; bu ceza sistemi olarak getirilen şeylerde değil.
İşin bir başka yönü daha var. Akran hukuku diye bir şey yok yani genç hukuku diye bir hukuk yok bizim ülkemizde. Yani çocukların cinsel ilişkisini de çok ciddi biçimde cezalandırıyor bu. Yani buna da dikkat çekmemiz gerekiyor çünkü burada hakikaten bu anlamda -hasbinallah diyorum- ciddi şeyler var.
Şimdi, mesela kalkıp 15 yaşından büyük çocuğa babasının veya öğretmeninin işte taciz ve cinsel istismarı sayılırken 15 yaşından büyük çocuğa işte taciz, tecavüz etmesi reşit olmayanla cinsel ilişki suçu sayılıyor ve işte 103/(3)'te sayılı hâle göre çok daha az. Ama 15 yaşını doldurmuş olan çocuğa işte babası, öğretmeni, kaldığı kurumda çalışan tarafından gerçekleştirilecek istismardan kendini koruma sorumluluğu da atfediyor. Yani bir de mesela şey var: 12-15 yaş gibi ayrımlar getirmek. Bunlar da riskli şeyler aynı zamanda. Burada mesela başka birçok yerde olduğu gibi rıza aramaya gidilecek. 12 yaşından küçük için, mağdur 12 yaşından küçükse daha fazla ceza getiriliyor ya, bu sefer 12-15 yaş arasında rıza mı vardı, o mu vardı, bu mu vardı tartışmalarına gidilecek. Hayır, biz bu ülkede 18 yaş altı herkes çocuktur diyorsak buna göre kabullerde bulunmalıyız ve aynı zamanda çocukların birbiriyle olan, işte, flörtü, öpüşmesi ya da cinsel ilişkisi bir büyükle aynı şekilde cezalandırılamaz. Yani burada şu anda o eski yasal düzenlemede bir değişiklik olmadığı için bu çocuklar aslında bir ebeveynden ya da bir öğretmenden, saldırı yapan başka bir yakından, büyük, yetişkin birinden daha fazla ceza alma ihtimaliyle karşı karşıya kalabilirler. Yani bunu da önleyecek bir düzenlemenin olması gerekiyor. Tehlikelerden bir tanesi budur.
Evet, çocuklarla ilgili davalarda ya da işte, boşanma davalarında da bunu çok zaman gördük. Yayın yasağı belki zaman zaman getirilmesi gereken şeylerden olabilir ama burada hakikaten çocuğun üstün yararı ve bu düşünülerek yapılmalı ya da çocuğun kimliği gizlenerek, yararı gözetilerek yayın yapılması aslında faillerin cezalandırılması anlamında önemli bir etki yaratıyor ama lütfen, lütfen, bunu kalkıp da o istismarın gerçekleştiği, hangi iktidar olursa olsun, ona yandaş kurumları korumak için ve istismarı örtbas etmek için bir malzeme olarak kullanmayalım. Çünkü biz gerçekten bunun birçok örneğini gördük. O kurumlar daha sonra ödüllendirildiler de yani Ensar, Karaman... Bununla ilgili Çocuk İstismarı Komisyonunda yazdığımız sayfalarca şerhler ve öneriler var, orada da bu tartışmaları görmek mümkün. Mesela müebbet getiriyorsunuz ama o zaman müebbedi şuraya getirin: Mesela mahkûmiyeti olanların...
BAŞKAN - Biraz toparlayalım Filiz Hanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Bitiyor, bitiriyorum. Başka da söz almayacağım zaten, o yüzden kusura bakmayın.
Ama bir yandan da evet, çok önemli bir konu. Yani Meclise gelecek, apar topar geçecek, böyle bir durum da söz konusu. Meclise gelecek, apartopar geçecek. Burada çocuklardan söz ediyorsak, gerçekten, hani, birçok kere bize öneride bulunulurken bir şeyde anlaşma konusunda, "siyaset üstü, siyaset üstü" deniyorsa o zaman hakikaten siyaset üstü bir şey yapılmak zorunda. Yani burada maksat üzüm yemek mi, bağcı dövmek mi? Evet, dediğim gibi, burada önemli olan çocukların istismarının önlenmesi. Bu da bu cezalarla ve bu kanunlarla olmaz.
Mahkûmiyeti olanların çocuklarla çalışması... Ne yapılıyor? "Bu tedbirler hükmün kesinleşmesiyle başlar." diyor, engelleniyor; yani çeşitli iş kollarında, mesela çocuk parkı, adli görüşme odaları, oyun bahçesi, oyun salonu gibi yerlerde çocuklara, işte, istismarda bulunan, cinsel ilişki, uyuşturucu, uyarıcı madde kullanımı vesaire yapanlar engelleniyor. Ne kadar engelleniyor? Beş yıl. Niye? Ömür boyu engellensin. Kalkıyorsunuz müebbet veriyorsunuz öbür tarafta. Bu tekrar yapmayacak mı? Bunun garantisi mi var? Nasıl ıslah ettik ya da biz bu kişiyi? Yani bunu nereden biliyoruz? Ve aynı zamanda bunlar işe alınırken zaten çok daha detaylı araştırmalardan, incelemelerden geçmesi lazım.
Evet, yani failin çocuk olduğu hâlleri unutmamak lazım, bunu bir daha hatırlatmak isterim çünkü o da çocuk ve bir başka anlayışla çocukların büyüklerden daha fazla ceza almasına neden olmayalım.
Bunlar şimdilik söyleyebileceklerim. Söyleyecek çok fazla şey var tabii ki ama gerçekten samimiyetle çocuk hakları bakanlığı konusundaki açıklamalarımızı da dinlemeye bekliyorum.
Teşekkür ederim.