| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 03 .11.2014 |
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli üyeler; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2015 bütçemizin ülkemiz, milletimiz için hayırlara vesile olmasını da temenni ediyorum.
Tabii, burada, Komisyon üyesi milletvekillerimiz görüşlerini ifade ettiler. Ben de 2015 yılı bütçesi üzerine görüşlerimi ifade edeceğim.
2008 yılında, 1930 yılından bu yana dünyada yaşanan en büyük kriz yaşandı. Temel sorunlarına baktığımız zaman, üç temel mesele üzerinde krizin tetiklendiği dünyada kabul görmüş durumda: Bunlardan bir tanesi, bütçe açıkları yani ülkelerin sahip oldukları bütçe açıkları. Bir diğeri, ekonomilerin üzerindeki kamu borç yükleri ve üçüncü sebep olarak da, bankacılık sektöründeki kırılganlıklar, aksaklıklar veya düzensizlikler veya regüle edilemeyen bankacılık sistemi. Bunlar dünyadaki bu krizi tetikledi ve 2008 yılında 1930'dakinden çok daha derin bir kriz dünyada yaşandı.
Şimdi, burada, tabii, bütçe performansı bu kriz de gösteriyor ki ülkeler için önemli bir kriter, kamu borç yükü önemli bir kriter, bankacılık yapınız önemli bir kriter; ki, sağlıklı bir ekonominin temel göstergelerinden bunlar.
2013 bütçesinin gerçekleşmeleri kesinleşti; 1,2'yle kapandı yani yüzde 1,2 açıkla. 2014'le alakalı beklenti de yüzde 1,4 olacağı yani iki aylık bir süre kaldı. Yüzde 1,4 gibi bir açıkla 2014 yılını da kapatacağımız şu an öngörülmekte.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bütçe dışı fonlar hariç.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ama öyle fonların olmadığını Bakanımız...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Var, var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ama onunla alakalı cevap geldi Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu senenin bütçesinde de var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Tekrar Bakan Bey veya onlar cevabını verirler.
Şöyle bir bakalım bütçe gerçekleşmesine Türkiye'nin: 1992 ila 2002 on yılı alalım. Türkiye o dönemlere ortalama 6,5 bütçe açığıyla yönetilmiş. 2003-2013 ortalamasını aldım yüzde 3 ve son dönemlerde, bildiğiniz gibi, 2009'daki krizden dolayı, bazı vergi indirimlerinden dolayı biraz biz de normalin üzerinde bir bütçe açığıyla kapattık. Ama, o, tabii, ekonomiyi teşvik içindi. Biraz da o krizi daha hızlı atlatmak içindi. Ama son dönemlerde bütçe performansında iyi bir ivme yakaladığımızı söyleyebilirim.
Peki, eğitimle alakalı, sağlıkla alakalı, bütçenin içindeki rakamların dağılımıyla alakalı Sadık Bey açıklama yaptı, tekrar girmeye gerek görmüyorum. Zaten bütçede rakamlar detaylı olarak var.
Peki, dünyada bütçe açıkları ne durumda ülkelerin, kim hangi bütçe açığını veriyor? Çünkü ne kadar fazla açık verirseniz onu fonlamak için... Burada gelen en büyük eleştirilerin bir tanesi "Daha fazla fona ihtiyacınız var." Mesela Arjantin -2013 rakamları bunlar- yüzde 2,6'yla kapatmış. Avustralya 1,2'yle kapatmış. Avusturya 1,5'la kapatmış. Belçika 2,6'yla kapatmış. Brezilya 1,90'la kapatmış. Avrupa bölgesi 2,90'la kapatmış. Hindistan 4,5'la kapatmış. Irak 5,5'la kapatmış. Irak petrol zengini diye koydum, yani doğal kaynakları olmasına rağmen, tabii, burada bir savaş hâli var, bu istisna tutulabilir. İrlanda 5,7'yle kapatmış. Japonya 7,6; Malezya 3,90; Polonya 4,30; Portekiz 4,90; Rusya 0,52; Suudi Arabistan...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Biz bütçe prensiplerine uysak rakamlar farklı çıkacak.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Anlamadık. Ben kayboldum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bütçe açıklarını veriyorum. Takip ederseniz...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Öğrenelim diye soruyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bu bütçe açıklarıyla kapatmışlar.
Mesela doğal kaynaklara dayalı ekonomiler tabii biraz daha sağlıklı performans gösteriyor. Bunlarla dünyadaki ülkelerle mukayese edildiği zaman Türkiye'nin aslında bütçe performansı iyi.
Daha iyi olmalı mı? Daha iyi olmalı.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bütçe prensiplerine uyulmadığı için. 36 milyar+9 milyar ilave edilirse çok daha fazla olur.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Kuşoğlu, Sayın Bakan ve Sayın Müsteşar bununla alakalı bir açıklama yaptılar. Ha, bununla alakalı eğer dediğiniz gibi bu fonlar varsa beraber soralım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - O fonların haricinde bu yedek ödenekler ve ödenek üstü harcamadan bahsediyorum. Bunları dâhil ettiğinizde çok daha fazla oluyor. En az 5 oluyor. 5'e çıkıyor.
BAŞKAN - Böyle bir ölçü yok ya! Yapmayın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dediğiniz böyle bir rakam yok ama. Söylediğiniz rakamlarla alakalı şimdi soralım, açıklama alalım o zaman; Hükûmet burada. Yani buradaki resmî rakamlar hepsi.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Ek bütçe yapılması gereğini Sayın Bakan da itiraf eder.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - O sizin bakmadığınız yerlerde yazıyor. Şunlarda yazıyor, bak Sayıştayın raporlarında.
BAŞKAN - Ödenek aktarımı bütçe içinde değil yani.
Arkadaşlar, lütfen yani...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Biz de 1,2'yle kapattık.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Kabul etmeyebilirsiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Dünyadan kendinizi soyutlayamazsınız. Bu yıl 160 milyar dolar gibi bir ihracat Türkiye'de şu an öngörülüyor yani 160 milyar doları yakalayacağız ama bakın 2008'den sonra dünyadaki ticaretin artış hızı yani ihracatın veya dünyadaki mal alışverişinin artış hızında da yavaşlamalar var. 2003-2007 arası bu rakam yüzde 8,4'ken yani 8,5 büyüyorken dünya ticareti krizden sonra 2009'da yüzde 10 küçüldü, 2009 yılında. Sonraki yıllarda da 6; 2,9; 3; 3,5 gibi rakamlarla devam ediyor. Yani dünyadaki ticaret artış hızında yavaşlama olmasına rağmen, bir taraftan bu yavaşlamaya rağmen, diğer taraftan da ihracatı artırmak durumundasınız ve Türkiye'nin ihracatında bir artış var. Bakın, bu yıl ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 68 rakamını buldu yani 70 bandına yaklaşmış durumda. Bu, önemli bir gelişme.
Yine, bizim en büyük ihracat pazarlarımızdan bir tanesi Avrupa bölgesi yani buradaki talep daralmasında buradaki ekonominin yavaşlaması ister istemez bizim de ihracat pazarımız olmasından dolayı bizi de etkileyebilmekte. Bakın, burada da ciddi bir toparlanma Avrupa piyasasında da maalesef görmüyoruz.
Şöyle bir rakam vereyim size: Türkiye'nin dünya hasılasından aldığı pay 90'lı yıllarda yüzde 0,9'ken 2000 yılına kadar 0,6'ya düştü. Sonra Türkiye tekrar 2001'den itibaren bunu yükseltti ve şu an 1,12 civarlarında dünya hasılasından pay alır bir hâle geldik. Yani bir düşüşten sonra ülke bunu tekrar yukarıya kaldırabildi.
Şimdi, büyüme oranlarıyla alakalı yüzde 3,3'lük büyüme öngörülüyor. Bu 5 olmalı mı? Keşke bunu 5 yapabilelim. 5 daha iyi. 6 olmalı mı? 6 bunu yapabilelim. 7 olmalı mı? Ne kadar hızlı, yüksek bir büyüme gerçekleştirebilirsek ülke için o kadar iyidir. Ama bir de dünyadaki durum nasıl?
Mesela, Latin Amerika ülkeleri, gelişmekte olan ekonomiler bunlar; bir bakın 2014 yılındaki büyüme rakamları ne onların? Avrupa Birliği içerisinde gelişmekte olan ekonomilere bakın, Türkiye hariç, büyüme oranları ne bunların? Çin ve Hindistan'ı dışarıda tuttuğunuz zaman gelişmekte olan ülkeler ile Türkiye'yi mukayese ettiğiniz zaman durum ne? Ki bunların "volume"leri iç piyasa çok daha büyük olduğu için ciddi anlamda ortalamaları etkileyebiliyor ve Türkiye'yi aldığınız zaman, ki bunlarla mukayese edildiği zaman Türkiye'deki büyüme rakamı bence daha iyi değerlendirilebilir diye düşünüyorum. Tekrar, bunu 5 yapmak için uğraşmalı mıyız? Kesinlikle uğraşmalıyız. Yani 6'ya çıkarmalı mıyız? Bunda hiçbir itirazım yok, çıkaralım, çıkarmalıyız ama bir de mevcut şartlar içerisindeki bu konjonktürde bu büyümeyi de küçük görmememiz gerekir diye düşünüyorum.
İstihdamla alakalı veriler verildi, açıklamalar yapıldı. Bakın, gelişmiş ülkeler arasında en hızlı istihdam arttıran ülke biziz. Gelişmekte olan ülkeler arasında da Şili, Malezya, Türkiye, Kolombiya gibi -oransal olarak veriyorum- aynı gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek, en hızlı istihdam artıran ülkelerden bir tanesiyiz. Şöyle bir nüfusumuz var: Ya çok genç, dinamik bir nüfusumuz var. Kadınların iş gücüne katılımı her geçen gün daha fazla artıyor. Tarımdan sanayiye akış her geçen gün daha da artıyor. Tüm bunları absorbe edip bunları istihdam edeceksiniz buradan gelen rakamı eritip daha fazla istihdam sağlayıp ki mevcut işsizlik oranlarını biraz aşağıya düşürebilesiniz. Şu an yüzde 9 civarında bir işsizlik var ülkede. Yüz binlerce kişi her yıl Türkiye'de iş gücüne katılıyor. Bunu absorbe ettiğiniz zaman ancak yüzde 9'da kalabiliyor. Bunu absorbe edemeseniz bile bu çok daha yükseklere çıkabilir.
"Efendim, ücretlerle alakalı ne oldu?"
ADNAN KESKİN (Denizli) - İŞKUR'a başvurmayanlar, ümidini kesenler...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, şu tartışma yapılıyor: "Efendim, siz bunu yaptınız, bu bütçeyi, bu seçim bütçesi, memura zam yapacaksınız, işçiye zam vereceksiniz..."
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Keşke verseniz...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Siz yoktunuz burada Sayın Serindağ.
Öbür taraftan dönüyoruz, diğer taraftan dönüyoruz "Niye zam vermediniz?" diye bir eleştiri geliyor ama şuna karar verelim: Yani, ya diyeceksiniz ki "Hükûmet burada zammı veriyor." veya diyeceksiniz ki "Vermiyor." Birisini söyleyin ki ben de ona göre cevap vereyim.
ADNAN KESKİN (Denizli) - Öyle bir şey diyen var mı?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - "Seçim bütçesi hazırlandı, seçime gidiyorken memura yüksek zam verilecek." Öbür taraftan "Memura, işçiye zam verilmiyor..."
MUSA ÇAM (İzmir) - Öyle söyleyen yok. Nereden çıkarıyorsunuz bunu? Yapma öyle!
BAŞKAN - Sayın Muş, toparlayabilirseniz...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Çam, ben de buradayım, siz de buradasınız...
MUSA ÇAM (İzmir) - Biz de buradayız, konuşacağız, söyleyeceğiz. Burada kamu çalışanları var...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Peki, ben de burada konuşulanlara söylüyorum, siz üzerinize alınmayın.
MUSA ÇAM (İzmir) - Niye alınmayalım?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ne olmuş? Peki, rakamlar ne oldu?
MUSA ÇAM (İzmir) - 2002 ile bir mukayese yapın, 2002'yle... Yapın, biz de yapacağız...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Yapıyorum, dinle Musa Bey, lütfen...
Ortalama memur maaşlarındaki nominal artış yüzde 306,2, reel artış yüzde 47,6'dır. En düşük memur maaşında reel artış -nominallerini geçiyorum- yüzde 87,8. Ortalama memur maaşı yüzde 43,6 artmış...
MUSA ÇAM (İzmir) - TÜİK'in verileri mi bunlar?
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Maliye Bakanlığının verileri.
En düşük memur maaşı yüzde 75,2 artmış. Şimdi, net asgari ücret yüzde 66,9 artmış. Bunlar reel rakamlar, reel artışlar. İsteyen ulaşabilir bu rakamlara. SSK emekli aylığı yüzde 40,1 artmış ki bu reel artıştır. Tarım BAĞ-KUR emekli aylığı reel artışı yüzde 231'dir. Esnaf BAĞ-KUR emekli aylığı yüzde 96,3'tür. 65 yaş aylığındaki artış reel yüzde 110'dur. Muhtar aylıklarındaki artış yüzde 225'tir. Bunlar reel artışlardır. Ha, bunu daha fazla yapmalı mıyız? Yapmalıyız. Daha fazla çalışmalı mıyız? Çalışmalıyız ama buradaki reel artışları da görmezden gelip yok sayarak da bence çok sağlıklı eleştiri gelmez diye düşünüyorum.
Ben şu rakamlara girmeyecektim. Plan ve Bütçe Komisyonundaki herkes bu rakamlara hâkimdir. Borç nasıl ölçülür, nasıl hesaplanır, buradaki üyelerin hepsi bilir ki burada böyle istatistikler, rakamlar da vermek biraz tuhaf kaçar ama eğer buradan "Efendim, borç şu kadardı, şu kadar arttı." derseniz ben de borcun nasıl hesaplandığını burada söylemek zorundayım. Burada iyi iktisatçılar var, iyi planlamacılar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET GÜNAL (Antalya) - 270 milyara düştüğünü hesapla işsizlik parasının nasıl düştüğünü de...
BAŞKAN - Sayın Muş, toparlayabilirseniz...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şöyle Sayın Günal... Şimdi siz anlatırsınız onları...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hayır, yani eksik kalmasın...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Siz onları daha iyi anlatırsınız yani hocalık tarafınız da var.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Estağfurullah... İşçinin parasını kendi param diye düşersen azalır tabii 100 milyar lira...
BAŞKAN - Eskiden de öyle hesaplanıyordu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi ne olmuş? Bakın, 2014 ikinci çeyrek itibarıyla Avrupa tanımlı borcu yüzde 34,5'e düşmüş, yüzde 74'lerden düşmüş. Başarı mıdır? Bu ülkenin başarısıdır. Buradaki milletvekillerinin, bu Parlamentonun, bu ülke insanının başarısıdır bu.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya içinde ne var, onu söyle. İşsizlik sigortası borcu var...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Ya ne varsa 2002'de şimdi de aynısı var. Sayın Günal, 2002'de ne varsa, öncesinde ne varsa şimdi de aynısı var.
Şimdi, bir de şuna...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - İşsizlik sigortası...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Sayın Günal, böyle soru geleceğini bilseydim, inanın, rakamları alır gelir burada onları da gösterirdim. Ya şimdi içini de söyleyeceğiz. Hangisinden... Süre kısıtlı.
BAŞKAN - Evet, toparlayabilirseniz...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şimdi, Türkiye bütçeyle alakalı iyi gidiyor mu? İyi gidiyor. Bütçe kalemleri içerisinde az önce ödediği finansman maliyetiyle alakalı bir eleştiri geldi. Bunu daha da aşağılara indirmemiz gerekir mi -az önce Sadık Bey de verdi- yüzde 11 seviyelerine? İndirmemiz lazım ama bunun nereden geldiğine iyi bakmak lazım. Yani Türkiye hangi şatlarda ne kadar finansman maliyetine katlanıyordu, bu finansman maliyetini bu ülke nereye düşürmüş, bunu da yok sayamayız. Yani yüzde 43 seviyelerinden, yüzde 47 seviyelerinden Türkiye Cumhuriyeti devleti bunu 11,9 seviyelerine indirmiş. O oranı vermiş olsaydık biz finansman maliyetine bugün çok daha ciddi rakamlar ödenmiş olacaktı. Ama bugün bu rakam buraya düşmüşse işte buradaki mali yapıdaki güçlü, bütçedeki mali disiplindeki güçlü yönlerimizden dolayı bu rakamlar buraya düşebiliyor veya artık Türkiye daha uzun soluklu finansman bulabiliyorsa uluslararası piyasalarda buradaki mali yapının...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Muş, toparlarsanız lütfen...
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Son bir şeyi daha ifade edeyim: Bunları buradaki Komisyon üyelerinin ben takdirine sunuyorum, kamuoyunun takdirine sunuyorum. Bunları bu Hükûmet, bu ülke başarmış mıdır? Başarmıştır. Ama az önce de söyledim. Biz finansman maliyetini 11,9'dan 5'e indirelim. Bunun için çalışalım mı? Çalışıyoruz da, bununla alakalı hedeflerimiz de var, gayretimiz de var. Bunu da daha da aşağılara mutlaka indireceğiz, bunun başka çaresi yok. Türkiye mutlaka önümüzdeki yıllarda çok daha düşük bir bütçe açığını vererek yoluna devam edecektir.
Beni dinlediğiniz için ben herkese tekrar Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.