KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, bir şeyi daha hatırlatmak istiyorum: Bakın, hep maddenin lafzına bakalım diyorum ya, hani o kadar geniş yorumlanmış ki. Şu (2)'nci şeyi -fıkra mı diyorsunuz artık- onu lütfen beraber okuyalım: "Üst Kuruldan alınan geçici yayın hakkı veya yayın lisansı bulunmayan ya da bu hak ve lisansı iptal edilen -bakın- gerçek ve tüzel kişilerin yayın hizmetlerinin internet ortamından iletildiğinin Üst Kurulca tespiti hâlinde Üst Kurulun talebi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından internet ortamındaki söz konusu yayınla ilgili olarak içeriğin çıkarılması veya erişimin engellenmesine karar verebilir." diyor. Şimdi, bu madde burada olduğu sürece, bakın, "gerçek veya tüzel kişi..." Bu, şu demek demektir, geniş yorumlanması anlamında söylüyorum: Her türlü yayıncılığı bu madde dâhilinde siz tanımlayabilirsiniz. Bakın, internet ortamında yapılan her türlü... Yani, bütün yayıncılıkları -bırakın, radyo televizyon diye söylüyor ya Sayın Başkan Yardımcımız- şu maddeyi siz alın, bütün internet alanındaki her türlü yayını siz bu madde dâhiline sokabilirsiniz. Aynı şekilde, birinci maddede, dediğim gibi, platform işletmecilerini koyduğunuz anda bütün platformları bu madde dâhiline sokabilirsiniz. (3)'üncü fıkrada da "Medya hizmet sağlayıcılarını veya platform işletmecilerinin yayına yönelik..." filan falan diye devam ettiği için bütün yayınları ve bütün platformları, bütün medya hizmet sağlayıcıları... Bakın, "medya hizmet sağlayıcıları" diyor. Ya, lafzı o kadar geniş ki. Yani, siz geniş yorumladığınızda, ki bugünlerde öyle yorumlanıyor... Efendim, yasa yapıyoruz, değil mi?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, arkadaşlar bana diyorlar ki: Kullanılan ifadelerin hepsi mevcut kanunda...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam da o radyo televizyona dönük... Sayın Bakanım, bakın, şimdi, internet alanı bir okyanustur; radyo, televizyon bir gölettir yani bir denizdir. Radyo, televizyonun alanı bellidir; frekanslar tanımlanır, şu kadar frekans var, bitti. Yani frekans sınırına göredir, değil mi Sayın Müdürüm? Şunu söylüyorum: Radyo, televizyon alanında siz alanı tanımlayabilirsiniz. İnternet alanı bir okyanustur, ucu bucağı yoktur, sınırı yoktur. Siz buradaki bütün internet alanını bu yasayla bu alanın içine koyuyorsunuz bütün platformları, bütün yayıncılıkları. Sizin radyo, televizyonla sınırladığınıza dair bir ifade burada yok ki. Öyle diyorsunuz.

Sonra, bakın, tekrar ediyorum: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumundan yetkilimiz burada konuştu, "Biz ilintili kuruluşuz, özerkliğimiz var." dedi ama -şahsınızı tenzih ederek söylüyorum- yani Türkiye Cumhuriyeti devleti içinde herhangi bir vatandaşımızı sizi özerk olduğunuza, Sayın Bakanın izni, onayı haricinde bir yönetmelik yayınlayabileceğinize bir kişiyi inandırın... Çünkü o yönetmelik Sayın Bakandan çıkacak, Ulaştırma Bakanının onayıyla olacak. Siz yönetmelik falan yayınlayamazsınız. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu bence sözde bağımsız bir kurumdur, pratikte uygulamalarına baktığımızda müthiş bir şekilde iktidarın baskısı ve vesayeti altındadır. Değil ki "Bağımlı, ilintili bir kuruluş yönetmelik çıkarırken ortak çıkarır." diyor. "Ortak çıkarır." ne demek? İkisinin de imzası olması demek, değil mi? Oranın imza atacağı bir şeyde, açıkça söyleyeyim, bağlı bir kuruluşun imza atacağı bir şeyde iktidarın meşrebince bu yönetmeliğin çıkması anlamına gelir Sayın Genel Müdür Yardımcım.

O açıdan, bütün bunlara bakarak Sayın Bakan, bakın, şunu söyleyeyim: Bu yasada, bu maddede ısrarcı mısınız Sayın Bakan, önce onu şey yapın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Israrcıysanız, ben ona da muhalefet ediyorum. Lütfen, ilk izahatta olduğu gibi, yalnızca burada yapılan radyo ve televizyon yayıncılığı ve bakın, o da yetmez, ben dedim ya, "Paylan TV" diye yayın yapabilirim burada, değil mi? Bu, bunun konusuna girer. Yani köşesine "Paylan TV" yazmam yeterli. Mecliste "Şeker TV" var, biliyorsunuz, yayın yapıyor Ali Şeker Vekilimiz. O da girer. "Paylan TV" diye açsam o da girer. Efendim girer, köşesine "TV" yazarsam girer. Şikâyet alırsınız efendim, "Paylan TV diye bir yayın var. Oradan şöyle bir yayın yapıldı. Gel bakalım Garo Paylan, sen Paylan TV diye yayın yapıyorsun." denir. Bu lafzınde var efendim. Siz bunun sınırını nasıl izah ediyorsunuz? Sayın Başkan, ya, bu sınırı bu maddeyle nasıl tanımlıyorsunuz? O kadar geniş yazılmış, lafzı o kadar geniş bir madde ki.

O açıdan, Sayın Bakanım, bakın, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Nazlı Ilıcak -bakın, çok örnek veriyorum, Türkiye'deki süzgeçten bahsediyorum- silahlı bir darbeyi yapmaktan müebbet hapse mahkûm edildi ülkemizde daha bir hafta önce, 3 gazeteci. Ben buradan, Meclis kürsüsünden, darbeden önce -arkadaşlarımız şahittir- defalarca, 20 kere "Darbe geliyor arkadaşlar." dedim. Herhâlde yakında beni de yargılayacaksınız. Dedim ki: "Bak, darbe geliyor." Arkadaşlarımız şahit. "Bu iklim darbe doğurur. Bütün bu dinamik darbe dinamiğidir." dedim, en az 20 kere dedim burada, arkadaşlarımız şahit. Şimdi, yarın öbür gün demek ki ben de yargılanacağım. Mehmet Altan, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak da "subliminal" olarak -öyle açıklandı- mesaj vermişler darbeyle ilgili ve müebbetle yargılandılar ve maalesef, müebbet hapse mahkûm oldular. Ülkemizi rezil eden bir açıklama.

Şimdi, terör meselesinin böyle yorumlandığı bir ülkede... Hani sayın vekilimiz az önce ne dedi: "Özgürlüğün istikrarı, ifade özgürlüğünün istikrarı." diye bir tanım yaptı sayın vekilimiz. Bu "istikrar" diye tanımlanan AKP'nin meşrebince bir istikrar olduğu için, ifade özgürlüğünün istikrarı diye bir şey olmaz, ifade özgürlüğü diye bir şey olur. İfade özgürlüğü de sizin tanımladığınız istikrar ve çerçeve şeklinde alındığı zaman AKP'nin ifade özgürlüğü, istikrarı olur. Oysa dünyada ifade özgürlüğü dediğimiz şey fikirlerin özgürce ortaya konulabildiği, her türlü fikrin ortaya konulabildiği ve Ahmet Altan, Mehmet Altan'ın fikirleri dikkate alındığı takdirde o darbenin olmayacağı gerçekliğiyle birileri konuşursa... Garo Paylan burada 20 kere "Darbe geliyor." dediğinde dikkate alsaydınız, konuşma özgürlüğüm olduğu ve sizin de dikkate aldığınız için o darbe engellenebilirdi.

Hata yaptığınızı söyleyenler olursa ifade özgürlüğü vardır. Her gün "Padişahım çok yaşa!" diyenler olduğu sürece... Bugünkü medyada baktığımızda her akşam "Padişahım çok yaşa!"cılar televizyona çıkıyor, eleştirenler çıkamıyor. İnternet alanını da böyle regüle edersek, buna yol açarsak orası da "Padişahım çok yaşa!"cıların yayın yaptığı bir yere dönüşür ve hatalar gösterilemez ve "Kandırıldım." demeler devam eder arkadaşlar. Ama bütün bu lafzını sizin dediğiniz çerçeveye çevirmek için bir öneride bulunmanız gerekir kurum olarak çünkü siz bağımsız bir kurumsunuz. Bu maddeyi siz getirdiniz, değil mi? Hükûmet imzaladı gerçi ama sizin önermiş olmanız lazım eğer ki bağımsız bir kuruluşsanız. Kabul etmiş olmanız lazım, değil mi? Yani yasayla size bir yetki verilecek ama "Bu yetkiyi ben kabul ediyorum." demiş olmanız lazım, o açıdan bir öneri yapmanız lazım. Madem ki yalnızca radyo ve televizyon yayıncılığını denetlemek istiyorum diyorsunuz, ona göre bir çerçeve koymanız lazım. Burada bir çerçeve yok. Bütün internet alanına dalabilecek, sizi sokabilecek bir madde var burada.