| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2099) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .02.2018 |
KAMİL AYDIN (Erzurum) - Yani, tabii, aynı mahiyette biz bir genel gerekçeyle başlayıp özele inmeye çalışacağız. Malumunuz, 15 Temmuz sonrası bu hain darbe çok derinlemesine planlanmış, programlanmış bir yapı, ahtapot tarzı bir yapı. Gerçekten hâlâ canlı olan hücrelerinin var olduğuna ben de bireysel olarak kanaat getirmekteyim. Bugüne kadar birçok kurumda olduğu gibi YÖK'te de, YÖK'e bağlı kurumlarımızda da bu anlamda idari ve adli soruşturmalar yapıldı, idari soruşturmalardan sonra gerek kaldıysa adli soruşturmalara sevk edildi. Ama şimdi, bakın, gerçekten hani su uyur düşman uyumaz misali bu yapının aynı zamanda bizi akamete uğratma, bunu sulandırmak bunu bir trajediye dönüştürme, bir hak ihlaline dönüştürme çabaları da devam ediyor. Bunu bizatihi bazen görüyoruz. Şimdi, hâlâ bazı rektörler hakkında iddialar var, dekanlar var, öğretim üyeleri var yani birimlerdeki idari kadrolar hakkında var. Bunlar basına bir şekilde yansıyor. Bazıları gözaltına alınıyor, bırakılıyor, onlarla ilgili diğer insanların birtakım, özellikle sosyal medya üzerinden kullandıkları mesajları gündeme geliyor falan filan. Mesela, buna rağmen, belki gerçekten idari bir soruşturmaya gerek duyulan şüpheler ama bir taraftan da gerçekten böyle her kurumda olduğu gibi, üniversitelere bağlı kurumlarda da bir çekememezlik, bir rekabet bir böyle keyfî davranışlara da tanıklık etmekteyiz. Böyle bakıyorsunuz keyfî, kasti ve mesnetsiz birtakım iftiralar ya da beyanlarda bulunuluyor: "Haydi buna soruşturma başlatalım." Bir buçuk yıldır -gerçekten yaşadığım örnekler var olduğu için biliyorum- hiç alakası olmayan tiplerle ilgili iddialar veriliyor ve insanlar mağdur ediliyor, toplum içine çıkarılamıyor, üniversitede özellikle itibarsızlaştırılıyor, daha sonra "Ya, özür dileriz sizde bir şey yokmuş. İkinci soruşturma da geldi, gayet iyi. Takipsizlik kararı verildi." Şimdi, tabii, bu ne oluyor? Bu travmaya dönüşüyor yavaş yavaş. Bizim adil bir şekilde, hukuku çok net bir şekilde, şeffaf bir şekilde çalıştırıp "Ya, bu insan ya iltisaklıdır ya değildir." Yok efendim falanla şu öyle dedi, birisi, bölümden gizli bir tanık bir şeyler söyledi."
Şimdi, bu bağlamda gerçekten ÖYP'lere geldiğimizde 13 bin civarında bir kadroydu, ince elenip sık dokundu. Niye? Bunların alındığı sınavlarla ilgili şaibe ağırlıklıydı, isnat edilen şeyler. Ee, tamam. Bütün sınavlarla ilgili birtakım iddialar var. Şimdi, gerçekten, mesela üniversite sınavlarıyla ilgili gerekli tahkikat yapıldı mı? Efendim, TUS'ta, DUS'ta, diğer kamu kurumlarında ÖSYM'nin -üstlendiği sınavları kastediyorum- üslendiği sınavlarda hangi sınavlarla ilgili birtakım şaibeler ya da net tavırlar ortaya kondu? Bunlarla ilgili çok fazla bir bilgimiz yok ama bir anda ÖYP'liler mercek altına alındı, 13 bin tane şüpheli. "Sınavlarına şöyle şaibeler katıldı." ya da "Birileri tarafından illegal bir şekilde organize edildi." gibi bir öngörüyle bunlar bir mağduriyete tabi tutuldular. Evet, incelemeler yapıldı. Yapılsın. Suçluysa gerçekten en ağır ceza verilsin ama böyle, bunların dolaylı olarak bir anda geçmişte kazandıkları, 33/b'den alınıp 50/d'ye aktarılması çok fazla kabul edilebilir bir şey değil. Toplum, inanın veliler tarafından özellikle, eşleri tarafından, yakınları tarafından yani büyük travmalar yaşandığına tanıklık ediyoruz.
Dolayısıyla, biz şunu şöyle söylüyoruz: Hukuktan ayrılmadan, adaletten ayrılmadan bunların bir an önce çok ciddi bir şekilde her türlü araştırmaları soruşturmaları yapılsın. Yapılmış ki bir bakıma, üniversitelere YÖK yetki verdi, bazılarının kadroya iadesi yapıldı ama bazı üniversiteler, inanın, bize gelen haberlere göre Sayın Başkan, keyfî davranıyorlar, bazı rektörlükler, rektörler bu konuda hani kraldan çok kralcı kesilme ya da birileriyle bir yerlere mesaj verme adına böyle yani yapmaması gereken ya da yetkisinde olmayan şeyleri kullanıyor, toptan reddediyor. "Şüpheyi esas kılıyor. Dolayısıyla ben bunların atamasını yapmıyorum." diyor, gibi bir yola gidiyor. Hâlbuki bir an önce biz... Allah korusun, ileride travmaya dönüşecek, toplumsal bir ya da FETÖ'nün de ekmeğine yağ sürecek bir yapıya dönüşmeden bunların soruşturmaları yapılsın, bu 8 bin ÖYP'li kardeşimizin de. Gerçekten hak ediyorlarsa iade edilsin. Kazanılmış haktır bu. Tekrar bağlı bulundukları o araştırma görevlileri kadrosuna iadeleri yapılsın. Başarılı olanlar da yine tekrar görevlerine dönsün şeklinde böyle bir önergemiz var. Gerçekten bu anlamda mağduriyet çok had safhada diyorum. Ben bunu özellikle Komisyonun ilgisine sunuyorum.
Teşekkür ederim.