KOMİSYON KONUŞMASI

NURSUNA MEMECAN (Sivas) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ben de bir satır genel olarak bir şey söylemek istiyorum. Tabii, kamu güvenliği ve bireysel haklar zaman zaman çakışabiliyor ve hangisini tercih edeceğiz, kamu güvenliği mi, bireysel hak ve özgürlüklerimiz mi? Bu sadece Türkiye'de değil, dünyada da çok tartışılan bir olay. Hele şimdi son zamanlarda meydana gelen, Amerika'da meydana gelen, İngiltere'de meydana gelen olaylarla daha da çok gündeme gelmiş bir konu. Ben, şahsen, bireysel hak ve özgürlüklerin her zaman ön planda tutulmasını, bireysel hak ve özgürlükler gözetilerek kamu düzeninin sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Kamu güvenliği sağlanırken, bir kere illa bu olaylar üstünden değil, olaylar olmadan önce dil üzerinden de konuşulması gerektiğini, daha birleştirici... Hele Ali de söyledi, bizim bölgede çok fazla oluyor bu olaylar. İşte Amerika'da birkaç senede bir böyle olay yaşanırken, bizim ülkede haftada birkaç defa bu tür olaylar, protesto olaylarında şiddet yaşanıyor. Yani sadece protesto olayları değil. Burada da bunlara dikkat etmemiz gerektiğini düşünüyorum. İnsanların toplu olarak bir araya gelme, fikirlerini söyleme, barışçı yollarla kendilerini ifade etme en doğal hakları. Buna çok çok saygı göstermek lazım. Her toplantının, toplu gösterinin bir şiddete döneceği gibi algılanmaması lazım ve konuşulan dil, polisin yaklaşımı, başka güçlerin yaklaşımının da bu şekilde olması lazım. Yani, daha yumuşatıcı, anlayış gösterici. İşte demin konuşuldu, yolu kapatıyor ve "Hayır, buradan geçemezsin." dediği zaman zaten oraya bir tepkiyle gelmiş insanlarda daha çok tepki doğuruyor. Hele şiddet işin içine girdiği zaman şiddet şiddeti de doğuruyor. Buralara gelmeden çok yapılabilecek şeyler var. Bunlara da dikkat etmek lazım. Şiddet kullanımı konusunda da çok temkinli olması lazım, polisin eline aldığı şeyi, her şeyi durduracağım diye ne kadar çok kullanılırsa o kadar çok da karşıdan tepki oluyor.

Bir de, hani bütün bu koruyup kollamayı, kamu düzenini sadece polisten bekleyemeyiz, istihbarat olması lazım. Daha iyi istihbaratla nerelerde ne gibi şeylerin planlandığını... Yani, bu barışçı protestocularla şiddete yönelik protestocular arasındaki ayrımı da öncesinde belirlemek lazım. Her barışçı protestocuyu şiddet eylemine yönelen birileri gibi düşünmemek lazım, ona göre davranmak lazım. Bu konularda da poliste belki daha çok eğitim ve bir mental değişikliğe ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Hep karşıdakini suçlu ve kendine yapılmış bir şey gibi algılamaması lazım. Polisin görevinin cezalandırmak değil, yatıştırmak olduğunu daha iyi anlaması lazım. Birçok defalar cezalandırmaya da geçebiliyor yaptıkları şeyler. Onun için hani burada eğitim olması lazım, daha çok karşıdakinin haklarına saygılı olunması lazım ve tabii ki hiç kimsenin protesto yaparken eline şiddetle başvuruyor olması asla da kabul edilemez bir şey olması lazım. Hiçbir şekilde bunlara göz yummamalı ama bireysel hak ve özgürlüklere de değer verilmeli.