AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri, saygıdeğer çölyak dernek başkanları, ilgili bürokratlar; hepiniz hoş geldiniz.

Şimdi öncelikle PTT Genel Müdürüne içten davranışı için teşekkür ederiz, en azından belli bir şeyleri elde ettik. Sağ olsun, hakikaten çok içten davrandı kendisi. O yüzden teşekkür ederim.

Şimdi, Nazan Hanım, ben de bir doktorum ve akademisyenim ve Sağlık Bakanlığıyla ilgili de bayağı çalışmalarım ve bilgilerim var. Sunumunuzdan şunu anladım: Konuyu çok iyi hazırlamışsınız, hâkimsiniz, çalışarak gelmişsiniz buraya bir akademisyen olarak ve sunumunuz da tamamıyla bu konuyla ilgili, çok teşekkür ederim. Ancak bakın, "yapacağız, edeceğiz, getireceğiz, bu konuyu alırsak iyi olur" hep böyle gidiyor bu olay. Şimdi şunu yapmamız gerekiyor artık: Sağlık Bakanlığının kendi yapması gerekenler, görevleri içerisinde olanlar zaten onların, burada belirtmenize gerek yok, bunları zaten Sağlık Bakanlığının yapması gerekiyor. Ama ek olarak neler yapılabilir? Mesela, diyorsunuz ki: "Aile hekimlerinin farkındalığının artırılması lazım." Bu tüm hastalıklar için zaten geçerli ve Sağlık Bakanlığının kendi görevi zaten bu yani çölyak hastalığına özel bir şey değil. O yüzden, bizim sizden istirhamımız şu... Yoksa Sağlık Bakanlığının sitesine giriyorsunuz, tüm metabolik hastalıklarla ilgili taslak hazır, bitti yani sadece çölyak değil, hepsi var biliyorsunuz. Dolayısıyla burada çölyak hastalıklarıyla ilgili olarak Sağlık Bakanlığı şimdiye kadar eksiklikler konusunda neler yapabilir? Temennimiz bu. Yani mesela, "Çölyak hastalarını buraya katacağız, buraya..." Bunlar hep söylemde kalıyor. Bu Dairenin Başkanı olarak burada çölyak hastaları ve diğer metabolik hastalıklar -çünkü çölyağa spesifik yapmayacaksınız, buraya geldiğiniz için "çölyak" diyorsunuz, o normal bir şey- hepsi bazında neler yapabiliriz? Bunu net olarak böyle birkaç tane konuyu gündeme alırsanız -burada değil yani sonra Sağlık Bakanlığıyla birlikte- o zaman hakikaten tüm metabolik hastalıklar bazında çok yararlı olacağına inanıyorum. Yoksa hep inanın şeyde kalıyor.

Teşekkür ederim.