| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/913) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 14 .02.2018 |
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, saygıdeğer Komisyon üyeleri, değerli bürokratlar, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında Cenab-ı Hak'tan, Afrin'de Türk devletinin bekası ve Türk milletinin huzur ve güvenliği için mücadele eden kahraman askerlerimize yâr ve yardımcı olmasını niyaz ediyorum. Allah, şehitlerimize rahmetiyle muamele etsin, gazilerimize şifa ihsan eylesin.
Değerli Komisyon üyeleri, ticaret hayatını yakından ilgilendiren ve 1932 yılından beri yürürlükte olup bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle çok sayıda değişikliklere de uğramış olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nda, ticari hayattaki gelişmelere uygun ve yatırım ortamının iyileştirilmesi yönünde tedbirler kapsamında bazı değişikliklerin yapılmasını bir gereklilik olarak değerlendiriyoruz. Ülkemizdeki yatırım ortamının iyileştirilmesinin, yargı sisteminin kalitesi, hızı ve sözleşmelerin icrası konusundaki gücüyle yakından ilişkili olduğu hepimizin malumudur. Ekonomi ve hukuk alanlarının birbiriyle olan yakın ilişkisi nedeniyle yatırım ortamının iyileştirilebilmesi için etkin ve öngörülebilir bir hukuk sisteminin varlığı da kaçınılmazdır. Zira, yatırım ortamına ilişkin ekonomik teşvikler ne kadar olumlu olursa olsun, beraberinde ülkedeki hukuk güvenliği ve hukuki süreçlere ilişkin öngörülebilir bir ortamın olmaması büyük ve kalıcı yatırımcılar için caydırıcı bir unsur olmaktadır.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde, yatırımların ve üretimin artırılması için ekonomik tedbirler yanında idari işleyişe ve yargılama sürecinin hızlandırılmasına ilişkin hukuki tedbirlerin de alınacağı belirtilmiştik. Kanun tasarısıyla iflasın ertelenmesi müessesesinin kaldırılarak konkordato kurumunun revize edilmesi ve elektronik tebligat zorunluluğu kapsamının genişletilmesine yönelik hükümlerin yer aldığı kapsamlı bir düzenleme yapılmaktadır. Kuşkusuz en önemli değişiklik iflas ertelemenin yürürlükten kaldırılması ve konkordato kurumunun güçlendirilmesidir. İflas ertelemeye ilişkin hususların uygulamada suistimal ediliyor olması, bu kurumdan beklenen etkinin konkordato kurumuna ilişkin düzenlemelerle değişiklik yapılmak suretiyle karşılanması yoluna gidilmesi uygulamadaki aksaklıkları giderebilecektir. Burada önemli olan, borçlu ve alacaklı bakımından suistimallere fırsat verilmemesi ve haklarının korunmasıdır. Bütününe bakıldığında, esasen düzenlemenin bu amaca hizmet ettiği de görülmektedir.
Tasarıda, alacaklılar ile borçlunun bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif bir şekilde kullanılması amacıyla yapılan değişikliklerin ticari ve sosyal hayatı olumsuz etkileyen bazı sorunları giderebileceğini değerlendiriyoruz.
Bununla birlikte, alt komisyonda birçok düzeltme yapılmış olmakla beraber, gözden geçirilmesinde fayda olacağını düşündüğümüz bazı hususları da takdirlerinize arz etmek istiyorum. İcrada ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün hâlinde satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edeceği değerlendirilen malların bir bütün olarak paraya çevrilmesi öngörülmekte ise de özellikle taşınmaz mallarda bağımsız bölümler arasında ticari ve ekonomik bir bütünlük varsa veya irtifak hakları gibi sınırlı ayni haklar söz konusu ise bir bütün hâlinde paraya çevirme uygulaması sorun yaratabilecek, ayrıca mükellefler listesinde lehine hak tesis edilmiş olan üçüncü kişilerin menfaatlerinin ihlali söz konusu olabilecektir. Benzer bir sorun iflas işlemlerinde de görülebilecektir. Ayrıca, bir bütün hâlinde paraya çevrilecekler kapsamında marka ve patent haklarının bulunup bulunmadığının da açıkça belirlenmesi tereddütlere mahal bırakmamak adına uygun olacaktır.
Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verileceği ve güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühletin altı aya kadar uzatılabileceği düzenlenmektedir. Verilen bir yıllık kesin mühlet süresi içerisinde her ne kadar ara raporlar sunulacak olsa da, ticaret hayatının dinamizmi karşısında baştan bir yıllık uzun bir süre tayin edilmesi problem yaratabilecektir. Zira, iyileşme ümidinin olmadığı durumlarda borçlunun bir an evvel iflâsı ve alacaklıların alacaklarına kavuşmaları hakların korunması bakımından yerinde olacaktır.
Yine, kesin mühletin sözleşmelere olan etkisi düzenlenirken alacaklılar yönüyle herhangi bir sınırlamaya gidilmemiştir. Oysa, kesin mühletin sözleşmelere olan etkisinin konkordatodan etkilenen alacaklılarla sınırlandırılması uygun olacaktır. Alacaklılar yönüyle herhangi bir sınırlamanın olmaması kötüye kullanıma ve konkordatodan etkilenmeyen alacaklılar için hak kayıplarına yol açabilecektir. Tasarı, yapılacak olan alacaklılar toplantılarında, alacak ve alacaklı çoğunluğunun hesabında dikkate alınmayacak borçlu yakınlarını, borçlunun eşi, anası, babası ve çocuklarıyla sınırlı tutmuşken alt komisyonda mal kaçırmanın ve benzeri suistimallerin önlenmesi bakımından borçlunun kardeşleri ile birinci derece sıhri hısımlarının da kapsama alınmasının yerinde olduğunu değerlendiriyoruz. Konkordatonun tasdiki kararında tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir kayyum tayin edilmesi öngörülmektedir ancak oluşan durumun yeniden yapılandırmaya ilişkin olması nedeniyle tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlama görevi için proje denetçisi atanmasının daha uygun olacağı, düzenlemenin kayyum atama yönünde yapılacak olması hâlinde ise kayyumun görev, yetki ve sorumluluklarının açık bir biçimde belirtilmesinin uygun olacağını değerlendiriyoruz. Öte yandan, konkordato komiserinin işlevinin önemi dikkate alındığında, yönetmelikte nitelikleriyle birlikte görev, yetki ve sorumluluklarının açık bir şekilde düzenleneceğine işaret edilmesi yerinde olacaktır.
Diğer taraftan, görevli mahkemenin belirlenememiş olmasının tahkim yargılamalarına olan olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılmasını sağlayacak olması nedeniyle, tasarıyla bu konuda görevli ve yetkili mahkemenin açıkça belirlenmesi yoluna gidilmesi olumlu bir düzenlemedir. Ancak asliye ticaret mahkemesi dışında diğer bir özel mahkemenin görev alanına giren uyuşmazlıkta ihtisas mahkemesi mevcut olmasına rağmen asliye hukuk mahkemesine gidilecek olması tartışma yaratabilecektir.
Ayrıca, tasarıyla zorunlu olarak elektronik tebligata tabi olacakların kapsamı genişletilirken bu kapsamda yapılacak elektronik tebligat işlemlerinin Posta ve Telgraf Teşkilatı tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi üzerinden yürütülecek olması karşısında, PTT'nin sistemin güvenliğini ve bu sistemde kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü tedbiri alması gerekmektedir. Aynı zamanda, elektronik tebligat işlemlerini yürütecek olan PTT'nin zaman içerisinde bu işlerin bir kısmını veya tamamını alt işverenlere gördürme yoluna gitmesi durumunda gerekçede belirtilen amaç dışına çıkılmış olacağından ve güvenlik sorunları yaşanabileceğinden bu işlerin PTT tarafından doğrudan gördürülmesine ilişkin hükümlere de yer verilmesinin yerinde olacağını değerlendiriyoruz. Öte yandan, internetin yaygınlık durumu, hızı, hizmet sağlayıcılardan kaynaklı karşılaşılabilecek yerel kısmi aksaklıklar ve çeşitli sebeplerle yaşanması muhtemel kesintiler düşünüldüğünde elektronik tebligatın zorunluluk kapsamının ve yürürlük tarihinin yeniden değerlendirilmesi de uygun olacaktır.
Bu düşüncelerle, tasarının ülkemizde sağlıklı bir yatırım ortamının, üretim ve istihdam zincirinin tesisine katkı sunmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.