KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Tamam, teşekkür ederim.

Arkadaşlar, gerçekten, Komisyonumuz başladığı günden beri uyum içerisinde çalışıyoruz, ama maalesef, Ermenek'te de eski imalattan kaynaklanan, Soma'da da olduğunu tahmin ettiğimiz eski imalattan kaynaklanan bir kaza oldu, sonuçta 18 tane insanımız göçük altında kaldı, 10'unun sanıyorum cenazesine ulaşıldı, 8'i için de -inşallah sağ salim çıkarlar, ama- ümitlerin çok zayıfladığı yönünde genel bir kanaat var.

Burada olay şu: Madenciliğimizin temelinde bir havza madenciliği yok. Ben Ermenek bazında söylüyorum, Haluk Hocam da bahsetti, topu topu 6 milyon tonluk bir rezervden bahsediyoruz. 6 milyon tonluk bir rezerv de olsa, yani burada entegre bir proje olması lazım.

Entegre projeden neyi kastediyorum? Küçücük bir beldeyi düşünün, bir beldenin bile bir ana caddesi var, sağa sola giden sokakları var, sokakların içerisinde binaların yüksekliğinin ne olacağının bir planı var. Burada öyle değil. Yani bir beldede şunu kabul edebilir misiniz? Adam kendine göre bir cadde yapmış, öbürü başka bir sokak yapmış, biri asfalt döşemiş kendi evine gidene kadar, öbürü mucur, öbürü ne bileyim parke döşemiş. Bizim imar planında olduğu gibi, bizim yer altı ocaklarımız böyle. Mesela Ermenek'te 4 tane ayrı redevanscı var, hepsinin ayrı ayrı ocağa giriş-çıkış şeyleri var, bir ana galeri yok, ana galeriden ben redevanscıların hepsine nasıl yer vereceğim, bunlar belirlenmemiş. Dolayısıyla, birinin yaptığını öbürü pek takip etmiyor. 1997 yılında yapılmış olan bir imalatın bedelini 2014 yılında, on yedi sene sonra ödüyoruz.

Burada havza madenciliğine biz çok vurgu yaptık raporumuzda. Havza madenciliği önemli. Ermenek bağlamında belki küçük ama, hele hele özellikle Soma veyahut da Elbistan bağlamında, bunun bir termik santralle entegre olarak yapılmasında çok büyük fayda var.

Havza madenciliği mantığının, zihinsel dönüşümünün oluşması lazım. Adı çok kullanılıyor, nasıl yapıldığı bilinmiyor. Temel sıkıntımız bu burada.

Bir de burada, tabii, içinde bulunduğumuz ortamda su galerileri birdenbire sifon şeklinde boşalınca -Haluk Hocamın da dediği gibi- oradaki marnlar, killi ve siltli marn aşırı derecede şişiyor, tavan şişiyor, taban şişiyor, yan duvarlar şişiyor, onlar suyun içerisine düşüyorlar, tamamen çamur oranını artırıyorlar, orada çalışma faaliyetlerinde, kurtarma faaliyetlerinde zorluk çıkmasının ana nedeni de o. Yani bir madencilikte çok farklı alanlarda uğraşıyoruz, çok riskli alanlarda uğraşıyoruz, o yüzden başından beri söylüyoruz, burada iş sağlığı, iş güvenliği ve denetim konusunda bir yetki karmaşası var.

Bakın, kanunumuz diyor ki, işte, Maden Kanunu kapsamında, daha doğrusu "Ruhsatlar bazında ruhsat sahibi sorumludur, iş sağlığı, güvenliği konusunda da işletmeci sorumludur." Hâlbuki Maden Kanunu'na da şöyle bir ifade koymuşlar: "Can ve mal emniyeti açısından" ifadesi de var. Yani kafamızda net değil ne olacağı.

O yüzden, biz, raporumuza, çok güçlü bir şekilde, yanlış da anlaşılsa bir madencilik bakanlığının kurulmasını önerdik, sistematik olarak da öneriyoruz. Enerji Bakanlığının yükü de hafiflesin, Enerji Bakanlığımız enerjiyle uğraşsın, bir madenin de sahibi olsun, maalesef madenin ne mevzuat açısından altyapısı yeterli... Ya, şimdi öylesine kötü, çürük bir mevzuat altyapımız var ki Maden Kanunu dediğimiz zaman, Maden Kanunu sadece işveren ile ruhsat sahibi ile devletin arasındaki harçlar, sınırlar, vesaireyle ilgili. Maden Kanunu'nun hiçbir noktasında iş sağlığı, güvenliği yok.

MİGEM'in elemanları, işte, "Can ve mal güvenliği" ibaresinden kendilerine durumdan vazife çıkartmışlar, ellerinde de ruhsatı iptal etme gücü var, denetime gidiyorlar. MİGEM'in hiçbir elemanının denetim yetkisi yok, MİGEM'in hiçbir elemanının denetim konusunda eğitimi de yok. Ben MİGEM'de çalıştım iki sene. MTA'dan gittim, iki sene, üç sene MİGEM'de çalıştım, ben de denetime gidiyordum. Müfettiş gibi denetim almadım, ama 6331 köklü bir değişiklik getirdi, ama bu da zaman alıyor. Burada müfettiş arkadaşlarımızla da çalıştık 6331 kapsamında, hakikaten teşekkür ediyorum, çok büyük katkıları var, çok farklı vizyonlar var, farklı yaklaşımlar var.

MİGEM'de ve Enerji Bakanlığında kafaların birazcık daha netleşmesi lazım, benim gördüğüm bu konuda. Kesinlikle ve kesinlikle kömürde bir kanun çıkartılması lazım, kömürde iş sağlığı, güvenliği, bunu sık sık tartıştık. Yani yer altındaki metal madenciliği kömür kadar riskli değil, bunu defalarca da söyledik, kömürde mutlaka iş sağlığı, güvenliği kanunu çıkartılması gerekiyor, bunun da... Yönetmelikle olmaz bu iş.

Biraz önce Mustafa Bey dedi ki "Biz Avrupa Birliği direktifleri çerçevesinde bunu aldık." Eskiden bizim mevzuatımız çok genişti, insanları zorluyorduk, "Sen buna uyacaksın." diye. Şimdi, inisiyatifi, biz, AB müktesebatı çerçevesinde, sanki bütün insanlarımız eğitimli, zihinsel dönüşümü tamamlamış, sermaye sıkıntısı yok, öyle üretim hırsı, sıkıntısı yok da, "Sen bildiğin gibi yap, yetkiyi sana veriyorum." mantığıyla yaklaşmışız; bunun, bugün eksikliğini görüyoruz.

Amerika Birleşik Devletleri'nde 100 sayfa bunun özel kanunu var, 650 sayfa da yönetmeliği var. Kablolar nereden geçecek, kabloların arasındaki duvara çivilemelerin mesafesi ne olacak, her şey detaylı yazılmış. Bizim buna ihtiyacımız var, özellikle madende, kömürde. Biz bunları raporumuzda çok detaylı dile getirdik.

Ben arkadaşlarımıza bizi bilgilendirdikleri için Ermenek konusunda çok teşekkür ediyorum. Bize de müsaade ederlerse biz de esas taslak raporumuz üzerinde tartışmaya başlayacağız.

Çok teşekkürler Mehmet Bey, Mustafa Bey, Arif Bey.

Değerli arkadaşlar, bizim Komisyonumuzun süresi 22 Kasım Cumartesi günü sona eriyor, yani dört ayımızı doldurmuş oluyoruz. Dolayısıyla, bunu 24 Kasım Pazartesi günü sona erecek şekilde düşünmemiz lazım.

Tabii, bizim amacımız, olayın nazikliği nedeniyle, çok yoğun bir çalışmayla, bütçeden önce Komisyon olarak raporumuzu hazırlayalım diye çok büyük bir gayret sarf ettik.

Burada, tabii, bu bir taslak metin, bunun içerisinde eksikler var, ilave edilecek şeyler var, çıkartılması arzu edilecek şeyler var, onları tartışabiliriz.

Şekillerimiz, grafiklerimiz profesyonel olarak çiziliyor, uzman arkadaşlarımız üzerinde çalışıyorlar. Buradaki şekil ve grafikler mümkün olduğu kadar raporun içerisinde, raporun yazımını destekleyici şekilde konulmuş, ama daha güzel, görsellik açısından, zenginleştirmek açısından onların yenisi yapılacak.

Tabii, madencilik çok farklı bir alan olduğu için... Ben teşekkür ediyorum, çok riskli bölgelere bizim Komisyon üyelerimizin hepsi girdiler, oralardaki kazanın olduğu mekânı da gördük, madencilerin nasıl çalıştığını görsel olarak direkt görmüş olduk.

Tabii, bu farklı bir alan olduğu için, ister istemez bunu çok görselleştirmemiz gerektiğine inandım ben. Görselleştirmezsek zihinlerde olmuyor. Hani derler ya, bir resim bin kelime türünden. Bazen grafiklerle, bazen tablolarla, bazen şekillerle bunu görselleştireceğiz bizim mantık örgümüz içerisinde.

Burada size dağıtmış olduğumuz taslak metindeki grafikler, şekiller tam nihai şekiller değil, onlara ilave de edilebilir, düzenlenebilir de.

Burada, ağırlıklı olarak, biz, işçi ifadeleri, uzmanlardan oluşan arkadaşlarımızın burada vermiş olduğu ifadeler, bunlar toplam 1.500 sayfayı buldu. Yani bunların ifadeleri bizim için çok önemliydi. Bu işçi ifadelerinden kazanın oluşumuna yönelik olanları, mümkün olduğu kadar bütünlüğünü bozmayacak şekilde buraya aktarmaya çalıştım, kısa kısa pasajlar yerine, belki 3 sayfa, 5 sayfa, 10 sayfa, konuşan işçinin veya uzman arkadaşımızın ifadesine göre, ama buna rağmen, şu eksik olmuş, bu bütünlüğü burada eksik, şunu koyun dediğiniz bir şey varsa o işçi ifadelerimizi de, ilave edebiliriz o bağlamda.

Hasan Bey'in önerileri oldu. Burada TKİ'nin teşkilat yapısı, genel durumu, çalışan sayısı, bütçesi ve son beş yıl kâr durumunun konulmasını istemiş. Biz onu koyacaktık zaten, onu da koyduk bu kapsamda.

"13 Mayıs Soma kazasından sonra meydana gelen kazaları buraya koyalım." demiş, onu koymamıştık, onu da koyacağız. Koyduk galiba değil mi? Koyduk.

Ondan sonra, "Bir bilirkişi raporu ve fezleke hakkında değerlendirme raporu da yer alsın." demiş. Şimdi, bilirkişi ve fezleke tamamen soruşturmayla alakalı olduğu için, biz bunu buraya koyamıyoruz, ama bilirkişinin kazanın nasıl olduğuyla ilgili kısmını buraya koymayı düşünüyorum eğer uygun görürseniz. Kaza nasıl oldu, çünkü farklı bir bakış açısı sergiliyor, ama diğer şeyler, soruşturma boyutuna girmeyeceğiz biz o konuda.

Soma'da ve sonrasında meydana gelen kazalarda ölenlerin isimleri. Biz, burada, Soma'da ölenlerin isimlerini özellikle giriş bölümümüzde, hemen raporun başında atıfta bulunup yazacağız, ama sonrasındaki kazalarda ölenlerin isimlerini de buraya koyabiliriz, özellikle 2'nci maddede, işte, 13 Mayıstan sonra meydana gelen, Soma, Bartın, Ermenek kazalarında ölenlerin isimlerini de zikredebiliriz.

Mustafa Bey, onu oraya alalım da, Hasan Bey'in bu 4 şeyini olduğu gibi alırız.

Bir de, "13 Mayıstan önce maden kazalarının önlenmesi amacıyla yapılan çalışmaların sonuç bölümlerine yer verilmesi." denilmiş.

Devlet Denetleme Kurulu, Maden Mühendisleri Odası, Türk Mimar, Mühendisler Odasının raporları... Biz bunlara kısmen değindik, belki buna özel bir bölüm açabiliriz bu bağlamda, özel bir bölümde. Bu arkadaşlarımızın çoğu... Ben bunların hepsini okudum, kazanın nasıl olduğuna yönelik bu raporların hiçbirisinde net bir şey yok, kazanın nasıl olduğuna yönelik tek bilirkişi raporunda bir izah var, kısmi bir izah var, ama bu arkadaşların da bu çalışmalarını en azından bir takdir etmek, değerlendirmek açısından onu da oraya koyalım Mustafa Bey.

Tabii, ben, burada Bahtiyar Hocama teşekkür ediyorum özellikle, çünkü bu süreç içerisinde Soma'da 301 insan öldü, bizim 1.500'e yakın burada işçi ifadeleri var, uzman görüşleri var ama, akademik çalışmalarda çok fazla bir varlık ve çalışma görmedik üniversiteler bazında. Ama Bahtiyar Hocam, sağ olsun, o bizimle birlikte yukarı çıktı, tasmanı ölçtü, aşağı indi bizimle birlikte göçen yerleri gözledi ve uzun süre de kendisi orada, yer altında çalıştığı için Soma'yı çok iyi bilen bir hocamız, onun bizimle çalışmış olması, hakikaten çok büyük bir katkı sağladı, kendisine teşekkür ediyorum. Ama ben arzu ederdim ki üniversitedeki hocalarımızın çoğu -buradan da sitem olarak ileteyim, Bahtiyar Hocamla da paylaştığım ve o da benimle aynı görüşü paylaştığı için söylüyorum bunu- keşke bu 1.500 sayfalık raporu bir okusalardı, bizdeki tutanakları, oradan kafalarını bir yorsalardı veya bizi bir ziyaret etselerdi, "Ya, böyle bir şey var, şuradan şöyle bir sonuç çıkıyor." diye veya bundan -nasıl söyleyeyim- akademik bir yazı veya makale yazılsaydı, bunları göremedik biz maalesef üniversite camiamızda. Bunun ana nedeni de muhtemelen hocalarımızın büyük bir kısmının açık madenci olması -Bahtiyar Hocamız yer altı madencisi ama- bazılarının da doğrudan herhangi bir tecrübe olmadan, direkt üniversitelerde asistan, doktorayla kalıp oralarda yükselmesinden kaynaklanıyor, çünkü ocak içerisinde çalışmak çok farklı bir alan, farklı bir dünya. Söylemek istediğim bunlar.

Bu çerçevede, öneriler olursa... Ben söyledim 24 Kasım son günümüz ama, bu bütün raporu 24 Kasımda vereceğimiz anlamına gelmiyor, 24 Kasımdan sonra resmî toplantı yapıp tutanaklara geçiremiyoruz, tek sıkıntımız o, ama biz, yine raporumuz son şeklini alana kadar bir araya gelebiliriz, önerilerimiz olabilir, çıkartabiliriz, çünkü 24 Kasımda raporu veremeyeceğiz, sanıyorum Meclis bize bir ay kadar bir süre veriyor değil mi?

Ne kadar veriyor Mustafa Bey?

KOMİSYON UZMANI MUSTAFA BİÇER - En fazla on gün efendim.

BAŞKAN - On, on beş gün. Yani en fazla, şöyle düşünsek, Aralığın 10'una kadar bütün tashihleri yapıp Meclis Başkanına sunacağımız en son, yani Meclisin bize vermiş olduğu...

KOMİSYON UZMANI MUSTAFA BİÇER - En fazla 3 Aralık Sayın Başkanım.

BAŞKAN - 3 Aralığa kadar. O zaman 3 Aralıktan ne kadar süre önce üyelerimizden şey gelmesi lazım, onu söyle sen.

Ben arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum, cumartesi pazar burada çalıştılar arkadaşlar, burada gördüğünüz uzman arkadaşlarımız, maden mühendisleri olsun, bizim müfettiş arkadaşlarımız olsun, kendi yasamadan komisyon üyesi arkadaşlarımız olsun, zaman zaman ben de katıldım onlara, bir özveriyle çalışıldı. Burada çalışma -Bahtiyar Hocam da beni mutlaka teyit edecektir, ben de Amerika'da doktorayı yarıda bırakıp geldim- bir doktora çalışmasından zor bir çalışmaydı bu, çünkü bizimki limon üreticilerinin veyahut da patates üreticilerinin sorunlarını araştıran bir komisyon değil; onu gidiyorsunuz, Tarım Bakanlığından kitapları alıyorsunuz, TÜİK'ten rakamları alıyorsunuz, grafikler, raporlar, koskoca kalın kalın raporlar, ama burada birçok faktör iç içeydi, hakikaten çok zihin yorduk, inşallah, güzel bir rapor olur, çıkacak rapor da bundan sonra, Soma bölgesi başta olmak üzere kömür madenciliği konusunda ve Türkiye'deki madencilik konusunda zihinsel bir dönüşümü sağlar, iş kazaları da bundan sonra minimize olur diye düşünüyorum.

Üyelerimizden en son 28 Kasımda alalım, beş gün içerisinde toparlayalım, tamam, ama ondan önce de bir araya gelebiliriz toplantılar olarak.

Ben ilk sözü isteyen Erkan Beye veriyorum.

Buyurun.