KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Başkanım çok teşekkür ediyorum.

Sıra değişikliğinin şöyle bir sebebi var, onu öncelikle ifade edeyim... Öncelikle Değerli Komisyon Başkanımızı, Komisyon üyelerimizi ve birlikte çalışmaktan gerçekten onur ve kıvanç duyduğum 3 değerli eski Parlamenter arkadaşımızı saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. KEFEK'in böyle önemli bir konuyu gündemine almasından duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum.

Sıra değişikliğinin şöyle bir sebebi var, onu öncelikle ifade edeyim: Ben bir başka toplantıdan buraya geldim, şimdi tekrar o toplantıya gideceğim. Toplantı tam da bu konuyla alakalı. Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ Başkanlığında bakanlarımızla ve bürokratlarımızla yapılan düzenlemelerin gözden geçirildiği, en son değerlendirmenin yapıldığı toplantı. Dolayısıyla Kemalettin Bey'in de alicenaplığıyla onun söz hakkını almış oldum, bağışlasın beni, daha sonra inşallah Kemalettin Bey konuşacak. Müsaadeniz olursa konuşmadan sonra da... Konuşmayı yapıp tekrar döneceğim diye ifade etmiştim.

Efendim, son zamanlarda çokça konuşulan çocuk istismarının önlenmesiyle ilgili konular sürekli gündemimizde. Aslında çocuk istismarı, hatta çocuklara yönelik cinsel istismar insanın var olma nedenine yapılmış saldırıdır, bu niteliğiyle cinsel istismar aynı zamanda hayata karşı işlenen de bir suçtur ve bu suçu önlemek için sadece failleri lanetlemek, faillere sesimizi yükseltmek yetmez, kanun yapıcıların da birtakım tedbirler alması zaruridir. Bu çerçevede Hükûmetimizin de öteden beri bu konulara çok duyarlı olduğunu biliyoruz. Geçmişte de benzer çalışmalar yapıldı. Hatta şöyle söyleyeyim: Sayın Dedegil, Sayın Asan, Sayın Aydın'la birlikte bir kanun teklifimiz olmuştu, hatta o zaman maalesef, bilhassa bazı medya kuruluşlarında "hadım yasasının mimarları" şeklinde âdeta suçlayıcı bir nevi yayınların yapıldığını da biliyoruz. Ama şu anda gördüğüm kadarıyla, iktidarıyla muhalefetiyle bu konunun çözülmesi noktasında bir kanaat birlikteliği var. İnşallah bu konular da bir an evvel hayata geçer.

Ben Sayın Dedegil'i dinleyemedim, Sayın Asan'ı kısmen dinledim, Sayın Aydın da konuşacak ama biz uzunca bir süredir beraber çalıştığımız için konuları biliyorum. Esasında buraya şöyle bir hazırlıkla da gelmeyi arzu ettim ama dün Alev Hanımla, bir önceki gün arkadaşlarımızla konuştum, notlarımı kaldırmışım, nereye attığımı da bilmiyorum yani bir daha tekrardan gündeme gelir mi gelmez mi diye demek ki o dönemdeki haletiruhiyeyle ama tekrardan onu bulamadım, bulursam inşallah tekrardan konuyu arz ederim.

Efendim, ben endokrin uzmanıyım dolayısıyla bu hormon bilimiyle hasbelkader yoğun çalışmış bir kişi olarak da o dönemde bizim görev paylaşımında özellikle olayın medikal kastrasyon bölümüyle ilgili de ben yoğun bir şekilde çalıştım.

Değerli Başkanım, burada bir konuyu zikretmem gerekiyor. Hadım ile kastrasyon birbirine karıştırılan 2 tane önemli kavramsal farklılık. Hadım, tamamıyla cinsel işlevsizleştirme yani cinsel fonksiyonun tamamen ortadan kaldırılması yani testis ve penisin tamamen çıkartılması anlamına geliyor. Hâlbuki, kastrasyon ise medikal yani ilaçlarla veya cerrahi anlamda testisin fonksiyonlarının azaltılması veya giderilmesi anlamına geliyor. Bilhassa bizim o dönemdeki çalışmalarımızda da medikal kastrasyon hususunda kamuoyuna çokça anlattık ama hâlâ bir kısmı tam şey yapamadı, kavram olarak farklı yönlere çekti ama kimyasal kastrasyon yani ilaçlar vasıtasıyla kullanılan kastrasyon özellikle çocuklara karşı işlenen cinsel içerikli suçlarda suçun ağırlığı bakımından ve tekrarlanmasının önlenmesi amacıyla başvurulan bir yöntem. Burada, tabii insan vücudunun bütünlüğü kavramı da sıkça gündeme gelmiş. Esasında ilk kez cerrahi kastrasyon ta 1890'lı yıllarda uygulanmış, yanlış bilmiyorsam İsveç'te uygulanmış, 1970'lere kadar da yoğun bir şekilde uygulanmış ama 1970'li yıllardan sonra bu cinsel işlevi azaltıcı nitelikte dolayısıyla suçların önlenmesi amacıyla kullanılan ilaçların gündeme gelmesiyle cerrahi kastrasyondan medikal kastrasyona doğru bir eğilim olmuş. Baktığınız zaman, bütün dünyada aslında bu konuların sıkça konuşulduğu, tartışıldığı ve bu konuların önlenmesinde uygulandığı malumualinizdir.

Bir şeyi yaparken dünyadaki örneklerine de bakmak lazım. Dünyadaki örneklere baktığınız zaman, bazı ülkelerde hâkim kararına bağlı kimyasal kastrasyonun, bazı ülkelerde zorunlu olmayan, failin talebine göre uygulama, bazı ülkelerde de bu konularda biraz daha liberal davranma örneklerini görüyoruz. Örneğin, Amerika'nın bazı eyaletlerinde bu kimyasal kastrasyonla ilgili genellikle ilk cinsel nitelikli saldırıda hâkim kararıyla, ikinci tekrar mükerrer suç işlendiği zaman da zorunlu kimyasal kastrasyon yani tedavi edici unsurların zorunlu olarak kullanılması söz konusu. Yine, Polonya, Endonezya, Güney Kore gibi ülkelerde hâkim kararıyla kimyasal kastrasyon kararı verilebiliyor. Danimarka, Almanya, İsviçre, İngiltere, İsveç, Fransa, Finlandiya gibi ülkelerde failin gönüllü olarak kimyasal kastrasyon talebine göre uygulamalar var ve bilhassa cezaevinde yatarken, işlediği suçtan dolayı, o işlediği suçu bir yandan psikoterapi yapılırken öbür yandan kimyasal kastrasyonla o psikoterapinin etkisinin artırılmasına yönelik bazı uygulamalar da söz konusu. Bazı ülkelerde kimyasal kastrasyon uygulanırsa herhangi bir cezai müeyyide olmaksızın dışarıya gönderilip daha sonra psikoterapi gibi birtakım tedbirler alınması, şayet onu kabul etmezse cezanın yani hapis cezasının uygulanması gibi birtakım uygulamalar da söz konusu.

Tabii, bu kimyasal kastrasyon meselesi öteden beri bir ceza mı, tedavi mi, yoksa bir tedbir mi; bunlar hep tartışılmış, yorumlar yapılmış ama aslolan şey şudur: Bu uygulamayla kişinin cezalandırılmasından öte, kişinin yeni failler veya suçu tekrarlama özelliğinin ortadan kaldırılması çünkü yine bazı çalışmalarda görülmüş ki parafili dediğimiz husus yani parafili bu konularla ilgili bir arzu hissetmesi, bir kişinin yoğun fantezi, anormal arzular içinde bulunmasını tanımlayan bir terim. Bu arzu cansız varlıklara karşı olabilir, hayvanlara karşı olabilir, ki "zoofili" deniliyor; ölülere karşı olabilir "nekrofili" deniliyor; kendine veya eşine işkence yapmaya yönelik olursa "sadomazoşizm" deniliyor veya çocuklara karşı olursa da "pedofili" deniliyor. Yani mesela, burada, yapılan bir çalışmada, kimyasal kastrasyon amacıyla kullanılan ajanlar, ilaçlar kullanıldığı zaman yani bir günde 48 tane bu nevi fantezi kuran kişinin bir anda o fantezisinin sıfırlandığı, dolayısıyla ona yönelik tedaviye de daha iyi cevap verdiği bulunmuş. Dolayısıyla, bu konuyla ilgili, tabii, şimdi Hükûmetimizin de bir yandan çalışmaları var ama 2011'den sonra bizim belki çalışmalarımız o dönemde tam istediğimiz kıvamda olmadı ama daha sonra Türk Ceza Yasası'nda önemli değişiklikler oldu. Alev Hanım'ın bu konuyu anlattığını tahmin ediyorum. Kendisinden bilgi almadım ama tahmin ediyorum çünkü birbirimizin ne anlatacağını aşağı yukarı biliyoruz. Aşkın Hanım özellikle eğitimle ilgili, ÇİM'le ilgili çok önemli bilgiler verdi. ÇİM, gerçekten Çocuk İzlem Merkezleri çok çok önemli yani biz bir yandan failin suçu tekrarlamasını önlemeye matuf birtakım tedbirler alırken mağdurun da mağduriyetinin artmaması belki ondan daha önemli çünkü toplumda sonuçta bu nevi suçlara maruz kalmış kişilerin toplum içerisinde daha rahat yaşamasını ve kendi ayaklarının üzerinde durarak herhangi bir damgalanma ve dışlanmadan hayatını devam ettirebilmesi çok önemli. İşte ÇİM özellikle buna çok katkı sağlayan çok önemli bir çalışma. Bu konuda bilhassa Alev Hanım ve Aşkın Hanım'ın çok yoğun çalıştığını, o dönemdeki Sağlık Bakanımız Sayın Akdağ'ın bu konuyla ilgili çok yoğun gayret sarf ettiğini biliyoruz. Dolayısıyla, 2011'den sonra pek çok çalışma yapıldı ama hayat devam ediyor. Sonuçta, hem bir yandan mağdurların mağduriyetinin azaltılması hem bir yandan faillerin gereken cezai müeyyideyle karşı karşıya kalması ama öte yandan da o faillerin yeni suç işlemesinin önlenmesiyle ilgili birtakım adımların atılması gerekiyor. Belki Hükûmetimizin çalışması bittikten sonra kamuoyuna bunlar açıklanacak. Dolayısıyla, burada ben şahsen daha önceki, 2011'deki o kanunda hasbelkader çalışmış 4 kişiden birisi olarak konuşuyorum. Ama çocuk istismarında kimyasal kastrasyonun, mahkûmiyetin yanı sıra cinsel isteğin ilaçla azalması veya yok edilmesini sağlayan tıbbi güvenlik tedbiri olarak algılanması gerektiğini düşünüyorum.

Cerrahi kastrasyon yani "orşiektomi" dediğimiz testislerin çıkarılması işlemi dünyada çok kullanılmıyor, Türkiye'de de böyle bir çalışma benim bildiğim kadarıyla öngörülmüyor ama yine de çalışmalar bittikten sonra bilim adamlarının da kanaatleriyle şekillenecek, bu konular tartışılacaktır.

Bunun dışında söylemem gereken hususlardan bir tanesi şu: Kimyasal kastrasyon için kullanılan ilaç -belki doktor arkadaşlarımız için söylediğim şey çok cazip olmayacaktır ama- en fazla kullanılan medroksiprogesteron asetat dediğimiz bir progesteron türevi. Bu ilaç -Nurettin Hocam benden çok daha detaylı bilgiye sahiptir- daha çok kadınlarda menstrual sityus yani âdet düzensizliğini gidermeye yönelik veya menopozda semptomları azaltmaya yönelik, bir noktada doğum kontrol amaçlı da kullanılan bir ilaç ama burada tabii o dozda kullanılmıyor yani genellikle o doğum kontrol amaçlı veya tedavi amaçlı kullanılan dozun 8 ila 43 katı yüksekliğinde kullanılıyor. Ama şöyle bir şey de var: Vücut bütünlüğünün bozulması kavramı çok fazla konuşuluyor yani dünyada da bunlar tartışılıyor. Esasında, vücut bütünlüğünü bozan bir tedavi veya önleyici ajan değil, zira ilaç bırakıldıktan belli bir süre sonra tekrar eski cinsel fonksiyonlarına veya hormonal seviyesine de ulaşıyor.

Tabii, şu da tartışılmış: İşte, libido ile hormonal yani cinsel arzu ile hormonal seviye arasında ne kadar ilişki var? Çok yoğun bir ilişki var ama tamamen her zaman aynı şekilde de gitmeyebiliyor. Burada yapılan şey o şeylerin azaltılması, hormonal seviyesinin yani testosteron erkeklik hormonu seviyesinin azaltılması anlamına geliyor.

Şimdilik bu kadar, sözlerimi tamamlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Çok teşekkür ederiz. Yoğun programınıza rağmen gösterdiğiniz hassasiyet için çok teşekkür ediyoruz.

NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Estağfurullah.

BAŞKAN - Gerçekten çok bilgilendik. Tıbbi açıdan benim bilmediğim birçok konu vardı, husus vardı, onların detaylarını aldık.

Tabii, sonrasında istişare edeceğiz, arkadaşlarla konuşacağız ama Kemalettin Bey bir tıp doktoru olarak, gelen sorular olursa... Siz ayrılacaksınız sanırım.

NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Başkanım şöyle: Ben şimdi Sayın Başbakan Yardımcımızın Başkanlığındaki toplantı için gideceğim ama şöyle bir şey olabilir; daha sonra ben -herhâlde tam tutanak alınıyor, tutanak memuru burada olduğuna göre- tutanaklara da bakacağım, şayet tekrardan bilgilendirmemiz gereken bir husus varsa yeniden bir başka komisyon toplantısına da gelebilirim.

Ben sizden ve değerli arkadaşlarımdan özür dileyerek müsaade alacağım, o toplantıya gideceğim.

Çok teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz, çok sağ olun.