| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ç) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2017 |
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, başlarken bir hak teslimi yapacağım hak teslimi yapan birisi için. Zühal Topcu Hanımefendi'yi dinledim ben, hakikaten çok öğretici bir konuşma yaptı ama o arada politikalara dönük de hakkı teslim eden yaklaşımı oldu. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Yani bütün bütün, mefhumumuhalifinden yaklaşılmadığı zaman hakikaten öğretici oluyor.
BAŞKAN - Efendim, süreniz on dakika, hatırlatayım da size...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Tamam.
Değerli Başkanım, Sevgili Bakanım; şahsınızda bütün heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime Sayın Cumhurbaşkanımıza ait olan bir vizyon belirlemesiyle başlamak istiyorum, diyor ki Sayın Cumhurbaşkanımız: "Üstat Necip Fazıl'ın ifade ettiği gibi 'Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak.' diyebilen bir gençlik istiyoruz. Bu, cehalete "çıkmaz sokak" diyebilen bir gençlik. Böyle bir bilinçle, böyle sağlam iradeyle kendini yetiştirecek, milletimize yönelecek her tehdidin karşısında dimdik durabilecek gençlik en büyük hayalimiz." Ve beliğ bir hedef koyuyor ak önderimiz: "Biz istiyoruz ki önümüzdeki dönemde ülkemizin yeni Alparslanları, yeni Fatihleri, yeni Gazi Mustafa Kemalleri çıksın; bunu gerçekleştirelim istiyoruz. Biz istiyoruz ki bu topraklardan daha nice Yunus Emreler, Mevlânalar, Itriler, Mimar Sinanlar yetişsin." 2002'den bugüne her alanda tarihe geçecek ilerleme kaydeden ülkemizin eğitim ve öğretimdeki temel hedefi bu. Mazisine ait değerler ve zirveler temelinde çağdaş bilgi ve birikime sahip bir gençlik. Tarihî geçmişiyle barışık, geleceğe yön vermeye amade bir gençlik. 15 Temmuzdaki gibi millî iradeye ipotek koymaya kalkışan hainler karşısında milletimizin vicdan, dirayet ve irfanını sergileyerek bir direniş destanı yazan gençlik. Millî Şairimiz bu gençliği "Asım'ın nesli" olarak takdim ediyor ve o ruhu, o gençliği "Asım'ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek / İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek." ifadeleriyle kaydediyor. Böylesi bir nesli inşa etmek üzere mübarek bir niyetle eğitimde ilkleri başlatan Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında tüm eğitim camiasına müteşekkiriz.
Sayın Bakanım, biz on altı yılda her alanda ezberleri bozduk, her alanda alışılmış cehalet ve geri kalmışlık atmosferini yok ettik; eğitim meselesinde çıkmazda olan bir Türkiye vardı, o alanda da ezberleri bozduk. On altı yılda 2002 yılına kadar yapılmış derslik sayısını katlayarak yürüdük, bir yapılanma ve bir yatırım dönemi yaşadık. İlköğretimden ortaöğretime kadar tüm eğitim kurumlarımızda ücretsiz ders kitapları dağıtım sistemine geçildi. Bunlar aslında bilinen şeyler ama tekrarda fayda var, ısrarla tekrar etmek lazım çünkü hakikaten insan hafızası nisyanla malul, unutuyoruz; bazen de siyasi yaklaşımla, muarız kafasıyla bunları unutturmaya çalışıyoruz. Onun için altını çizerek her seferinde söylemek lazım. O babdan söylüyorum Değerli Bakanım.
Eğitimde yeni sistemle, 28 Şubat darbe döneminin ürünü haksızlıklara, adaletsizliklere, katsayıyla ortaya çıkan mağduriyetlere son verildi, ortaöğretimde ayrımcılık ortadan kaldırıldı, 76 olan üniversite sayısı 200 eşiğine geldi, üniversitede okuyan gençlerimizin sayısı 10 milyon sınırında, her yıl milyonlarca öğrenci üniversitede eğitim görme imkânına kavuştu. Bunlar ilktir, tektir ve takdirliktir. Hasılı, bu ak dönem ekonomik kalkınma yanında eğitim kalkınması dönemidir.
Değerli arkadaşlarım, devrisabık yapmak istemem ancak dünü hatırlamadan bugünü görmek mümkün değildir. İnançları sebebiyle, inançlarının gereğini yapıyor diye gençlerimizin üniversitelerden atıldığı dönemleri, milyonlarca gencin yükseköğretim hayalini gerçekleştiremediği yılları unutmadık, unutturmayacağız. Fikir, inanç ve girişim özgürlüklerinin kısıtlandığı, yükseköğretimin bir ayrımcılık hâline geldiği, kaliteli eğitimin ancak yüksek gelir dilimine mensup aile çocuklarına münhasır kılındığı dönemler hatırımızdan çıkmıyor. Yükseköğretim kurumlarının metropollerde yoğunlaştığı, her şehirde bir üniversite kurulmasının hayallere bile giremediği dönemleri hatırdan çıkarmak mümkün değildir. Şimdi hâle bakın ve lütfen şükürle bakın. Katsayı ayrımcılığından mağdur olan yok, dar gelirlilerin çocukları da dâhil olmak üzere her öğrenci ücretsiz dağıtılan ders kitaplarıyla eğitim alıyor, eğitimde kalite ve nitelik farkına imkân vermeyen, özellikle Anadolu'muzun ücra köşelerindeki gençlerimizin eğitim fırsatlarından yararlanması noktasında kampüslerimiz şehir şehir yükseliyor, her ilinde üniversite olan bir Türkiye var artık, gençlerimiz inanç özgürlüğü içinde eğitim imkânlarından yararlanıyor, başörtüsü zulmünden eser yok. Burada eğitimde çağ atladığımızı beliğ biçimde kaydeden, ülkenin kavuştuğu eğitim nimetlerini vurgulayan bir tarifi hatırlatayım, Sayın Cumhurbaşkanımız "Biz öğrenciyi üniversiteye değil, üniversiteyi öğrencinin ayağına götürdük. Yaptığımız iş bu. Bizler bu konuda rahatız." diyor ve vurguluyor: "Eğitim kimsenin tekelinde değildir, olamaz; eğitim de sağlık da ulaşım da diğer tüm hizmetler de sadece mutlu azınlığın, parası olanların değil, tüm milletin hakkıdır." İşte geldiğimiz mükemmel konum budur.
Değerli arkadaşlarım, biz ilimle yoğrulmuş irfanın, hikmetin temsilcisi bir milletiz. Nitekim bu hazinemizi 15 Temmuzda bir ihanet odağını tarihe gömerek ortaya çıkardık. Millî irade, basiret, irfan ve izanını bir kez daha ortaya koydu. Millî irade şuuru vesayet alçaklığına galip geldi. Bunda, hiç şüphesiz, aldığı eğitimle tarihiyle barışan, dil, inanç, kültür değerlerine yeniden dönen gençliğimizin payı büyüktür. Millî irade terbiyesinden geçmiş, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet idealine nefislerini adayan gençlerimize minnettarız.
Evladı olmaktan müftehir olduğum Erzurum'un beşerî kıymetlerinden merhum Prof. Dr. Mümtaz Turhan "Bir memlekette herkesin okuryazar olması, herkesin tahsilden geçmesi kalkınmanın bir sebebi değil fakat neticesidir." diyor. Mümtaz Turhan, değerli Kamil Aydın Hocamın da ilçesinden hemşehrisidir. Kendisiyle iftihar ediyoruz, Kamil Hocamla da öyle.
Bu bir sosyolog tespiti tabii. Bugün Türkiye'de herkes ama herkes eğitim alma hak, fırsat ve imkânına sahip. Yukarıda kaydettiğim üzere, her yıl 2 milyon gencimiz yükseköğretime başlıyor, üstelik üniversite seçerek. Tüm bu gelişmeler, aynı zamanda, ülkenin iktisaden kalkındığının da resmidir. Hâle şükrediyoruz, katkısı olan herkese teşekkür ediyoruz.
Sayın Başkanım, yükseköğretimde kaliteyi yükseltmek amacıyla misyon farklılaşması ve ihtisaslaşma dönemi başladı. "Araştırma üniversiteleri" gibi, yükseköğretim lisanımıza yeni bir kavram girdi. Ankara, Boğaziçi, Erciyes, Gazi, Gebze Teknik, Hacettepe, İstanbul, İstanbul Teknik, İzmir İleri Teknoloji ve Orta Doğu Teknik Üniversiteleri...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Üniversitelerin işi araştırma. Her yerde ayrımcılık. Yüzde 10 nitelikli, yüzde 90 niteliksiz; üniversitelerin yüzde 5'i nitelikli, diğerlerini öylesine kurduk, gariban çocukları okusun diye kurduk.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Mehmet Hocamın konuşması varsa yarısını alacağım o konuşmanın Başkanım.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, rica ediyorum...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Her seferinde aynısını yapıyor, bu defa yarısını alacağım Başkanım.
BAŞKAN - Bir dakikanız kaldı.
Buyurun.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Öyle mi?
...proje kapsamında araştırma üniversiteleri arasına girdi. Çukurova, Ege, Selçuk, Uludağ ve Yıldız Teknik Üniversiteleri de yedek listeden bu statüden yararlanacak. Dikkat edilirse, aralarında, kaliteli eğitim arayışının göç nedenlerinden birini oluşturduğu Doğu Anadolu Bölgesi illerinden üniversite yok. Oysa, bizim, 61'inci bilim yılını idrak etmiş Atatürk Üniversitemiz ve bölgeye yüksek teknik eğitim sinerjisi taşıyan Erzurum Teknik Üniversitemiz var. Bu bazda, bölgenin yüksek eğitim dikkat ve hassasiyetini ifade etmesi noktasında bizim bir üniversitemizin de bu projeye dâhil edilmesini, Sayın Bakanım, özellikle hususen istirham ediyoruz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ricayla oluyor bu işler zaten.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, eğitim kampüsleriyle ilgili, biliyorum ki Bakanlığımızın farklı bir yaklaşımı var. Evlere yakın okullar projesi şu anda cari. Ama bizim, Erzurum'da bunun güzel bir uygulaması başlatıldı. İlçeler noktasına da taşınmasını bu bapta da hususen talep ediyoruz Sayın Bakanım.
Başkanım, yani ben bu arada çok müteyakkız duruyorum çünkü hem de süre bitti. İki dakika ilave talep ediyorum.
BAŞKAN - Vallahi, Sayın Aydemir, kimseye vermiyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hemen iki... Ama burada öyle bir hâl, geliş yok.
BAŞKAN - Verirsem negatif ayrımcılık yapmış olurum.
Yani, ben sadece cümlenizi tamamlamanız için açacağım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Başkan tarafsız ve bağımsızdır.
BAŞKAN - Evet. Sadece cümlenizi tamamlamanız için...
Teşekkür ediyorum.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Evet, yine, kurulması planlanan öğretmen akademilerinden birinin Erzurum'da kurulması ve Atatürk Üniversitesinin bilimsel birikim ve bilimsel zenginliklerinden öğretmenlerimizin istifadesi diğer bir beklentimizdir.
Ve tabii öğretmenlerimiz... İlçelerimizde öğretmenlerimizin daha rahat ve huzurlu eğitim ve öğretim vermesi için lojman sayısının artırılması talebimiz var.
Bir diğer temennimiz de Erzurum'da bölge ölçeğinde eğitim ve öğretim hizmeti verecek şekilde donanım ve imkân sunan üçüncü fen lisesinin kurulmasıdır Sayın Bakanım. Bunu hususen talep ediyorum.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, kalan süremin yarısını Sayın Aydemir'e veriyorum.
BAŞKAN - Sizin süreniz kalmadı efendim, kalsaydı yapardık ama süreniz kalmadı.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Sadece iki dakika. Yok mu süresi?
BAŞKAN - Yok, kalmadı efendim. O, kendisi fazlaca konuşmuş.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Peki, bütçemiz hayırlı uğurlu olsun.
Çok teşekkür ediyorum