| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/912) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .02.2018 |
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yani Sayın Kuşoğlu'nun söylediği gibi, aşağı yukarı her torba kanunda mera, kışlak, yaylalarla ilgili, zeytinliklerle ilgili bir değişiklik mutlaka geliyor. Bütün uyarılarımıza rağmen maalesef bu devam ediyor.
Kuşkusuz, iletişimle ilgili yapılması gereken her türlü düzenlemenin yapılmasından yanayız. Özellikle eski Sayın Sağlık Bakanımız şimdi Başbakan Yardımcımızın meraların çok yoğun olduğu Erzurum'da iletişimin de sıkıntıda olduğunu söyledi. Biz öyle bir kolaylık kendisine göstermek isteriz ama o güzelim Dadaş memleketindeki o meraların da katledilmesine, yok edilmesine asla rıza göstermememiz gerekir.
Şimdi bu 7'nci madde kapsamında, bu 7'nci maddeyle yapılan değişiklikle mera alanlarında haberleşme altyapısının geliştirilmesi amacıyla tesislerin kurulmasına izin verilmesiyle karşı karşıyayız arkadaşlar. İlk etapta değerlendirdiğimizde baz istasyonlarının çevresel kirlilik yaratan sanayi tesisi olmadığı, sabit tesis olması örneklemeleriyle meraların vasfına yönelik olumsuz etki yaratmayacağı üzerinden hareketle zorunlu altyapı yatırımı olan haberleşmeyle ilgili yatırımlar için kamu yararı kapsamında gerçekleştirilen bir çalışma olarak sunulmaktadır. Ancak bilindiği üzere ülkemizde korunması gereken alanlarla ilgili yağma ve talanın önüne geçilemezken son dönemlerde yapılan yasal düzenlemelerle bu alanların tahribatının önü de yasal olarak açılır hâle getirilmektedir. Doğal sit alanlarının statülerinin değiştirilmesi, yapılaşma sanayileşmeyle ilgili süreçlere açılması, Orman Kanunu, Zeytin Kanunu, Maden Kanunu düzenlemeleriyle doğal sit alanları, orman alanları, tarım alanları ve korunması gereken tüm alanlarda benzer süreçleri yaşıyoruz. Meralarla ilgili yakın zamanlarda üst üste gerçekleştirilen düzenlemeler ki kasım ayında meralara endüstri, teknoloji bölgelerini kurulması, OSB'yle serbest bölgelerden meralara doğru genişletilmesi yasal olarak kolaylaştırılmıştı. Süreç üzerinden iki ay geçmeden elektronik altyapı da bu sürece dâhil ediliyor. Bu düzenlemeler korunan alanlar üzerindeki tehditlerin büyüyerek devam edeceğini, bu olumsuz düzenlemelerin giderek büyüyeceğini göstermektedir.
Elektromanyetik alanlara maruz kalınmanın biyolojik zararlı etkileri bilimsel bir gerçektir. Elektromanyetik kirlilik olarak da tanımlanan bu süreçlerin en çok bilinen belirtileri; konsantrasyon kaybı, hafıza kaybı, uyku bozukluğu, depresyon ve baş ağrısı gibi etkilerdir. Bir tıp profesörünün karşısında bunları söylemek tabii ki zor ama bunları söylemek de bizim görevimizdir. Bu kapsamda Osman Çerezci ve Selim Şeker tarafından 2014'te bir sempozyumda sunulan "Baz İstasyonları Nerelerde ve Nasıl Kurulmalıdır" adlı bildirinin size faydası olacağını düşündüğüm bölümlerden birkaç paragrafı okumak istiyorum.
"EMA'lar baz istasyonu anteni gibi değişik kaynaklar tarafından üretilir ve insanlarda maruziyet yoğunluğuna, frekansa, mesafeye ve maruziyet süresine bağlı olarak ısısal ve ısısal olmayan etkiler oluşturur. Bütün dünyada pek çok devam eden çalışmalar ile elektromanyetik alanların çevredeki seviyesi, kirliliği takip edilmektedir. Sayıları hızla artan baz istasyonlarından yayılan dalgalar, çevremizde istem dışı etkin bir elektromanyetik kirlilik oluşturmaktadır. Cep telefonları konuşma anında başımıza bitişik tutulması nedeniyle önemli bir EMR yayıcı olmakla birlikte kullanımı tercihe dayalı olduğundan üstlenilen risk de bireysel düzeyde kalmaktadır. Ancak yakınında yaşamak durumunda kaldığımız baz istasyonları kişisel tercihimizin dışında elektromanyetik radyasyon yayması dolayısıyla cep telefonlarından farklıdır. Kısaca herhangi bir kişi kendi özgür iradesiyle cep telefonu kullanmayarak korunma yapabilir. Ancak bu kişi evinin yakınında teknik kurallara uygun olmayan bir şekilde konumlandırılmış baz istasyonları kurulduğunda sağlığını olumsuz etkileyebilecek şiddetteki elektromanyetik dalgalara farkına varmadan ve kendi seçimi olmadan sürekli maruz kalabilir. Tüm bu olası durumlar karşısında baz istasyonlarının mutlaka çevreye en az olumsuz etki verecek şekilde konumlandırılması GSM planlanması açısından çok dikkat edilmesini gerektirmektedir. Dünya Sağlık Örgütü 2011 yılının Haziran ayında yayınladığı bildiriyle cep telefonları tarafından üretilen elektromanyetik alanların insanlar için "olası karsinojen" olarak sınıflandırıldığını açıklamıştır. Günümüzde elektromanyetik alanların olumsuz sağlık etkilerinin olup olmadığı tartışılmaktadır. Tartışmalara Uluslararası Elektromanyetik Alanlar Güvenlik Komisyonu'nun (ICEMS) 22-24 Şubat 2006 tarihinde İtalya'nın Benevento kentinde "Elektromanyetik Alanlara İhtiyatlı Yaklaşım: Mantıksal Temel, Yasal Düzenlemeler ve Uygulama" başlığında düzenlediği toplantı ışık tutar niteliktedir. Bildirgede elektromanyetik alanların olumsuz sağlık etkilerine yönelik kanıtların arttığı, bu kanıtların halk sağlığı sorunu olarak ele alınması ve incelenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bildirgede elektromanyetik alanların biyolojik sistemleri etkilemediği görüşünün bilimsel düşünceyi temsil etmediği de belirtilmektedir."
Baz istasyonlarının kurulum süreçlerini belirleyen Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik'le ilgili yerleşim alanları içerisinde okul, hastane, çocuk parkı ve diğer hassas alanlarda bu tesislerin kurulumuna yönelik tartışma ve değerlendirmeler kapsamında Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği, Çevre Mühendisleri Odası ve Tüketici Hakları Demeği 2011 Tarih ve 27912 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektronik Haberleşme Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddetinin Uluslararası Standartlara Göre Maruziyet Limit Değerlerinin Belirlenmesi, Kontrolü ve Denetimi Hakkında Yönetmelik hakkında açılan iptal davası -Danıştayın 13'üncü kararı elimde- 13'üncü daire bu açılan davada belli fıkraları iptal etmiş ve demiş ki: "Her yerde baz istasyonu kurmanın ne kadar tehlikeli ve yanlış olduğu da Danıştay kararıyla tescil edilmiştir. Uygulamada haberleşme altyapısına ait sistemlerin teknoloji cep telefonu kullanımı gelişmelerle her yerde kurulabilir hâle geldiğini görüyoruz ne yazık ki. Bu kapsamda bu baz istasyonlarının topluma yönelik bütünsel bir değerlendirme yapılmadığı da ortada. Tüm mevzu ve süreçler insan sağlığı özelinde değerlendiriliyor. Bu tanımlamada sağlıklı bireyi ifade ediyor. Çocuk, yaşlı, hasta, hamile hassas grupları tanımlamıyor. Bu kapsamda baz istasyonlarının yerleşim alanları dışında kurulumuna yönelik değerlendirmeler sürerken kurulacakları alanlarda yaratacakları etkiler de farklı bir süreci getiriyor. Meraların mevzuat değişiklikleriyle kullanım amacının tamamen dışına çıkılması, bu alanlara kurulacak tesislerle otlak ve yem hayvancılığına yönelik özelliğinin kaybolması ülkemizin başta bahsettiğim korunan alanlarına getirilen olumsuzlukların başında gelmektedir. Bu alanların özellikleri itibarıyla mevcut koşulların korunması ve dış kaynaklı olumsuz etkilerden korunması gerekmekte, mevzuatlarla da bu korunmanın gereği yapılmakta idi. Ancak belirtilen düzenlemelerle mevcut hâlinin korunması ve geleceğe aktarımı söz konusu olmayacak. Bu alanlar elektromanyetik kirlilik, yapılaşma ve işletim sürecinde oluşacak olası çevresel etkiler ile kirlenme, özelliğini kaybetme ve kaybolma riskiyle kar karşıya kalacaktır. Bu alanlarla ilgili yapılacak her türlü yasal düzenleme, oluşturulacak yasal kolaylıklar ya da boşluklar zaten kısıtlı olan kaynaklarımız ve doğal varlıklarımızın da çok daha hızlı yok olmasının önünü açacaktır.
Son olarak, baz istasyonları ve diğer haberleşme altyapı alalarının miktarları sınırlıdır. Sınırlı alanlar için tahsis amacının değiştirilmesi gerekmez. Bu nedenle 4342 sayılı Kanun'a elektronik haberleşme altyapı tesisleri ve baz istasyonları yapımı için hüküm konulması
ve bunun sicilinin de kamu orta malları sicilinde gösterilmekle yetinilmesi gerekir. Mera alanı karşısında çok küçük bir alan değeri olan baz istasyonları için koskoca bir meranın cins değişikliği meranın başka amaçlar için tahsis edilme kuşkusunu uyandırmaktadır. Bu düzenlemeyle ilgili Türkiye'de eğer iletişimle ilgili ciddi sorunlar varsa Sayın Kuşoğlu'nun söylediği gibi en yüksek tepelere bu baz istasyonlarının kurulması gerekirken şimdi merada yapılan bu değişiklikten sonra sadece oraların baz istasyonları değil başka amaçlı ve başka şekilde değerlendirileceği ve kullanılacağının önü açılacaktır. Biz meraların bu şekilde tahrip edilmesini, yok edilmesini, tarım ve hayvancılığın buralardan tasfiye edilmesinin karşısında olduğumuzu bir kez daha altını çizerek bunları belirtmeyi bir görev bildim.
Teşekkür ediyorum.