KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Ahmet Yıldırım Muş Milletvekili, İbrahim Ayhan Urfa Milletvekili; herhâlde tanıyorsunuz arkadaşlar, yakinen tanıdığınız insanlar ve şu anda burada bir seçim yasasından konuşuluyor, sanki dünyanın çok normal bir şeyi yapılıyormuş gibi konuşuluyor, konuşulmaya devam edilecek ve bu eşikten aslında yeni bir eşiğe geçilecek. Yani bugüne kadar nasıl dokunulmazlıkların kaldırılmasına "Evet." dendiyse, bugüne kadar nasıl aslında şaibeli 16 Nisan referandumu çarçabuk meşrulaştırıldıysa bugünden sonra da şimdi adına "cumhur ittifakı" denilen, aslında cumhurla falan hiçbir alakası olmayan, basbayağı bir sivil darbe koalisyonu olan bir ittifakla yeni bir seçim yasasını konuşuyoruz burada.

Şimdi, Mecliste bulunurken, aşağıda, o Genel Kurulda, artık milletvekillerimizin vekilliğinin düşürülmesinin yüzümüze okunmasına tahammül edemediğimiz için okunmadan önce protesto ederek ayrıldık ama bundan anlaşılıyor ki başka milletvekilleri öyle bir rahatsızlık duymuyorlar ya da hayatta hiçbir zaman bu başlarına gelmez diye düşünüyorlar, seçim ittifakı konuşulabiliyor ve halkın iradesiyle oraya gelmiş olan vekillerimizin, 9 milletvekilimizin vekilliği düşürüldü bugüne kadar, 9 milletvekilinin. Hayat normal akıyor. Hayır, hayat bizim için normal akmıyor. Biz sadece halkımıza söz verdiğimiz için, biz sadece "Son vekil kalana kadar orada olacağız." dediğimiz için aslında bu Meclisteyiz. Şu ana kadar normal hiçbir şey olmadı, yapılanların hiçbiri normal değildi. Özellikle bir parti yok sayılmaya çalışılarak ve "Şu anda burada da aslında görüşünüzü alıyoruz." gibi davranarak, "mış" gibi yaparak bir şeylerin görüşülmesi gerçekten aslında her türlü etiğe aykırı olan bir şey. Bugün neredeyse CHP'li başkan vekili -ki o da Ferhat Vekilimizin vekilliğinin düşürülmesini okumuştu aslında ama- en azından bir tavır alacağını, bir kararını ifade etmişti, annesinin ölümü nedeniyle yönetemedi Meclisi ve hemen Hızır gibi yetişildi ve getirildi vekillerimizin vekilliklerinin düşürülmesi, aşağıda okundu.

Şimdi, arkadaşlar, ben bir hukukçuyum, size ne diyeyim? En önemli nokta valilerin işte güvenlik nedeniyle sandıkların taşınmasını istemesinin kanunileşmesi mi diyeyim? Böyle bir şey aykırı yasalara, çok şaibe yaratır mı diyeyim? İşte, sandık kurulu başkanlığını engellemek için kamu görevlisi ve kendi seçtiğiniz insanlar gelecek başa; 7 kişi varsa bu 7 kişinin 4'ü zaten bu koalisyondan olacak mı diyeyim? Dolayısıyla denetim mi olmayacak diyeyim seçimle ilgili olarak? Ya da ne diyeyim, her kişi polisi, güvenliği çağırabilecek ve sizin aslında "güvenlik için" dediğiniz şey o seçim alanını iyice güvensizleştirecek, her kişi o anda eğer oyların gidişatı başka türlü görünüyorsa orayı bir kargaşa meydanı hâline getirebilecek mi diyeyim ya da insanlar "Evet, mühürsüz oy olmamalı."ya alışmışken yani son referandumda aslında bununla ilgili gerçekten mühürlü oylara mutlaka oy vermeleri, oylarını öyle kullanmaları konusunda bir bilinç oluşmuşken şimdi mühürsüz oyları geçersiz sayarak aslında yine bir başka yoldan, bir kulvardan işi kendinize döndürüyorsunuz mu diyeyim? Hangi birini söyleyeyim? Bunları teknik olarak arkadaşlarımız daha fazla anlatabilirler ama kim ne derse desin, burada ne kadar nezaketle davranılırsa davranılsın, ne kadar bir şey meşruymuş gibi gösterilmeye çalışılırsa çalışılsın ortada meşruiyet filan asla yok ama oy çokluğuyla bu koalisyonun yasasını, benim aslında "Oylar hep bana, hep bana ittifakı ve yasası" dediğim yasayı yasalaştırabileceksiniz çünkü gücünüz, oylarınız buna yetiyor. Sonra da diyeceksiniz ki: "Biz bunu getirdik, görüştük. Bunun adı demokrasi, biz buna demokrasi diyoruz." Yarın 28 Şubat arkadaşlar. 28 Şubat bir askerî müdahaleydi ve bu askerî müdahaleye karşı çıkan kadınların içerisindeydim ben de ve birçok arkadaşımız bu müdahaleye karşı çıkmışlardı. Şimdi yaptığınız ne? Biz alıştık, askerî darbelere alıştık bu ülkede, bunu gördük ama yaşattığınız şey sivil darbedir, bunun adı demokrasi falan değil. O yüzden 28 Şubatı falan da anmayın, "Mağduruz." falan da demeyin, böyle bir şey yok artık. Bugün dünün mağdurları iktidar olarak başkalarını mağdur etmektedirler.

Evet, ben, gerçekten, vekillerimizin vekilliğinin neden düşürüldüğünü de çok kısaca, bilgisi olmayanlar için ifade edeyim. Ahmet Yıldırım'ın "padişah bozuntusu" sözü nedeniyle vekilliğinin düşürülmesine neden olundu, "Padişah bozuntusu" sözüyle. Şimdi, buna muhatap olan insanın, bunun yapılmasını istemesi de aslında bir acziyeti göstermektedir. Hiç öyle "diktatör" falan deyince kızmayın; söz, sözden bahsediyorum arkadaşlar, sözden bahsediyorum. İbrahim Ayhan'ın vekilliği neden düşürüldü? İbrahim Ayhan'ın vekilliği de IŞİD'e karşı savaşan birisi öldüğünde "Ölümsüzdür." yazdığı için sosyal medyada.

Arkadaşlar, bu utanç verici değil mi? 2 vekilin bu nedenle vekilliğinin düşürülmesi utanç verici bir şey değil mi? Ama bununla ilgili hiçbir duygunuz yoksa sizin, zaten demokrasi adına söylenecek hiçbir söz kalmamıştır.

Ben, son olarak, sadece halkımız için bir söz söylemek isterim: Halk bu yasayı hak etmiyor, halk bugüne kadar olanları, bunları yaşamayı hak etmiyor; halk demokrasiyi, barışı, özgürlükleri hak ediyor, en fazla hak ettiği şey budur. Bu şartlarda bu yasa da meşru değildir. OHAL varken seçim olmaz, seçim güvenliği olmadan seçim olmaz, milletvekillikleri düşürülerek seçim olmaz. "Oylar hep bana, hep bana." diyerek seçim olmaz ve halk iradesi yok sayılarak da seçim olmaz. Onun adına demokrasi veya seçim değil, genel olarak literatürde otoriterlik, diktatöryal rejim diyoruz.

Teşekkür ederim.