KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Aslında, hep tekrar ediyoruz belki ama bütün bu düzenlemeler 15'inci maddenin amacına hizmet eden maddeler. Burada da hem temsilde adalet ilkesi hem demokrasi, özgürlük ve adil bir sistemin oluşması açısından hakikaten sıkıntılı bir düzenleme. Zira, tekrar tekrar dile getirildi. Tekrara gitmemek açısından bu maddeyle ilgili bir iki hususu ifade etmek isterim.

Şimdi, arkadaşlar da söyledi, yüzde 9,99 oy alan bir siyasi parti Mecliste temsil edilmeyecek ama belki yüzde 1 oy alan bir parti Meclise ittifak sayesinde girecek. Daha da vahimi şu: İttifaktan dolayı, ittifak oylarından dolayı... Çünkü bu sisteme göre milletvekili sayısı ittifak içindeki partilerin aldığı oy oranı üzerinden paylaşılmayacak, ittifakın toplam oyu üzerinden paylaştırılacak, daha sonra ittifak içerisinde yer alan partilerin aldığı oy oranları üzerinden paylaştırılacak ama bu, şöyle bir sonuç doğurabilir: Yüzde 3 ya da 4 oy almış bir parti, ittifak içerisinde yer alan bir parti Parlamentoda grup oluşturabilir ve dolayısıyla yüzde 9,99 oranında oy almış bir parti örneğin, hazine yardımından faydalanmazken böyle bir parti grup oluşturacağı için hazine yardımından faydalanmış olacak.

BAŞKAN - Sayın Adıyaman, sadece kayıtları düzeltmek adına söyleyeyim.

Şöyle: Yüzde 9 oy almış bir parti, milletvekili çıkaramasa dahi, kanun gereğince, kendi kanunu gereğince yüzde 3'ü geçtiğinden dolayı hazine yardımından yararlanabiliyor. Bunu sadece sizi değil, kayıtları düzeltmek adına söylüyorum.

Buyurun devam edin.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Anladım, yüzde 9,99 değil. Ben de yüzde 1 oy olan yararlanacak, yüzde 2 nokta...

BAŞKAN - "2" derseniz sizin örneğiniz olur.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - 2,99 oy alan. Yani ortada netice itibarıyla bir adaletsizlik, bir eşitsizlik var, kastım o yani partiler arasında.

BAŞKAN - Anladım, ben de sadece kayıtları düzelttim.

Buyurun.

MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Yine, burada daha önceki konuşmalarımda da ifade ettiğim gibi, yüzde 9,99 gibi bir teveccüh görmüş bir siyasi parti, bir düşünce, bir program, bir önerme Mecliste olmayacak ama örneğin toplumdan yüzde 1 gibi kabul görmüş bir parti Parlamentoda temsil edilmiş olacak. Bu yönüyle de Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı bir durum doğuyor.

Daha da vahimi -tabii burada gene geçmiş şeylerde ifade ettik- bir subjektif ya da bir siyasi saik var, bu çok açık, çok net. Siyasi saik şu: Sisteme ya da statükoya -öyle diyeyim- aykırı, farklı önermeler içeren partileri Parlamento dışında tutmak ve yüzde 50 artı 1'le seçilmiş mutlak hâkimiyetini inşa edecek tek adam rejimi, yetmiyor, aynı zamanda Parlamento üzerinde de bir otorite, bir hâkimiyet kurma hedefi güdülüyor. Siyasi Partiler Kanunu ve Seçim Kanunu'nun özellikle adayları belirleme süreçlerini de göz önünde bulundurduğumuzda mevcut sistemde -özellikle Siyasi Partiler Kanunu'nda- milletvekillerinin de çoğunlukla âdeta parti genel başkanları tarafından atandığı hesaba katıldığında çıkacak sonuç... Yani barajla farklı seslerin yansıması engelleneceğine göre, Parlamentoda mutlak çoğunluk hedeflendiği için tek kişi yani "Cumhurbaşkanı" sıfatını taşıyan yürütmenin başı, Hükûmeti atayacak, bakanları atayacak, gerektiğinde görevden alacak kişi, aynı zamanda Parlamentoda da tam hâkimiyet, mutlak hâkimiyet kurmuş olacak. Dolayısıyla nasıl bir sonuçla karşılaşacağız? Parlamentodaki milletvekilleri noter görevi görmüş olacak ama yürütmenin başında sorumsuz olan Cumhurbaşkanı ya da Cumhurbaşkanı Hükûmetinde başta olan kişi, sadece Hükûmeti kontrol etmeyecek, Parlamentoyu da tamamen tahakküm altına ya da vesayeti altına almış olacak. Dolayısıyla yürütmeyle yasama arasındaki kuvvetler ayrılığı ilkesi, pratikte hiçbir anlam ifade etmeyecek. Yasama ya da Parlamentonun tamamen yürütmenin denetimi altına girdiği bir sistemle karşı karşıya kalmış olacağız.

Geçen konuşmamda ifade ettiğim gibi, burada mesele sadece tek kişi, şu parti, bu parti değil ama Türkiye önümüzdeki süreçte, bu sistemle, sürekli bir biçimde, çokluğun hükümranlığının, çokluğun otoritesinin ya da çoğunluğun tahakkümünün azınlıklar üzerinde devam edeceği bir sisteme geçmiş olacak. Bu yanıyla Anayasa'ya aykırı buluyorum bu maddeyi.

Teşekkür ediyorum.