KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdi, geçmişte de benzer tartışmaları yaşadık. Bu kifayetimüzakere falan, bunlar doğru işler değil. Onu gerektirecek bir gerginlik, bir uzatma, bir engelleme niyetimiz de yok. Olsa buraya 50 kişi geliriz, 100 kişi geliriz.

BAŞKAN - Peki, biz 310 kişi geliriz. Yani bunun böyle bir sonu yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yahu tamam. Onun karşılığı o değil zaten.

İkincisi, biz Sayın Parsak'ın her soruya cevap vermesinden memnun oluruz ama bu şöyle, bir geçiş üstünlüğü anlamında değildir. Komisyon üyeleri de alt komisyon üyeleri de talep ettiklerinde makul sınırlar içinde soru sorarlar, cevap alırlar, katkı yaparlar, burası mutfak. Tuzu bir kere attın, yiyeceksin bu yemeği olmaz. Azsa biraz daha atarız, çoksa su ekleriz. Bu böyle, burası mutfak. Bu tahammülü göstereceksiniz.

BAŞKAN - Gösteriyoruz.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Şimdi, bugün değil.

İkincisi, burada bu bütünü üzerinde, tümü üzerinde görüşmeler normalde, böyle bir kanunda iki gün sürer, hakkıdır. Alt komisyon kurmakta demişsiniz ki: "Alt komisyon kuralım, bütünü üstünde konuşmayın, o iki konuşmayı sayalım." Arkadaşlar da anlayış göstermişler, gelmişler. Ama o gün de konuşmuşsunuz. Gerekirse bütünü üstünde konuşmayan arkadaşlar ilk maddelerde görüşlerini söyleyecek. Zaten öbür türlü her maddede, her madde hakkında görüş söylesen deli derler adama yani. Geçmişte de yaptık bunu. Buradan boşu boşuna bir vehme, bir paniğe kapılmak doğru değil. Ana muhalefet partisinin bir konuşmada en çok konuşan olması normal. Daha çok konuşmak sizin de hakkınızdır. Siz ama kendinizce bir usul ekonomisi yapıyorsunuz. Gerekli gördüğünüzde de konuşacaksınız. Hakaret olmadıktan sonra, elbette ağır siyasi eleştiri olur. Seçim sistemi değişiyor ve çok kritik bir şey, elbette olacak. Hakaret etmedikten sonra her şeyi söyleyeceğiz. Sayın Markar Eseyan biraz önce ne dedi? "Gelecekte kaybedecekleri bir seçime kılıf hazırlama çabası." Bundan ağır siyasi eleştiri mi olur? Ama söz hakkı bile isteyip cevap vermedim. Bu başka bir şey. Gün gelecek, biz iktidar olacağız, siz muhalefet olacaksınız, bu iktidar olma sorumluluğundaki tahammül sınırlarını göreceksiniz. Doğrusu da bu. O yüzden arkadaşlarımız söz alacaklar, konuşacaklar, bu iş korktuğunuz gibi... "Ya, bir madde bu kadar..." Öyle olmuyor zaten. Ama 1'inci maddenin özü hakkında bir şey dediyse, aklımıza bir şey yatmıyorsa, dediğimiz şu: Teminatı siz misiniz? Çünkü buraya yazmamışsınız veya yazdığınızın...

YUSUF BAŞER (Yozgat) - Yeter ya, bu kadar dedik.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne ağabey, ne?

BAŞKAN - Ya, kanunda var ya. Sayın Özel, toparlayın.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bunlar olur.

Ben usul hakkında şunu söylüyorum: Siz rahat olun, siz germeyin...

BAŞKAN - Ben çok rahatım, benim kafam da rahat.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bakın, biz engelleme yapacağımız zaman gelip söylüyoruz zaten. "Biz engelleme yapacağız." diyoruz. Buradaki niyetimiz etraflıca tartışmak, söylenecekleri söylemek. Bu konuda kendimize de size de zulmetmek için gelmedik. Yapacağımız zaman söyleriz. Öyle bir şey yok. Onu dedim. Usul açısından bugün kaç madde gideceksiniz, onu oturursunuz, sözcülerimizle konuşursunuz, ona göre makul bir şekilde gider zaten. Zaten konuşulmuş bir şey var. Onun dışında da bir şey yok şu anda. Ama bu kadar çok gerilirse yani ana muhalefet partisi de varıp da size böyle kendisine sınır çizdirmez. O zaman başka bir moda geçeriz hepimiz, doğru da olmaz.