| Komisyon Adı | : | AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU |
| Konu | : | Avrupa Birliği Bakanlığı Müsteşarı Büyükelçi Selim Yenel'in, Türkiye-AB ilişkilerinde mevcut durum hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 11 .04.2018 |
MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli üyeler; ben de Müsteşar ve heyetine teşekkür ediyorum.
Birkaç tane kısa sorum olacak: Özellikle Avusturya Hükûmetinin, Avusturya'daki Türklerin çifte vatandaşlığı konusunda incelemeler yapıp vatandaşlarımıza yani Avusturya vatandaşları olan Türklerin evlerine vatandaşlığın iptali konusunda bir girişim başlattığını biliyoruz. Zirvede veya sizin Bakanlığınızın temaslarında acaba bununla ilgili... Bunu çok vahim buluyoruz tabii ki, bu açıkçası ırkçı bir yaklaşımdır ve Avrupa'da yükselen sağcılığın ve konjonktürel Türkiye karşıtlığının bir tezahürü olarak kendi vatandaşlarını rehin gören faşizan bir yaklaşım olarak değerlendiriyoruz. Bu vahametinin acaba gündeme gelip gelmediğini, belki tabii mutlaka ikili görüşmelerde gündeme gelmiş ve yansımamış olabilir ama bunun Avrupa'nın diğer ülkelerine, özellikle Avusturya'yı Almanya'nın biraz öne sürdüğünü de tahmin ederek bu türden davranışlarda, sirayet etme riskini görüyor musunuz? Avusturya özelinde de acaba bir girişimimiz oldu mu, bunu açıkçası çok merak ediyorum.
Bunun dışında, Avrupa Birliğiyle ilgili sürecin, tabii, uzun erimli, ciddi bir ortaklık, birliğe girme süreci olduğunu biliyoruz ama süreçlerden de yani konjonktürden de çok etkilendiğini gördük. Dediğiniz gibi, uzun süreden beri zirve yapılmadı ama Avrupa Birliğinin işine yarayan göçmen anlaşması konusunda da siz ifade etmiştiniz, bir senede 3 tane zirveye yapılabildi. Yani demek ki Türkiye'den beklentilerle yani rasyonel olgusal beklentilerle paralel gitmiyor. Yani bu, Avrupa Birliğinin tabii ki menfaatleri veyahut da konjonktürel siyasi iç gelişmelerinden çok etkileniyor. Bu konjonktürün Türkiye-AB ilişkilerini daha ne kadar etkileyeceğini tahmin ediyorsunuz yani önümüzdeki süreçlerde konjonktürün ağırlığı devam edecek mi? Dolayısıyla, olgulardan uzaklaşıyoruz yani bizim de tek başımıza yapmak istediğimiz iyi niyetli davranışlar çok etkili olmuyor. Bu yöndeki görüşünüz ve bundan sonraki bahsettiğiniz gerçi çalışmalar var sanırım ama sonraki zirve veya çalışma toplantıları hangi tarihlerde olabilir, hangi konularda olabilir?
Bir de bunun dışında, kurulmakta olan bu Avrupa Birliği ordusunun Kıbrıs konusunda, oradaki enerji gerginliği konusunda müdahil olabileceğine dair birkaç haber okuduk. Acaba bu olgusal bir durum mudur? Böyle bir risk var mı? Yani Avrupa Birliğinin Akdeniz'deki gerginliğe müdahil olma noktasında "hard power" noktasında bir girişim olabilir mi?
Teşekkür ediyorum.