Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/914) |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 15 .02.2018 |
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, sayın bürokrat; şöyle bir sorum var: Şimdi, 687 bin kişi hedefliyorsunuz -öyle görüyorum, sizde var mı bu rakam bilmiyorum- ve 3 milyar 400 milyonluk bir maliyet öngörüyorsunuz. Şimdi, burada ayrı ayrı başlıklar var geçici maddelerle. Her bir başlıkla ilgili bu 687 binin dağılımını bir sefer rica ediyoruz. Bir de her bir başlıkla ilgili maliyet dağılımını da yani SSK primi, ödeme, şu, bu diye bir dağılım, bize bir alt kırılımını verin ki... Çünkü burada bir tutarsızlık var gibi geliyor bana. Yani kamunun bütün maliyeti burada 3 milyar 400 milyon lira mı olacak bütün bu torbayla ilgili? 687 bin hedefine göre 3 milyar 400 milyon liradan daha fazla çıkması gerekirdi gibi hesaplıyorum ben, kabataslak bir hesap. Bir de her bir başlıkla ilgili tabii, kırılımını verirseniz ona göre tutarlılığını da tespit etmiş oluruz. Var mı böyle bir hazırlığınız? Eğer bunu dağıtabilirseniz onun üzerine konuşmamız daha etkili olur ama ben isterseniz, konuşayım, siz de o arada...
Sayın Başkan, uygun mudur bu talebimiz? Yani alt kırılımları yok çünkü bunun. Maliyet çizelgesi...
BAŞKAN - Sayın Bakan, bu konuda var mı bir hazırlık, Garo Bey'in söylediği?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, alt kırılımları yok efendim. Biliyorsunuz, geçici madde başlıkları var, 687 bin hedefiniz var. "Kamunun maliyeti 3 milyar 400 milyon TL." diyorsunuz bu pakette, bütün yasanın.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam, tamam.
BAŞKAN - O zaman şöyle yapalım...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir tutarsızlık var benim görüşüme göre.
BAŞKAN - Sayın Paylan, siz bunu soru olarak sormuş olun.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam.
BAŞKAN - Hazırlık yapılsın, sonuçta Bakan Beyden bunun şeyini alalım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - En sonda ben cevap verirken söyleyeyim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bir hazırlık olursa, bir dağıtırsanız yani alt kırılımları...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben cevaplarım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yok, yok, bir de dağıtırsanız memnun oluruz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Dağıtılacak bir şey yok canım burada, iki tane çarpma bölme işlemi, izah ederim ben onu.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Peki, o zaman şunu söyleyeceğim Sayın Bakan: Yani kamunun bütün maliyeti İşsizlik Sigortası Fonu'ndan karşılanıyor, öyle mi burada?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Doğru.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bütün maliyet İşsizlik Sigortası...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Zaten doğası gereği öyle olması gerekiyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Maliye, alacağı gelir vergisinden vazgeçmiyor, onu da İşsizlik Sigortası'ndan alıyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, hayır, gelir vergisinden biz vazgeçiyoruz, doğru.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Onu diyorum, orada da bir maliyetiniz var.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tabii, tabii. İkisi paralel ama.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama onu söylemiyorsunuz mesela.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yok, yok şöyle: Prim destekleri İşsizlik Sigortası Fonu'ndan, gelir vergisi istisnası ise Maliyenin vazgeçtiği gelir.
GARO PAYLAN (İstanbul) - O rakam burada yok.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır, veririz onu. Arkadaşlar hazırlıklarınızı yapın, veririz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, onu da verin Sayın Bakan; işte, onu söylüyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Tamam.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Yani sizin vazgeçtiğiniz bir vergi var. Burada yalnızca, sanıyorum, prim var. Doğru mu anlıyorum? Yani SGK'nin maliyeti bu 3 milyar 400 milyon lira. Sizin vazgeçtiğiniz...
BAŞKAN - Sayın Paylan, şöyle yapalım: Siz...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, ama anlamaya çalışıyorum. O açıdan, anlayıp ona göre soruyu sorayım.
BAŞKAN - Tamam, anlayacağız. Şimdi, diğer konuşmacılar da var. Biz hepsini toplayalım. Bu, karşılıklı olunca diğer arkadaşlar geç kalıyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, Bakan Bey, o zaman buna göre konuşsun, sonra ben tekrar söz alayım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben hepsini... Arkadaşlar çalışmalarını...
BAŞKAN - Sayın Bakan, bunu not alalım. Diğer konuşmacılarımız da var, Komisyon üyelerimiz de var, hepsine birden cevap alalım sizden.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Olur, olur, tabii, memnuniyetle.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, o zaman ben devam edeyim konuşmama.
BAŞKAN - Lütfen, devam edin siz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, meslek kuruluşları temsilcileri de görüşlerini söyleseler...
BAŞKAN - Olur, Komisyon üyelerimizden sonra meslek kuruluşlarından da bir görüş alalım.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Aslında önce alsak Sayın Başkan, önce onları dinleyelim, ona göre.
BAŞKAN - Öyle istiyorsanız öyle yapalım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Aslında iyi olur, sendikalar da buradaysa...
BAŞKAN - Siz bitirecek misiniz?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, takdir sizin, önce olabilir.
BAŞKAN - Siz, nasıl istiyorsanız, ben...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, isterseniz devam edeyim.
BAŞKAN - Siz bitirin.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan, etki analizi tablomuzda varmış.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Var, 3 milyar 400 milyon yazıyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Gelir vergisi de varmış yani.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, yalnızca 3 milyar 400 milyon var Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 430 milyon var.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, ben burada görüyorum, 3 milyar 400.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hayır, hayır. İki altta, diyorlar ki: "Gelir vergisi istisnasının maliyeti 430 milyon..."
BAŞKAN - Sayın Bakanım, siz hazırlığınızı yapın.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ha, 430 milyon lira, o mudur sizin vazgeçtiğiniz rakam? Tamam efendim, onu teyit etmek için soruyorum.
BAŞKAN - Sayın Paylan, devam edelim, bitirelim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bunlara çok detaylı bakmak suretiyle bilgilendirme noktasında çabanızı görüyorum ve takdirle karşılıyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, alt kırılımlarını da rica edelim bu 687 bin kişinin ve maliyetini rica edelim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Alt kırılım var.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, geçici maddelere göre efendim, şu kadar kişi, şu madde...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Anladım, madde madde.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Evet, evet, o açıdan rica ediyoruz.
Devam edeyim mi Sayın Başkan?
BAŞKAN - Evet, buyurun Sayın Paylan, devam edelim.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Devam ediyorum, peki efendim.
BAŞKAN - Karşılıklı olarak değil, siz konuşmanızı bitirin, Bakan Beyden biz cevabını alalım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, efendim, sorularımı sordum.
BAŞKAN - Buyurun.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.
İktidar, bir süredir ülkeyi seçim ekonomisi şartlarına sokmuş durumda ve bu da maalesef seçim ekonomisini gösteren yasa önerilerinden birisi. Seçime doğru yürürken ekonomiyi canlandırmak için her türlü çıpa bırakılmış durumda ve ne olursa olsun, seçimlere kilitlenilmiş durumda ve ekonomiyi her ne pahasına olursa olsun canlandırmak için bu tip torba maddeler karşımıza getiriliyor; bu da bunun tezahürlerinden birisi.
Bakın, işsizlik rakamları bugün açıklandı, bir miktar düşüş var ama hâlâ yüzde 10'un üzerindeyiz. Yani işsizliği de düşürmek için, ekonomiyi de canlandırmak için arkadaşlar -yeterince ekonomide bir canlanma yok- ancak vereceğimiz bu tip teşviklerle...
Sayın Bakan, insicamımı bozuyorsunuz ama.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Kusura bakmayın, sizin verdiğiniz konularla ilgili hazırlık yapıyoruz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Tamam, teşekkür ederim.
Ekonomiyi canlandırmak için arkadaşlar, iktidar, her ne olursa olsun, her ne pahasına olursa olsun kısa vadeli bakarak her türlü teşviki vermek üzere bu tip maddeleri karşımıza getiriyor ve biz bunları tamamen bir seçim vaadi olarak görüyoruz. Oysa her zaman söylediğimiz gibi, ekonomiyi canlandırmak için önce toplumsal barışımızı, iç huzurumuzu, dünyada olan algımızı, yatırımcıların yatırımcı güvenini, tüketicinin tüketici güvenini, bütün bunları düzeltirsek zaten iş, aş, bereket olur ama iktidar o yolda yürümediği için, demokratikleşme yolunda yürümediği için yalnızca teşvikler vererek ekonomiyi canlı tutmaya çalışıyor, bu da bunun tezahürlerinden birisi. Velev ki bunları veriyor. Nereden veriyor arkadaşlar? Şimdi, ağanın eli tutulmaz, değil mi? Ağanın elinde kasa, devletin kasası elinde.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Milletin kasası...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Devletin kasasından vermiyor bunları bakın, işçinin kasasından, işçinin cebinden veriyor. İşsizlik Sigortası'nın kuruluş yasasına bakın, amaçları bellidir ve İşsizlik Sigortası'nda toplanan... Başta tabii ki yanlış kurulmuş bir denklem ki 118 milyar lira para toplanmış orada. Yani işsizliğe dönük, işsizliği gidermek ve işsizlere dönük, onların sosyal yardımlarının oluşması anlamında kullanılmadı bugüne kadar etkin bir şekilde, yalnızca bu tür teşvikler için, finansman için kullanıldı -yasalarda görüyoruz arkadaşlar- ve burada da işsizliğin giderilmesi ve işsizlerin daha iyi şartlarda yaşaması için kullanılması gereken bir fon maalesef patronların ödemesi gereken yükümlülükleri karşılamak için kullanılıyor. Bence sendikadan arkadaşlarımız buradaysa eminim ki buna itiraz edeceklerdir. Eğer ki bir ağalık yapacaksanız bunu kendi cebinizden yani ülkenin bütçesinden karşılamanız çok daha doğru olur; yapacaksanız eğer ki bir genişleme de işsizlerin yani yeni işsiz kalmışların şartlarını geliştirelim yani altı ay yerine on iki ay maaş verelim, bu yönde iyileştirmeler yapalım derim.
Değerli arkadaşlar, bir de bu 25 yaş sınırı var ya, çok sorunlu bir sınır. Sayın Bakanım, siz hâlâ devam ediyorsunuz ama ben gerçekten konuşmakta zorlanıyorum; özür dilerim. Bu 25 yaş sınırı diğer yasalarda da var, çok sorunlu bir sınır arkadaşlar.
Şimdi, genelde şöyle bakılır, dünyada da böyle bir trend var: Ya, gençleri işe alalım, gençler daha az sorunlu olurlar, daha az maaşa razı gelirler. İcabında şu SSK maddesi geçerse "Ya, sen sigortasız çalış, müfettiş de gelirse -çok sorunlu bir yasa ona geleceğiz- aynı gün gelirse de ben bugün işe girdim dersin." kurtarırsın gibi bakılan ve en çok sömürülen yaş grubudur 18-25 yaş grubu ve işverenlerin de şöyle bir eğilimi vardır: Genç çalıştıralım, yaşlıyı çıkaralım. Yaşlı dediği de 35 yaşında, 40 yaşında yani daha hayatının ortası, artık orta yaş bile değil. Orta yaş 50 diyorlar artık dünyada, 50-55 yaşa orta yaş, 60 yaşa orta yaş diyorlar, 50 yaşa kadar genç diyorlar. 35 yaşındakini çıkaralım 20 yaşındaki alalım diye bir eğilim var.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu yasayı bu şekilde geçirirsek emin olun bu eğilimi artırmış olacağız. Daha çok gençleri çalıştıralım, orta yaşlıları işten çıkaralım gibi bir eğilime girilebilir; buna can vermeyelim derim. Eğer ki böyle bir teşvik verilecekse bile Sayın Bakanım, bu yaş sınırını bu şekilde kullanmayalım derim yani yaş sınırını genişletmemiz gerekir. Niye 18-25 yaş arası diye sınırlıyorsunuz? Neden 25'e kadar? Tamam genç işsizliği gidermek için ayrı bir çaba gerekir ama 25 yaş diye sınırlarsanız 35 yaşındakilerin işsizliğini büyütebilirsiniz ve şuna emin olun, 35-40 yaşında işini kaybeden bir insan çok daha zor iş buluyor ve hayata tutunmakta çok daha fazla zorlanıyor ailesiyle, yaşamıyla ve işini kaybeden kişi sosyal anlamda da ciddi sorunlar ve bunalımlara yol açabilir. Bu anlamda buna dikkat çekmek istiyorum.
Kötüye kullanılabilecek diğer bir konu, yasanın lafzında da var Sayın Bakan, eş dost, akraba diyoruz. Bakın, fiiliyatta çalışmayan... Eminim tespitleriniz olacaktır gelecek dönemde ve geçmiş dönem teşviklerinde de eminim tespitler yapmışsınızdır ama teftişlerin ne kadar yoğun olduğunu siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz yani işverenlerin yüzde kaçını denetleyebildiğinize dair size bir soru soruyorum. Yani bir yılda bu kadar işyerinin kaçına uğrayabiliyorsunuz bu kadar müfettişle? Yüzde kaçtır? 4'tür, 5'tir değil mi? Demek ki çok azını denetleyebiliyorsunuz. Siz diyorsunuz ki "Yakalarsak affetmeyiz." ama yakalayamayacaksınız.
Bakın, akraba, eş dost konusunda insanlar şunu yaptılar: Fiiliyatta çalışmayan ama örneğin benim bir yeğenim var "Gel yeğenim, bak devlet de bir teşvik vermiş, sigortalı da gözük hem de bana da faydası var." diye, işçi diye yazılabilecek ve bu noktada kötüye kullanımlar söz konusu oldu ve emin olun bu noktada çok sayıda böyle şikâyetler alacaksınız, emin olun yani. Eş dost, akraba, işte komşunun oğlunu yazdırdı, şunu çalışıyormuş gibi gösterdi ve siz de diyeceksiniz "Biz işsizliği düşürdük." Halbuki fiiliyatta o insanların -ben iddia ediyorum, burada iddiayla söylüyorum- en az yarısı çalışmıyor olacaktır. Bu teşvikten yararlanmak için birisini alacak çalıştıracak ama diğeri eş dost, akraba, komşunun oğlu olacak; iddiayla söylüyorum. Buna tevessül etmeyelim arkadaşlar. Gelin bu formülü yeniden çalışalım. Yani "Bir benden, bir senden" dediğinizde bunun sonuçları çok çarpıcı olur ve bunu da işçinin cebinden vereceksiniz, çok daha sorun. İşçinin cebinden veriyorsunuz Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İşveren de ödüyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İşverenin ödemesi gereken yükümlülüğü işçinin kesesinden veriyorsunuz.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İşsizlik Sigortası Fonu'na işveren para ödemiyor mu?
GARO PAYLAN (İstanbul) - İşsizlik sigortası kimindir? En çok işçi ödüyor, işçi ödüyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İşveren de ödüyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İşveren de ödüyor ama işçi için ödüyor. İşçi için ödüyor ama. Misyonu şu:
BAŞKAN - Sayın Paylan, konuşmanızı bitirirseniz biz cevapları toptan alalım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İnsicamım bozuldu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan, lütfen bana ithamda bulunmayın.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, siz de sabredin o zaman.
İşçinin cebinden veriyorsunuz Sayın Bakan, işçinin cebinden vermeyin işverenin yükümlülüğünü. Çok yanlış; işverenin yükümlülüğünü işçi için ayrılmış bir fondan ödüyorsunuz. Bu kabul edilemez.
İkincisi de 25 yaş çok sorunlu bir sınırdır ve üçüncüsü de eş dost, akraba konusunda kötüye kullanılacaktır, emin olun.
Teşekkür ederim.