Komisyon Adı | : | (10 / 114, 365, 378, 494, 702, 884, 1423, 1431, 1442, 1449, 1597, 1787, 1808, 1949, 1955, 1970, 2056, 2092, 2094, 2095, 2096, 2097, 2098, 2099) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk'ün, uyuşuturucu madde bağımlılarına uygulanan yasal süreç ile bağımlılığın önlenmesi için alınması gereken yasal tedbirler ve tedavi yolları hakkında sunumu |
Dönemi | : | 26 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 07 .02.2018 |
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Teşekkür ederim Başkanım.
Doğrusu öncelikle ben de, piramidin üst kademesinden başlayarak ciddi bir yönelimin olması gerektiğini düşünüyorum çünkü aslında hepimiz üç aşağı beş yukarı biliyoruz, Türkiye'de -hatta sadece Türkiye'de değil, transit olarak kullanıldığında bile Türkiye- Asya'dan Avrupa trafiğini yöneten, belki sınırlı sayıda kişi veya ailelerin olduğu bilinir. Türkiye'de belki bunun sayısı 100'ü geçmez, 150'yi geçmez, bilemem ama yani piramidin tepesine doğru gidildikçe bu sınırlı sayıdaki kişi veya aileler aslında bilinir. İfade edildiği gibi kamuoyunca da bilinir aslında. İşte, sermayeyi nereden elde etti, oteller zinciri, bilmem o kara parayı nasıl akladığı vesaire. Bunlar aslında bilinen şeyler ama bir şekilde Türkiye'de bu bahsettiğimiz sınırlı sayıda kişi ya da yapılar üzerine bir türlü gidilemiyor. Ya da gidildiğinde çok ucuz kurtarabiliyorlar. Burada nasıl bir hukuki eksiklik veya yargı, kolluğun ne gibi şeyleri var bilemiyorum, onu belki şey yapabiliriz. Öncelikle bu çok önemli bir konu yani bu dediğimiz, bu işin odak noktasını oluşturan yani arzı gerçekleştiren sınırlı sayıdaki yapılar dağıtılmadığı sürece piramitte aşağıya doğru inildikçe doğal olarak yaygınlaşıyor. Yani belki -örnek veriyorum- birinci kademede bütün işi organize eden eğer Türkiye'de 150-200 kişiyse piramitte bir kademe aşağıya inildiğinde bu 500'e çıkar, bir kademe daha inildiğinde işte bin, 2 bine çıkar ve aşağıya doğru binleri buluyor, işte, o torbacılara kadar filan, bu pazarlama süreci. Bu konuda, belki Komisyonun en önemli şeyi bu konuda bir sonuca ulaşabilmek ama ben birkaç soru sormak istiyorum tabii.
Şimdi, Sayın Savcım, örnek anlamında söylüyorum, ilk kullanıcıdan başladınız ve bu anladığım kadarıyla üç aşamadan geçiyor. Bir yaptırıma, cezai yaptırıma ya da genel anlamda bir yaptırıma tabii tutulması için üç aşamadan geçiyor. Birincisi, işte, ilk etap adli kontrol ve denetimli serbestlik. E sonra, bir süre sonra bunu tekrar kullandığı tespit edilecek, kamu davası açılacak, ikinci aşama diyelim. E, bir de yargılama süreci, muhtemelen tutuksuz yargılanıyor çünkü çocuk, yargılama süreci de uzun bir süre alıyor. Bir de bu süreç var yani netice itibarıyla ceza veriliyor, o da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kapsamında yine yaptırım yok ve bütün bu süreci düşündüğümüzde örneğin 15 yaşındaki çocuk bu arada 20 yaşına girmiş oluyor, dört beş yıl alıyor.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - O kadar oluyor mu?
ANKARA CUMHURİYET SAVCISI BÜLENT YÜCETÜRK - Uzun tabii.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Uzun, alıyor tabii.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Dört, beş yıl alıyor mu?
ANKARA CUMHURİYET SAVCISI BÜLENT YÜCETÜRK - Dört beş yıl almasa bile üç yıl alıyor.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Üç yıl alıyor, iki yıl alıyor; mahkemeye göre değişiyor yani onu pratikte biliyoruz.
Ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması sürecinde de, eğer tespit edilirse tabii, hasbelkader tespit edilirse yeniden bir kamu davası açılacak, yeni kamu davasında ceza alacak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması o şekilde bozulup yani birinci suçtan hüküm açıklanacak. Şimdi, bütün bunları hesaba kattığımızda uzun bir süreç alıyor. Beş, hatta bence altı, yedi yılı alan süreçler de var. Şimdi, bu süreçler içerisinde zaten kişi hem çocuk olmaktan çıkıyor hem profesyonelleşiyor hem yaş itibarıyla 22, 23, 24 yaşına geliyor. Bu anlamda, daha pratik, somut sonuçlara nasıl ulaşabiliriz, bu konuda özellikle önerilerinizi, düşüncenizi almak isteriz.
İkinci öğrenmek istediğim şey: Özellikle iki hususu vurguladınız; eğitim, yaptırım ikilemini. Yani AMATEM örneklerini verdiniz ama bunun yeterli olmadığını söylediniz çünkü çocuğa bir yaptırım uygulamadığınız sürece "Ben gittim, işte, cezası yok, bir şeyi yok, çıktım geldim." duygusu... Burada yaptırım işlemi ne kadar caydırıcı olabiliyor? Mesela pratikte şunu da görüyoruz: Evet, yaptırım uyguluyorsunuz, örneğin, varsayalım üç ay cezaevine gönderdik ama cezaevinde de bu sefer -cezaevleri elverişli değil- daha profesyonel olanlarla tanışıyor, bu işin profesyonel olan içicileriyle tanışıyor. O grup ilişkisi içerisinde üç ay cezaevinde bir ilişki geliştiriyor ve çıkar çıkmaz yeni ilişkiler bulmaya başlıyor. Bir de böyle bir sıkıntısı var, bir de böyle olumsuz tarafı var yani yaptırım olayının.
Bir de, hakikaten, cezaevlerinde uyuşturucuya erişim noktasında ne durumdayız? Yani hakikaten ne ölçüde ulaşılabiliniyor? Yani çokça bilinen şey, işte, cezaevlerine de bir şekilde uyuşturucunun yani profesyonel içicilerin ulaştığı falan yani bu konuda pratikte size yansıyan bir soruşturma, bir şey var mı?
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Zor bir soru.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Şimdi biz tartışacağız yani çözüm bizde, başka yerde yok.
Bir de bunu öğrenmek istedim.
Teşekkür ediyorum.