| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/914) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 21 .02.2018 |
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Tabii, aslında 73'üncü, 74'üncü madde bağlamında yeniden kanunun geneli hakkındaki konuşmalara geri dönüyoruz ancak ben Adalet Komisyonu üyesiydim şimdi Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim. Geldiğim ilk toplantıdan itibaren Türkiye'de sürekli hukuk devleti, insan hak ve özgürlükleri bağlamında tartışmalar yapılıyor. Ben bir hukukçu olarak bugüne kadar akademik camiada master, doktora çalışması yapmış, sivil toplumda Hukukçular Derneği Genel Başkanlığı yapmış bir hukukçu milletvekili olarak yapılan tartışmaların, her ne kadar dünya gerçekliğinin bir benzeri gibi yapılıyor olsa da öyle olmadığını ibretle izlemekteyim.
Bakınız, öncelikle "hukuk devleti" denildiği zaman "devlet" denildiği zaman, ne olur kısaca devlet teorisini anlatarak başlamak istiyorum, çok kısa. Dünyada gelmiş geçmiş tüm devlet yapılanmalarının özü budur. Arkaik şekilde yaşarken insanoğlu herkes bir diğerini öldürme özgürlüğüne sahip, bu özgürlüktür. Öldürmek özgürlüktür, mutlak anlamda devletsiz bir toplumda. Özgürlük ile hukuk aynı anda ortaya çıkmamıştır. Özgürlük mutlaktır, insanın doğuşuyla devletsiz toplumlarda vardır, mutlaktır. Ancak bireyler kendi güvenliği için diyorlar ki: Özgürlüğün mutlak olması, aynı zamanda benim yaşam hakkımı da ortada kaldırır. Yaşam diye bir hak yok zaten. O zaman deniyor ki: Hukuk olsun, herkes istediğini öldüremesin ve bunun adına da "hukuk" diyelim. "Hak" demek özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelir. Bakın, Sayın Paylan, "Paylan" deniyor, soy isminize uygun bir cevap veriyorum. Hak özgürlüğün doğrudan kısıtlanması anlamına gelir. "Paylan" yani edilgen anlamında "paylan" anlamına uygun olarak bir cevap vermek istiyorum. Özgürlüğün kısıtlanması doğrudan hukuku ve hakkı ortaya çıkartır. Hukuk zaten özgürlüğün kısıtlanması anlamına gelir. Yani öldürebilirsin, kesersin. Hayvanı kesersin, yersin, içersin ama bir insanı öldüremezsin, bu hukuktur. Onun için sivilleşmiş toplum ortaya çıkmış ve böylelikle de devlet dediğimiz aygıt ortaya çıkmıştır. Devlet otoritedir. Otorite nedir? Bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alan bir anlayışla var olmuştur.
Şimdi, internet ortamına girelim. Bakın, internet dediğimiz zaman... Ben de "Hukuk Ajansı" internet hukuk sitesini kurmuş bir hukukçuyum. "Hukuk Ajansı" isimli bir internet haber sitem var, Türkiye'de ilk, belki de şu anda tek ve orada biz de video paylaşıyoruz. Bu devletin düzenleme ve denetleme vazifesinin bir gereği olarak herhâlde internet ortamını basın ve yayını Nasrettin Hoca'nın Türbesi gibi kılamazdık. Nasıl kılamayız? Efendim, televizyon bugün ana medya olmaktan çıktı, çıkıyor. Bu, Türkiye'deki uygulanan şöyle politikaların, böyle politikaların eseri değil, çağımızın teknolojisinin, sosyal medya araçlarının yaygınlaşmasının bir sonucudur. Yani televizyon, radyo ana medya olmayacak bundan sonra, bundan sonra sosyal medya ana medya olacak. Bakın, Matrix filmini izlerseniz... Eskiden Matrix filmi çevrildiği zaman bugünleri anlayamıyorduk, ama bugünleri anlatıyordu. Eve geliyor, evde diyor ki: "Sayın falan, bugün sizin için şu ürünler çıktı." Yani kişiye özgü reklam ve haber yapan bir anlayışla medya araçları egemen oluyor. E, şimdi sosyal medyanın ana medya olması doğal bir süreç, internet medyasının da ana medya olması sosyal medya araçlarının yaygınlaşmasının bir sonucu. Biz öyle ya da böyle devlet otoriteyi tesis edecekse, bu otorite diktatörlük falan değildir. Otorite demek, hukuk devletinin... Hani, Themis heykelinden örnek vereyim, Frenk memleketlerinden örnek verirsek daha fazla anlaşılabileceğini düşünüyorum. Themis heykelinde iki aygıt vardır değil mi heykelin elinde? Bir tanesi kitap, yasa, diğeri kılıç. Kılıç, otoriteyi temsil eder. Yani sen başına buyruk, her şeye özgürlük diyemezsin. Orada özgürlüğünün bittiği alanda yani hukukun sınırlarının dışına çıktığın anda şak diye o kılıç keser. Buna otorite denir. Onun içindir ki devletin var olmasının gereği istikrardır. Devlet istikrarı sağlamak için yani yaşamın istikrarını, ifade özgürlüğünün istikrarını, inanç özgürlüğünün, düşünce özgürlüğünün istikrarını devlet dediğimiz aygıt, hukuku kullanarak otoritesini tesis eder. Bunun adı istikrardır işte.
Onun için, evet, soru şu, güzel sorular sordu Sayın Paylan. Ne diyor? "Efendim, ben böyle yaydırarak açtım televizyonu, oradan yayın yapıyorum. Televizyon, al" diyor. "Beni nereye sınırlandıracaksın?" Egemen bir devlet gelişmiş demokrasilerde otoritesini, egemenliğini nasıl tesis ediyorsa... Suç mu? O zaman savcılar göreve gelecek. Efendim, vergi meselesi mi? O zaman Maliye Bakanlığı devreye girecek. Efendim, RTÜK meselesi, denetim, disiplin mi? O zaman RTÜK devreye girecek. Yani egemen bir devlet ne yapması gerekiyorsa onu yapar. Şimdi, önceki senelerde -bunu ben Meclisteki konuşmamda da ifade ettim- 15 Temmuzdan önce Almanya'da iki gazeteci, Almanya'nın Brezilya'ya sattığı silahlarla ilgili gizli bilgi ve belgeleri kamuya ifşa ettiği için tutuklandı, yargılandı. Bakın, elin ülkesindeki hukuk da aynı, senin Anayasa'ndaki basın özgürlüğü de aynı. Ama senin ülkende 10 bin gazeteci varsa, 10 bin gazetecinin içerisinde 2'si, 3'ü yargısal süreçle karşı karşıya kalıyorsa Almanya'da suç olan bir eylemin Türkiye'de özgürlük olmasını kimse isteyemez.
Bakın, hepimiz bu ülkeye bir bedel ödeyerek geldik. Bu ülkenin siyasi tarihine, çatışma süreçlerine baktığımız zaman 1980 öncesi dönemde insanların birbirini katlettiği, devlet otoritesinin ortadan kalktığı, hukuk düzeninin tarumar edildiği dönemde Sayın Paylan'ın dediği özgürlük mutlaktı. Herkes öldürebilir. Yasa... Nerede yasa? Kim -savcı- takip ediyor? Öldürebilir, herkes akşama kadar birbirini öldürüyordu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nerede oldu bu, nerede oldu?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - 1980 öncesi dönemde...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yok muydu yasa?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Sayın Bekaroğlu, bakın, siz bizi çok iyi anlıyorsunuz. Şurada otursanız farklı şekilde... Bakın, şu anda...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Daha sonra açıkladılar: "Olgunlaşmasını bekledik, olgunlaşmasını."
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Müsaade ederseniz bir konuşmamı bitireyim ya.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yok öyle bir şey.
BAŞKAN - Lütfen hatibi dinleyelim, cevap hakkı olacak.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ben buraya geldim, Plan ve Bütçe Komisyonuna; hukuk devleti, adamın hukukçu geçmişi yok; gece gündüz özgürlük, hak, hukuk, adalet... Yahu, bu işin bedelini ödedik, bir dinle.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Şimdi bedel mi ödetiyorsunuz ama? Siz bedel ödediniz diye şimdi biz bedel mi ödeyeceğiz?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Bakın, burada jüri de var, şu anda burada jüri de var. Keşke yayınlansaydı televizyonda. Şu anda jüri takip ediyor, endişe etme.
Bakın, devlet otoritesi dediniz ama hukuksuz devlet otoritesi olmaz. Bakın, ben avukatım, ben öncelikle meslek odası olarak benim meslek odam, örgütüm baro, ne yapması lazım? Meslektaşlarım hukukun dışına çıktığı zaman disiplini oranın sağlaması lazım. Bugün basın-yayın özgürlüğünde, sanat camiasında, üniversitelerde yaşanan bazı sıkıntıları ülkenin tamamına teşmil etmenin doğru olduğunu düşünmüyorum. Bakın, öyle bir düzen kurulmuş ama eski paradigmayla. Çok geride kaldı. Eski paradigma ne? Sanatçı. Sen ne kadar devletine söversen, hukuk düzenine söversen, vatanına ihanet edersen ben seni alkışlarım. Ey avukat, ne zaman hukukun dışına çıktın, bu ülkede kaosu destekledin, ben seni alkışlarım. Böyle dönem geride kaldı, artık Türkiye Cumhuriyeti devleti, vatandaşlarının inanç özgürlüğünden ifade özgürlüğüne, basın-yayın özgürlüğünden haber alma özgürlüğüne kadar tüm alanlarda egemen bir devlet gibi davranmak zorundadır. Bakın, yarın AK PARTİ gider, başka parti, siz gelirsiniz iktidara, siz de bunu yapmak zorundasınız. Neden yapacaksınız? Benim özgürlüğüm için, haber alma hak ve özgürlüğüm için yapmak zorundasınız.
Yani özetle şunu söylüyorum: Bakın, bir suçun takibi nasıl yapılması gerekiyorsa sosyal medyada mı yapılmış, internet haberde mi... Bugün bir suç varsa örneğin terör propagandası varsa bugün herhangi bir ulusal medyada -frekans üzerinden yayın yapan televizyon kanallarından da terör propagandası yapılabilir- ne olur? Devletin savcısı suçun unsurları oluşmuşsa iddianamesini hazırlar, dosyasını tekmil eder, mahkemeye gönderir, yargılaması yapılır. Sosyal medyadan yapılması da farklı olmaz.
Bakın "diktatörlük" deniliyor. Ya, diktatörlük...
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bağımsız ve tarafsız yargı var mı?
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Ya, bir müsaade edin, provoke etmeye çalışıyorsanız endişe ediyorum. Bunlar kayda geçmez, biraz sonra söz alır, konuşursunuz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Bize adalet yok!
BAŞKAN - Lütfen karşılıklı konuşmayalım. Sırayla söz hakkı herkesin olacak.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Özellikle medya üzerinden yapılan bütün bu tespitlere baktığımız zaman önümüzde hukuk devletine ilişkin bazı adımlar atıyoruz ve bu atılan adımların Almanya'da, başka ülkelerde olmadığını düşünmeyin. Orada hukukun dışına çıkarsa yani otokontrol yapmayıp hukukun dışına çıkarsa gene gereken yaptırımları devlet uyguluyor. Bu bağlamda bir örneği vermek istemiyorum. Provoke edilmeden önce başta anlatmaya çalıştım. Bakın, Amerikan Başkanı 6 Aralık 2017'de bir açıklama yaptı "Ben Kudüs'ü -diktatörlük örneği vereceğiz ya- İsrail'in başkenti olarak tanıyorum. Dünya kopsa, kıyamet kopsa umurumda değil." dedi, 6 Aralık. Hani o Wikipedia, Google deniliyor ya, 7 Aralık sabahleyin bütün dünyadaki Google ve Wikipedia uygulamalarında bir bakıyorsun diktatör Trump'ın anlattığı şey "İsrail'in ezelî başkenti, ebedî başkenti Kudüs." diyor. Diktatörlük var orada, orada bir devlet başkanının kendisinin otoritesiyle ilgili tartışmalar var, kavga var ama 7 Aralık sabahı oranın hür, özgür basın kuruluşları Kudüs'ü İsrail'in ebedî başkenti olarak yazıyor. Ha, kardeşim, elin ülkesine egemenlik, hukuk devleti, demokrasi hak, bizim ülkemizde yok. Böyle bir şey olmaz! Onun için hukuk devletinin, devlet dediğimiz otoritenin, modern devletin düzenleyici denetim görevi vardır. Bu düzenleyici denetim görevinin gereği olarak -bir ajans "hukukajansi.com" internet hukuk haber sitesinin de kurucusu olarak ifade ediyorum- devletin düzenleme ve denetleme görevi vardır. Bunun için yasayla ilgili olumlu yönde görüşümü beyan ediyorum.
Teşekkür ediyorum.