KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan; inanın gelen telefonların, e-maillerin, başvuruların haddi hesabı yok bizlere ve ülkemizde kanayan bir yara yani eğitim fakültelerinden yüz binlerce öğretmeni mezun etmiş durumdayız; iş bulamıyorlar, mesleklerini yapamıyorlar, özel okullarda çok kötü şartlarda çalışmak zorunda bırakılabiliyorlar ya da devlet içinde böyle güvencesiz olarak çalışmaya mahkûm ediliyorlar.

Biz bu eğitim fakültelerini bu kadar kurmuşsak, bu kadar insanı öğretmen yapmışsak ve devlette bu kadar açık varsa... Yani bakın, Millî Eğitim Bakanımız açıkladı "100 bin açığımız var." diyor. Bu, devletin bir ikrarıdır, "Benim 100 bin açığım var." diyor. Bir yandan da yüzbinlerce meslek hakkını kazanmış öğretmen adayımız var. Biz bu açığı kapatmak zorundayız ve bu insanlara mesleklerini emanet etmek zorundayız ancak böyle değil Sayın Müsteşarım çünkü bakın, sözleşmeli değil kadrolu olmak istiyor öğretmenlerimiz yani iş güvencelerini sağlamak istiyorlar ama sanıyorum siz bir geçiş süreciyle "Onları bir görelim, bir dört yıl çalışsınlar tutunuyorlar mı ona göre kadroyu verelim." diye bir yöntem tercih ediyorsunuz. Ancak öğretmen mesleğini sonuçta kazanmış arkadaşlarımız, onları zaten belirli bir sınava tabi tutuyorsunuz, sonra bir mülakata da tabi tutuyorsunuz; bu noktada kadrolarını vermek durumundayız diye düşünüyorum ama takdir sizin.

Bir de bu son dönemde mülakata daha ağırlık vermek devlet içinde ağırlıklı bir eğilim oldu yani eskiden KPSS yeterliydi, mülakat ya yapılmıyordu ya da çok daha az önemliydi biliyorsunuz, şimdi ise devlette bütün alımlarda özellikle darbe girişimi sonrası büyük bir paranoyayla her şeyi kurcalayarak yani onun görüşlerini, fikirlerini "Acaba bu görüşler iktidarın fikirleriyle ne kadar çelişiyor, ne kadar benzer yürüyor." diye bakarak, gençlerimiz gerçekten orada bir sorguya çekilerek mülakatlar yapılıyor; bununla ilgili şikâyetler size ulaşıyordur. Ben bunun büyük bir haksızlık olduğunu düşünüyorum gençlerimize. Yani tabii ki her düşüncede, her siyasi görüşte gençlerimiz olabilir, onların siyasi görüşleri kendilerine aittir; onların yapacağı şey meslekleridir. Yani bir matematik öğretmeni gidip matematik öğretecek, orada siyaset yapmayacak sonuç olarak. Bu anlamda, mülakatların da meslekleri, uzmanlıkları doğrultusunda olması gerekir, siyasi görüşleri doğrultusunda değil. Bununla ilgili bize çok ciddi şikâyetler geliyor. Sizden istirhamım, illa bir mülakat yoluna gidecekseniz onların uzmanlıkları, meslekleri, dalları, branşları doğrultusunda; iyi bir beden eğitimi öğretmeni olur mu, iyi bir matematik öğretmeni olur mu, iyi bir fizik öğretmeni olur mu, bu konularda olması lazım, liyakati doğrultusunda olması lazım, siyasi görüşü doğrultusunda değil. Zaten mesleğini yaparken siyaseti karıştırıyorsa orada başka, müfettiş anlamında denetimlerinizi zaten yaparsınız. Burada çok ciddi şikâyetler alıyoruz Sayın Müsteşarım. Sizden istirhamım, bu mülakatlar konusundaki denetimlerinizi artırmanız.

Sayın Bakan, gerçekten her şeye para buluyorsunuz da bu kadar teşvikler şunlar bunlar anlamında, 100 bin öğretmen kadro bekliyor. Bakın "100 bin açığımız var." diyor, yüz binlerce öğretmen kadro bekliyor, ya verin şu kadroyu, verin şu kadroyu. Bakın, seçim yatırımlarını bu kadar yapıyorsunuz. Sonra seçimde de kullanın ya. "100 bin öğretmen alacağız." deyin, verin Müsteşarımıza yetkisini. "Kadrolu öğretmen olarak alacağız." deyin. Seçim yatırımlarına giriştiniz, kullanın da bunu yeter ki 100 öğretmen mesleğine kavuşsun Sayın Bakanım.