KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, hakikaten bizi uluslararası boyutlara taşıyacak bir vakıfla ilgili şu anda buradayız. Dikkat ederseniz bir şeyin farkındayız hepimiz. Üç saate yakın bir süredir burada harika bir beyin fırtınası yaparak güzel şeyler konuşuyoruz ve hakikaten, bazen birimizin eksiğini diğeri tamamlıyor. Bunu neye borçluyuz? Şunu çok rahatlıkla söyleyebiliriz: Komisyonda herkes kendi alanıyla ilgili gerçekten bir yetkinliğe sahip. Dolayısıyla, alanında temayüz etmiş, yetkinliği olan kişilerin ürettiği düşünceler de herkes tarafından kabul görüyor. Her ne kadar siyasi bir faaliyet içerisinde olsak da, aklın yolu bir sonuçta. Şimdi, bu bağlamda da gerek Bakanlık yetkilimizin gerek Mustafa Bey'in ve gerekse Yunus Emre Vakfı adına konuşan arkadaşımızın söyledikleri ışığında bir toparlamak lazım.

Şimdi, bir kere gerçekten vizyonu ve misyonu itibarıyla çok önemli bir vakıftan bahsediyoruz ve sayın vekiller, hepimiz yurt dışı seyahatlerinde bulunuyoruz ve bir arada bir nefeslenip vakit buldukça "Acaba Yunus Emre Vakfının burada bir şubesi var mı, uğrayalım." Bazen uğruyoruz, çok gurur duyucu, çok böyle gerçekten bizim göğsümüzü kabartan şeylerle de karşılaşıyoruz; açık konuşayım, bazen de çok hayal kırıklığına uğratan şeylerle de karşılaşıyoruz, ben bir yerde karşılaştım. Yani bir Yunus Emre Vakfının, Sayın Cumhurbaşkanının konuşma metniyle başlayan bir kitapçığının gerçekten amacından uzak, büyük hatalar içeren bir çevirisine tanıklık ettim ve bize eşlik eden devlet ricaline de bunu gösterdim somut bir şekilde.

Şimdi, bakın, Sayın Cumhurbaşkanımızın bir lafı var, bazen eleştiri yapıyor ya, dedi ki: "Kültürde amaçladığımız noktada değiliz." Türk kültürünün tanıtımı, ülkemizin dışarıda tanıtımı, hakikaten bu sıkıntılı bir alan. Şimdi, burada muadillerimize bakalım Allah aşkına. Uluslararası iddiası olan, kendini tanıtma, ifade etme ihtiyacı duyan birçok ulusun bu tür faaliyetleri var. İşte Fulbright, Rockefeller, Goethe gibi, gerçekten bir ülkenin tanıtımına yönelik bir sürü vakıflar var. Yunus Emre yani ete kemiğe bürünmüş, Yunus gibi görünmüş, böylesine güzel, gerçekten asırlar öncesinde konuştuğu Türkçeyle bugün bile bizimle anlaşan bir değerin de adını koyduk, çok isabetli, çok güzel, çok yerinde. Ama Allah aşkına, yani konu uzmanlarından niye çekiniyoruz? Eyvallah, hızlılık kazandırmak, zaman tasarrufunda bulunmak, etkinleştirmek noktasında yapılan değişikliklere kabul, bu bir ihtiyaçtı, olması gerekir, deruhte edilmesi gerekir, tamam ama bunun yanı sıra, şimdi, efendim YÖK çıkarılmış. Ya YÖK'ün dolaylı bir kurumsal bağlantısı var bu tür faaliyetle. Niye? Çünkü, YÖK bu tür meselelerin konuşulduğu üniversitelerdeki ilgili bölümlere üst kurul olarak hizmet götürmektedir ama bu bağlamda yani çok kısa bir vizyon tanımıyla Türk...

İSRAFİL KIŞLA (Artvin) - İzin veriyor, öğretim üyelerine izin verecek.

KAMİL AYDIN (Erzurum) - Hayır, heyet olarak diyoruz.

Türk dilini ve kültürünü tanıtma, öğretme gibi gerçekten çok ulvi bir görev üstlenen bu vakıfta yani Türk Dil Kurumunun, Türk Tarih Kurumunun, hatta ikisinin birleşik yapısı olan bir üst yapının burada bir temsilcisi olmasında ne sakınca var? O zaman bizim bu heyet içerisinde de yani kendi partilerimiz temsil noktasında seçicilik yaparken bunları dikkate alarak böyle bir heyet oluşturdu ve Allah'a şükür güzel şeyler de çıkıyor. Biz burada, kesinlikle, yani amaç Türk dilini öğretmek, Türk kültürünü taşımak, öğretmek ama bu konudaki en yetkin kurumun temsilcisi yok. Hem Tarih Kurumunun da olması lazım hem Türk Dil Kurumunun da olması lazım. Yani biz bunu Cumhurbaşkanının atamasına muadil diye göstermiyoruz. Reaksiyon diye söylemiyoruz. Elbette ki, Sayın Başkanım güzel bir şey ifade etti yani Dışişlerinin dışarıda bir faaliyet olduğu için buna başkanlık etmesi değil, bu konuda en yetkin, en doğrudan muhatap kim? Kültür Bakanlığı. Bakın, şimdi düzelmiş değil mi? Doğru. Çünkü kültürümüzü taşıyacak. Ee dil de kültürün çok önemli bir ayağı, içerisinde dil de olacak. Ama ne olur, kurumsal olarak bir tane de temsilci olsun orada, YÖK'ten de olsun. Çünkü, görevlendirmeleri onlar yapacaklar. Ee Tarih Kurumundan da olsun. İkisinin organik birleşimi olan üst kuruldan da bir tane olsun ve gerçekten, bir araya geldiklerinde sadece toplantı yeter sayısı bulmak değil amaç. Ne yapacağız? Bizim karşılaştığımız sorunlarla karşılaşmadan önce önlemlerini alalım bu tür kurum toplantılarında.

Bu açıdan, gerçekten bir daha şu heyeti zenginleştirirsek karar alma noktasına hiçbir halel getirmeden, ben hayırlı bir iş yapacağımız kanaatindeyim.

Saygı sunuyorum.