| Komisyon Adı | : | (10 / 601) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun Fransa ve İngiltere'ye yaptığı çalışma ziyaretlerine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .02.2018 |
AYHAN GİDER (Çanakkale) - Şimdi, tabii ki yorucu ve epey verimli bir geziydi diye düşünüyorum; gerek Fransa ayağı gerek İngiltere ayağı. Şunu görmüş olduk: Kaynak ülkelerin içerisinde bu konuyu gündeme taşıyabilen çok az sayıda ülkeden biriyiz biz ve derdi olanların içerisinde de 1'incisiyiz belki. Çünkü, bir kısmı kendi iç dertlerinden dolayı, ekonomik problemlerinden dolayı buna vakit ayıramıyor, emek ayıramıyor, bir kısmı da artık kendi de Avrupa'nın içinde olduğu için başka şekillerde konuyu çözmüş. Ben dünyanın değil, bizim derdimiz daha çok diye düşünüyorum. Devletimizin ve Parlamentomuzun da bunu gündeme getirmiş olması, bunu artık tartışıyor olması onlarda da bir etki oluşturdu diye düşünüyorum çünkü dikkatini çekti herkesin muhakkak ki orada söyleme ihtiyacı hissetti Louvre Müzesindeki direktör "Bize gelen eserler var ama menşesini öğrenene kadar bekliyoruz, almıyoruz." dedi yani bu süreç devam etmiyor diye bize anlatma ihtiyacı hissetti. Bu önemli bir şeydi diye düşünüyorum. Bu bir süreç, bu bir günde başlayıp bitecek bir şey değil, bitemez de çünkü bunların içinde arkeolojik eserler de var, etnografik eserler de var. Nasıl gittiğini bizim hâlâ bilmediğimiz, onların gönüllü aldıklarını iddia ettikleri eserler var. Bunların araştırması tabii ki yıllar sürecek. Önemli olan, sizin ısrarla orada birkaç yerde belirttiğiniz gibi ibadethanelerden giden eserlerde zaman aşımının olmaması veya aslının burada olduğu ürünlerin parçalarının orada bulunmaları. Bunlar elimizin çok daha güçlü olduğu konular diye düşünüyorum.
En çok da bu Komisyondan faydalanacak olan kesimin yurt içindeki kesimler olduğunu düşünüyorum çünkü bir şeyin ülkenin içinde suç olması yetmez, ayıp olması gerekir. Bu konu daha yeni yeni bizde ayıp kategorisine girmeye başladı. Bunu yıllarca orman yaşadı ve şu anda orman suçları toplumda ayıp olarak algılanıyor suç olmanın ötesinde. Bu iş de böyle diye düşünüyorum çünkü bir malı alan varsa, satan var demektir. Bir caminin minberi sökülüp götürülmüşse, günde beş vakit kullanılan bir mabedin içinden minberi tek başına kimse alıp götüremez; bu, yarım saatte sökülecek bir şey değil. Bu duyarlılıkların oluşması mevcut eserlerimizin korunması için de önemli diye düşüyorum.
Bu genel tespitlerimin ve paylaşımlarımın ötesinde de Zeynep Hanım'a tekrar herkesin huzurunda teşekkür ediyorum çünkü onun ismini biz çok fazla duyduk. Gerçekten, buradan giden arkadaşlarımızın orada yaptıkları iyi şeylerle anılması da bizi mutlu etti.
Sizlere de teşekkür ediyorum, sağ olun.