GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani madde üzerine, demin usul üzerine söz almıştım.

Sayın Bakan, hâlihazırda çok az kadın kreş hizmetinden faydalanmakta, işverenlere vergi indirimiyle de bunu çözemeyeceğimizi düşünüyoruz. Kreşlerin çok yüksek ücretlerle olduğunu gördüğümüzde -bazı mahallelerde bin liraya kadar varıyor bu biliyorsunuz- 300 liralık vergi avantajı, vergi teşvikinin de bu meseleyi çözemeyeceğini düşünüyoruz. 150 işçi üzerindeki yerlerde biliyorsunuz kreş zorunluluğu var.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çalışana vergi indirimi.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, çalışana vergi indirimi ama bu, işverene sonuç olarak gidiyor.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bordroda vergi indirimi.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Artı ücret olarak yatacak, tamam, eyvallah ama yeterli olmadığını... Sayın Bakan, kaç paralık sonuç olarak bir...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Daha 4'üncü maddedeyiz çalışanlara vergi indirimi getiriyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, yeterli olmadığını, yeterli değil...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hani demiştiniz ya bu madde...

BAŞKAN - Sayın Bakan, lütfen, rica edeceğim... Sayın Bakanım...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan ben konuşurken yalnızca konuşuyor, ondan sonra diyor ki: "Teşekkür ederim, konuşmadım." diyor.

BAŞKAN - Yani özel bir ilgisi, sevgisi var, onu hissediyorum zaten de.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bunun yeterli olmadığını yani kreş ücretlerini... Siz gidin mahallelere, en yoksul mahallelerde bile 400, 500, 600, 700 bin liraya kadar kreş ücretleri var Sayın Bakan. Dar gelirli, asgari ücretli büyük çoğunluk var, özellikle kadın istihdamında düşük ücretlerle karşılaşıyorlar biliyorsunuz, bu rakamları karşılayamazlar. Bizim önerimiz: Her mahalleye erişilebilir, ücretsiz kreşler açılmasıdır, temel olarak budur. Yani bu sosyal politikayı yapacaksak vergi indirimleri yetmez, her mahalleye ulaşılabilir kreş yapmak.

BAŞKAN - Kesinlikle.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Bunu da kadın istihdamına bağlamamak gerekiyor. Yani "Çocuk bakma yükümlülüğü yalnızca kadındadır." diye bir bakış var, genel bir bakış. Bu yükümlülük erkek ve kadınındır yani çocuğun sonuç olarak velisi erkek ve kadındır. Bu anlamda çalışma saatlerinin erkek için de kadın için de -özellikle çalışmayan kadınlar noktasında- buna göre ayarlanması ve çocuk bakımının eğer kreşe ulaşılamıyorsa erkek ve kadın arasında paylaştırılması bakışının esas alınması gerekir.

BAŞKAN - Ama Sayın Durmaz'a sataştınız, cevap hakkı doğdu, söz vereceğim Sayın Durmaz'a.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam.

Kreşe istihdamdan bağımsız bakılması lazımdır Sayın Bakanım. Biliyorsunuz "ev emeği" diye bir şey var ve milyonlarca kadın ev emeği veriyorlar ve bunun karşılığında, biliyorsunuz, herhangi bir ücrete veya sosyal güvenliğe tabi değiller, çocukları da bu anlamda kreş güvencesine sahip değil. Sosyal devlet anlayışını esas kılacaksak buna istihdamdan bağımsız olarak bakmamız lazım. Tabii ki bu teşvik önemli ama bizim, sosyal politika anlamında çalışan çalışmayan kadın ayrımını yapmadan her mahalleye ulaşılabilir kreşleri yapmamız ve çalışmayan kadınların da bu haktan... Yani "Çalışmayan kadın çocuğuna bakar, evde oturur." mantığından çıkmalıyız bu sefer. Çalışmayan, milyonlarca çoğunluk olan kadınlar da çocuğunu kreşe verip hem eğitim almasını sağlar hem de sosyal hayata katılmasını ve kendisinin de bir hayatı olduğunu, yalnızca çocuk bakmakla yükümlü olmadığını göstermemiz gerekiyor. Bu anlamda "Kreş bir haktır." çerçevesinde bakmamız lazım. Çalışan-çalışmayan boyutuna indirgemememiz gerekiyor. Kadın-erkek kreş çalışanları arasında cinsiyetçi iş bölümünü tersine çevirmemiz gerekir Sayın Bakan. Yani cinsiyetçi iş bölümünü tersine çevirmezsek... "Erkek çalışır, kadın evde oturur, el emeği verir ve çocuğuna bakar." bakışını tersine çevirecek olan temel olarak her mahallede ulaşılabilir kreşlerin olması ve "Kadın yalnızca engelliye bakar, çocuğa bakar, evde yemek yapar." bakışından kurtarıp kadını evden çıkarabilecek politikaları esas almamız gerekir diyorum.

Teşekkür ederim.