BAŞKAN - Değerli arkadaşlar, Kıymetli Bakanım; bugün dünyada üçte 2'si Afrika kıtasında yer alan 47 ülke en az gelişmiş ülke statüsünde malumlarınız; bu ülkelerin 21'i İslam ülkesi.

En az gelişmiş ülke dediğimizde yaklaşık 1 milyarlık bir nüfustan bahsediyoruz ve öyle ki bu insanların yüzde 62'sinin hâlen elektriğe erişimi dahi yok.

Bugün artık sınır tanımayan, ülke, halk, coğrafya tanımayan sorunlarımız var; terör, çevre sorunları, iklim değişikliği, yoksulluk, göç gibi sorunlar sadece belli ülkeleri, belli bölgeleri değil, tüm dünyayı tehdit ediyor. Hayata tutunamayan, umutsuzluk içinde çırpınan, gelecekten beklentisi kalmamış bireylerin meselesi, sadece o bireyleri değil, hepimizi, insanlığın topyekûn akıbetini ilgilendiriyor.

Umutsuzluk içinde, adalete güveni sarsılmış, kendisini yalnız, kimsesiz hisseden birey ve topluluklar kazanılmadıkça, onlara umut verilmedikçe, onlara bir gelecek vaat edilmedikçe dünya her zaman güvensiz, her zaman huzursuz olma ihtimaliyle karşı karşıyadır. Günlük harcaması 1,25 doların altında on milyonlarca insanın bulunduğu bir dünyada elbette herkesin bu sorundan bir nasibi vardır. Küçük bir köye dönüşen küresel dünyada zıtlıklar, çarpıklıklar, eşitsizlik ve adaletsizlik de artık o küçük köy içinde daha belirgin ve daha görünür hâle gelmiştir.

Türkiye olarak, küresel ölçekte sesini duyurmakta güçlük çeken birçok yoksul ülkenin sesi olmayı kendimize şiar, kendimize görev edindik. İmkânlarımızı zorlayarak, devlet olarak sivil toplum örgütlerimizle birlikte, ırk, dil, din, coğrafya ayrımı yapmadan tüm ihtiyaç sahiplerine ulaşmaya ve erişmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin insanî ve kalkınma yardımları bugün 6,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Şu an az gelişmiş ülkelere insanî yardımda ABD'den sonra malumunuz 2'nci ülkeyiz, ancak millî gelire oranla baktığımız zaman esasen 1'inci ülke konumundayız.

Türkiye'nin küresel sorunlara artan ilgisi ve en az gelişmiş ülkelere destekte bulunma kararlılığı çerçevesinde, en az gelişmiş ülkelere aktarılan resmî kalkınma yardımlarımız ve özel sektör yatırımlarımızın yanı sıra, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) aracılığıyla yürütülen teknik yardım projelerine Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı tarafından da destek verilmektedir.

2011 yılında İstanbul'da düzenlenen Birleşmiş Milletler 4. En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nda Sayın Cumhurbaşkanımızca, en az gelişmiş ülkelere yıllık 200 milyon dolar teknik yardım taahhüdünde bulunulmuştur. Ülkemiz, her yıl taahhüdünü yerine getirmektedir hatta 2013 yılından bu yana yardımları yıllık 300 milyon dolara çıkarmış ve son beş yılda toplam 1,5 milyar dolarlık teknik yardımda bulunmuştur.

Bugün burada görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı da yine İstanbul'da düzenlenen En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı'nda ülkemizin bu ülkelerin kritik teknolojiye erişimi ve kullanımına katkıda bulunmak üzere Teknoloji Bankasına Türkiye'nin ev sahipliğini öngören Cumhurbaşkanımızın teklifinin bir sonucudur. Türkiye, bu bankaya beş yıllığına yıllık 2 milyon dolar ödemeyi taahhüt etmiştir.

Ayrıca, bugün burada görüşeceğimiz Ev Sahibi Ülke Anlaşması ile malumunuz Gebze'de TÜBİTAK yerleşkesinde kurulacak olan Teknoloji Bankasının ofis kurulum çalışmaları da ülkemiz tarafından yerine getirilecektir.

Teknoloji Bankasının kurulması, hem en az gelişmiş ülkelerde teknoloji ve inovasyon kapasitesi geliştirilmesi ile teknoloji transferine yardımcı olacak hem de gelişmiş ülkelerin fikrî mülkiyet haklarını ücretsiz olarak en az gelişmiş ülkelere transferini sağlamış olacaktır.

Aslında Birleşmiş Milletler bünyesinde kurulacak olan Teknoloji Bankası, Birleşmiş Milletlerin bir organı niteliğinde ve dünyada bir ilk niteliğindedir.

Birazdan görüşmelerine başlayacağımız tasarıyı ülkemizin en az gelişmiş ülkelerin sorunlarına geliştirilebilecek çözümler için alınabilecek inisiyatif ve çözümlerle ilgili hassasiyetini ortaya koyması bakımından çok anlamlı buluyor ve tasarının ülkemize, en az gelişmiş ülkelere ve küresel barış ve refaha katkıda bulunmasını diliyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.