KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, özgürlükler ve özgürlüklerin sınırlanması, bugünlerde pek çok alanda olduğu gibi internet alanında da en çok tartışılan konulardan biri. Bunu bütün dünya tartışıyor ve dengelemeye çalışıyor.

Şimdi, ifrat tefrit noktasında biz de hangi noktada bulunacağız? Bahsettiğiniz bütün konular yani çocuklarımızı zehirleyen yayınlar, şiddete teşvik eden yayınlar; bütün bu konularda zaten belli düzenlemelerimiz var. Bugün Bilgi Teknolojileri Kurumu... Belli sitelere tıkladığınızda bakarsınız ki orada bir yazı çıkar, bilirsiniz Sayın Vekilim, der ki: "Bilgi Teknolojileri Kurumunun bilmem ne kararına göre yasaklanmıştır bu site." Ve zaten uygulamada yasaklanabilir, belli yayınlarda bununla ilgili zaten düzenlemelerimiz var. Bunun önünde kanuni düzenlemelerimiz de var, yaptık bunları ve engellenebiliyor böyle zararlı görülen siteler.

Şimdi burada yapmaya çalıştığımız şey nedir? Şimdi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu var, adı üzerinde Radyo ve Televizyon Üst Kurulu. Radyo ve televizyon alanını regüle etmek üzere kurulmuş bağımsız bir kuruluşumuz değil mi? Şimdi biz diyoruz ki: "Arkadaş, bu alan internete doğru kayıyor -siz de söylediniz- biz bu alanı da ona yükleyelim." Aynı şeye benziyor, telefonlarda şimdi düz telefon konuşmaları azaldı. Neden? Çünkü güvenmiyor insanlar, diyorlar ki: "Arkadaş, bunlar dinleniyor birtakım şeyler tarafından." Millet WhatsApp'tan iletişim kurmaya başladı, Telegram'dan iletişim kurmaya başladı, daha güvenli görüyor. Çünkü özeline, mahremine birisinin dokunduğunu düşündüğü için diğer yerlere doğru kayıyor. Yani burada inanın, insanlar çarelerini de buluyorlar, siz istediğiniz kadar duvarlar örün internet alanında. Velev ki belli alanları yasakladınız...

Divan da sohbet ediyor, Bakan da sohbet ediyor, arkamda da sohbet var.

BAŞKAN - Divan sohbet etmiyor, kayıtlara böyle geçmesin. Yani niçin söylediğinizi biliyorum ama Divan çalışıyor.

Buyurunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - İyi, peki.

Şimdi, yasaklarla internet alanı yönetilebilir mi? Çok zorlandığımız bir nokta biliyorsunuz. Diyelim ki siz belli bir alanı yasakladığınızda Türkiye içindeki belli sunucuları yasaklayabiliyorsunuz ama -gençlerimiz çok iyi biliyorlar- yasakladığınız anda Vtunnel diye bir yapı var, oradan giriyorsunuz, gene oraya ulaşabiliyorsunuz. Yani Türkiye içinde ulaşamıyorsunuz ama başka bir ülkenin sunucusu üzerinden o yayına gene ulaşabiliyorsunuz. Ancak sorun şu: Bakın, Sayın RTÜK Başkan Vekilimiz şöyle açıkladı sunumda, dedi ki: "Biz yalnızca internette radyo ve televizyon yayıncılığı yapanları denetlemek istiyoruz, onlara lisans vermek istiyoruz." Ancak hemen yasanın lafzına bakalım arkadaşlar. Bakın deniliyor ki: "Üst Kuruldan yayın lisansı, bu yayınları internet ortamından iletmek İsteyen platform işletmecileri de Üst Kuruldan yayın iletim yetkisi almak zorundadır." "Alabilir" demiyor, bakın "zorundadır" diyor.

Şimdi, biz bunu nasıl yorumlayacağız? Siz bakın, şöyle diyorsunuz.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Tanımı burada söyledik.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bakın, Sayın Vekilim, Sayın Bakanım, bu madde dedi ki: Netflix'i, Instagram'ı, Facebook'u, YouTube kapsamaz arkadaş.

Şimdi, bunların hepsi platform işletmecileri. Bütün dünyaya yayın yapıyorlar ve bütün dünyadan da müşterileri var. Türkiye'den de milyonlarca insan belli yayınları bu platformlar üzerinden izliyor. Türkiye'de özellikle bakın, bizim televizyonlarımız artık tek sesli olduğundan beri, bütün televizyonları RTÜK bu anlamda hizaya çektiğinden beri veya Hükûmet hizaya çektiğinden beri bizim televizyonlarımızın özgürlükçü bir yayın anlayışı yok.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Yapmayın Allah aşkına!

GARO PAYLAN (İstanbul) - Aslında televizyon alanının... Bakın, Sayın Vekilim, televizyonlardan insanların uzaklaşmasının bir sebebi de bu. Çünkü aynı akşam açın televizyonları, hepsinde AKP yandaşı insanlar diziliyorlar, tek sesli yayıncılık yapıyorlar.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Yapmayın!

GARO PAYLAN (İstanbul) - Böyle... Bu da ne yapıyor bakın? İnsanlar "Ya, burada arkadaş tek sesli bir yayıncılık var." diyor ve bu da insanları diğer platformlara doğru itiyor çünkü orada daha çok çoğul yani 'YouTube'u açıyor öyle video da izliyor, başka türlü video da izliyor, kendi muhakemesini yapıyor. Özellikle gençler bakın, siz de söylediniz; gençler bu platformdan uzaklaşıyor, daha özgürlükçü bir alana doğru kayıyor.

Şimdi o özgürlükçü alan, daha özgürlükçü alan regüle edilmemeli mi? Hayır, asla böyle bir şey demiyorum. Bütün dünyada bununla ilgili regülasyonlar var; o ülkelerin de RTÜK benzeri yapılanmaları var. İnternet alanını denetliyorlar ancak bunlar yargı eliyle oluyor. Yani belli kuruluşlar var ancak yargı o kadar ince eleyip sık dokuyor ki ya, bu gerçekten özgürlük mü yoksa orada çocuklara zararlı, ne bileyim, mesela şiddeti teşvik eden yayınlar mı noktasında denetleniyor ve oranın yasaları da daha çok özgürlükçü noktada yorumlandığı için yani ne bileyim... Mesela, düşünün ki 'Wikipedia' niye yasaklı bizim ülkemizde? Yanlış bilmiyorsam yaklaşık iki yıldır, değil mi? 'Wikipedia'yı açın bugün "Bir bilgiye ulaşmak istiyorum arkadaş." deyin, ulaşamıyorsunuz; yasaklı. Ama bütün dünyaya çıkın bugün siz 'Wikipedia'nın yasaklı olmasını anlatamazsınız, asla anlatamazsınız. İki yıldır burada yatırım ortamını iyileştirmeyle ilgili yasalar çıkarıyoruz, inanın hepsine bedel tek bir konu vardır; 'Wikipedia'nın yasaklı olduğu bir ülke yaftası vardır üzerimizde.

Şimdi, bu maddeyi bakın geçtiği gibi bu şekilde çıkaralım, "Platform işletmecileri iletim yetkisi almak zorundadır." diye geçirelim, sonucunun ne olacağını size söyleyeyim.

Yasalarımız var, mesela Cumhurbaşkanına hakaret diye bir yasa var ve bunun yorumlanmasının nasıl olduğunu biliyoruz. Şimdi, mesela bir milletvekilimiz, Ahmet Yıldırım Grup Başkan Vekilimiz Cumhurbaşkanına hakaretten on bir ay ceza aldı ve yarın milletvekilliği düşürülecek ve bu yasa yürürlükte olduğu sürece, düşünün ki 'YouTube'da Recep Tayyip Erdoğan'ı diyelim ki ağır eleştiren ama buradaki yargının yorumunda veya sizin nezdinizde "Bu hakarettir arkadaş" denilen bir video diyelim ki konuldu 'YouTube'a. Direkt olarak bir kişi, tek bir kişinin şikâyeti yeterli; RTÜK'e başvuru yapar, oradan da bir açıklama "Vay, sen misin o videoyu koyan." diye, bir tane de "Ey YouTube" diye bir açıklama yapılır o 'YouTube' bir ay içinde kapatılır. 'Netfilx'de diyelim ki bir video konuldu, bir film konuldu; istemeyiz ama içinde Atatürk'ü başka türlü gösteren bir video konuldu diyelim ki hani 'Wikipedia' bunun için yasaklı. Bir kişi yine şikâyette bulunur ve 'Netfilx' platformu kapatılır arkadaşlar, 'YouTube'dur, 'Instagram'dır... Bunların sonuçları da şöyle olur: Bugünkü özgürlük anlayışımız içinde söylüyorum, yani bugün baktığımız özgürlükler süzgeci içinden söylüyorum. Bizi dünyadan koparan, ülkemizin 'Wikipedia'da olduğu gibi 'Netflix'in, 'YouTube'un, 'Instagram'ın, 'Facebook'un hatta yasaklı olduğu bir ülke durumuna getirebilir çünkü bu maddenin lafzında bunlar var ve mevcut yorumlamalarımızla bu sonuçlara yol açabiliriz.

Eğer ki şey diyorsa RTÜK ki onu dedi ama lafzında bu yok; arkadaş, ben bir tek internetten yayın yapan televizyonların listesi şunlardır, hani A9 -işte, bu zaten Adnan Hoca yasası herhâlde, öyle kamuoyuna yansıtıldı- ben bunları engellemek istiyorum.

Sayın Başkan Yardımcım, bir kişi şikâyette bulunsa bir savcı bununla ilgili karar verse, BTK de bunu uygulasa önünde ne engel var? Zaten var bu yasamız, zaten var. Yani niye size böyle bir iş veriliyor? Ve size bu yasayla şu veriliyor -bakın, korkunç bir durumdur- bütün alanı denetleme yetkisi veriliyor, bütün yayınları denetleme yetkisi veriliyor. "Platform" diye tanımlandıktan sonra bütün internet alanı da... Hatta yarın öyle bir yorumlanabilir ki ben burada 'Periscope'tan yayın yapıyorum zaman zaman. Açıyorum burada, köşesine de "Paylan TV" yazabilir miyim? "Paylan TV" yazabilir miyim köşesine? Bir logo koyarım değil mi ve buradan yayın yapıyorum, Meclisin içinden; yazdım "Paylan TV" Siz bana diyeceksiniz ki "Bak, bu yasada diyor ki 'Paylan TV' yazmışsın. Gel arkadaş, benden ruhsat alman gerekiyor." "Lisans alacaksın." diyecek. Böyle yorumlanabilir. Yani bu anlamda ifrat tefrit noktasında çok kötü bir yere savrulabileceğimiz bir yetki RTÜK'e verilmeye çalışılıyor.

Arkadaşlar, yani şu olsa anlayacağım: İşte, Adnan Hoca'nın A9'u, bilmem nesi, şusu busu hani gerçekten spesifik olarak bir liste getirse bize; hani "Arkadaş, şu 20 tane şeye bizim yetkimiz yetmiyor. Bunları da kapatamıyoruz yargı eliyle, mevcut yasalar buna yetmiyor." dese -bence yetiyor- o zaman anlayacağım ama bütün alanı denetleme yetkisi verirsek RTÜK bunun içinde kaybolur, şikâyetlerin altında boğulur. Ülkemiz bence eften püften sebeplerle yasakçı, Kuzey Kore gibi algılanan bir ülke durumuna getirilir. Buna yol vermeyelim derim.

Diğer bir konu arkadaşlar, yine lafzına geliyorum; bakın ne diyor? "Üst Kurul" diyor yani Radyo Televizyon Üst Kurulu...

Sayın Bakan da bir ara dinlese çok memnun olurum. Sayın Bakan de belki dinler beni bir ara.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan, bir kulağım sizde.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eyvallah.

"Üst Kurul ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içerisinde müştereken çıkartılacak yönetmelikle düzenlenir." diyor; bak, bak, bak.

Şimdi, RTÜK bağımsız bir kurul değil mi? Bence sözde bağımsız bir kurul.

RTÜK BAŞKAN VEKİLİ ESAT ÇIPLAK - Özerk.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sakın yanlış anlamayın, şahsınızı asla hedeflemiyorum ama Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu bağımsız mı? Hayır, aynen Ulaştırma Bakanlığına bağlı bir kurul. Burada var mı temsilcisi, Bilgi İletişim Kurumunun temsilcisi?

Siz efendim, özerk bir kuruluş musunuz, bağlı bir kuruluş musunuz?

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURUMU İNTERNET DAİRE BAŞKANLIĞI HUKUKİ DEĞERLENDİRME KOORDİNATÖRÜ AV. BAHADIR AZİZ SAKİN - Ulaştırma Bakanlığıyla ilişkili kurumuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, biz ilişkili kurumun ne anlama geldiğini çok iyi biliyoruz Türkiye Cumhuriyeti devletinde sonuç olarak yani bakanın emriyle iş yapan bir kurumdur. Bakan imzalar bütün uygulamalarını ve bakın arkadaşlar...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Öyle değil.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, böyledir. Peki, biz ne demek olduğunu çok iyi biliyoruz Sayın Bakanım, pratik önemlidir.

Şimdi, siz bağımsız bir kuruluşa bu anlamda yetki vereceksiniz "Bağımlı bir kuruluşla beraber müştereken yönetmelikle düzenlenir." diyeceksiniz, sonra da bunun hani bağımsız bir alanda yönetileceğini söyleyeceksiniz. Mümkün değildir; bağımsız bir kuruluşun bağımlı bir kuruşla ortak yönetmelik yürütmesi bağımlılık anlamına gelir, ciddi anlamda bağımlılık anlamına gelir. Bu da özgürlük alanlarının iktidarın yorumuna göre, iktidarın mevcut pratiklerine göre yorumlanması anlamına gelir ki büyük tehlikeler barındırır.

Son olarak şunu söyleyeyim: Yakın zamanda çünkü son dönemde özgürlük alanları eğer ki bu kadar daraltılmamış olsaydı, her şey, işte, "vatana ihanet", "terör destekçiliği" "Teröre destek veriyorsun." diye yorumlanmamış olsaydı, böyle bir iklimde olmamış olsaydık, daha özgürlüklerin geniş yorumlandığı bir alanda olsaydık, bir dönemde olsaydık inanın bunu tartışabilirdik oturup beraber. Ama son birkaç haftada -bakın, ben günlerdir mahkemelerde geziyorum- bazı gençler "savaşa hayır" "hashtack"i kullandıkları için başka hiçbir şey de yazmadan... 2 binin üzerinde genç insan "savaşa hayır" demişler ya, savaşa karşı da olabilir insan. Amerika Irak'a girdiği zaman da milyonlarca insan "savaşa hayır" dedi. Ne bileyim... Bakın, bir arkadaşım örnek verdi. Sırbistan Bosna'ya girdiğinde birileri "savaşa hayır" dedi Sırbistan'da ve inanın hapsedilmişler. Geçen gün bir Sırp arkadaşım anlattı "Biz o zaman hapsedildik." dedi. Her ülkede savaş düşüncesine karşı olan insanlar da olabilir yani bunu sorgulayan insanlar da olabilir. Sırf bu yüzden 2 binin üzerinde insan gözaltına alındı, bine yakın insan tutuklandı. Ya, böyle bir iklimde bu yasa çıkarsa... Diyelim ki böyle bir video konuldu, hemen size şikâyet, haydi bunu kapatın. Yani her şeyin dar yorumlandığı bir alanda böyle bir yetkinin verilmesi Sayın Bakan -hani hep iki yıldır iyileştirmeye çalışıyorsunuz yatırım iklimini, ülke algısını- ülke algısını da her anlamda tarumar edecek, kötüleştirecek, ülkemizi bir Kuzey Kore gibi algılatacak, bir Putin Rusya'sı gibi algılatacak sonuçlar doğurabilir. Çok tehlikeler barındıran bir maddedir, çok daha iyi düşünmemiz lazım. İlla bir yetki verilecekse çerçevesinin, sınırlarının çok daha iyi tanımlanması lazım. Biz bu yetkinin verilmesine karşıyız ama yetki de illa vereceksiniz Sayın Bakan, eğer ki çerçevesini tanımlamazsanız sonuçları benim dediğim gibi olur.

(Oturum Başkanlığına Kâtip Emine Nur Günay geçti)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Paylan.