KOMİSYON KONUŞMASI

GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Komisyon üyeleri, değerli uzmanlar, kıymetli basın mensupları; öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisinin 4 siyasi partisinin bir araya gelerek bağımlılıkla mücadeleyle ilgili kurduğu Komisyonun çalışmalarını ben de yakından takip ediyorum. Bizim Bakanlığımıza bağlı Eğitim, Kültür, Araştırma Genel Müdürlüğü ve Müsteşar Yardımcısı bir sunum ve bilgilendirme yaptı. Tabii bunların üzerine ben genel görüşleri aktarmak için şu anda davetiniz üzerine geldim. Gerçekten de çok mutlu oldum çünkü Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak biz uyuşturucuyla ve bağımlılıkla mücadeleyi çok önemsiyoruz. Bu yıl özellikle yaptığımız yani Bakanlıkta başladığımızdan itibaren yaptığımız pek çok çalışmanın içerisinde mutlaka bağımlılıkla mücadeleyle ilgili bir toplantı, konsept, bir çalışma yer alıyor. Tabii, bana göre uyuşturucuyla mücadele terörle mücadeleye eş değer. Bunu her yerde de ifade ediyoruz. Çünkü uyuşturucu, madde bağımlılığıyla beraber toplumumuzun genlerini, toplumumuzun değerlerini bozmaya çalışıyorlar. O yüzden Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak bize düşen görev biz bu işin önleyici yerindeyiz yani gencimiz uyuşturucuya, maddeye veya diğer internet bağımlılığına ulaşmadan önce neler yapabiliriz, biz Bakanlık olarak onları nasıl kendi tarafımıza çekebiliriz, bu illetten uzaklaşmasını nasıl sağlarız. Tabii, ben daha önceleri de spor kulüplerinde yöneticilik yaptığım için ve aynı zamanda riskli bölgede büyüdüğüm için bu konuyu da yakinen biliyorum.

Madde bağımlılığıyla mücadelede öncelikle işin özünde bir kere sevgi olmalı. Yani ailenin yapısı ve ailenin, o çevrenin bireye, çocuğa olan yaklaşımının sevgiyle başlaması önemli. Şimdi, ailelerde eğer biz birbirimize olan sevgimizi göstermezsek sorun başlıyor. Yalnızlıkla başlıyor sorun. Örneğin, işte hepimiz görüyoruz, evimizde oturduğumuz zaman çocuğumuz bize öbür odadan mesaj atıyor. Hâlbuki sevginin sermayesi yok. Gidip biz baba olarak, anne olarak çocuklarımızı dinlememiz lazım. Bir kere dinlemekle başlıyor. Öncelikle biz çocuklarımızı dinlemeliyiz, onlara zaman ayırmalıyız ve onların taleplerini dinledikten sonra yerine getirmek için çaba harcamamız gerekiyor. Tabii bunu ben nereden biliyorum? Kendi çocuklarımdan biliyorum. Siyaset nedeniyle ve diğer şeyler nedeniyle uzak kaldığımız için eve gittiğimizde mutlaka ve mutlaka çocuklarıma sarılıyorum ve onların bu duyguyu hissetmesini özellikle arzuluyorum. Çünkü onu dinlemezseniz onu dinleyecek birisi var, baktığınız zaman internet yönünden, internet bağımlılığını koyun, onun dışında arkadaşları var onları dinleyen, arkadaş ortamı var. Dolayısıyla bunu, sevgiyi koymamız lazım baş noktaya.

Şimdi, bir ev düşünün, evin birinde spor yapan bir çocuk var. Hafta sonu ailesi, annesi babası veya kardeşi onu spora götürüyor, spor yapıyor, işte madalyalar kazanıyor, maçlarına gidiyorlar, herkes onunla gurur duyuyor, çocuk kendisiyle gurur duyuyor. Spor yapan bir genç yaptığı spor nedeniyle vücudunu tanıyor, vücudunu beğeniyor, kendini beğeniyor çünkü, o vücuda zarar vermesi mümkün değil. Bakıyor kasları başarılı, herkes onu takdir ediyor, takım içerisinde arkadaşlarıyla fikirlerini, görüşlerini paylaşıyor, ortak bir hedefe doğru gidiyorlar ve dolayısıyla mutlu bir birey, paylaşmayı bilen bir birey, yalnız değil. Diğer tarafta bir aile düşünün, evde uyuşturucu kullanan bir genç var ve o gencin ailesine yaptığı, uyuşturucu bulmak için annesinden para istemesinden tutun, babasından veya çevresinden para istemesinden tutun gördüğünüz tablo, evin sağını solu kırmaktan tutun, komşuyu rahatsız etmekten tutun, o apartmandaki, bloktaki herkesi düşünün, onların bu konu üzerinde neler hissettiğini hepimiz görüyoruz, pek çok yerde de buna benzer haberleri ve şeyleri görüyoruz. Dolayısıyla işin içerisinde sevgi mutlaka olmalı. Spor da sevginin en çok yoğunlaştığı alanlardan bir tanesi. Dolayısıyla biz Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak gençlerimizi spora yönlendirmek için mahallî idarelerle, okullarla ve bölgelerdeki amatör spor kulüpleriyle beraber bu gençlerimizi spora yönlendirmek için yoğun bir şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Buna çok önem veriyoruz. Bu noktada da amatör spor kulüplerimize destek verilmesi noktasında da pek çok şeyi gerçekleştiriyoruz.

Bizim tabii gençlik merkezlerimiz var, gençlik liderlerimiz var. Burada size belki bildirdiler, yaklaşık 6 bin formatörü eğittik biz. Yaklaşık 2 milyon 779 bin kişiye farkındalık eğitimi verdik bu gençlik merkezlerinde ve bizim kurumlarımızda ve 204 projeye yaklaşık olarak 17,5 milyon TL proje desteği verdik. Bunlar kimler? İşte mahalledeki sivil toplum kuruluşları, amatör kulüpler uyuşturucuya bulaşmış gençleri spor yönüyle, spor vasıtasıyla rehabilite etmek için veya onun öncesinde o riskli bölgelerdeki, riskli mahallelerdeki amatör spor kulüplerine de destek vererek o gençlerin uyuşturucu illetinden uzak kalmasını sağlamak için yapılan çalışmalar içerisinde... Bu formatörler kimler? Bizim bünyemizdeki, Kredi ve Yurtlar Kurumundaki yurt müdürleri, işte Kredi ve Yurtlar Kurumundaki psikologlar, sosyologlar ve bünyemizdeki antrenörler, gençlik kampları yapıyoruz, o gençlik kamplarının liderleri, gençlik merkezlerimizin müdürleri, Gençlik ve Spor il müdürlerimiz, ilçe müdürlerimiz ve gençlik merkezi müdürlerimiz. Dolayısıyla bu farkındalık eğitiminde de özellikle dezavantajlı gençlere, şehirler ve kültür projesi çerçevesinde gençlerimize, Türkiye olimpiyat hazırlık merkezlerindeki sporcu gençlerimize, gençlik kamplarındaki gençlerimize, yurtlardaki gençlerimize farkındalık eğitimi veriyoruz. Fakat esas olay şu: Önleyici olarak biz neler yapabiliriz? Biz işin önleyici noktasındayız. İşte bunun en önemli gücü spor. Sporun birleştirici gücü, sporun toplum üzerinde bir iletişim mecrası olması, iletişim gücü olması ve sporun etkin bir şekilde kullanılması. Burada tabii antrenörlere, ailelere büyük görevler düşüyor. Tabii her yere spor tesisi yapmaya devam ediyoruz. Pek çok ilde, ilçede okullarda spor tesisleri yaptık ve bu spor tesislerini de yapmaya devam ediyoruz. Bu noktada Bakanlığımızın ve Spor Toto Teşkilatımızın kaynaklarıyla beraber tesisler yapıyoruz. Fakat dikkat edilmesi gereken konulardan bir tanesi de bunu Millî Eğitimle beraber çok daha etkin bir şekilde yapmaya devam ediyoruz çünkü okul sporları özellikle de okullarda sporun yaygınlaştırılması için birtakım çalışmalar yürütüyoruz ve yoğun bir şekilde... Okul sporlarıyla alakalı, okul sporlarını desteklemekle alakalı bizim ayırdığımız bütçe yaklaşık 100 milyon TL. Yani burada okullarda spor kulüpleri kurulması, işte burada teknoloji kulüplerine destek verilmesi ama biz her gittiğimiz yerde de gençlerimize anlattığımız şeylerden bir tanesi "Teknolojinin esiri olmayın, siz onu yönlendirin, siz onu yönetin." olmuştur. Dolayısıyla bu noktada biliyorsunuz, Bağımlılıkla Mücadele Kurulu var Hükûmetimizin politikası çerçevesinde. Burada görev alan bakanlıklardan bir tanesi de bizim Bakanlığımız. Fakat şu çok önemli: Belediyelerimizin de özellikle bölgesinde -çünkü yerelde pek çok sivil toplum kuruluşuyla beraber bulundukları için- onlarla da ortak projeler yapıyoruz. Bizim bu yıl da bu tip projelere olan desteğimiz yaklaşık 20 milyon TL'ye ulaşacak. Yani bir örnek vereyim size: Şanlıurfa'da daha önce mağarada uyuşturucu satılırken, uyuşturucular kullanılırken şimdi oradaki sivil toplum kuruluşlarıyla beraber bizim Gençlik ve Spor İl Müdürlüğümüz ortaklaşa o mağaraları, o uyuşturucu kullanılan yerleri salona çevirdik. Biz oraya oradaki gençler için oradaki sivil toplum kuruluşlarını destekleyerek minder verdik, spor malzemesi verdik, spor aletleri verdik ve oradan şimdi şampiyonlar çıkıyor. Bunun pek çok örneğini işte dediğimiz gibi bu projeler çerçevesinde, bu zamana kadar verdiğimiz 17,5 milyon TL'lik proje çerçevesinde yapan sivil toplum kuruluşları da var. Şimdi Urfa'da orada çocuklar spor yapıyor ve oradan şampiyonlar çıkıyor. Özellikle de geçtiğimiz hafta, bizim belirlediğimiz o haritaya göre yani şeyden aldığımız haritaya göre 18 riskli ilimizin gençlik ve spor il müdürlerini topladık. Onlara o riskli bölgelerde bu gençler üzerinde sporun gücünü kullanarak, oradaki amatör spor kulüplere destek vererek, antrenör, malzeme ve diğer tesis destekleri vererek bu gençlerin spora yönlendirilmesi olarak bir çalışma yürütüyoruz, onu da daha etkin bir şekle taşıyoruz.

Bana göre spora yapılan 1 liralık yatırım 5 lira olarak geri dönüyor. Bunu nasıl değerlendiririz? Öncelikle tabii spor yapan bir genç çevresiyle barışık, toplumla barışık, enerjisini spor vasıtasıyla paylaşıyor ve çevreyle uyumlu. İkincisi: Sağlıklı, spor yaptığı için sağlıklı. Biliyorsunuz, bugünlerde çağımızın hastalıkları, obezite başta olmak üzere bakıyorsunuz gençlerimizin sağlıkları pek iyiye gitmiyor, spor yapan bir kitlenin artması gerekiyor. Dolayısıyla sağlık harcamalarında daha az film çektiriyor, daha az doktora gidiyor, daha az sağlık sorunları yaşıyor ve özellikle de tabii spor yapan gençlerimizin gelişimleri ve vücut yapıları çok daha güçlü oluyor. O yüzden bu da insan kaynağı olarak da ülkemizin kazancı oluyor. Suça bulaşma oranları çok düşük spor yapan gençlerimizde. Suça bulaşmadıkları için de çevrelerine zarar vermiyorlar. Onu Emniyetin yakalaması için veya işte takip etmesi için işte kolluk gücünün yaptığı harcamaların azaldığını düşünüyorsunuz. Toplumsal değerler onun yanında. Çok daha eğitime yöneliyorlar, eğitim sayesinde de insan kaynağı olarak da ülkemize faydalı bireyler olarak yetişiyorlar.

Bizim hedeflerimiz amatör spor kulüplerimize de bu yıl yaklaşık olarak 60-70 milyon TL civarında bir yardım gerçekleştireceğiz. Bunu gerçekleştirmek için de kulüplere, bir amatör kulübe verdiğimiz yardım destek, yöneticilere verdiğimiz destek sayesinde hem onlara malzeme desteği veriyoruz hem maddi destek veriyoruz hem de bölgedeki gençleri... Düşünün, bir amatör kulüp 3-4 branş açarak, her birinde 20 sporcu veya 30 sporcu düşünün, kendi yöresinde bir akşamda 40-50 genci veya 100 genci antrenman sahasına taşıyor veya bir gün içerisine taşıyor. Eğer siz o olanakları, tesisleri amatör branşları, amatör kulüpleri de aktif hâle getirmezseniz bu gençler ne yapıyor? Sokakta, sokakta. Sokakta olması tabii bizim aleyhimize. Biz de diyoruz ki Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak biz sokaklarda olacağız, gençlerimizi spora yönlendireceğiz. Sadece spor değil, bizim gençlik merkezlerimizde bu zamana kadar yaklaşık 2,5-3 milyon gencimize biz aynı zamanda sanat, kültür, müzik, resim başta olmak üzere pek çok aktiviteyle beraber onları sokaktan alıyoruz. Aynı zamanda bir kısmı üniversite için hazırlanıyor, bir kısmı derslerini yapıyor, bir kısmı yeni arkadaşlarla buluşuyor, bir kısmı spor yapıyor gençlik merkezlerimiz vasıtasıyla. Dolayısıyla bu yönden de gençlerimize dokunuyoruz.

Özellikle tabii biz burada sivil toplum kuruluşlarını destekliyoruz, sivil toplum kuruluşlarının bu çalışmalarına destek veriyoruz ve aynı zamanda bir alan olarak da teknoloji hızla ilerliyor, internet ortamındaki oyunlar, baktığınız zaman bilgisayar oyunları başta olmak üzere -çocuklarımız hepimizin çocukları- bir bakıyorsunuz elindeki telefonla veya diğer bilgisayarıyla beraber bu oyunlar o âlemin içerisinde. Dolayısıyla bununla ilgili olarak da, teknoloji bağımlılığıyla ilgili de çalışmalar yürütüyoruz. Onları bir yarışma moduna, onların alanına girmek açısından çalışmalarını yürüttüğümüz projelerimiz var. Özellikle de bu oyunlar içerisinde hem bizim geleneklerimize hem de dinimize yönelik karşı işaretler var, saldırılar var yani İslamofobi diyebileceğimiz bazı argümanlar görüyorsunuz oyunlar içerisinde. Bunları engellemek için de bu alanda olmamız gerekiyor. Bu alana yönelik biz yeni oyunlar üretmeye ve bu üreticileri de desteklemeye başladık. Tabii bu alan geniş bir alan. Özellikle de tabii bu Komisyonumuzun ortaya koyacağı değerlendirmeler, diğer bakanlıklardan gelen değerlendirmeler çok önemli. Biz özellikle Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak bu konuyu çok önemsiyoruz, ben birinci öncelik olarak bunu değerlendiriyorum. Gittiğim her yerde, gençlerle her konuştuğum noktada mutlaka çevrelerindeki arkadaşlarına uyuşturucu konusunda, onların davranışları konusunda yardımcı olmalarını, onları rehabilite edecek ortamlara veya spora taşımaları gerektiğini, sporun gücünü kullanmamız gerektiğini -bütün sivil toplum kuruşlarına, spor kulüplerine de görev düşüyor- her gittiğimiz yerde spor kulüplerinin yöneticilerine, başkanlarına da ifade ediyoruz bir araya geldiğimizde. Hatta ben yaklaşık iki ay önce spor medyasıyla Antalya'da Türkiye Spor Yazarları Derneğinin yaptığı toplantıya katıldım. O toplantıda ana tema da buydu. Ben kendilerine şunu söyledim: "Sizden ricamız, spor medyası olarak sporun gücünü kullanın. Sporun gücünü kullanarak bu uyuşturucuyla mücadelede etkin bir rol alalım." Bunun örnekleri var. Bazı sporcular var, ailesi ayrılmış, çocuk yalnız kalmış, çevresini değiştirmiş, uyuşturucuya bulaşmış ama biz o uyuşturucuya bulaşmış genci spor vasıtasıyla, sporu kullanarak bir noktaya taşımışız, şampiyon olmuş, spor sayesinde yeniden hayata dönmüş, çevresini değiştirmiş ve şampiyonluklar yaşamış kişilere örnek oluyor, kendi arkadaşlarına da örnek oluyor. Bunun örneklerini yapan pek çok belediye var. Bunu geçmişte de ben spor yöneticiliği yaparken de yaşamıştım, özellikle de takip etmiştim. Bu, madde bağımlısı gençlerden oluşturulan buz hokeyi takımı kurulmuştu ve buz hokeyi takımı bir belediyenin desteğiyle -Zeytinburnu Belediyesi o zaman benim seçim bölgemdi- kendileriyle beraber çalıştığımızda bu gençler Türkiye şampiyonu oldular ve spor sayesinde hayata tutundular. Dolayısıyla spor özellikle hem bu işin önlenmesi noktasında hem de rehabilitasyon noktasında gerçekten çok anlamlı ve olumlu. Bu noktada tabii diğer bakanlıklarımıza, Sağlık Bakanlığına, İçişleri Bakanlığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına çok daha önemli görevler düşüyor. Milli Eğitim Bakanlığının, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ve Gençlik ve Spor Bakanlığının önleyici noktada yani çocuğun veya gencin spor vasıtasıyla yalnız kalmaması ve uyuşturucunun pençesine düşmemesi için, yani önleme noktasında çok daha büyük rolü söz konusu.

Tabii, dediğim gibi, siz de ifade ettiniz, Türkiye, bir geçiş noktası. Özellikle de şunu unutmamamız lazım, uyuşturucu vasıtasıyla... Bizim bir de tabii, değerlerimiz var. Bu değerlerimiz bizi koruyan yapılardan bir tanesi ve özellikle aile bütünlüğü, ailenin güçlü olması çok önemli; yani biliyorsunuz, büyük aileler, güçlü aileler, birbirini takip eden aileler özellikle bu işin önlenmesi noktasında önemli.

Tabii, spor, aynı zamanda bir kültür. Bizim en büyük sıkıntılarımızdan bir tanesi de sporu tabana yaymak noktasında ciddi mesafeler kat etmemiz gerekiyor. Biz spor kültürünü daha yerleştiremedik, kitlesel olarak spor yapmayı da sevmemiz lazım. Özellikle de tabii, sporun bu yönünü, sağlık yönünü, işte uyuşturucuyla, madde bağımlılığıyla mücadele yönündeki değerlerini göz ardı etmememiz lazım.

Şunu da ifade edeyim. Bizim tabii, basınla beraber yürüttüğümüz bir proje var, bu proje çerçevesinde özellikle de şunu yapıyoruz: "Sporda kal, sağlıklı kal" çerçevesinde bir proje yürütüyoruz. O proje için de Ankara'da, İstanbul'da bir toplantı yaptık, Gaziantep'te, Antalya'da, İzmir'de toplantılar yapacağız ve bunun yanında, dediğim gibi, sokaklarda aktif olmayı planlıyoruz.

Bunun dışında da, amatör spor kulüpleri, özellikle Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu vasıtasıyla ve diğer sivil toplum kuruluşlarıyla beraber biz her zaman gençlerle bir arada olmayı hedefliyoruz ve mahalli idarelerle beraber de semt sahalarının yapımını artırıyoruz. Özellikle Doğu, Güneydoğu'da terörün ortaya koyduğu iklimi ortadan kaldırmak için de spor tesisleri, spor çalışmaları, aktivitelerine, oradaki spor kulüplerine destek veriyoruz.

Tabii, bir noktayı da ifade etmem lazım; özellikle sporun gücü hakikaten terörü de yenecektir. Biz buna da bir söylem olarak, bir aktivite olarak, bir strateji olarak bakıyoruz. Çünkü terör örgütleri özellikle gençlerimizi uyuşturucu madde veya madde bağımlılığı vasıtasıyla kendilerine birer militan olarak devşiriyorlar, onları öncelikle buna alıştırıyorlar ve daha sonra, uyuşturucu bağımlılığı oluşmasından sonra, madde bağımlılığı oluşmasından sonra onları istedikleri gibi kullanıyor, eylemlerde kullanıyor, onların gelecekleriyle ilgili bütün planlarını kendi planlarına devşiriyorlar ve onları işte, her türlü eylemde; dağda, tepede nerede olursa olsun kullanıyorlar. O yüzden uyuşturucuyla, madde bağımlılığıyla mücadelenin bu yönden de çok büyük önemi var. Dediğim gibi, biz her zaman Gençlik ve Spor Bakanlığı kaynaklarımızın büyük bir kısmını buraya harcamayı, buraya yönlendirmeyi ve bütün ortaklarımızla, paydaşlarımızla beraber bu mücadelede rol almayı, etkin olmayı hedefliyoruz. Bütün gençlik ve spor il müdürlerimizle beraber özellikle de riskli iller başta olmak üzere takiplerini yapıyorum ve kendi illerindeki riskli bölgelerde amatör spor kulüpleriyle beraber yapılan çalışmalarda, aktivitelerde yer almalarını, spor etkinlikleri yapmalarını, okullardaki spor faaliyetlerine destek vermelerini söylüyoruz ve bunu da arttırarak devam ettiriyoruz. Dolayısıyla bu noktada şunu söylüyorum: Sahada olacağız; bizim en önemli işlerimizden, birinci önceliklerimizden bir tanesi bu ve bunu her yerde de söylüyoruz.

Bunun dışında tabii, bizim eğitim ve kültür biriminin yaptığı çalışmalarda dünyadaki modelleri inceliyoruz. Dünyada uyuşturucuyla, madde bağımlılığıyla ilgili mücadelede diğer ülkelerin yaptığı çalışmaları da değerlendiriyoruz, oradaki modeller üzerinde çalışmalar yürütüyoruz ve tabii ki amatör sporun özellikle sahaya yayılması, semtlere, sokaklara taşınması noktasında da biz tüm yerel yönetimleri, mahallî idareleri birlikte çalışmaya davet ediyoruz. Valiler toplantısına da katıldığımda valilerle yapılan toplantıda da özellikle üzerinde durduğum, konuşmada ifade ettiğim konu, valilerimizin, işte mülki idare amirlerinin, belediye başkanlarımızın mutlaka gençlerle bir arada olmaları, gençleri spor aktivitelerine teşvik etmeleri. Bu noktada yapılan her türlü destek ve projede yanlarında olacağımızı, destek olacağımızı ifade ediyoruz. Dolayısıyla tabii, arkadaşlarımız bununla ilgili olarak İzlanda modeli üzerinde çalışmalar yürütüyor. Burada bir rapor hazırlayıp onu yayınladık ve onun dışında rol almaya devam ediyoruz.

Tabii biliyorsunuz, Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak aynı zamanda Kredi Yurtlar Kurumunda yaklaşık 638 bin üniversite öğrencimiz bizimle beraber; onların hem eğitim öğretim hayatlarında hem de sosyal hayatlarında birlikteyiz. Onlara Kredi Yurtlar Kurumu bünyesinde uzmanlarla eğitimler veriyoruz. Bu ülkenin geleceği olan gençlerimiz olarak gelecekte toplumda önemli roller alacaklarını ve toplumumuzu tehdit eden uyuşturucu tehdidinin, uyuşturucu ve madde bağımlılığı tehdidinin toplumumuzun genlerini etkilemesine müsaade etmememiz gerektiğini ifade ediyoruz.

Tabii biraz evvel de ifade ettiğim, orada da söylediğim gibi spor basınından gençleri spora yönlendirmek noktasında desteklerini istiyoruz, uyuşturucuyla mücadelede onların desteklerini istiyoruz. Bu sadece Gençlik ve Spor Bakanlığının tek başına yapabileceği veya başka bir bakanlığın tek başına yapabileceği bir mücadele değil; bu, toplumun her kesiminin, her katmanının birlikte yapabileceği bir mücadele ve dediğim gibi biz bu noktada yoğun bir şekilde çalışmalarımızı yürütüyoruz özellikle sokaklarda olarak, sokaklarda yer alarak.

Bir konu da tabii bizim için bir dezavantaj, onu da ifade etmem lazım. Şöyle söyleyeyim, özellikle bizim madde bağımlılığıyla mücadelede bir noktamız da şu: Biliyorsunuz ben daha önce, geçtiğimiz dönemde Dopingle Mücadele Komisyonu Başkanlığı yapmıştım. Şimdi tabii, bu dopingle mücadele de aynı zamanda bu ilaç kullanımıyla bağlantılı bir husus. Doping kullanan sporcuların bir kısmında daha sonra uyuşturucu kullanımına doğru bir meyil oluşuyor. Biz tabii, şu anda Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak "Dopinge Sıfır Tolerans Projesi" uyguluyoruz, sıfır tolerans stratejisi uyguluyoruz. Onlarca, yüzlerce doping numunesi alınıyor ve Millî Olimpiyat Komitesine bağlı Dopingle Mücadele Komisyonumuzca ve dolayısıyla sporcular açısından da bir doping kontrolünün de etkin bir şekilde yapılmasıyla çünkü bir sonraki süreçte bakıyorsunuz... Özellikle de karşılaştığımız bir alan da bu özel spor salonlarında "anabolik steroid" kullanımı, biliyorsunuz kas büyütmesiyle gençlerimizin vücutlarını daha iyi göstermek için yaptıkları işte vücut geliştirmesi ve fitness salonlarında karşılaştığımız bir durum. Buranın da tabii kontrolü noktasında İçişleri Bakanlığımızla birlikte çalışıyoruz; o yüzden bu da bir alan. Ben bunu, tabii, geçtiğimiz dönemde yaptığım Komisyon Başkanlığı nedeniyle de biliyorum. Orada da özellikle sporcularda ve işte, vücut geliştirme sporu yapan gençlerimizde bu tip eğilimleri gözlemlemiştik o zaman o gelen raporlar çerçevesinde.

Özü şu: Bu, topyekûn bir mücadele. Biz bütün salonlarımızla, yüzme havuzlarımızla, antrenörlerimizle, bütün bireylerimizle bu noktada mücadelede olacağız ve dediğim gibi, projelere desteğimizi sürdüreceğiz. Sporcu sayısını ne kadar çok artırırsak, kulüp sayısını ne kadar çok artırırsak ve yerel yönetimlerle, mahalle muhtarlarıyla, işte, bölgenin, o yörenin ileri gelenleriyle beraber o amatör spor kulüplerini desteklersek mahallî idarelerle beraber toplumumuzu tehdit eden bu uyuşturucu, madde bağımlılığını giderecek çalışmaları başaracağımıza inanıyoruz. Bu noktada tabii, Komisyonumuzun çalışmalarının sonucunda gelecek rapor bizim için de önemli, bize de bir yol gösterir çünkü pek çok uzmanı dinliyorsunuz, pek çok disiplini, pek çok bakanlığı dinliyorsunuz. Biz Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak bu noktada yoğun bir şekilde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle de tabii, şimdi spor tesislerinin sayısının artması, tesislerin sporcu sayısının artmasıyla beraber şu anda 8 milyon civarında lisanslı sporcumuz var ve biz tabii bunun sayısını artırmayı, kulüp sayısını artırmayı hedefliyoruz. Bu noktada yerel yönetimlerle beraber etkin bir şekilde çalışacağız. Tabii, bu raporun tamamlanmasından sonra da bu raporda Komisyonumuzun bize önereceği, Gençlik ve Spor Bakanlığına önereceği görevleri de büyük bir mutlulukla yapacağız.

Onun dışında, tabii, biliyorsunuz, dediğim gibi Bağımlılıkla Mücadele Komisyonumuzun çalışmaları var. O noktada da Başbakan Yardımcımız Sayın Recep Akdağ Bey'le beraber bir araya geliyoruz ve uzmanlarımız da çalışıyor ve bununla ilgili de bir yol haritası belirlenmiş durumda. O yüzden inanıyoruz ki güçlü bir gençliği güçlü bir Türkiye olarak görüyoruz. O yüzden de hepimizin, herkesin bu mücadelede üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz.

Ben şimdilik burada durayım, soru olursa onlara cevap veririz.

Teşekkür ederim.