KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Gündemimizde, Meclis Başkanlığımızca 3/4/2018 tarihinde tali komisyon olarak Avrupa Birliği Uyum Komisyonuna, esas komisyon olarak Komisyonumuza havale edilen (1/934) esas numaralı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Tasarısı yer almaktadır.

Tali komisyon raporu dün akşam saatlerinde Komisyonumuza ulaştı ve sizlere yani üyelerimize biraz önce dağıtıldığını düşünüyorum. Tali komisyon raporunda da konuyla ilgili müspet bir yaklaşım olduğunu hep beraber müşahede etmiş olduk. Şimdi müsaadenizle kanunla ilgili görüşmelere başlayacağız.

Sayın Bakanım, değerli arkadaşlar; sizlerin de bilgi ve malumlarınız olduğu üzere, ürün güvenliği günlük hayatımızda hepimizi doğrudan ilgilendiren bir konu. Zira ürettiğimiz gıdadan kullandığımız telefona, giydiğimiz ayakkabıdan çocuklarımızın oyuncaklarına, evimizdeki elektrikli cihazlardan bindiğimiz asansörlere kadar hemen her alanda piyasa ve piyasaya arz edilen ürünler ihtiyaçlarımızı karşılamakla birlikte, eğer belli bir standarda ve teknik normlara uygun değilse ciddi riskleri ve tehditleri beraberinde barındırabilmektedir. Bu nedenle, ürünlerin başta insan sağlığı, can ve mal güvenliğini temin edecek biçimde, kurallara uygun üretilerek piyasaya arz edilmeleri, diğer bir deyişle ürün güvenliği şartlarının sağlanması pek tabii ki son derece önemlidir.

Ürünlerin ilgili teknik düzenlemelere uygunluğunu denetlemek ve uygunsuzluğfu belirlenen ürünler için gerekli önlemleri almak temel bir kamu hizmetidir. Mevcut Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu'nun kapsadığı düzenlemeler esasen Avrupa Birliğinin ilgili mevzuatı temel alınarak hazırlanan 29/6/2001 tarih ve 4703 sayılı Kanun'la mevzuatımıza aktarılmıştı. Ancak bilgi çağından dijital çağa geçerken piyasalar, ticaret yapma şekilleri, tüketicilerin beklentileri, ihtiyaçları, bilinç düzeyleri hızla gelişmekte ve değişmektedir. Bu kapsamda, AB mevzuatında da 2010 yılında kapsamlı değişiklikler yapılmış ve ülkemizde ürün güvenliği ve teknik düzenlemeler mevzuatında da AB mevzuatına uyum ihtiyacı hasıl olmuştur.

Yeni düzenleme, tüketicimizin daha etkin şekilde korunmasına yönelik çok önemli uygulamaları hayata geçiriyor. Bu çalışmaları yaptıkları ve Hükûmetimizin ve Meclisimizin gündemine getirdikleri için Sayın Bakanımıza teşekkür ediyoruz. Artık tüketici raftan aldığı bir ürünün güvensiz olması durumunda tedarik zincirindeki tüm sorumlularına ulaşabilecek, izlenebilirlik müessesesinin hayata geçirilmesiyle de ürünün imalatçısından satıcısına kadar kaydı tutulabilecek, yeni getirilen geri çağırma müessesesinin hayata geçirilmesiyle de herhangi bir maliyete maruz kalmaksızın tüketicinin mağduriyet ve zararları giderilebilecek durumdadır.

Diğer önemli bir yenilik ise e-ticaret yoluyla satılan ürünlerin piyasa gözetim ve denetim kapsamına dâhil edilmesidir. İnternet kullanımının artması her girişimcinin eşit imkânlara sahip olduğu bir ortam oluşturdu. Girişimciler e-ticaret platformları üzerinden dünyanın her yerinden müşterilere satış gerçekleştirebiliyor artık.

Türkiye, internet kullanıcısı ödeme ve lojistik altyapısı gibi itici güçleriyle e-ticaret pazarında büyük bir potansiyel barındırıyor. Ülkemizde internet kullanımındaki bu artış eğilimi... 80 milyonu geçen nüfusuyla dünyanın en kalabalık 19'uncu ülkesi konumundayız. Toplam 46,2 milyonluk internet kullanıcısıyla dünyanın 17'nci ülkesi konumundayız. 2010 yılında ve devam eden yıllardaki sürekli ve hızlı artışla birlikte, 2016 rakamlarına baktığımızda, Türkiye e-ticaret pazar hacmi itibarıyla 30,8 milyar seviyesine ulaşmıştır. Bu hacmin perakende kısmı 2013 yılından itibaren yılda ortalama yüzde 34 büyümek suretiyle 7,3 milyar TL'den 17,5 milyar TL'ye ulaşmıştır. İşte, bu durum e-ticaretin bu yasa kapsamına alınmasının ne kadar isabetli bir düzenleme olduğunu da ortaya koymaktadır.

Son olarak değinmek istediğim husus da Türk malı imajının korunması. Değerli arkadaşlar, Hükûmetimizin ve Bakanlığımızın, Sayın Bakanımızın bir anlamda mütemadiyen işinin gereği olarak sabahtan akşama, akşamdan sabaha yurt dışı seyahatleri ve iç çalışmalarıyla ihracatımız, malum, geçen yıl 157 milyar doları aşan bir rakamı gerçekleştirdi. Eğer Türk malı imajını, Türk malı algısını, Türkiye algısını, Türk markasını tüm dünyaya oluşturmuş olduğumuz bu aura ve bu algıyla genişletmeye devam edebilirsek inşallah bu rakamları çok yukarılara hep beraber çekmiş olacağız. Bu çerçevede, marka algısı ve imajının oluşturulmasında özellikle AB pazarı başta olmak üzere, üçüncü ülkelere yapılan ihracatın da Türk malı imajını zedelemeyecek bir şekilde ve yanlış üretimleri engelleyecek bir şekilde düzenlemenin yer verilmiş olması da son derece isabetli olmuştur.

Ben bu çalışmalar nedeniyle bir kez daha, başta Sayın Bakanımıza ve Ekonomi Bakanlığı bürokratlarına yürekten teşekkür ediyorum.