KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, şimdi, biz iki buçuk yıldır bu politikalarınızın yanlış olduğunu, genişlemeci politikaların, palyatif tedbirlerin işe yaramayacağını... Ortada bir hasta var, ameliyat masasında; ameliyat yapmamız gerektiğini diyoruz ama siz bünyeye boyuna morfin veriyorsunuz. Ya, bünye diyor ki "Benim ağrım var, sancım var arkadaş. Bak, hastayım." "Yok, sana kortizon vereceğim, morfin vereceğim." diyorsunuz. İhtiyacımız olan ameliyattır; ameliyat da yapısal reformlardır, tedbirlerdir. Bu bir yapısal reform değil Sayın Bakan, yüzde 1'i ilgilendiren bir KDV şeyi ve şapkadan çıkan ikinci torbadan... 2017'de KGF çıkmıştı, o yüzden buraya geliyorum, şimdi de KDV çıktı; KGF yerine KDV geldi şapkadan. Ne yapacaksınız? Piyasaya para vereceksiniz. Kime? Bakın, burada ilanı.

İnşaatçılar sıkıştı, değil mi Sayın Bakan, kapınızdalar? İnşaatçılar sıkıştı, inşaatçılara şu anda iade yapılacak KDV'ler. Başka? Taahhüt yapan şirketler var, onlar bekliyor. Yandaş, işte, efendim, 3 tane yakın; Kolin-Cengiz-Limak.

CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ya, ne alakası var? Adamların alacağı var.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Var, var, alacakları var, onlara para verilmesi lazım çünkü sıkıştılar. Ama, bakın, biz diyoruz ki: 80 milyon sıkıştı arkadaşlar. 80 milyonu ilgilendiren bir yapısal reform yapmamız lazım, KDV'yi topyekûn ele almamız lazım. Bu kadar dolaylı vergilerin hakim olduğu bir ülkede yüzde 70 dolaylı vergi veren bir Maliye Bakanı "reform" diye bir madde getiriyorsa, dolaylı vergileri eksilten, doğrudan vergileri yükselten bir vergi reformu getirmesi lazımdı. Böyle bir şey yok.

Sayın Bakan, yapmamız gereken, hassaten söylüyorum, bir an önce yapısal tedbirleri içeren torbalar getirmeniz ve bu anlamda da bu torbanın da... Siz diyorsunuz ki "Bütçe imkânları çerçevesinde." Bu yıl diyelim ki 30-40 milyar TL piyasaya vereceksiniz öncelikle inşaatçılar olmak üzere ve piyasayı bir miktar rahatlatacaksınız ama sonucu ne olacak, bir de bunu düşünüyor musunuz? Bakın, enflasyonumuz, çekirdek enflasyonumuz 12. Bu çekirdek enflasyonu yüzde 10'un üzerinde katılaştıracak bir torbadır, artı vereceğiniz parayla. Enflasyonu yükseltecek, faizleri yükseltecek, döviz kurunu daha da yükseltecek, cari açığı daha da büyütecek bir torbadır. Eğer ki siz bütçeden bir bölüm feragat ediyorsanız karşılığında tedbir koymanız lazım. Sonuçta piyasaya para vereceksiniz. Katılaşmış bir gelir gibi sayılan bir şey var hanenizde ve bunu piyasaya vereceksiniz. Bunun karşılığında ne tip bir vergi almayı planlıyorsunuz? Kimden alacaksınız? Yüzde 100'den alacaksınız değil mi? Yani yüzde 1'e para verip yüzde 100'den vergi alacaksınız. Yani yüzde 1'i rahatlatacaksın, yüzde 100'den vergi alacaksın ve Sayın Başkan, bu vergi adaletini de bozan bir maddedir. Elbette, bakın, bununla ilgili bir tedbir söz konusu olabilir ama bu tedbir yapılırken hem bunun nasıl finanse edileceği, nasıl vergilendirileceği ortaya konmalı, vergilenmiyorsa, biliyorsunuz, borç almak zorundasınız. Borç aldığınız zaman da faizleri yükseltmek zorundasınız. Bu tedbiri bize anlatmadınız. Evet, ben piyasaya bu yıl 40 milyar TL vereceğim, bu 40 milyar TL'nin karşılığında bunu şöyle finanse edeceğim... Borçla mı finanse edeceksiniz, vergiyle mi, dolaylı vergi mi, doğrudan vergi mi? Yani sermayeye para verirken sermayeden mi alacaksınız, 80 milyondan mı alacaksınız? Almıyorsanız da borç mu alacaksınız? Borç alacaksanız bu iktisadi dengelerimizi nasıl etkileyecek? Enflasyonu, faizleri, döviz kurunu nasıl etkileyecek? Bununla ilgili hiçbir şey söylemediniz. "Ben, arkadaş, parayı vereceğim." diyorsunuz ama karşıt tedbiri yok. Arkadaşlar, bakın, burada kayıtlara geçsin diye uyarıyorum, büyük bir iktisadi krizin eşiğindeyiz. Açıkça söyleyeyim: Hükûmet seçim ekonomisine girmiş durumdadır. Güvenlikçi politikaları yükseltmiştir, seçim ekonomisine girmiş durumdadır ve bu cari dengeyle, bu enflasyonla, bu faizlerle eğer ki, bakın, bu notlarla -Moody's diyeceğim yine çünkü borç verenler bu notlara bakıyorlar, biz değil, borç verenler bakıyorlar- daha yüksek faiz isteyecekler ve bu sürdürülemez arkadaşlar. Bir noktada müzik durduğu anda büyük bir döviz krizine ve büyük bir iktisadi krize girebiliriz ve bu da ülkemizin bağımsızlığına çok önem veriyoruz ya hep beraber, bu bağımsızlığımızı bir noktada kaybetmek demektir, tekrar IMF kapılarına düşmek anlamına gelir ve tekrar belli noktalarda uluslararası güçlere taviz vermek anlamına gelir. Bu anlamda, cari kriz riskini bir an önce düşürüp ülkemizin kurumsal yıpranmışlığını gidermemiz gerekiyor, kurumlarımızı güçlendirip hukuk devleti olduğumuzu tekrar göstermemiz gerekiyor, bu anlamda, iktisadi dengelerimizi tekrar toparlamamız gerekiyor. Aksi takdirde, bu tip palyatif tedbirler iktisadi krizin vadesini kısaltır. Ben üç vakte kadar diyorum, eğer böyle şeylere hız verirseniz o üç vakit üç ay olabilir arkadaşlar.