| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .03.2018 |
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, önce son kısımdan başlayalım. Tabii, böyle, ilk okunduğunda şey gibi anlaşılıyor: Üzerinde işaretli zarf serbest bırakılıyor falan, rahatsız edici ama orijinal metne baktığınızda da aşağı yukarı aynı ifade var. Orada değişen tek konu şu: "Bunun özel işaret koymak amacıyla yapıldığının kesin olarak anlaşılamaması hâlinde" derken "Kesin olarak anlaşılamayan zarflar geçerli sayılır."a dönüyor; hiç değişen bir şey yok, maksat aynı, murat aynı, belki biraz daha şey. Ama -hani denir ya- hazır elin değmişken burada bir yanlışlık var, bari şunu düzeltelim: Bir zarfın üzerinde işaret var, o işaretin özel bir işaret koymak amacıyla yapıldığı kesin olarak anlaşılamıyorsa kabul edilecek. Esas doğrusu şu olur: O işaretin özel bir maksatla yapılmadığı kesin olarak anlaşılıyorsa kabul edilsin tabii. Ama öyle bir ifade var ki: "İşaret maksadıyla yapılmış olabilir ama buna kesin olarak..." Zaten kesin olarak bilemeyiz ki. Ama mesela iki kişi... Der ki adam: "Bak, sen üstüne şöyle bir işaret bırak, biz onu görüyoruz." Belki de sadece korkutmak için söylüyordur ama öyle bir işaret varsa ve onun kesin olarak böyle olduğuna ikna olmuyorsak kabul ediyoruz. Bu kısmı sorunlu, mevcut hâlinde de sorunlu, burada da sorunlu; buna akılcı bir şey... Bir de eskiden zarflar böyle saman kâğıdından, orasından çizgi, burasından... Şimdi mis gibi zarflar var, bu teknolojide öyle orası burası lekesiz zarf bulmak çok mümkün. Bence bu önemli bir sıkıntıdır, bunun kimin lehine olduğunu da bilemezsiniz. Ama bembeyaz, güzel bir tane zarf verirsiniz; bunun üzerinde bir leke varsa da o zarfı baştan zaten vermezseniz, sorunlu zarfı da adamın eline vermezsiniz. İşaret koydurulup da oyunun denetlenmesine bir tedbir bulunabilir. Yani, bu kadar kişi buna uygun bir cümle yazamayıp da "Kesin olarak işaretle olduğunu anlamıyorsak iptal edilir." doğru değil. Hazır el değmişken değişsin diye diyorum, yoksa bunun bugün getirilen bir yanlışlık olmadığının farkındayız. Ama bugün yapılan yanlışlık şu: Bir kez, ihmale ya da kusura karşı bir tedbir üretmek bizim işimiz, bir kasta müeyyide üretmek bizim işimiz, bir suça ceza vermek bizim işimiz ama işlenmemiş suça, yapılmamış kusura af getirmek, serbest bırakmak bizim işimiz değil. Burada yapılmaya çalışılan bu.
Özetle şunu söyleyelim: 16 Nisan referandumunda Yüksek Seçim Kurulu o günkü kanuna uymadı kardeşim, uymadı. Bugün kanunu YSK'ye uyduruyoruz, yapılan iş budur. Ha "Ben bunu savunabilirim." diyorsanız savunursunuz yani orada bir şey yok, savunulabilir ama yapılan iş o gün kanuna aykırıydı; bugün, kanuna uymayan YSK'yi kanuna uyduruyoruz. Ha, eskiden... Her bir parti için seçim sonucunu doğrudan değiştirmeyecek falan filan kararlar elbette alınabilir, tekil kararlardır ama hiçbir zaman 2,5 milyon oy birden mühürsüz olarak ortaya çıkmadı; bu, 16 Nisanda oldu ve milletin yüreğinin çürümesi ondan, tartışması ondan.
Şuna bakılır: Şimdi, bir tane zarf var. Ya, biz kanun koyucuyuz. Bir tane zarfımız olacak; bu zarfımız filigranlı, güzel; YSK'nin amblemi var, tamam; ilçe seçim kurulunun mührü var, tamam. Bize yetmiyor -yetiyorsa kaldıralım- diyoruz ki: "Sandık kurulu da mühür basacak buna." Diyoruz, kanuna böyle yazıyoruz, şu anda da yazıyoruz. "Onu kaldıralım. Bu kadar önlem varken ihtiyaç yok." diyorsanız onu tartışırız ama diyorsunuz ki: "Böyle bir tedbir daha lazım." Neden lazım? Şundan lazım: Filigranlı, YSK'nin işaretini taşıyan, ilçe seçim kurulunda vurulan, tedbiren de çeşitli gerekçelerle 12 milyon tane fazla basılmış bu zarftan birileri bir gece önceden temin edip, birisine bu zarfı verip, gidip bu zarfla "Sandıkta bunu çıkarıp atacaksın. Sana verileni bana getireceksin." diyemesinler diye o sabah ilave tedbir koyuyoruz. Çünkü nerede sandık kurulunun mührü? Ağzı mühürlü, kapalı, o beyaz torbanın içinde.
Benim babam çok sandık kurulu başkanlığı yaptı; o beyaz bir tane şeyi alır, eve getirirdi; böyle, kutsal bir emanetten daha çok saklardı "Elleme, dokunma, bilmem ne yapma." falan... O beyaz bir tane şeyle gelirdi eve sandık kurulu başkanı olarak. Bir gün önceden veriyorlardı.
ÖZKAN YALIM (Uşak) - Çuvalla.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çuvalla.
Ertesi sabah oturuluyor. O 12 milyon fazla zarfın da yarattığı endişe de var bizde ama birileri bu zarflardan buldu da makaraya sokmuyorsun diye o çuvalın içinden çıkan mührü alıp oraya basıyoruz ilaveten. Bu tedbir bundan lazım; başka bir şeyden lazımsa izah edin. Hani, diyorsunuz ya: "Teknik bir..."
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Ne fark edecek? İlk oyu atan gider, mührü basar, alır, zarfı verir yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O ayrı bir tartışma, o başka bir organizasyon.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Dediğiniz şey aynı mantığa geliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, o zaman bu mührü niye basıyoruz? Bak, şundan dolayı basıyoruz: İlk alan değil. Sen bütün sandığı organize çeviriyorsan ayrı bir şey.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Sadece bir tane zarf veriliyor, bir tane zarf veriliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Adama, bak...
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Tamam, sonrakine verirsin. Dışarıda beklemiyor mu...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, sen 300 kişiye böyle yapıyorsan verirsin tabii.
5 tane zarf var elimde, bak, 10 tane zarf var, 1 tane zarf var mühürsüz. "Bu zarfı git, oraya at. Sana verilen zarfı bana getir." diyemeyeyim diye o mühür vuruluyor arkadaş.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Sabahleyin...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sabahleyin yok.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Bakın, sandık kurulundan gelen çuval mühürlüdür.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Mühürlü, kapalı.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Kapalı. Bu çuval sabahleyin sandık kurulu oluştuktan sonra sayılır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Açılır.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Senin dediğin şeye bakarsan bir tane oyu fazla gelir sonuçta.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır, bir tane oy falan fazla gelmez.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Gelir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bak, ben...
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Neyse, gecenin bu saatinde tartışmayalım. Sonra özel konuşuruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya gecenin bu saatinde tartışmak için değil. Elimizde dışarıdan temin edilmiş...
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Nasıl temin edecek?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, nasıl temin edecek? 12 milyon fazla zarf var arkadaş.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Hayır, bakın...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Peki, bir şey söyleyeceğim: O zaman, arkadaş, sandık kurulu bu mührü neden vuruyor? Kaldır mührü. Eğer bunu savunuyorsanız mührü kaldırmayı savunmanız lazım. Bu mühür bir tedbir. Sandık kurulu hep birlikte tık tık tık tık kendi mührünü vuruyor. Bu mühür gereksizse buradan kaldır. Gerekliyse -bence gerekli- aynı zarf dışarıdan... Matbaada bastın.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Filigranlı ama o.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Filigranlı. Ya...
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Fazla basım var ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, arkadaş, fazla basılıyor. Bir şey söyleyeceğim ya: Belki sen yapıyorsun sahteciliği iktidar olarak.
YUSUF BAŞER (Yozgat) - Nasıl yapacağım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben diyorum ki sana: Sen filigranlı zarftan aldın, ilçe seçim kurulunda da mühürlettin.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ondan sonra, o zarfı verdin adama. Bu olmasın diye biz sabahleyin sandığı mühürlüyoruz arkadaş; bunu sen yaparsın, ben yaparım, o yapar; bu mührün gereği odur. Mührü kaldırmak ayrı tartışma konusu. Der ki YSK: "Benim bu kadar teknoloji içinde artık sandık kurulunun mührüne ihtiyacım yok. Hatta ben her sandık kuruluna kendi şeyini yollayacağım." Ama o bile yetmez çünkü aynısı yapılabilir. Sandık kurulunda görev yapanınız varsa bilirsiniz, her sandık kurulu...
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne yaparız ağabey? Mesela "Biz sağ alt köşeye vuruyoruz." deriz bir de. Mühür bir gece önceden taklit edilip bir yere vurulduysa o sandığın... Karar verilir: "Sağ alt köşe." Tak tak tak, sağ alt köşe; bir gece önceden taklit eden bilemesin diyedir o. Bu iş bunun için yapılıyor, eğri oturup doğru konuşalım.
Şimdi, diyorsunuz ki: "Bu mühür ihmal, kusur ya da kasıtla basılmadıysa biz bu oyları kabul edelim." Ya, mesela şu olabilir: Öyle bir şey vardır ki, sandık kurulu bir hata yapmıştır, her beraber tutanak altına almıştır, gerekçesini yazmıştır, şüpheli bir şey gelişmemiştir; itirazda onu hâkim değerlendirir, o başka bir şey ama siz bundan sonra bu mührü... Mesela sandık kurulu şöyle yaptı: "Biz mühürlemiyoruz arkadaş." Bir müeyyidesi yok, zarflar geçerli. Bu tedbirden muaf bir sandık üretiyorsunuz, bu tedbirden muaf bir sandık üretiyorsunuz. Burada yapılan işin izahı mümkün değil. Başka şey tarif edilebilir, o mümkün ama bu işin... Hele hele bu kadar çok insanın çürümüşken, şüphe varken üstüne üstlük, bir de tutup bunu böyle yazmak... Bugün sandık kurulu mührünü kaldırmak bundan daha az şüphe uyandıran bir şeydir. Beni başka bir şeyle ikna edersin o zarfı taklit ettirmeyeceğine veya o zarfın çalınıp gelinip yerine konmayacağına, bilmem ne olmayacağına. Bu, öyle kolay savunulur bir şey değil, savunulabiliyorsa savunulsun ama bu konudaki meselenin, o mührün ne manaya geldiğini de hepimiz biliyoruz. Onun dışında yapılan iş... Ha, süreç şudur: Bir gerçek var, çok memnun olduğumuz bir şey, o da şu -süreyi uzatmaya ihtiyaç kalmadan tamamlayayım sözümü- YSK'nın yaptığı işe biz diyorduk ki kanunsuz, siz diyorsunuz ki kanuni. Şimdi kanunsuz işi kanuna uydurduğunuz için siz diyorsunuz ki: Siz doğru söylüyordunuz, o gün kanunsuzdu, biz bugün kanunlu yaparız. Buna da bir söylenecek bir şey yok, peki.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Tutanaklar ne olacak peki?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Nasıl?
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - İzninizle Başkanım.
Şimdi, bir senaryo oluşturdunuz yani tutanaklarda, öyle afaki bir senaryo. Şimdi o söylediğiniz alanlarda biz de çalışma yaptık, görev yaptık, bulunduk. Sandık sonuç tutanaklarında ne kadar oy kullanılmış, ne kadarı boş, ne kadar kişi gelmiş, ne kadar gelmemiş, hepsi kayıt altında değil mi bunlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet.
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Ne kadar arttığı da tutanakta görülüyor.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Eğer sizin söylediğiniz senaryonun bir an için doğru olduğu kabul edilse orada o boşluğun, o açığın sandık sonuç tutanağında yer alması lazım. Sandık sonuç tutanağında...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yer almaz Başkanım.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Nasıl yer almaz?
ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Nasıl yer almıyor ya?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Evet, yer alıyor.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - O zaman bakın, sandık sonuç tutanağını düzenleyen sandık kuruludur. Sandık kurulunda kamu görevlileriyle birlikte sizin de, bizim de yani...
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Her partinin temsilcisi var, 5 partinin temsilcisi var.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...en fazla oy almış 5 siyasi partinin...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, anlamadınız.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Hayır, asıl siz...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Özür dilerim, anlatamadım ben o zaman.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Hayır, bakın, o zaman ben biraz daha açayım Sayın Özel. Bakın, ben açıklamamda 1984'ten itibaren pek çok kararın olduğunu ve bunların en sonuncusunda da işte Haziran 2015 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul il teşkilatının bizim bu iddialarımıza, delillerimize...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ya, bir sürü karar var.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...aynen bire bir uyan yaklaşımını buradan okudum. Ondan sonra siz burada afaki bir senaryo oluşturdunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Afaki değil ya, baştan beri inandığımız...
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - İşte o zaman yanlış yere inanıyorsunuz, ben de onu açmaya çalışıyorum. O yüzden işin bu kısmını o birinci bölümde söylemedim, hep böyle sunulduğu için ifade ediyorum. Aynı dilekçenizde -buradan okumaya da devam edebilirim- Anayasa'nın ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin oy kullanmaya yönelik maddelerine de atıf yapılıyor, buna dair temellemeler genişletiliyor ama bununla birlikte uygulamaya dair söylüyor. Şimdi, o sizin babanız aldı götürdü ya çuvalı eve...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet...
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...ertesi gün götürdü sandık kurulu başkanı, açtı...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 300 tane zarf var, 300.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...şu kadar zarf var dedi, işte bu kadar efendim...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Veya 400.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...işte neyse, bunları söyledi ve gün içinde oylar kullanıldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kullanıldı...
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Kullanıldıktan sonra siz hani diyorsunuz ya 12 milyon da fazladan basıldı vesair, nereden geldi kardeşim bu? Bu geldiyse, hani deyim yerindeyse Nasrettin Hoca hesabı kedi buradaysa ciğer nerede, ciğer buradaysa kedi nerede?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tam da onu anlatıyorum.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Dolayısıyla burada siz şunu da söylemiş oluyorsunuz: Sandık kurullarında en fazla oyu almış 5 siyasi partinin temsilcilerinin tamamı...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır ya, ne alakası var?
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...bu şekilde, elleri armut topluyor...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hayır...
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - ...tutanaklar da bunu ortaya koymuyor...
ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Ama şey yani, zaten sabah açıp mesela 400 tane pusula var diyor.
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Tutanak ne zaman düzenleniyor?
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Tutanaklar çoğaltılıp veriliyor herkese.
BAŞKAN - Arkadaşlar, söz alarak teker teker konuşalım, karşılıklı konuşmayalım, bir dakika.
Bitirdiniz mi Sayın Parsak?
MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) - Ben şimdilik bu kadarını gene söyleyeyim, sonrasında da konuşacağım.
BAŞKAN - Daha ben de konuşacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN - Bir dakika yalnız, dur, sıraya da riayet edelim şimdi, beyefendi istiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Tamam, buyurun; tabii, tabii.
BAŞKAN - Sayın Akbaşoğlu...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Söz istiyordur belki. Ben bu tartışmaya dair cümle bir şey söyleyeceğim, hayır çünkü yeni.
BAŞKAN - Ha, bir cümle...
Tamam, peki, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Parsak, anlatamadığım durum şu: Eksiklik bende herhâlde. Ben sandıkta hiçbir hile yapılmadığını düşünüyorum. O sandıkta babam sandık başkanı, zatıaliniz başkan yardımcısı ve hanımefendi gözetmen, 400 tane zarfla biz geldik, sabahleyin tık tık tık bastık kendi mührümüzü sağ alt köşeye, o pul, o zarfları aradık, aksi bir zarf gördük mü de geçersiz zarf dedik, tutanağa aldık.
ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Saydık, tutanağa da bağladık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ha, tutanağa bağladık. Benim dediğim şu: Bu mühürler basılmazsa babamın elindeki, sandık kurulu başkanının elindeki 400 zarfın filigran, amblem ve ilçe seçim kurulu mührü aynı olan ama sandığın kendi ilave tedbir üretmediği zarf seçmene verilir, teyzenin, amcanın yanında gelir, o kendisine verilen zarf çantaya sokulur yani sandık kurulunun verdiği zarf çantaya girer, çantadan verilen kendine verilen zarf sandığa girerse senin tutanak aynen tutar ağabeyciğim. Benim anlatmaya çalıştığım bu, ben demiyorum ki sandık kurulu...
ZEKERİYA BİRKAN (Bursa) - Ya, üstat, bak o zaman bir oy fazla gelir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yahu nasıl bir oy fazla gelecek? Bir oy nerede fazla gelecek?
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Zarf dışarıdan geliyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Zarf dışarıdan geldi, sandığa girdi, o da mühürsüz, o da mühürsüz.
ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - O dediğin teyze nereden geliyor?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Arkadaşlar, Sayın Parsak, biriniz bana sandık kurulunun o gün sabah birlikte karar verdiği zarfın belli bir yerine mühür basmasının hangi tedbiri ürettiğini anlatsın, bunu anlatın.
ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) - Özgür Bey, şimdi sabah tutanak tutuluyor ya...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Buna bir açıklamanız yoksa olmaz.